öğretmen evinde bir geceliğine kalmak zorunda kaldığım yakın zamanda yaşadığım ölüp ölüp dirildiğim bir gece...
daha önce öğretmen evinde kalan varsa bilir; dört ila sekiz kişi arasında değişen odalarda hiç tanımadığınız insanlarla yatmak zorunda kalırsınız.
ders kayıtları için gittiğim bir şehirde paramın kısıtlı olmasından dolayı öğretmen evine yerleşiyorum. saat 16.30 civarı... içeri girer girmez reception da güleryüzlü orta yaşlı bi hatun birkaç soru sormayı da ihmal etmeden işlemimi yapıyor. içimden inşallah başka kimse yoktur diye dua ediyorum ama tam o sırada söylüyor; odada bir öğrencimiz daha var onunla kalıcaksın diyor. tamam diyorum çıkıyorum. etrafa bakınıyorum biraz. odadan deniz görünüyor, hafif rüzgar oda arkadaşım da henüz yok. her şey süper. 16 saatlik yoldan gelmişim kendimi yatağa atar atmaz sızacağımı biliyorum. yatağa bakıyorum çarşaflar temiz gibi. yastığı kokluyorum o da fena değil. battaniye biraz kokuyo daha çok çuvala benziyo zaten hiç evdeki battaniyeme benzemiyor. hiç yumuşak deil. sert keçe gibi... üstüme kalın bir şeyler giyiyiyorum ötünmemek için. değerli eşyalarımıda iyice zulaladıktan sonra sızıyorum.
biraz sonra odanın kapısı açılıyor gözüm yarı açık, iki kişi giriyor içeriye. uykulu uykulu hiç kalkmayım diyip devam ediyorum uykuma. sabaha doğru soğuk iyice ağırlaşıyor. biraz da sayıklama sesiyle uyanır gibi oluyorum. birkaç saat önce tiksindiğim battaniye artık gözümde ipekten bir örtü. iyice örtünüyorum sarmalıyorum kendimi. hafif kafamı kaldırıyorum;
karşımdaki yatakta genç bir çoçuk yatıyor. sayıklama sesi sağ tarafımdan tekrar başlıyor ama anlamıyorum tam olarak. sağıma doğru dönüyorum. gözümü tam açamıyorum ama görüntü belirginleşmeye başlıyor. anlaşılan biri daha gelmiş... battaniyenin altında bir adam...
öğrenci desen öğrenci değil, öğretmen desen öğretmen değil... önce battaniyenin altından çıkmış sol bacağını görüyorum. sonra beyaz bir külot, bir çadır... adam fuul ereksiyon amına koyim.. göbeğinin bir kısmı ve battaniyenin bitttiği yerde adamın göğüsleri ve kılları. biraz daha yukarı bakıyorum bıyık kaş göz hassiktirrr... diye istemsiz bir haykırış... adam uyanmasın diye sessizce duruyorum. sayıklama tekrar başlıyor.
-orospuu...
-orospunun tebesi...
orospunun tebesi ne lan? derken daha net bir tonla:
sonra uyanıyor göz göze geliyoruz... yemin ediyorum o an aklımdan tek bir şey bile geçmiyor sözlük. donuyorum resmen. gözlerini açıp kapıyor hala göz gözeyiz.. ama adam yarı uyuyor. bana bakarak;
kabus gördüm kardeş orospu tövbe etmişti rüyamda. affetmedim ama cavabını verdim siktim.. allahım bu nasıl bir rüya bu nasıl bir adam, nasıl bir zihniyet? sonra diğer tarafa dünüyor birkaç saniye sonra horlama sesi.
tam 3 dakika sonra kendimi dolmuşta buluyorum. hatırladıklarım bukadar.