Belediyenin koca semtte sadece 2-3 yere çöp konteyneri koyması. Gerekçe olarak içlerine bomba konabileceğini, yakılabilecek olmalarını göstermeleri. Çöp atmak için evimden çıkıp 500 metre yürümek zorunda olmam. Bu durumun gerçekleştiği yerin tam olarak "Uzun Adam"ın doğduğu yer olması da ayrıca bir ironi tabi.
yabancı ülke medyasına domalmak ki nasıl domalmak.
mağdur edebiyatının kokusunu çıkarmak.
polise linç girişiminde bulunup polisten şikayetçi olmak.
ölen teröristleri gezi olayları vesilesiyle öldü diye tanrılaştırmak ilahlaştırmak.
arkadaş 3-4 tane ülke gördüm böyle birşey görmedim.
geçen istanbula gittim halamı ziyarete tamam mı abi. aydından bindim, esenler otagarında indim. neyse metroyla taksime geçtim. ordan da beylikdüzüne gidicem. bindim ekspress taksim otobüsüne, 4 lirayı domaldık şöfore geçtim oturdum. elimde de telefon bi yandan subway surf oynuyorum bi yandan da telefon bekliyorum halamdan yol tarif edecek. şarjıda sikiyorum tabi. 10-15 dakika oynadım baktım şarj %14. ananı skim dedim, kapa ua kapa. nası kapattım valla hatırlamıyorum. şarj biterse yaraklara gelirim. varacağım yere daha çok var.
beş dakika sonra yanıma çocuklu hamile bir kadın oturdu. çocuk dediğime bakmayın şeytan amk. durmuyo anasının yanında. ibne otobüsün içinde volta atıyor. annesi de hamile birşey de yapamıyor. koşuyor pezevenk otobuste. benim telefonu gördü piç. ver ver ver ver dedi. siktir dedim tabi kısık sesle. annesi benden telefonumu rica etti oyalansın diye. olmaz telefon bekliyorum dedim. yalvardı yakardı yine de vermedim kıymetlimi. sonra otobusteki gavatlar benim hakkimda konusmaya basladi. neymis insanlik ölmüşmüş. sikerim lan insanlığını. kaptan yalvarıyor hem de ne yalvariyor. ver desem verecek o derece. neyse dayanamadım verdim telefonu piçe. sustu bizde kafa dinledik biraz. telefonu bana verdi. beş dakika ya oynadi ya oynamadi. mazlum ve sünepe sesle "al abi" dedi. noldu lan dedim. bir baktım şarjı bitirmiş göt. çıldırdım tabi buna bir tokat attim sinirden. çocuk embesil oldu. millet beni sakinleştirmeye çalışıyor ama gözüm dönmüş. tam sakinlesecekken piçin annesi bana sol kroşeyi yapıştıdı. yemin ediyorum ben hayatımda böyle yumruk yemedim.
ben mala bağladım. sağa sola anlamsız anlamsız bakıyorum. hayatın anlamını falan çözüyorum. stoya nın saçlarını düşünüyorum. beni oturttular abi su falan verdiler. toparladim biraz. indim otobüsten. bir tane adamdan rica ettim acil telefonunuzu kullanmam lazım diye. olmaz dedi. lütfen dedim. ver dese verecem o derece. mırın kırın etti ama kabul etti sonunda. aradım halamı yolu öğrendim tam minibüse binecem. ana. cüzdan yok. bakıyorum bakıyorum yok. göbek deliğime, ayakkabıma bakıyorum vallaha da yok billaha da yok. minibuscuye cuzdan çalınmış idare etsen dedim. siktir amına koduğum dedi. sineye cektim. peki dedim. daha yumrugun etkisindeyim. indim minibusten. taa tatilya dan buyukcekmecenin oraya kadar yurudum. ne cuzdan vardi ne de maçoluk. eve gittiğimde halam tecavüze uğradığımı falan sandı. anlattım herşeyi. olur öyle annengil nasıl dedi.
kocaeli ilimizden ankara'ya 3.30 saatte gidilebilirken istanbul'da avrupa-anadolu yakaları arasında denendiğinde köprüde 15 yıl yaşlanmak. paraşütle eve bırakma hizmeti açmak hiç fena fikir olarak gelmedi.
430 km yolu 3.5 saatte giden bir tren yapıp başına da hızlı sıfatını koymak ah amına koyım ah hızlı trene gel kurşun gibi burdan bir sıkıyorsun 350 400 km ile ateş ediyor :D