hasta olduğunuz zaman yan komşunuzun size çorba getirmesi, bakkaldan bişey alırken paranızın çıkışmaması durumunda canın sağolsun yoksa önemli değil lafını duymanız, evden taşınırken aniden arkadaşlarınız çıkıp yardıma gelmesi, bayramlarda toplu taşıma araçlarının bedava olması.
evine dekor yapmak için kütüphane almak,yetmezmiş gibi o kütüphane dekorunu geliştirdiğini sanıp çuvalla para döküp okumamak üzere güzelim kitapları o kütüphaneye itina ile dizmek,yazıktır...
uçakta başüstü dolaplarına kurban eti konması kanın başınıza pıt pıt pıt damlaması, korku filmi gibi bişey. he bir de uçakta yolcunun ayağını altına koyduğu ve uçak havalanırken yuvarlanan karpuzu da unutmamak lazım, bir nevi köy minibüsü gibi bişey...
Hırsızın biri, bir evin çatısına çıkmış ve anten kablosunu kesmiş.
Evin reisi tam TV'ye dalmışken yayın birdenbire kesilince televizyonunu bir süre kurcalamış, "Bozuldu herhalde" diyerek yatmış.
Ertesi gün adam işe gittikten sonra hırsız kapıyı çalıp adamın karısına, ''Yenge, beni abi gönderdi, televizyon bozuk, alın da bir bakın dedi" demiş. Saf kadıncağız da televizyonu vermiş. Akşam adam eve geldiğinde televizyonu görememiş ve karısından olayı öğrenince dumura uğramış tabi.
O hafta sonu balkonda keyif yaparlarken bizim hırsız aşağıdan ıslık çala çala onlara bakarak sokaktan geçmiş. Kadın hırsızı tanımış ve "Bak bey! Televizyonu çalan adam işte buydu!!" demiş.
Adam bunu duyunca pijamalarla adamı kovalamaya başlamış. 5 dakika sonra adamın evine birisi gelip, karısına "Yenge, ben polisim, abi hırsızı yakaladı. Şimdi karakoldalar. Pantolonuyla, cüzdanını istiyor." demiş ve kadın da vermiş tabii ki normal olarak.
Bizim yengenin kocası olan adam hırsızı uzun bir süre kovaladıktan sonra yakalayamayınca kan ter içinde eve dönmüş.. Ve yine dumur!