sahur programlarının sunan insanların ne kadar yüce, ne kadar eli öpülesi amcalar olduklarını bilirsiniz. bu amcalar tarihten, dinden , müzikten bahsederken yanlarında birkaç insan bulunsun da söylediklerine "evet hocam" diye eşlik etsin isterler. işte bu emme basma tulumba görevi görecek konukların bu küçük vazifeyi yerine getirmeye çalışırken bile gözlerinden samimiyetsizlik akar.
hoca , "aslında her şeye şükretmeliyiz" der. bu elemanlar anında hocayı onaylarlar. hatta kendi hayatlarından verdikleri örneklerle etkiyi de arttırmayı amaçlarlar. lan biraz inandırıcı olun be! sen ki "albüm yeni çıktı, süper bir albüm. ilk klibimiz ekranlarda dönmeye başladı, her şey çok güzel" den başka bir şey bilmeyen insansın. paranın kırkta birini vermeseler yardım gecesini terk edersin. her akşam alemlere akıp, alkolizmin pençesinde meşk edersin... bir de oraya çıkmış anlatılan peygamber hikayelerine, yunus emre eserlerine huşu ile eşlik ediyorsun. hocanın okuduğu bütün ayetlerden sonra atacağın sahte bir nutuk var. lan itiraf et işte, hiçbirini yapmıyorsun o gece konuşulanların. biraz samimi olun be, herkes mi dindardır şu ülkede!
sahurda şükür eden, ağzından allah lafı eksik olmayan insanı bir ay sonra üç kuruş para kazanmak için türlü türlü çirkeflikler yaparken görmek çok ilginç geliyor bana...
- namazımızı aksatmadan kılmamız lazımdır.
- evet hocam kılıyorum ben zaten düzenli olarak.
- nah kılıyosun. bi de yalan söylüyor gözlerime baka baka.
- ama hoc...
- bak bi de karşılık veriyor ya.
