Var gücüyle yürüyünce üstüne koca bir şehir, ne yapsın tek dal cigarasıyla şair, ya oturup ağlasın hüngür hüngür, ya da karalasın kendince bir şiir...
''istanbullu bir kış''
Sürükler yalnız adımların seni bir eve
Gidersin mecburen, yahut seve seve
Girdiğin an içeri, bellidir olacaklar
Devam eder kaldığı yerden, malum muharebe
Kemikte bıçak gibidir, sinende sabır
Usandırır artık canından, usandırır
Olmayanı görürsün üstelik ansızın
Hüznle örülmüş umut, seni kandırır
Dışarda istanbullu bir kış
Cama işlenir puslu efkar, nakış nakış
Sokak lambasında dumanlı gözlerin
Tane tane ilişir kara, o mahzun bakış
Ne bir ses, ne bir söz vardır
Dünya kocaman, odan dardır
Derin bir nefes taşır içine kasveti
Dumanı titrek cigaran, tek yardır
Hayal içinde hayal görürsün, düş içinde düş
Başlar yüzü kara gölgeler ve aklınla dövüş
Çarpar kanlı başın, dört soğuk duvara
Ve yığılır ortaya bedenin, sahipsiz berduş
Hislerimin bütünü alınmış,içimden çıkmış bir yalansın sen....
Gözlerimin içine bakarken ne hissetiğini bilebilsem......
Sövsem hayata en derinden
Ve çekip gitsem bir yerlere bilinmeden
Kim vurduya gitsem hani hiç birşey hissetmesem ..
Pişmanlıklarımı bir kenara itip seni hiç düşünmesem....
Yollarımı romantik bir mumla arasam hayallerime ulaşsam
Ve yaşadığım sonbahar ilke dönüşse ilkim sen olsan sonun ben olsam.....
Kurduğum cümlenin yüklemi hep sen olsan
Ve umursamaz bir bakış atsak hayata en kaygılısından
Zıtlıklarla yaşasak................
inadına bir umudu favorilerimize eklesek sık kullanılanlarına ömrümüzün.......
Yağmur gibi koksak.......
Kalabalıklarda kaybolsak..........
Gps siz sevdalara yol açsak........
Hiç konuşulmamış hiç yaşanmamış ve hiç duyulmamışsın benim için
Ve şimdi gidiyorum...bir hayal seçiyorum,belki isteksiz
Ama biliyorum ki sevgim süreksiz,dinle yüreksiz
Arkama dönmeyecegim....
Önümde bir hayal,koca bir yalan ve aşkımın winzip hali
Seni seviyordum..................
sevecek misin beni?
çok sev ama tamam mı?
böyle, nefes aldırmadan sev
ruhumu daralt, öldür mesela
ama sev beni
hem de çok sev
öle bir sevki mecnunlar leylalar kıskansın bizi
yere göğe sığmayalım
öfkemiz, kuru bir soğuk
sevincimiz çöle yağan yağmur gibi olsun
ama sev beni,
sen beni sev ki
dünya krallığında
presensesim yapayım seni
kraliçeler gibi yaşatayım
öyle sev ki beni
melekler kıskansın
insanlar imanların şüphe eder olsunlar
dualar uçuşsun kollarımızdan
mutluluklar damlasın gözyaşımızdan
dudaklarımızda biriksin
sonra paylaşalım tuzlu sularımızı
öperken sevmelerimizi...
öyle bir sev ki beni
sevemeyenlerin hepsi delirsin
sevenler kıskansın
hasetinden çatlasın
ruhları çekilsin bedenlerinden
dünyaya gömülsün hepsi
acımadan, acıkmadan sev beni
kimseye aldırmadan
kimselerle anılmadan
kimsesiz kalmadan sev beni
ama ne olur çok sev beni...
yakala saatleri
durdur bilinmeyen bir anda
gözlerin takılsın dakikalara
mutlu olmayı dakikalara bağla
var olmayı dile ardından
sende olanda sen de ol
sustur tüm ihanetleri
ört üstünü gecenin
koca bir kanat ol
ol ki yaklaşsın vuslat
bitsin bilinmeyen kıvrımları
sarhoş dakikaların
sonra dokun hayale
hayalden soyutla her şeyi öpüşünle
unutma sevdiğini
sen olmaktan değil
ben olmaktan değil
biz olmaktan bahset
çoğalt tüm hücrelerini
kopsun kıyamet
şimdi yalnız ve sessiz
sır gibi bir nedamet
uğuldasın varlığında
fısıldayan cinayet
yak ateşini şarkıların
kemanları inlet
kaldır başını ve
bak ona
yalnız kaldığında nihayet.
her cümlede belirli dişil bir tamlayanım.
kurallı bir mücadele bu,
hey hayat; rövanşı ellerimde.
bacak aranı sen her açışta,
dilim terbiyesizlikle nüansta.
yavaşça ilerliyorum.
her adımda uzaklaşıyor
bulutlar.
ilerliyorum.
tüm sessizliğimle.
zaman,
kadının karamel tadına bulaşmasıdır birazda.
