akp yöneticilerinin görünürde üzüntüyle, iç dünyalarında ise davul zurnayla karşılayacakları tehdittir.
ekonomi çökmüş, toplumsal barışın temellerine dinamit konmuş, ülkenin bir bölümünde hüküm süren etnik milliyetçilik önlenemez hale gelmiş... kısaca; ulu önder atatürk'ün gençliğe hitabında dile getirdiği risklerin büyük bölümü gerçekleşmiş halde iken...
partinin kapatılmasını ve dolayısıyla bu işten faturayı ödemeden sıyrılmayı hangi aklı başında partili istemez ki?
sanırım parti yöneticileri bu duruma özellikle çanak tutuyorlar.
sizleri bilmem ama ben bu filmi daha önce de izlemiştim.
kapamayı, yasaklamayı kendine hobi edinmiş yurdumdan yeni bir manzara. başlığı açan arkadaş yargıtay ı, bir organize suç örgütü, bir mafya olarak tanımlıyor sanırım. tehdit kelimesiyle yargıtay ı aynı cümlede kurduğu için burdan bir alkış yolluyorum. olaya dönersek, akp tabana iyi yayılmış bir parti. 27 nisan 2007 genelkurmay basın açıklaması* sonrası akp yi sahiplenen bu taban, bu tür olaylara çabuk tepki veriyor. yerel seçimlere kadar tansiyonun daha da yükseleceğini düşünürsek, akp yine bu işten karlı çıkan taraf olacaktır.
bir ak parti yükseltme calısmasıdır. eğer bu acıklama [sözlükten okudugum kadarıyla anlatıyorum. bir takım kolpacılar apartmıs olabilir] secimler öncesi yapılsaydı ak parti oy oranını arttırdı. artık bunu anlamamak için salak olmak lazım kusura bakmayın.
dogrusu akp'ye hukuk hatirlatmasi olmasi gereken uyari. kanun maddelerini uygulamkla yukumlu olanlarin bu durumu bazilarina hatirlatmasi ne zamandan beri tehdit kabul ediliyor? "kirmizi isikta gecerseniz bilmem kac ytl ceza alirsiniz" demek tehdit midir hatirlatma ya da uyari mi?
(höst notu: ben parti kapatmaktan değil, suçlu olanların cezalarını çekmelerinden yanayım. demek istediğim, gözümde ahmet türk ile recep tayyip amcamız aynı değerde. ikisi de yargılanmalı ve cezalarını çekmeliler. suçu sabit olan her parti üyesi dokunulmazlıktan / ilişilmezlikten arındırılıp kamuoyu önüne çıkartılmalı. ancak parti kapatmak çözüm değil...)