bir zamanlar galatasarayın istenmeyen oyuncusuydu. taraftarının bile ortalarıyla ve frikikleriyle feci dalga geçtiği ama şimdilerde tükürdüklerini yalayıp el üstünde tuttukları futbolcu. *
bazı futbolcular taraftarın eğlencesidir. yani ne demek istiyorum, sabri çok iyi bir oyuncu değil. ama oynuyor, kendi kapasitesi belli ama bunu bir şekilde aşmaya çalışıyor. bazen iyi oynuyor bazen saçmalıyor.
sabri ile devamlı dalga geçiyoruz buralarda. ama aslında bu işin geyiği. sabri, gol atma görevi olan bir oyuncu değil ama atmadı mı sanki hiç uzaktan. werder bremen ile hazırlık maçındaki füze neydi, veya meşhur son hafta şampiyonluğunda trabzon'a attığı gol?
sabri iyi oyuncu değil ama dalga geçtiğimiz kadar da kötü değil. peki niye dalga geçiyoruz? eğlencesine.
mesela ibrahim üzülmez de böyle. adama demediğimiz kalmaz. en fanatik beşiktaş'lı bile alay eder bu adamla. ama yıllardır banko sol kanat bu adama emanet edilir. bu kadar kötüyse neden? çünkü aslında o kadar kötü değil, dalga geçme ise tamamen eğlence amaçlı.
bir galatasaray'lı istemez mi sabri'den daha iyi bir sağ bekimiz olsun veya bir bjk'li istemez mi ibrahim üzülmez'in yerinde oynayan kaliteli bir oyuncuları olsun. ama yok ve bu oyuncular yıllardır bu takımlara hizmet ediyor.
biz, en azından ben sabri ile dalga geçmeye devam edeceğim. bunun attığı gollerle, yaptığı hatalarla ilgisi yok. aynı ibo gibi sabri'de, takımının çocuğu, mahallenin evladı, biz sevdiğimizden takılıyoruz olum adamı.
mesela böyle bir adam fener'de yok. fener'in en kazma adamı kim, güiza diyelim. güiza ile dalga geçildiğinde fener'li arkadaşlar bozulur. haklısın da deseler bozulurlar çok alay edersek. bu fener taraftarının genetik bir özelliği değil tabii ki, güiza, fener'in çocuğu değil. fenerbahçe'de altyapıdan yetişmiş veya yıllar önce gelip 7-8 senedir oynayan biri yok. dolayısı ile fener taraftarının sevdiğinden takılacağı biri de yok.
sabri gitsin üstüne para verelim dedim ben de. ulan öyle şey olur mu? takımda onun oynadığı yerde oynayacak bir tane bile başka adam yok. gitse barış falan defans oynacak yani, ya da bir ada fatih terim'in denediği gibi arda'dan defans yaratacağız.
ama dedik, diyoruz ve diyeceğiz. bizim kerata o.
Bülent Korkmaz takimin basina getirildikten sonra,radikal kararlari almaya devam edeceklerini aciklamasindan sonra, Sabri'de ki bu performans süpriz olmamistir. Kendisi zira ne zaman topun agzina gelse, öbür macta 3 kisilik bir performans sergiler. Asil önemli olan konu bu sefer yine ayni olaylar mi yasanacak? Sabri yine 3 mac iyi oynayip, 10 mac yatacak mi ? Sanmiyorum. Bülent Korkmaz'dan saglam bir saplak yer .
çok önemli bir anda çok önemli bir gole imza atmış futbolcu. birden kendisine sempati duyulsada yine maçta hataları vardı. ayrıca her zaman bu kadar şanslı olmayabilir. çok önemli bir gol dedik ama çokta enteresandı hani!
kendisi önce yaptığı pozisyon hatasıyla bordeux'nun 2. golüne sebep olmuş, daha sonra son dakikada attığı golle bir anda 'bravo sabri, aferim sabri' moduna sokulmuştur. biz sabri'den gol atmasını istemiyoruz, kendisine verilen sağ bek görevini adam akıllı yapmasını istiyoruz.
bazı insanlar vardır ya, içlerinde hep büyük bir istek taşırlar, hep çabalarlar ama bir türlü olmaz. ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar çabaları sonuca ulaşamayınca da sevilmezler bir türlü.
işte sabri bordeaux maçında o golü attığı an aklımdan bunlar geçti. kewell atsaydı da çok sevinirdim, baros atsaydı da çok sevinirdim. ama sabri o golü atınca hissettiklerim daha farklı oldu. bir türlü istediklerini başaramamış, orta yapmayı öğrenememiş, her çektiği şutu dağlara taşlara yollamış, taraftara saç baş yoldurmuş bir adamın, bir maçın son dakikasında, hem de uefa kupasında bir turun son dakikasında, ölüm kalım maçındaki takımının tamam mı devam mı anında, en çok da artık sözün bittiği noktada, önüne düşen top sonucunda kendi kaderine çektiği şuttu o belki de. işte o anda, o pozisyonda, o topun sabrinin önüne düşmesi tesadüf değildi bu yüzden.
işte o yüzden bu sevinç anlatılmazdı, hala da anlatılamıyor.
bir çiçekle bahar gelmez sözünü bu sıralar sık sık anımsamama sebeptir kendisi.
orta sahada yaptığı hatalar yüzünden yediğimiz 2. ve 3. gol birer faciadır.
bu golleri yemesek doksan da sabrinin attığı gole bu kadar sevinmeyecektik.
bu yüzdendir ki sabri kendi hatasını telafi etmiştir ve yine elde sıfır vardır.
ilerleyen maçlarda umarım beni yalan çıkarır.
attığı 10000 şutun bir tanesini gole çevirebilen ender futbolculardandır.