üzerine sunulan tüm varlıklar gibi.
sağır bir coğrafyadır beden. ten imgelemdir.
avcunla keşfet, öznem gizli.
failim takdiri.
Sıkıldım hem de çok sıkıldım
Ruhum içimde daraldı çıkmak istemedi yetmedi bazı şeyler
Yeni insanlar tanımak yeni yüzler tanımak
Yetmedi hiçbiri
Sadece o zaman kurtulabilicem biliyorum
O geldiği zaman
Ama o kim sen biliyor musun
Bana anlatır mısın
Gördüğüm yerde tanır mıyım sence
Daha kendimi tanıyamamışken
Kalbime bi kuş konar mı sonra
Kanat çırpar mı delicesine
Burda kalmak istiyorum ama senin yanında olmak istiyorm dercesine
Kalır mıydın benmle sonuna kadar
ilk güneş doğumundan son güneş batımına kadar
Tutar mıydın elimi hiç bıkmadan
Bana resimler çizer miydin gözlerinle beni anlatan
Unutur muydun dünyayı benimle olma pahasına
Parmaklarınla kalbime sihir kondurup,
Senin olmamı sağlar mıydın futursuzca..
Hani nerdesin bu kadar senedir
Çok mu uzaklara baktım yoksa hep yanımda mıydın
Fısıldar mısın kulağıma yakında geleceğini
Geçmişi unutup hayal ettim geleceğimi..
Cins'el bir temasa mevsim kadar uzak
esiyorum.
Geleneksel bir işkencenin,
yasal varisiyim.
Atama erkil değilim hala.
Kadınlığımın öne çıkarılması,
kokuşmuş bir sarkaca rastlıyor sanki.
Pandora değilim sadece,
fahişe bir dinim kollarda.
Fermana iletilmiş,
güzel haber.
itekenmiş hak tecavüzü.
Ayakta,
bacakları kenetlenmiş.
Dar bir aralıktan sızan rahmin gölgesi.
Fiili bir cezanın,
isyan bedellerini ver bana.
Avucumun içinde doğan bir yumruya
adanmış hayatın müjdesini tadayım.
Dilimde kurmuş bir yangınla..
ne güzelmiş milyonlarca kızdan en güzelini bulmak
ne üzermiş onun saçının bir teline dokunamamak
ne zormuş kalbinin yarısı yokken yaşamaya çalışmak
ne kormuş aşk acısına kan ağlayarak alışmak
bir bilse, bir görebilse içimde kopan fırtınaları
bir o söndürebilir yüreğimi yakan yangınları
gerçek olan tek hayalim, hayalim olan tek gerçek
benim onu sevdiğim kadar beni sevecek
hayalim olan tek gerçek, gerçek olan tek hayalim
yok senden başka olmasını istediğim
hayatımın anlamı, anlamların özeli
seni çok seviyorum dünyaların güzeli..
dostum,
geç keşfettim seni.
sımsıcak gülümsemende güneşi buldum,
gözlerin umudu haykırıyordu,
sen şimdi çok mutlusun,
kalbin kıpır kıpır.
birinci sigaram,
kalbim kırık,
kendimi iyi hissetmiyorum,
seni özlüyorum.
ikinci sigaram,
kalbim hala kırık,
seni merak ediyorum.
geri dönme zamanı,
hayaller ülkesinden.
zaten herkes haklı,
ben haksız değil miyim?
bundan sonra,
susacağım,
susacağım sırf sen mutlu ol diye.
sen gülümsediğinde başkasının yanında,
benim uzak ve sessiz zaferim olacak,
ama unutma ki,
kalbimin kırık parçalarından biri,
hala sana atıyor.
seni sustuğum kadar kimseyi bağırmadım içimde avaz avaz
sen her gidişinde ben dizleri üzerinde kocaman bir zavallıydım
bakıp gördüğüm her bir karede senin silüetin
pembeden öte kırmızıya yakın dudakların
ve
gülümsedikçe gamzeler açan yanakların..
seni kaçtıkça, aklımın detaylarından
sen fırlıyorsun boylu boyunca.
seni susup seni konuşmak zor iş, zor meziyet.
uzak dünyaları yaşamak sıcak bir iki damla.
oysa biliyorum ki, her şartta an itibari ile sen olmalıydın yanıbaşımda.
en asabi tavırlarımda sakin olmaya davet edip,
senin karamsar an'larında sarılmak istemeliydin bana.
