ayağına göre daha isabetli pas atması ve o güccücük boyuna göre hatırı sayılır derecede uzun taç atışı kullanmasıdır.
hangi maçtır hatırlamıyorum ama bir defasında telaşlı bir halde topu eline almış, sağına soluna bakmış, pas atacak kimseyi göremeyince ağlamak üzere olup mızıkçılık yapan çocuklar gibi olduğu yerde zıplamaya başlamıştı ve beni de yarmıştı.
topu alır evirir çevirir çapını hesaplar. arkadaşlarına açılmalarını işaret eder zira uzun bir taç kullanmaya niyetlenir. sonra rüzgarın direncini falan hesaplar, topun ne kadar uzağa gideceğini düşünür, takım arkadaşlarının ceza sahası içinde sayıca daha az olduğunu görür ve iyice umutsuzluğa kapılır. tabi bu arada geçen sürenin farkında değildir sadece düşüncelere dalmıştır.
sonra birisi gelir -ki genel de ardadır bu kişi- topu at der ve hemen önüne kullanır tacı. istisnasız kullanacağı her taçta bu ritüel devam eder. arkadaşlarına açılmalarını işaret eder ve dibine bırakır topu.