galatasaraylı, aynı zamanda saçı güzel olan, boyu hafif kısa ve yakışıklılığı ile gönülerimize taht kurmuş, insanlığı gönüllere bedel, kamil insanı yakalamaya çalışan, cuma ve bayram namazlarını kaçırmamasının yanında bir de ufak çay alan, formanın hakkını, bileğinin hakkıyla veren elin alan elden üstün olduğunu göstere göstere gözümüze sokan, sivas spor antrenörünü dövmesini temenni ettiğimiz fakat sahada dik başlılığı ile delikanlı olduğunu bir çırpıda bizlere göstermiş olması da bu günlerde balkanlardan gelen alçak basınçla yağmurlar yağdırmıştır güzel ülkeme.
normal zamanlarda tipten sinir olduğum bir insan da olsa, 25 haziran 2008 türkiye - almanya maçında coşmuş ve benim için bir anlık tamamen yakışıklı, karizmatik ve seksi olmuştur.
fatih terim tarafından milli takıma çağrılmış savunma oyuncusu! gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum ne görüyorlar bu adam da bizim göremediğimiz?? hadi fatih hoca'nın oyuncu tercihlerinde genellikle hep galatasaray ön planda oluyor da fatih hocam sabri'nin ne işi var? futbol sadece koşmak değil ki abiciğim.savunma yönü zayıf, çalım atamıyorsun, şut hiç çekemiyorsun ve bütün duran topların başında da sen varsın bu da ayrı bir muamma.
şimdi fatih hocam savunma gibi önemli bir yere, son haftalarda acayip formda olan kendisini kanıtlamı$ göstermiş ''ibrahim toraman'ı'' neden almazsın sabrinin yerine? ne yaptı ki o adam o kadroya giremiyecek kadar?
futbolu bıraktıktan sonra yöneticilik yapmayı düşünüyor zannedersem. futbol a.ş. genel müdürü adnan sezgin bile kendisi kadar konuşmuyor.
ikinci fatih terim döneminde galatasaray a takıma çıkarılmış ve türk futbolunun başına musallat edilmiştir. evlatlarına gösterdiği hoş görüsü ile tanınan fatih terim milli takımın başında oldukça milli formayı giyecektir malesef.
osmanlı zamanında, 'deliler' olarak anılan silah ve zırh takmayan çıplak bir şekilde en ön safta var gücüyle düşmana koşan bir guruh varmış. bunların tek amacı düşmanı korkutup, psikolojikman rakibi dekarte etmekmiş.
neden se sabriyi görünce aklıma bu deliler geliyor. sırf bu yüzden reenkarnasyona inanacaktım.
ayrıca bu oğlanın en büyük katkısı türk küfür sözlüğünedir. sayesinde çok yaratıcı küfürler dağarcığımıza eklemeye devam ediyor. geçenlerde gs nin bir maçına bakıyorduk. sabri nin yine o alışıldık stratosfer e gönderdiği şutunun ardından bir arkadaşım koparttı bizi:
'mına goduğumun hobiti, babaannene mi yolluyon topu? anlamadım ki!'
Kendisi topu daglara taslara ata ata milli takim aday kadrosuna yine ve yeniden secilmis futbolcudur. Muhtemelen 28 mart 2009 ispanya turkiye macinda da ilk 11'de yerini alacaktir. Oyle garip bir durumdur ki bu, zira kendisi bile bu duruma bir anlam verememekte gibime geliyor.
ya yemin ediyorum kendisi ile tasak gecmeye calisan buyuk taktisyen sozluk yazarlari ile top diye oynar bu adam. bana bir tane sag bek gosterin, ugur ucar demeyin kalbinizi kirarim. yok yani turk futbolunda yetismiyor ne sag ne de sol bek, biz yaradilistan girisken insanlariz oyle kanattan geleyim, bi sikler falan ters bize. ortadan allah allah sesleri ile hucum ederiz biz. e bu durumda da kanat futbolcusu hele ki defansa yonelik olan hali ile pek cikmiyor.sabri de iste bu yuzden mecburi bir sekilde sag cenahta gorevini yapmaya calismakta, ondan daha sempatik bir sag bek bulun oynasin arkadas yok iste adam hem firat'a benziyor, hem sahadaki biz, hem de cabaliyor. daha ne?
eğer kadro dışı kalıp affedilme istatisliği yapılırsa bu; listenin tepesinde yer alacak futbolcudur. galatasaray'daki en önemli faaliyeti harry kewell'a çekirdek çitlemeyi öğretmesidir. bordo'ya attığı gol için telaş yapmaya gerek yok zira defansa çarptı o şut.
her biri zidane, figo, rivaldo ( öldü lan o ) ve sabri arasındaki farkı görebilen sözlük yazarları tarafından sevilmeyen topçu, evet topçu, futbolcu değil çünkü, topçu bu adam, havan topçusu, sadece koşmakla top oynanmıyor, futbol zekası denen bir şey var, estetik var.
eğer sırf koşmak ve rakibi sadece koşarak rahatsız etmekse futbol, tüm futbolcularımızı atletlerden seçelim, huzura erelim, hem o zaman taraftar olarak, kaleyi bulan şut ya da ne bileyim, isabetli orta falan gibi beklentilerimiz olmaz, bizim takım koşuyor hocam der, seviniriz !
kesinlikle safkan galatasaraylı. emre belözoğlu'na gözünü kırpmadan koydu postasını, yere de yatırdı boğazladı da. hakemlere de gereken küfürleri etti, seyir keyfinin en büyük pay sahibiydi bu akşam.
daha ikinci dakikada sarıyı görmesi lazımdı bu arkadaşın ama, sağolsun fırat güleryüzüyle maçı kontrol etme havalarında olduğundan kafasını diğer yöne çevirdi.
e peki sonuçta ne oldu ? 90+2'de koptu fırtına. oldu mu fırat ? olmadı evet.
