varlıkla yokluk arasındaki ince çizgiyi çok iyi çizebilen üst düzey bir yazar. zira eserlerinde toplumun ya da kişilerin içine düştüğü kaosu o kadar net ve tokat gibi yüze vururcasına anlatır ki feleğiniz şaşar. öz itibariyle hasan ali toptaş ile garip bir benzerliği var. kütüphanede çalıştığım süre boyunca ilk dadandığım raftı noir social yazarlar. tarifi imkansız bir yalnızlık sunar size ve bittiğinde sizi onunla baş başa bırakır. insanın dolu dolu bir hayat yaşaması için mutlu olması gerekmez. önemli olan içinde bulunduğun karakterle bütünleşmek.
Biz zamanında sabahattin ali okurken komünist köpeğe bak bunlar bölücü diyorlardı. Hey gidi günler. Koca sabahattin ali şimdi kendini bilmez çoluk çocuğun saçma çamura batmış kuru aşk sözleri dolu zihinlerin içinde. Ben vazgeçtim arkadaş. Siz okumayın böyle yazarlarımızı. Siz açın o kuru çamura batmış sevda sözlerini zihninize dolduran kahraman tazeoğlu falan okuyun. Allah muhafaza bunlar birgün oğuz Atay falan okumaya kalkarsalar halimiz nice olur.
Büyük romancı. içimizdeki şeytan kitabı başından itibaren her cümlesiyle insanı çok etkiliyor. kürk mantolu madonna ise ikinci yarısında basit bir aşk hikayesine dönüşmüş gibi.
"Bir şeylere inanmak lazım gelir ya bazen, cennete gitmek için Tanrı'ya yağ çekmek adına kutsal kitaplara mesela. Ya da ruhunu biraz rahatlatabilmek için okunan satırlara.
Şimdi sana inanıyorum sevgili paragraf.
“Unutup gittiğimi zannettiğim bu hatıraların, bundan sonra beni hiç bırakmayacaklarını biliyorum… Hangi hain tesadüf dün onları
yolumun üstüne çıkardı ve beni, senelerden beri dalmış olduğum derin uykudan, artık yavaş yavaş alıştığım hissiz uyuşukluktan ayırdı. Deli olacağım, yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum. insan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım… Ama nasıl yaşayacağım!… Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak!… Ama ben dayanacağım… Şimdiye kadar olduğu gibi…”
"Ben neye yanarım, bilir misiniz? Bu bir avuç insanın (1940lardan itibaren )daha sonraki yıllar ideolojik ayrılıklar yüzünden birbirleriyle kısmen kanlı-bıçaklı olmasına...
Sabahaddin Âlî'nin pek çok şiirini ''ATSIıZ MECMUA ''da yayınladığını ve Atsız'ın bir sinopsisi üzerine Kür Şad'la ilgili bir piyes yazdığını duymuş muydunuz?"
Yağmur Atsız
Ömrümün ilk Altmışbeş Yılı, 97. sayfa
“O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.”
Sırça Köşk adlı masalımsı hikayesini okuduğumda şaşıp kalmıştım bu adam nasıl 60-70 yıl önceden günümüz Türkiye'sini görmüş diye. Sonra fark ettim ki meğer geleceği görmemiş, o zamandan bu zamana ülkede değişen bir şey olmamış. Tek yaptığı üstün gözlem yeteneğini hicivsel anlatıma dökmekmiş meğer... Keşke daha uzun yaşasaydı.