Beni kendine saat yaptı
Düşüncelerim dakika ve ahlarım sarkacın tıkırdaması,
Parmağım ise yelkovan,
hep gözümü gösterip gözyaşımı siliyor.
Ve bayım,
saat başlarını çan yerine inlemelerim vuruyor.
iç çekmeleri,göz yaşları,iniltiler
Dakikalar,çeyrekleri ve saatleri gösteriyor.
asla yakalayamadığımız, beklerken geçmek, geçerken beklemek bilmeyen,ulan yine geç olmuş diye akrebine yelkovanına küfür ettiğimiz, pişmanlıklarımızın geri dönülmezi olup, sınavlarda yetiremediğimiz, hanilerimizin barınağı, nostaljilerimizin sahibi, hayallerimizin getircisi, en iyi ilaç bilip de koynumuzda yılan beslediğimiz küçük minik koskocaman yaramaz yerinde durmaz afacan öcü.
kol saati, masa saati, duvar saati gibi kullanılan türleri olup, masal saati, oyun saati, okul saati, haber saati gibi kullanılış şekilleri olan, 60 dakikalık zaman birimi.
soyut olarak düşünüldüğünde bir zaman birimi olup,somut olarak da karşımıza -kol,masa ve duvarlarımızda ihtiyaç duyduğumuz- bir eşya olarak çıkan aygıt.
kulturun en temel ogelerinden biridir.
ahmet hasim'in musluman saati diye bir yazisi vardir. saati bu yonuyle cok iyi inceler.
duyardim hep, onceden saatler kurmaliymis. her gun gunes dogarken kurulurmus kostekli saat. ve boyle hesaplanirmis saatler, vakit. gercekten ne kadar yabancilasmisiz kendimize. biz biz olmaktan cikmisiz. daha kotusu, baska bi sey de olamamisiz tam.
tum bunlarin sorumlusu icin (bkz: türk kültür devrimi)