beni dumurlardan dumurlara uğratmış okulumdur. yaz okulu hedesine 3 final günü koyması normal bir olay, aldığım 3 dersin de finalinin aynı güne denk gelmesi benim şanssızlığım olabilir peki. ama saat 2'deki sınavın sonucunun 4'te obise yüklenmesi, son sınava çalışırken bunu öğrenmem ve tırsarak transkriptime girip bakmam, kötü geçen sınavımın çan eğrisi sayesinde harfsel dönüşümünün muhteşem olması. sakarya üniversitesi böyle inişli çıkışlı bir öğrencilik hayatı yaşatır, bilginize.
(bkz: ben bugün bunu gördüm)
eğer yol parasından 50 kuruş tasarruf etmek amacıyla yaz sıcağında ya da kışın sakarya'nın o adamı hayatından bezdiren azgın yağmurunda 250-300 kişilik belediye otobüsü kuyruklarında beklemediyseniz...
kütüphane binasının en üst katındaki kafenin terasında sapanca gölü manzarası eşliğinde çay keyfi yapmadıysanız...
özel bir bilgisayar programıyla yapılması gereken ve bilgisayarınız (ve hatta internet kafeye gidecek paranız bile) olmadığı için yapamadığınız bir ödevi hiçbir karşılık beklemeden yapıp sizin adınıza teslim eden sağlam arkadaşlarınız olduğu için allah'a şükretmediyseniz...
fakat sırf çan eğrisini düşürüp yalakası olan öğrencileri daha yüksek notla geçirmek isteyen hoca ''sen dersime yeterince önem vermedin'' bahanesiyle o ödeve 0 basmadıysa...
aç kaldığınız günlerde kampüsten terminal kavşağı'na kadar yürüyerek gelmediyseniz.
hafta sonları arkadaşlarınız ile adapazarı ekspresi'ne biletsiz binip kondüktöre yakalanma korkusu eşliğinde sapanca'ya gidip piknik yapmadıysanız...
minibüslerde en arka koltuğa oturup şoföre 1 lira gönderdiğinizde şoför ''arkadaşlar minibüsler 1 lira 10 kuruş oldu, 10 kuruş daha gönderin'' dediğinde duymazlıktan gelmediyseniz...
rektörlüğün karşısındaki ağaçların altında oturup sigaranızı yakıp hayallere dalmadıysanız...
ekimde yaptığı quizin notunu ocakta sisteme giren hocalara içinizden sövmediyseniz...
tikky kızları kesmek için iktisadi idari bilimler fakültesinin kantininde saatlerce oturmadıysanız...
özellikle salı günleri öğle vakti kampüs yemekhanesinde elinizde tepsiyle oturacak yer aramadıysanız...
fakültenizin kantininde öğrencilikle uzaktan yakından alakası olmayan memati kılıklı dürzüleri görüp tırsmadıysanız...
çark caddesindeki kafelerde bir kez olsun oturup soluklanmadıysanız...
orada kalan arkadaşınız aracılığıyla bir cemaat evine misafir olup maklube yemediyseniz ve çıkışta da koltuk altınıza fethullah gülen'in bir kitabı sıkıştırılmadıysa...
iktisadi idari bilimler fakültesinin aşağısındaki meşhur 138 basamaklı merdivenden inip çıkmadıysanız...
bahar şenliklerinde kampüste içeceği şarabı kola şişesine dolduran uyanıklara ve onları güvenliğe ihbar eden cemaatçi öğrencilere gülmediyseniz...
yine bahar şenliklerinde kampüsün çayırlarında yayılıp mangal yapan adapazarlıları ve helikopter pistine tezgah açıp erotik iç çamaşırı ve ne alakaysa çocuk elbisesi satan pazarcıları görmediyseniz... (2010 bahar şenliklerinde bu fakir tarafından bizzat müşahede edilmiş ve şok olunmuştur!)
özellikle yaz okulu günlerinde dersten sonra çay-sigara yapmak için gittiğiniz merkez kafeterya'yı ''düğüncüler'' tarafından işgal edilmiş olarak görüp dumur olmadıysanız (yazın düğün salonu olarak da kullanılıyor)...
gece sigaranız bittiğinde serdivan karakolunda nöbet tutan polislerden otlanmadıysanız...
ucuz diye kalmak zorunda olduğunuz, her hafta suyu elektriği gazı kesilen kaçak yurdun leş gibi kokan, penceresiz odasında oda arkadaşınız olan şizofrene ve yurdun işletmecisi ismailağa cemaati mensubu öküzün '' gardeşim sakalını kesme günah'' ''gardeşim türkü dinleme günah'' ''gardeşim kız gardeşimin başı açık demiştin, sana bir sakal bıraktırsak örtünür mü acaba?'' ''Gardeşim sizin memleketin adamı niye içiyor?'' türünden kendince yaptığı ''tebliğ''lere ya da gece 00.30'da sizi uyandırıp ''gardeşim yatsıyı daha kılmadım, cemaat de bulamadım, kalk da cemaat yapalım'' cinsi abukluklarına ya sabır çekmediyseniz...
bursların yatacağı her ayın 6'sını 7'sine bağlayan gece kent meydanındaki ziraat bankası atm'lerinde kırım iti gibi titreyerek paraların yatmasını beklemediyseniz (zira ertesi gün derse gidecek paranız bile yoktur)...
ayaktakiler dahil 100 kişilik otobüse 150 kişi sığdıran fizik dehası şoförler sayesinde 15 numaralı belediye otobüsüyle balık istifi halinde derse gitmediyseniz... (Bir de mavi durak'taki minibüsçülerle yolcu kavgası yapar çakal....)
