mahkum boynunda ki yafta ilmeği gibiydin kursağımda,
ne yaptıysam çıkaramadım seni, kesemedim tenimle ilişkini,
kırılmıştı çoktan kalem, selam etmekteydi boynumda ki kefen,
kolmuda kelepçe gözlerin,
alev alev titreten bozkır ayazı gibi sözlerin,
boynumda ilmeğin...
içindeyim sensiz öldüren celselerin.
ölmek zordu sensiz bir o kadar,
ama yaşamakta...
bir idamlıktan başka kim bilirdi ki,
ilmeğin insanı boğarak değil,
boynu kırarak acıyla öldürdüğünü...
kana dur diyemedim
bulut bulut gözlerde yaprak yaprak kımıltılar
anakronist buğular camlarda kuğu;
erciyes'teki kar kadar soğuk,
istanbul kadar kahpe
bir rüzgar hayat..
kana dur diyemedim,
öldüm;
ölümüme fail olmadı kan!
tut acinin ellerinden
hasrete yuru yalinayak duslerinle
birak butun ciplakligiyla ele gecirsin seni
bu gri gokyuzu, bu kirmizi kuller
bu eflatun gozyaslari
simsiki saril sen yine
sakin ayak parmagini koyma yureginin yerine
tut ki aciyi da en agir ateslerde kaynatacaksin,
yalnizligi da..
ŞiMDi ÇOK UZAKLARDASIN
BENDEN KILOMETRELERCE..
HATTA SINIRLAR ÖTESiNDESiN
VE BEN, VE BEN HALA SENI BEKLEMEKTEYiM
DIŞARDA YÜZÜNÜ HAZANA VERMiŞ,
KASVETLi BiR AKŞAM ÜSTÜ
CAMIN ÖNÜNDE BiR SiGARA YAKMIŞ
SENi DÜŞÜNEN BEN
VE TEK DiLEĞiM SENi GÖRMEK
VE ŞiMDi BEN
ÇOCUK PARKI GiBi ŞEN
BiR ÇOCUK KADAR SAF VE TEMiZiM ŞiMDi
SENi DÜŞÜNÜYORUM SADECE SENi
BiR ÇOCUGUN SADECE OYUNU DÜŞÜNDÜĞÜ GiBi
BiR KÜÇÜK ÇiKOLATA iLE MUTLU OLDUĞU GiBi
ÇiÇEKLERiN GÜNEŞE OLAN ÖZLEMi
GÜNEŞiN AYA, YAZIN KIŞA OLDUĞU GiBi
BEN SADECE SENi BEKLiYORUM
BIRAKTIĞIN O EVDE ...
çaldırdım bütün umutlarımı
cepçinin tekine...
sattım bütün düşlerimi
mutluluk müteahhidine...
kiraya verdim kalbimi...
ruhum senin ama...
pranga gibi bu şehir,
bu iklim boğuyor rutubetiyle...
zaten bitki örtüsü de
kısa boylu ve iğneli yalnızlıklar...
gel deme bana
gücüm yok!
gel deme bana!
bedenim benim değil artık...
gel deme bana...
sadece sen gel,
ama sessizce
uyu göğsümde,
saçlarını okşıyayım yine...
yine bizi anlatayım bize...
uyuyalım sonra
ama sessizce...
sonra öp dudaklarımdan
ama hissettirmeden...
ama uyandırmadan
ama sessizce...
sonra?
sonrası yok!
yarın?
sende kaldı bütün yarınlarımız
bütün yarılarımız da sende..
gelirken onları da getir,
eğer gelirsen...
kalmadı benden bir şey...
sakallarım batıyor işte yüzüme..
kim görse,
acıyor...
yokluğunsa acıtıyor...
sen gittin...
hayat bitti, yol bitti...
dönemiyorum gittiğim en uzak yerlerden
kalmadı verecek yol param
bir öğrenci diyorum
yalnızlık öğrenci kabul etmiyor...
sen gittin...
güneşim dondu, çiçeğim soldu...
menekşeler açmıyor artık..
küsmüş..
konuşmuyor benimle...
sessiz ama bir o kadar hırçın
kimsesiz ama bir o kadar onurlu
susuz ama bir o kadar yakıcı
özlemin dolaşıyor damarlarımda...
ahhh sen gittin...
çıkmıyor kokun odamdan,
oysa kaç paket sigara söndürdüm
yalnızlığıma basıp...
dudaklarım kanıyor,
çatlamış soğuktan...
durduramıyorum...
yine de söylüyorum,
ısırırken dudaklarımı, sıkarak dişlerimi
yokluğunla deneme beni!
odanın iklimi muson,
kalorifer peteğine el koyma : soğuk,
soğuk oda, gece soğuk; soğukta ya$amak, soğukta ağlamak soğuk,
gözlerimden ayrıldıktan sonra donan girye
kasım'da ü$ümek, bütün aylardan daha daha daha soğuk
daha soğuk ellerin olmadan titremek,
içilen sigara : soğuk !
odanın iklimi tundra,
odanın iklimi kasım-patı
yeti$tiriyor bahçıvanlar ki bedenleri soğuk,
soğuk eldivenlerden sızmı$ parmaklar soğuk,
soğukta a$ık olmak da soğuk sevgilim
..ve kan anonslarından sonra radiohead
masada birkaç $i$e,
birkaç bungun çocukluk, birkaç ölü van gogh sarısı
pencereden çalınmı$ ay
ürkütüyor soluk bakı$lı bayku$ları
su satıyor yalnızlığım,
su-satıyor bu aydınlık karaltı,
bu billur hare gözlerinden kalan
resmedilemez yeis,
ve $imdi,
ünsüz harflerle sevmek gibi bir kadını,
geceleri aniden ü$ümek..
..ve kan anonslarından sonra radiohead
ellerinde bulutlarla geliyorsun,
geliyorsun müflis bedenine te$ne aymazlığınla
bedeninde gün izi, geliyorsun!
çok uzaklarda bir kurt ölüyor kıvranarak,
bir ku$ cıvıldarken vuruluyor
vurulduğunda uluyor kurt
vurgunlardan beni sorumlu tutuyorsun!
oysa ne çok kanamı$tım
ne çok kan aramı$tım sana,
ne de çok kan^sen hücresi boyunca ağlamı$tım;
ağlamı$tım gözlerime dünya kaçtı,
tuz kaçtı,
a$k kaçtı;
yıldızların tozlarını üflemek gibi sevmek bir kadını,
a$kı sevmek;
a$k öldü,
a$k öldü sevgilim
tüm benliğimde girdim her üryan gelişmeye,
zerrelerine kadar inmek istedim hayatının,
karıncanın bahar sevdası gibi bekledim seni,
alevin mumla dansı gibi soluk kaldı yüzümde gülüşüm,
giderken sallamak istediğim el sana aitti hala,
kokun vardı parmaklarımda,
senle hayat bulmuş,sana dokunmuş bir şeyle veda edemezdim ki sana,
gidişine sadece yağmur eşlik etti, gözlerimden akan ve göğsüme damlayanlar yalnız kalmasın diye,
titredim her telefonda, çalan her zil seni getiriyordu sanki bana,
ama olmadı, olmadı be sevgili...
çalan her telefon, her zil sadece hayal kırıkları doldurdu kucağıma,
ve dediki usulca,
onun yokluğundan sıkılma içinde ki çocukla 5 taş oyna,
ama taşlarla değil sana verdiğim enkazdan kalanlarla...