Bir milyon baloncuklu bir ayrılık..
Yine Komedi çığlıklarına anlam taşırsın küçük çocukların..
Yani yani sen Mutlu bir ağlamayı bile beceremezsin..
Monotanlaşmış sevgililiğin..
Yada Sevgili olmaya çalışma agresifliğin..
Komikisn be harbiyim bak..
Aynadan hesap sormadan Bir şaire küfür ediyorsun yine..
Yine yineleştirdin bak duygu hormonlarının karmaşıkgilliğini
Sokakları güldürdün yine yine gittin algılayabiliyormusun?
Bir milyon baloncuklu ayrılık..
Bir milyonuncu nehir taştı..
Kendimi birmilyon telaşa soktuğum..
Bizi komedi unsuru olarak algılayan bu sokağın..
Maçkalaşmış dostlarımda terkedince..
Son çare olarak..
Altında çocukların sallanadurduğu oyuncak egolarında..
Mutluluk bir oyana bir buyana sallanırken..
Kendimi ceviz ağacından asma girişimi yada
karanlık bir deniz
yine yıldırdı beni
lanetlenmiş ölülerin ruhları gibi
hissediyorum kendimi
o dolunaylı gecede
gezinirken ara sokaklarda
tek başıma,
ilik ilik hissettim yalnızlığımı,
o ılık kanımda...
dayanacak gücüm kalmadı anne
gidiyorum bende cepheye
cephe benim içimde
ordularım beni sevmiyor anne
*****
kaldırıyorum okumu yukarı
düşmanıma karşı
hayatta en sevdiğime karşı
sevgiime karşı
*****
hayat bu olamaz anne
vefa bu olmaz anne
komutan ben olamam anne
keşke beni anlasan
bir rıhtımın en sessiz ve en kuytu köşesi
bir dolu yağmur
birkaç sokak öteden gelen çocuk sesleri
ürpertiyle karışık dişe geçirilmiş hayatın dilsiz köşesi...
ve orda sen
aklım da sen,
fikrim de sen,
ben de sen,
sen de sen...
ne kadar sen, o kadar ben...
dayanabilecek ne gücüm ne sabrim
sadece dualarim
sen yoktun ve
gökten bir yildiz daha kaydi dün gece
dilegimle
dualarimla
sonsuzluga
ulasamadigim tek yere
senin ellerine
nasır tutmuş acı kıvamında bakıyordun,
kaybolmamak elde değildi gözlerinde,
kaç dehliz taşınırdı ki gözden kalbe...
birinden girmek bininden çıkamamak demekmiş bilemedim,
fazla yol üstü kaldım senin uğrak hayallerin de,
ortak olamasam da, uzaktan baktım dalga köpüğü gibi yosma gülüşüne,
gel bir iz bırak tam şuramda,adın değil benliğin yazsın her çekilen ah'ta,
taşralı sevda koyusun da,
bir annenin duasın da,
bir çocuğun kahkahasın da,
seni bulmalıyım allaha yollanan her figan da...
canımın yandığı gecelerde adını sayıklattığım kalemim şahit,
kan damlayan gözlerden fışkıran, soluksuz ümit deryası gibi,
her gidişinde dahada çok özledim seni...
gözün gözü görmediği sis
bulutları içen kızıl bir şafak
bir kadeh kızıl şarap
biten sigaram
kafamdan neler geçiyor
senden başka
yine aklıma geliyorsun
helal olsun sana
helal olsun
Gözler ki beyhude döker yaşını
Yangın yürekte, yur yüzüm dışını
Döngel çevir gönül kışımı
Yaza döndür ellerini tutar iken
Sözler ki çaresiz eğmiş başını
Dalgın yürek de, delik deşik
Döngel durdur akan yaşımı
Buza döndür, yüzüğünü takar iken
Sazlar ki kısar sesi, neyzen alır nefesi
Salgın yürekte, kaldı sevdam cenazesi
Döngel kaldır, öksüz naaşımı
Taşa döndür, bensiz yaşar iken
Güzler ki karamsar, alır hevesi
Baygın yürek de, delik deşik
Döngel güldür küskün düşümü
Kuşa döndür, ay sehere akar iken
Vuslat idi Onur un gayesi
Kursağında kaldı hevesi
Sol elinde bağlama sağ elinde tezenesi
Boşa döndü yanık yanık çalar iken
Boşa döndü uykusuna dalar iken.
