her bireyin farklı şekilde kendini ifade ettiği histir. tamamen kabuğuna çekilmek istersin, kimseyle hiç bir şekilde diyalog kurmak istemezsin. anlaşılamamaktan şikayet edip kendini ifade etmemeye karar verirsin. sıkıldım.
insanoğlunun en salak duygularından biridir. düşünüp yorumlayan varlık olan bizler içten gelen bir sebepten,anlayamadığımız bir tatminsizlikten, çevremizdeki aptal düşüncelerden farklı ruh haline bürünüyoruz. hepsine sebebiyet veren ana başlık ise ''sıkılmaktır''
yüzümüzdeki kasları sıkarak sinirleniriz, gözlerimizi kırpmadan aynı yere uzun bir üre bakarız. neyse dedim ya işte sıkılmak, buna sebep çok.
zincirleme kaza gibidir.
öncesinde her şeye isyan vardır.
sonra vazgeçersiniz bundan, gereksizdir. yattığınız yatak, yastığınız, güldüğünüz her ne varsa sıkıcı gelir. boğulursunuz, daralırsınız.
ardından da umursamazlık baş gösterir.
ardından her şeyi dalgaya vurmak.
ardından da gözyaşı.
herhalde insanın başına gelen en boktan his.
bir süredir her şeyden sıkılıyorum.
her yerden.
herkesten.
insanların monoton hayatlarını sürekli anlatmasından.
egolardan, yalanlardan, yalanlara sessiz kalmalardan sıkılıyorum.
hep bana hep bana insanlarından,
sağ gösterip sol vuranlara da tahammül etme zorunluluğundan,
dürüst geçinen iki yüzlü yavşaklardan sıkılıyorum.
sözlükteki başlıklardan,
sol framedeki andavallardan,
hayattaki en büyük derdi göt içi kadar olan tiplerden ve varlıklarından sıkılıyorum.
kendimden, işimden, hiç bir şeye zaman bulamamaktan,
zaman bulduğumda zaman bulmamın bir boka yaramadığı insanlardan sıkılıyorum.
hani yaşlılar hep der ya''hava da pek sıkıntılı, yağsa rahatlayacak''
hah işte,
bi yağsam, rahatlayacağım.
yağmurlu bir sabaha hazırlıksız uyanıp ne yapacağını düşünmektir sıkılmak. gitsem mi gitmesem mi, ne giyecegim peki gidersem, e şemsiye de yok islanirim durağa varana kadar, keşke arabam olsaydı gibi soruları kafada oluşturur anlayacağınız beni serdar beyin şu sözü ifade ediyor... kafamda deli sorular.