üç yıl boyunca hakikaten ihtiyacınız olduğu için ucuz devlet yurduna girebilmek amacıyla her yola başvurup da başaramamışken (mesela son çare olarak yurt müdürüne durumunuzu anlatmak için gittiğinizde odadan kovulmanız) bir arkadaşınızın ''akp torpili'' sayesinde hem de yıl ortasında yurda geçmesine isyan etmediyseniz...
sakarya'da iken memleketinizi, memleketinizde iken sakarya'yı özlemediyseniz...
Kampüs çarşısında ATM kuyruğu beklemediyseniz...
sınav zamanında eksik ders notlarını istediğiniz zaman ''vermeyeyim de o kısımlara çalışamasın, düşük not alsın, çan eğrisi düşsün'' diye notları vermeyen yaratıklarla aynı sınıfı paylaşmadıysanız...
öğrenci kızları tavlamak için olmadık şekillere giren ''haaafısss'' lara (Doğu Marmara'da yaşayan yöresel bir apaçi türüdür) gülmediyseniz...
çarşı-kampüs hattında minibüs işleten sevgilisi tarafından ırzına geçilen türbanlı öğrencinin haberini duyup şaşırmadıysanız...
Dakika başı sövdüğünüz bu şehirden memlekete giderken bindiğiniz otobüs tek yokuşunu inip dörtyola doğru saparken içinizde bir burukluk hissetmediyseniz...
Erkekler için söylüyorum, askerdeyken deliler gibi özlemediyseniz o kampüsü...
esentepe kampüsü içindeki kampüs kafeteryası ve göl manzarasından başka doğru dürüst elle tutulur bir özelliği bulunmayan, enteresan öğretim görevlileri bulunan üniversite.
3 saat derse girmeyi bekleyip ya da 2 saat boyunca derste olsanız dahi yok yazılıp dersten kalma olasılığınız yüksek olacaktır bu ünivesiteye geldiğiniz takdirde. böyle psikopat hocalar barındırır. bu hocaların tek bildiği eğer ortalamanız yüksek bir şekilde mezun olursanız kesinlikle çok iyi bir iş bulacaksınız (işletme okusanız bile). mantalite budur adamlarda. o yüzden eğer ki gelmek istiyorsanız kesinlikle tavsiye etmiyorum, zaten bir kere üniversite hayatınız olacak, onu da batırırsınız sakarya üniversitesi'ni çekerek.
4 yıl okuyup endüstri mühendisi olarak mezun olduğum, sadece 4 arkadaşımın ilk 2 senede sırasıyla istanbul ve çukurova üniversitelerine yatay geçiş yapabildiği, 4 arkadaşımın zonguldak'taki üniversiteden buraya geldiği, son 2,5 sene adapazarı ekspresiyle öğrenci abonmanıyla gidip geldiğim üniversitedir. hala öyle midir bilmiyorum, dışarıdan gelenler haricinde bulunduğu kentin esnafı ramazan döneminde sağlık ve gidip gelme nedeniyle oruç tutamayan insanları düşünmez ve iftardan önce dükkanını açmaz.
bu okulun tek güzel tarafı yerleşkenin arka tarafından çıkıp yaklaşık 2km yukarı çıktığınızda başlayan ayva ağaçlarıdır ki mevsimi geldiğinde ayvaları koparıp yiyebilirsiniz. ayrıca esentepe mahallesine girmeden e5'ten ayrılan ve 3 km sonra yerleşkenin arka kapısının önünden geçen ve oradan dosdoğru giderseniz 7 km sonra 1999-2009 arası belde olmuş ve şu anda merkez ilçeyi oluşturan ilçelerden serdivan'a bağlı köftesiyle meşhur kazımpaşa köyüne inebilirsiniz ki burası bayağı zorlayıcı bir yürüyüş ve bisiklet parkuru olabilir.
kampüsü,eğitimi,manzarası,insanları güzel olan üniversitem.evet sakaryanın pek te gelişmiş bir şehir olmadığı doğru ama zamanla gelişecek inş.istanbulda oturan biri olarak istediğim zaman gelip gidebilmem büyük bir avantaj.ayrıca erasmus la öğrenci değişimi konusunda da oldukça gelişmiştir.genelde sağ görüşlü öğrenci ve hocalarla doludur.ama sapanca manzarası tek kelimeyle harikadır..!
Havanın daima soğuk olduğu üniversitedir. Çarşıdan kampüse çıkarken iklimin değiştiğini düşünürüm hep. T_shirtle gidip bir tarafımız dona dona geri geliriz. Yine de severim.