umut
bırak peşimi
yalanlar peşindeysen
basit ve kaygılı
çıkma yoluma
kaçıyorum senden
onlar gibi olmamak için
istemiyorum seni
iri kahverengi gözleri
unutturmayacaksan
yozlaştıracaksan
olmadığım biri yapacaksan
yanaşma
yalnızlığım yeter bana
kuru gürültüler diyarında
umutsuz sessizlik arayışı
durmadan inen geceye
vuran ay ışığı olma
yanaşma
illa ki içime işleyeceksen
verme bana
insanlıktan başka
öyle mutluydu ki çocuk
gülümsemesi bütün yüzünü kaplamıştı
sürekli aradığı hediyeyi almıştı sonunda
işte tam karşısında
elini uzatsa tutabileceği bir yerdeydi
almadı...yapamazdı, ayıptı..
biliyordu üzüleceğini
o güzel oyuncağı orada bırakmak ona zor gelmişti
bir çocuğun isteyeceği en güzel şeydi ama,
almadı, yapamazdı, ayıptı bencil olmak..
oyuncaklarını hep birilerine bıraktı
büyüdü bir gün o çocuk
ve birisini sevdi bir gün, artık delikanlıydı
delicesine aşıktı, seviyordu apaçık
konuşmak zordu kendini anlatmaktan korkuyordu
ya da anlatamamaktan,
çünkü hep yanlış anlaşılmaktan yorulmuştu
vazgeçti delikanlı, konuşmadı, yapamazdı...
aşkı her gün büyüyordu içinde
her gün onu seyrediyordu hüzünle
"yapmalıyım" dedi, "konuşmalıyım"
ama, birisi vardı, bir rakibi vardı
o da aynı kıza aşıktı,
ve...
konuşmadı delikanlı , yapamazdı, ayıptı bencil olmak..
"o, o'nunla mutlu olur" dedi
onun mutluluğu ise zaten delikanlıya yeterdi
çünkü onun için sevmek, sevdiğinin mutluluğu demekti..
ve bir daha başkasını sevmedi
sadece bekledi
yıllarca....
geldiğim gibi bulamamak hali var/ nisandan korkar mı hiç insan/ ama biliyorum ki bu kör sokaklar/bu sağır şehir/ elbet aklımdan çıkıp gidecektir/ nisandan önce/ ve biliyorum ki hayat iki ayaklıydı; insandan önce/ geldiğim gibi duramamak hali var/ yağmur ve sukun birlikte; neden hep nisanda yağar?...
dillere destan olmuş güzelliğin iimalı bir bakış gibi sözlerin leylam sın, mecnunun olmak allah'tan tek dileğim reddetme ne olur dayanamaz arkandan ırmaklar ağlar gözlerim..
sen tekerleksin yuvarlanan
bir dairesel salınım yaparak çiçek gibi adeta
bu salınımlardan da bıktım artık
sal sal nereye kadar
gitmek istiyorum uzaklara
salınıp da kokmayan diyarlara
mona lisa ne demiş
üç tunç tas hoş has hoşaf...
yavaş yavaş tükeniyorum sensizliğin son demlerinde
yüzüme vuran yağmur damlalarını siliyorum ellerimle
elimdeki iğneyle kanayan yaralarımı dikiyorum
her batışında kalbime saplanan bir ok gibi
tekrar çıkarıp batırdıkca canımı acıtan
içimdeki derinliklerin ötesine
düşlerimin de gerisindesin artık
sadece yaralarıma merhem değil
dünyama güneştin sen, varlığıma sebeptin
şimdi ise kayboluşlarım, yok oluşlarımsın..
acılı bir besta şimdi kulaklarımda
dizine yaslayıp başımı beraberce ağladığımız
ardımızdakileri bir çırpıda sildiğimiz
artık her dinleyişimde ardımdakileri siliyorum
aynen bir zamanlar beraber yaptığımız gibi
ardımdaki seni siliyorum...
sabunlu gözler, kırpışınca
acının tohumuna sunulan,
karanlıktır
ara ara...
acı sonbahar
günahından kaşınır bileklerin.
sonunda gerçekleşecek bir son.
düzlemde kayan sarhoşun
perdeye tutunuşu
anlık bir sırıtış
sonra son
acımayan yok.
Bir seni sevdim
Gözlerin için
Gözlerinden geçtim
Sözlerin için
Aşkım diyen dudaklar
Sevdayla konuşacaklar
Yalansız olsun dedim
Çıkmaz oldu sokaklar
Yollar uzunmuş
Gelmezmiş sonu
Aşk zormuş
Acıya doluymuş yolu
Ellerin olmadan
Ellerimde
Bakamazken gözlerine
Bitmez bu yalnızlık yolu..