sürekli takip ettiğim yazarlardan biri olmakla beraber, sabah sabah beni güldürmüş yazar. (bkz: şu entry) demek isterdim fakat lüzumu yok; anlatmayacağım da. sadece bu saatte online olan 56 eşsiz bünyeden birkaçı anlayabilir beni. var olsun efendim, ne diyelim.
yazarlığı acilen bırakıp bir şekilde film dünyasının kapısını aralamasını, en azından bir ziline basıp kaçmasını önerdiğim yazar. o saf, temiz, bir şey bekler bakışlar dakikasında aşık etti bizi kendine, ne sorduysa adeta dile geldik, susmak bilmedik. meğersem içimizdeki yılanmış. bilemedik... bilemedik... **
insanı onore eden birkaç sözden bir tanesini duvarın dibinden göndermiş harbi oyuncu harbi adam.zirvenin ve sözlüğün en renkli isimlerinden.. şapkasız çıkmadı yine sahnesine, kafasında şapka kalabalığın arasına daldı daldı çıktı karabatak halt etmiş yanında sayın abicim.akıllı adam,kime saracağını iyi biliyor vallaha öyle enişte.
aksi, mendebur, lanet bir garson olmasının yanısıra iyi bir pes müdavimi, nezaket sahibi, anlattıkları dolayısı ile de hatıra defteri gibi bir adam. hepsi bir tarafa en sevdiğim tarafı ses tonunda herdaim bir umut var bu adamın. anlattığı ne olursa olsun hem de...
iyi oyuncu. arkadaşıma yaptığı şakada öyle inandırıcı oynadı ki elimde oscar olsa uzatıp vericektim. iyi oynuyor. sahneye hakim. nerede bitirmesi gerektiğini de biliyor şakayı. şakayı biraz daha uzatsaydı en kısaları 184 cm olan 3 tane büyük adamın arasında saipsiz kalıcaktı. ama şaka iyiydi be... güzel bir anı oldu. sonra nickini unuttum ben. yahu neydi allahsız mı? kitapsız mı? saipsizmiş meğer. sevdik seni saipsiz.
önceden az çok çıtlatılmasına rağmen zirvedeki şakayı ben de afiyetle yedim. gider gitmez gerçekleştiği için yuh dedim dakika bir gol bir olaya gel. ama tam alevlenmişken, nickini hatırlamadığım şakalanan yazara "nickin ne yavrum senin" deyip sırıtışıyla sona erdirdiğinden güldük eğlendik tabi.
12. nesil ekşi sözlük yazarı. aynı nick'i seçmiş olması gayet hoş ve ilginç. ekşi sözlük'ün son zamanlarda kazanıp kazanabileceği en iyi yazardır belki de.