--spoiler--
Turkey's Sabri Turan celebrates after scoring against Bosnia Herzevogina during their FIFA World Cup 2010 qualifying match against Bosnia Herzevogina at the Inonu Stadium in Istanbul, on October 11, 2008. AFP PHOTO/MUSTAFA OZER
--spoiler--
kim ne derse desin dünkü maçta attığı golle günü kurtaran adam olmuştur destek yerine köstek olanlara mor renkli bir kapagı takdim etmek üzere kendilerini pistte çagırıyoruz.
-karşınızda sabri sarıoğlu.
2 gün öncesine kadar af buyurun sktr çekilen ancak 26 subat 2009 galatasaray fc bordeaux macinın 89. dakikasında attığı golle takımına turu getirmesinin ardından göklere çıkarılan futbolcu.
işte taraftarlık bu. işte tarafsız yorumcuların futbol bilgisi bu. Çok aferin.
takımdaki kredisini uzatmış futbolcu, şurada sabri geyiklerine hiç katılmamış biri olarak böyle idare i maslahatçı taraftarlığa lanet ediyorum, ne dansöz insanlar, yorumcular var ulan 3 gün önce dere tepe kayarken şimdi ana baba bir kardeş oluverdiler.
benim sabri ye bir antipatim yok, benim tek eleştirim sabri nin ilk 11 çıkmasınadır. takım öndeyken 60. dakikada sabri oyuna sokularak asıl oynaması gereken yere monte edilip süratinden istifade edilebilinir, 5-1 kazanılan fenerbahçe maçında olduğu gibi, ama galatasaray da 11 başlayacak oyuncu ribery dir, onun muadilleridir sabri ya da barış değil!
bir gol attığı için iyi futbolcu ilan edilmemesi gereken insan, kötü futbolcu ulan işte, ne yani gol attıysa ne olmuş? bu zatan yapması gereken bir şey değil mi? ben mi atacaktım golü? o 11 kişiden biri atacaktı işte.
adamı ayar etmeyin, sabri sarıoğlu kötü bir futbolcudur, isterse orta sahadan röveşata atsın.
galatasaray taraftarı ve futbolcusudur, endüstriyel futbolun amatör ruhlu nadir temsilcilerindendir. iyi veya kötü oynaması bir yana duygusal bağlılığıyla parçalı formayı sonuna kadar hakeder. bordeaux maçında attığı golden sonra "kombineleri bırakın s.... g... ! " demeye hakkı vardı fakat o formasına taraftarın önünde secde etmeyi tercih etmiştir, büyük futbolcudur.
kocaelispor maçı sonrasında taraftarın ona karşı tavrı neyse, pazar günkü konyaspor maçından sonra da tavrı o olacaktır taraftarın muhtemelen.
öncelikle bu kişiler, bir gün "aslanım be, süper oynadı, çivi gibi çaktı golü" dedikten sonra, "yaramaz herif, defol git, o forma yakışmıyor sana" deme mantığından sıyrılmalı. sabri iyi futbolcudur veya kötü futbolcudur. bu kişiden kişiye değişen bir olgudur. önemli olan da bu değildir. sabri'yi kendi kriterlerin ölçüsünde değerlendirirsin ve notunu verirsin. onunla ilgili görüşlerini de dolaştığın platformlarda yazarsın edersin. amma velakin, bu fikirlerin de maçtan maça, atılan bir golle değişmez. en azından değişmemelidir.
ayrıca, sabri'nin futbolculuğundan çok ayrı değerlendirilmesi gereken bir karakteri ve galatasaraylılık derecesi vardır ortada. karakteri hakkında çok fazla fikire sahip değiliz ama bu kadar baskıya karşı hemen hemen hiç sesini çıkarmamasından, en azından ufak bir tahmin yürütebiliriz. gerçekten iyi bir galatasaraylı olduğunu da bordeaux maçından sonra çok iyi bir şekilde göstermiş, ali sami yen stadı'nın tamamını ağlatmıştır kendisi...
kesinlikle uzun vadede galatasaray kulubu kaybetmistir.bulent hocada cok sahip cıkıyor kendisine. bazı arkadaslar kızacaklar belki ama bulent hocanın gitme nedeni sabriyle dogrudan baglantılı olacaktır.
tam gidecek derken yine başımıza kalan topçu müsveddesidir. kesinlikle galatasaray' a yakışmadığını, formanın hakkını vermediğini düşünüyorum. galatasaray forması kutsaldır. böyle adamların sırtında çürümeye mahkum bırakılmamalıdır.
