geçen çarşamba gecesi izleyince hoş biri oldugunu düşündügüm ve sonraki dört gün boyunca farklı kanallarda farklı programlarda karşıma çıkınca okadar da hoş olmadıgına karar verdigim hanfendi. bügün çıkmaz herhalde.
konuklarıyla evindeymiş gibi sohbet eden hatun kişi. işi o kadar abarttı ki masalara falan yatıyor gülerken. ağzını toplamakta güçlük çekiyor. tek problem de gülmek olsa. şaşırtıcı tepkiler verdiğinde koltuktan zıplıyorum. ayrıca sanırım ayşe arman ropörtajıydı kendisini güzel bulduğunu, genç kızlığında ev telefonlarının hiç susmadığını söylemiş. fena halde yanılıyor.
bugün ki konuklarıyla beni mest eden programcı hoş kişilik, devamlı gülmesi de ayrıca çok yakışıyor kendisine.
(bkz: hayrettin karaca)
(bkz: muazzez ilmiye çığ)
dünya televizyonlarının en kakafonik en gürültülü programını yapan ve sunan kadını. bir gün, sadece bir gün, bir konuğunun da, filmini, dizisini, oyununu izlemiş ol, ve bir gün allahaşkına bir gün konuk ettiğin herhangi bir yazarın yazısını da okumuş ol saba tümer nolur yap bunu. bir gün ama yalnızca bir gün dersine iyi çalış lütfen. gazeteci ve haber spikeri geçmişinden şüphe etmeyelim biz de olur mu?
sanırım eski bir programını yayınladılar bu akşam. konuk olarak ömer çelakılı almışlardı. daha önceki keşiflerine benzer sunumlar yapan çelakılın kafasındaki yumru gerçekten enteresandı.
muhtemelen, kanal yöneticileri tarasından bir top çalılık edası ile oluşturulup biraraya toplanmış bu yumruya takıldı gözüm uzunca bir süre. ancak o kadar yatıştırabildiler sanırım saçları.
kendini en harbi kadin goren,bu aralar yalniz oldugunu cunku erkekler tarafindan anlasilamadigini, anlasilamama sebebinide onlarda beni anlayacak kapasite nerdeee diye aciklayan, hem cinsim olmasina ragmen bir turlu bana sempati gelemeyen,okan'in bunun gulusunde ne buldugunu bir turlu anlayamadigim kadin sunucu yada spiker.
birileri ona "gülüşün güzel" dediği için her şeye abuk sabuk kahkaha atan sunucu. bu özelliğin yan etkileri de kendini göstermeye başladı. 17 mart gecesi yayınlanan aslı enver* ve pelin karahan*'lı bölümde geçen bir dialog:
saba tümer: sen 12 yaşına kadar ingiltere'de yaşamışsın galiba?
aslı enver: evet
s.t.: naapıyordun orada?
a.e.: ee, öğrenciydim*?
s.t.: aa? öğrenci miydin*? ailen de orada mıydı peki*?
a.e.: evet, elbette*..?
işte sunuculuk bu! 12 yaşına kadar ingiltere'de kalmış birine orada ne yaptığını sormak, öğrenci olduğunu duyunca şaşırmak ve orada ailesiyle yaşadığını söyleyince şoke olmak!
evet, türkiye'de böyle insanlar sunuculuk yapabiliyor ve insanlar onun türkiye'deki en iyi haber spikerlerinden biri olduğunu söyleyebiliyor. ilginç tabi...