bir yerlerde bir hata olmalıydı seninle uzaklaşmamızda
ne yalan söyleyeyim,
ben en baştan hesapladım da, çetele benden yana kabarıyor bu defada.
kendimden uzaklaşıp izlediğimde seni kendime kurban ettiğimi görüyorum.
bu kaçıncı? sen kaçıncısın? hesaplamadım.
bilmiyorum.
bilemiyorum..
yine görüyorum ki kendimce en kolay yolu seçip susuyorum.
nasıl bir çelişkidir ki, sustukça sana geliyorum.
oysa daha dün gibi gıdıklanıyordu parmaklarım saçlarında,
o bendim ıslaklığını hisseden dudaklarında.
sürgünüm sana..
uğruna kavgalar verdiğim, canlar kırdığım, hiçe saydığım
kazanma beklentisinde yapayalnız kaldığım...
yalnızlığımda sensin.
susupta en derin sessizliklerde yaşadığım
sürgünlüğümde avaz avaz sessiziliğim..
Martılara simit atma sen!
Sana rağmen senin attığın lokmaları bile yerler belki ama sadece mecbur oldukları için yaparlar bunu.
Sahte dünyaların yalan aşklarını yaşarken hep bir karaktere bürünmüş tiyatro oyuncusuydun sen.
Bak, bir saatlik makyajın nasıl da yakıştı.
O boyalı surat yeter sana yer edinebilmen için.
Ama yok!
Sorsalar geni seni seçer, gene seni parmaklarımla gösterirdim.
Sendin tasasız, sendin huzurlu.
Belki parandan, belki de içinde bulunduğun tiyatrondan bu denli zevk aldığın için bu kadar tasasızdın fakat martılara simit atma sen.
Bırak da zaten tek kahvaltısı simit ve çay olan birisi paylaşsın, o çok değer verdiği simidinin sonunu.
Çünkü martılara biraz attıktan sonra kalanları denize atmaz o adam, sonunu paylaştığı simidinin.
yalancı umutlar besledik çoğu zaman
ayrılık rüzgarları eserken,
yok yere düşünmediğimiz,es geçtiğimiz düşenleri düşündük.
düşündük ve güldük.
gülmek zorunda bırakılmıştık hepimiz
oysa sevmeliydik,sevebilmeliydik.
doğmadan duygularımız çalınmış
binlerce yıllık bir iz.
kuşanmışız gecenin kör karalığında
karanlığa sığınırken,
sessiz ve sakin bir özlem ile
karanlık sokağın kedisi çıkagelmiş,
ilk önce bakıp sonra küçük bir merhaba ile
buyur etmişiz kalbimize.
bütün uyanmalarımız küçük bir öpücükle başladı.
öpüşürken uyanmayı öğrendik sonra kaybetmeyi
darmadağın olmuş bir yaşam kalmış artık geride
ve sen ne sevmeyi biliyorsun ne de sevilmeyi.
yeniden gülebilmek için yine aldanmak gerekmiş
bütün gülmeler aldanmaymış
öğrendim.
hırçın bir rüzgar dağıtsa saçlarımı
sonra boynuna dolansam
o rüzgar ki
hep kaçırdığımmış.
kaçırdım,kaçmak için kaçırdım
şimdi gidiyorum,
gitmek hiç bu kadar yakın gelmemişti
ama yinede gidiyorum
yakın gelse bile gidiyorum.
bütün rüzgalar senin olsun
geride bıraktığım bir avuç dolusu
hüzün ve yalnızlık cebimde.
seni çok sevdim dünya güzeli
özlerdim resmini öpmeden yatmazdım
sensiz bir dünya düşünemezdim
bir seni severdim birde yine seni
ben gurbetteyken aldattın beni.
o yeşil gözlerin kör olsun göremiyesin,
ellerin nasıl olsun tutmayasın,
kanser olurda kel olursun,
kurt kapanında kalıp topal olursun,
suratına kezzap dökülüp çirkin olasın,
ölünce boş mezar bile bulamayasın.
kuntam kuntam diyip yalvarasın
o dillerin lal ola konuşamayasın.
Öyle bir resim çizelim ki seninle
içinde dünyanın bütün kareleri olsun
Resmin adınıda bulmayalım, isimsiz olsun
Ve resmimizde güzel bir manzara olsun
ikimize ait kimsenin bilmediği bulmayacağı gizli şehir..
Bulutların ardında kuşlar olsun birde güneşimiz olsun en parlağından
Bir klübemiz olsun tahtadan ve çivi kullanılmadan yapılmış olsun..
Önünden bir ırmak aksın gemicikler yapalım yüzdürelim..
Eski bir atarabası olsun nostalji katsın bir kenarına
Bir yanında ağaçlar olsun ormana kadar uzanan
maviyi yeşili sarıyı kahverengiyi ve dünyanın bütün güzel renklerini barındırsın..
