ıyı saır değil ıyı yazardır, zaten yazar yönüyle öne çıkmıstır . zamanında atatürk' e muhalefet edecek kadar cesurdur ve bu yüzden zalımlıkle hapse atılmıstır .
hasanoğlan köy enstitüsünü ziyarete gelen amerikalı bürokrata çevirmenlik yapması için görevlendirilir ve hasanoğlan köyüne gider. onun geldiğini gören köy enstitülü öğrenciler bürokratı bırakıp sabahattin ali ile uzun uzun muhabbet ederler, hatta öyle ileri giderler ki sayın ali gece orada kalıp sabaha kadar bahçede muhabbet devam eder. güzel bir anıdır sabahattin aliye dair.
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.
Öyle günler gördüm ki, duvarlar gelir dile,
Gözümde canlanırdı eşkiya masalları.
Varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
Görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
Kafada çelik gibi fikirler dursa bile
Kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri:
Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum.
Öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
Ben yanına varınca dudağını kıvırdı.
Bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
Sırtımı sıvazladı, bana öğüt savurdu.
Silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
En alçak tekmelerle beni yere devirdi.
Öyle günler gördüm ki, tabanca sakağımda
Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı
Gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
Tabancanın namlusu ısındı yanağımda,
Parmağım istemedi tetiğini çekmeyi
Ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
Sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmuştur,
Dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
Etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
Seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur
Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.
Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.
Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi:
Garip başımın derdi bir yürek taşıyorum.
Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
içinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı:
Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum.
Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.
edirnedeyken. tam kaçma sırasında bulup öldürülmüş yazar şairimizdir. kürk mantolu madona en sevdiğim eseridir. kuyucaklı yusuf gibi türk roman tarihimizin önemli eserlerini vermiş yazarımızdır.
dönektir. önceleri milliyetçi iken sonradan makam mevki uğruna komünist olmuştur. ayrıca eski arkadaşı nihal atsız'ı da satmış, onun aleyhinde haksız dava açmıştır. işte bu moskofçular böyle Samimi insanlardır.
--spoiler--
Sen aşkın ne olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi?..
Çoook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu Ve onu herhalde çok kucakladın Geceleri buluşur ve öperdin değil mi? Bir kadını öpmek hoş şeydir, hele adam genç olursa
Yahut sevgilin seni sevmiyordu O zaman ne yaptın? Geceleri ağladın mı?.. Ona sararmış yüzünü göstermek için geçeceği yolda bekledin, ona uzun ve acındırıcı mektuplar yazdın değil mi?..
Fakat herhalde ikinci bir aşka atlamak, senin için o kadar güç olmamıştır. insan evvela kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir.
Ha, sonra bir üçüncü, bir döndüncüyü sevdin ve bu böyle gidiyor.
Peki ama, bu sevmek midir be adaşım, bir kadını öpmek, onu istemek sevmek midir?..
Çırçıplak soyunarak şehrin sokaklarında koşabiliyor musun?..
Bir bıçak alarak kolundaki ve bacağındaki adalelere saplamak ve böylece bir nehre atılarak yüzmek elinden geliyor mu?
Bir şehrin adamlarını öldürmek cesareti sende var mı? Bir minareye çıkarak bütün dünyaya işittirecek kadar kuvvetle bağırabilir misin?
Aşk sana bunları yaptırabilir mi? işte o zaman sana seviyorsun derim
--spoiler--
Türk dilinde yapılan devrimin ardından öykülerini baştan düzenleyip kelimeleri, güncel dile uyarlayan büyük şair, yazar ve özlenen kişi... Ailesini geçindirmek için kamyon şoförlüğü bile yapmıştır. Yılmamanın, direnmenin bir sembolüdür. Sabahattin ali ile ilgili yazılan bir kitapta gittiği bir düğünde bahçedeki ışığın altında oturup kitap okuduğu ânın anlatıldığı bir bölüm vardı. Bu bence sabahattin ali'yi özetleyen biricik sahnedir. Düşündükçe içimi ürperdir, özlem koca bir hal alır...
"bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey."
Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar.Hayat sana karanlık,manasız gelir.insan biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar.Hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı ağzını açmayı bile istemez. Hiçbir insanın hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın.Hayat sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak, ya fazla soğuktur yada fazla yağmurludur.Gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin peşinde, bir tutam otun arkasından koşan keçiler gibi dilleri bir karış dışarı fırlayarak dolaşırlar.Aklını başına derleyip bu pis ruh haletini tahlil etmek istersin.insan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir.Kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir can kurtaran simidi gibi sarılırsın. Çünkü nedense hepimizde, maddi olsun manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takma merakı vardır, bunu yapamazsak büsbütün çılgına döneriz.
"insanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan, inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."
atatürk'e hakaretten sinop ceza evinde yatan adam. sonra adı düşünce suçu oluyor. cezaevinde yatarken, aldırma gönül şiirinde "dertlerin kalkınca şah'a, bir s...r çek allah'a" diyerek nasıl bir şerefsiz olduğunu tescillemiştir.