öğretim üyelerinin, üniversite güvenlik görevlilerinin kız öğrencilerle adlarının karıştığı sex skandallarından mütevellit, pek yakın bir gelecekte adının sakarya unisexcity olarak değişebileceği üniversite.
eklenti: bilip bilmeden eksileyen cahil cühela takıma geliyor;
4 yıldır eğitim gördüğüm severek gelmediğim gitmek için can attığım besyosunda bol bol paçoz bulunan,ibf sinde yeditepe çakması hatunların bol oldugu,mühendisliğinde gözlüklü çömezlerin cirit attığı hocalarının kaliteli çalışanlarının gerizekalı olduğu bir mekan..şehir yobaz mekanıı zaten çömezlere hiç tavsiye etmemm aman gelmeyinn..
henüz eğitimi hakkında pek bi bilgi edinemediğim üniversitem.*Fakat kampüsün içi ve manzarası mükemmel.hazırlık sınıfı lise havasında insanlara fazla şey kazandırmıyor.ayrıca hazırlık lab. sınıflarında işlenen dersler ciddi derecede güldürücü durumda.bu sistem masraflı değil fakat üniversite yine bundan çok iyi para kazanmasını biliyor.kafeteryasında çıkan tabldot yemekler gayet leziz ve ucuz.etkinliklerde biraz vasat kalsada yine de güzel insanlar getirmekteler.
eğitimi fena olmayan üniversitedir ama şehrinin zihniyetini hocalarda da görmek mümkündür. işte bu durum öğrenciyi zor durumda bırakır çünkü kendi fikrinden olmayanları dışlayan, notla cezalandıran hocalarla karşılaşabilirsiniz. tabi her üniversite gibi fakülteden fakülteye değişen bir zihniyet söz konusudur. ibf ile fen-edebiyat arasında dağlar kadar fark vardır örneğin. bu okulun bünyesinde her çeşit insanı görmek mümkündür. çok uçlarda insanlar her daim vardır. kampüsü güzeldir. onun dışında da pek bir numarası yoktur. sanki üzerine ölü toprağı serilmiş gibidir. her çeşit faaliyet yapılmak istense de sınırlıdır, katılım hep azdır. insanların isteği de azdır. çoğu öğrenci istanbul'dan gelmektedir ve zamanlarını da adapazarında geçirmek istemezler. ancak arkadaş ortamı ile bir anlam ifade edebilecek bir okuldur. onun dışında çok bir şey beklenmesi yanlıştır. dönem içinde zorlarlar öğrenciyi. vize, kısa sınavlar, ödevler derken finallere kadar canınız çıkar. bunlardan birini bile kaçırmak dersten kalmanıza neden olabilir. son dönemlerde ise uzun minibüs kuyruklarıyla dikkat çekmektedir. okulun kapasitesinin üzerinde öğrenci alımı herkesi mağdur etmektedir. sınav haftası, ertesi günün sınavına çalışmak için bir an önce eve gitmek isterken, bir buçuk saat otobüs kuyruğu bekleyebilirsiniz. *
eğitim sosyal ve hayat bakımından da oldukça kaliteli olan, harika bir göl manzarası ile kampüs yerleşimine sahip üniversitemiz.
lakin sakarya üniversitesi toplumda sakarya'nın kötü imajından dolayı kampüsüne hiç gelme fırsatı görmemiş insanlar tarafından ön yargılı bir tutumla karşılaşmaktadır. üniversitenin yaptığı tanıtım çalışmalarıyla bu bakış açısınında değişeceğini umanlardanım.
Türkiye'de eğitim döneminin en kısa sürdüğü üniversitelerden biridir.eylülün üçüncü haftası dersbaşı yapılır,kasımın ikinci haftası vizeler ,yılbaşında finaller başlar, ocağın üçüncü haftası sömestr tatiline girilir,şubatın ilk haftası bahar dönemi başlar,martın son haftası vizeler başlar, nisan sonu dersler biter, mayısın ilk iki haftası finaller yapılır ve herkes memleketine döner,tabi ki yaz okuluna kalan garipler hariç...onlar temmuz sonuna kadar aşındırırlar kampüsün meşhur bayırlarını...zaten derslerin bu kadar kısa sürmesinin sebebi de yaz okuludur, çünkü hem üniversite,hem de hocalar müthiş paralar kazanırlar yaz okulundan.hatta pek çok hoca sırf para için öğrencileri yaz okuluna bırakmakla suçlanır ki bunda doğruluk payı da vardır.yaz okulu parasıyla arabasını yenileyen,tatile çıkan ya da hacca giden hocalardan bahsedilir. hatta bir hocanın arabasının anahtarını masanın üzerine bırakarak 'bu sene arabayı yenileyeceğim,anlarsınız ya' diyerek açık açık sınıfı yaz okuluna bıraktığından bahseden bir ''kampüs efsanesi'' de öğrenciler arasında dolaşır.
her fakültenin, her binanın her sınıfın bir ülkücü sorumlu başkanı vardı.
hala devam eder mi bilmem. siyah takım elbiselerle dolanıp dururlardı ortalarda.