Öyle bir resim çizelim ki seninle
Salvador dali bile kıskansın
Kıskansın tüm dünya ne kadar renkli hayallerimiz olduğuna
ve o resimden bir kopya yapalım
ne sende kalsın ne bende
ikimizde kalsın, aynı duvara yaslanmış sırtlarımızın üstünde
Hayal kurmak hayatın aynası gibiymiş
ne düşünürsen onu yaşarsın demişler
ben seni düşünüyorum
en komik hayalimde bile sen varken
hayatımın tek aynasısın
umarım kırılmaz bir gün
ve parçacıklarını birleştirip seni aramam kanayan parmak uçlarımda
çünkü, kalbimdeki yerin inan dünyalara bedel
seni öyle güzel biyere oturttumki bir görsen
keşke bir görebilsen..
Oysa çocuktuk, çocuktu o !
Doğup batmaktan yorulan.
Aşıktı o
ölümü iki eliyle kavrayıp zevk çığlıklarına boğan
ve ardından zebanileriyle zafer dansını ateş etrafında kutlayan.
Uyu çocuk , uyu !
Karanlık ,çekilir artık rüyandan.
çikolata sabahlarıma uyandım yine, gramaj değerleri var hasret kokan şarkılarda, buselik öpüşler şimdi tenime degen sessizlik kapladı yine heryeri, bak güneş dogmak üzere yine ben direniyorum, isyanım içimde tepkilerim bittimi sanki anıları yakışımda, kandırıyorum kendimi işte bakma bana, sana adanmışdı ruh sana dokunmuştu küçük ellerim, istemem artık bitti saydam varoluşlar, tatmin etmiyor artık, bir baktık düşlerimize yokuz biz gelecekte yoksun, ücralıgımın plaklarını taktım şimdi gramafonuma, istanbul mazilerinde şimdi aradıgım sevda, istanbul resimlerinde, kız kulesi sessizligi etrafta yine, usul usul akıyor içerimden benlik, gülüşünün temsilciligini istiyorum ey beklenen sana sesleniyorum, eşlik edebilmeliyiz yalnızlıgımızda hayallere, hani tasviri zor yaşanması en güzel olan şey, kokmalı heryerde çikolata sabahlarımız bekliyorum seni, adanmaya bekliyorum paramparça olmaya bekliyorum, kusuruma bakma zor da olsa beklemek, sıkılmadan bekliyorum inadına , susmadan, kısacık bir film karesindeydi bence yaşamak istediklerim, iki üç yüklemle sona erecek türden, yağmurlar kaplıyor artık ıslak aglayışlarımı, beyaz giymekten korkmuyorum bak ıslanıyorum işte, istediklerimi yaşıyorum kader demiyorum, ardı ardına sıralıyorum sonra küfürlerimi, itirazım var modernite aşklara kıyafet bilinçli araba zihinli şaklabanlara, bir yıkım, bir soykırımdan daha öte bu yaşanmışlıklar sen vardın, belkide yoktun ama gelecek var artık düş var sen nerdesin?...........
Kokuşmuş et yığınlarının arasında,
tüm rağmen bedellerinde.
Bir kadının özgürlüğü,
işlevsellik değildir.
Çağrışım kokmalı buram buram.
Hissedilebilmeli.
Kasığa düşen tüm hayallerde;
durumlar vahimleşmişse bu kadar
susmak farz kadar gerçek olmuştur.
Anotomik bir aşk istiyorum
şu sıralar.
Platonik bir bedende vuku bulmuş,
tensel bir çarpışma.
iliklerim erimeli bu şiddetle,
karışıklığa gelmeliyim.
Alelacele toplanmış sözcüklerim gibi.
Cürretkar olmalıyım,
çıplak dokunuşlarda.
Sanat gibi işlemeli canıma,
çoşku tatmalıyım.
Sabahları sakladığım göz yaşları şahit edilmeli,
ötekine vurmalı bu gece.
Ensemde can vermeli,
katili ben.
Şarap gibi kanlanmalı
her ölüşünde.
Kana kana içmeliyim.
Rahmime düşen ölü ceninlere..
gecenin karanlığına alışmış gözlerim
aklımın seyir defterine düşüyor göz yaşlarım bir bir
sır olmuş yüreğimin atışı unutulmuşlara,
unutmak her hecesini ezberlediğim bir bir
suskun mahallerde geçmiş ip boynuma
kadere lanet etmişim bir bir
ışıklı bir bahçe seçmişim kendime
gülün dikeni elime batmış bir bir
şimdi su uyur, kan uyur ve gece uyur
yalnızlıklar yıkılır üstüme bir bir
sanma ki beyhude, yaşayan ölür.
ölüm her nefeste bir, bir.