sözlük yazarlarından şiirler

entry5574 galeri47 ses1
    875.
  1. gelde toğrağıma ayak bas
    içimdeki sevgidendir bu yas
    gülcemaline hasret bu gözler
    sen sinek kızı ben kupa as.

    bulutların üzerinde bir orman
    geri dönsen neden döndün diye sormam
    küçük bir fidanım ormanında
    seni sarmalarım köklerimle, bırakmam...

    yalnizlik bibliyograyasi'ndan...
    21.09.2007/04:34
    1 ...
  2. 876.
  3. bildiğin ben değilim artık
    kabuklaştı yaralarım
    bildiğin ben değilim
    bekleme gelmeyeceğim...
    2 ...
  4. 877.
  5. birgün çıkageleceğim sana,
    ansızın belirsiz bir akşamda.
    herşey birden oluvermişcesine,
    birden hayat bulmuşcasına insan.
    herşeyimle,herşeyimle geleceğim sana,
    eksiksiz, kifayeli,tastamam.
    acılarımı bir buket yapıp sunacağım.
    birtürlü kurumak bilmeyen mendilimi,
    günyüzü görmemiş satırlarımı,
    hepsini hepsini getireceğim sana.
    ne istediğini, ne dilediğini bilmeyen bir dilenci misali,
    geleceğim menekşem geleceğim.
    beni kapından çevirmezsin değil mi?
    bir tatlı huzur verirsin hemi?
    kanayan yaramı, bitmeyen öfkemi,
    bir nebze dindirisin değil mi?
    2 ...
  6. 878.
  7. yapraklarını dökmüş bir ağaç misaliydim şu sonbaharda,
    sen ise bir çam gibiydin sapasağlam dimdik ayakta.
    1 ...
  8. 879.
  9. ah askim ah,
    baksana hala seni dusunur bu saskin,
    ne guzel hayellerimiz vardi.

    ben kirmizi kadifeden bir elbise giyecektim nikahta,
    pancurlari sariya boyayacaktik inadina.

    cocuklarin adini bir senin babanin,
    bir benim anamin adi seklinde dizmistik siraya,
    besinceye geldigimizde,
    muhtarin adini koyalim demeyecektin.

    ben kac kez gittiysem yildizli gecelerde,
    toynaklari nal yuzu gormemis atlarin sirtinda
    kovalamayacaktin beni elinde sogan sepeti.
    gelme artik, istemem senden gelecek ask denen mereti.
    8 ...
  10. 880.
  11. senden sonra arasına karbon kağıdı koyulmuş
    aşklar yaşadım
    hatta bir tanesi gerçeğinden ayırdedilemez
    mükemmel bir kopyaydı
    seninle arama mevsimler
    griye dönüşen renkler
    geriye dönüşü olmayan yollar girdi
    önce bir süre durdum bekledim seni
    beni iyice terketmeni
    yorulunca yolun kenarına oturdum
    oturmaktan yorulunca uzandım
    sonra uyumuşum
    rüyamda senin olmadığın bir hayatı gördüm
    sonra bir arkadaşım bana
    yola devam etmelisin dedi
    uzun süre suratına baktım
    hangi yolu, yol mu var
    kalk dedi, yolda konuşuruz
    kalktım
    neden kalktığımı nereye gittiğimi bilmeden
    gecelerce yürüdüm
    ay büyüyordu
    küçülüyordu
    ben uyku sersemi seni düşlüyordum
    arkadaşıma sordum; ne zaman gittiğini
    kader dedi bana, istiyorsan ağlayabilirsin,
    uyandın artık;
    herşey bir rüyaydı.
    4 ...
  12. 881.
  13. iki yüz elli entyrm var
    pilavı kaşıkla yiyorum
    burda ne işim var diyorum kendime
    s.ktir olup gidiyorum
    4 ...
  14. 882.
  15. sakal gene uzamiş
    gözler çakmak çakmak
    bacaklar agriyor
    bos siseler bana ben de onlara bakiyorum
    tabla sigaralar için toplu mezarlik olmuş
    disarda bir tek ses yok
    ayni şarki bin ikinci kez caliyor
    disarda grilik içerde ise
    ampulun sari isiği var
    şimdi bu şiirin konusu olmasi lazim
    ama aklima elmiyor
    en güzeli ne bileyim işte
    hani olurya bazen insana
    canim size de olur
    yemiyelim birbirimizi
    hadi birakin ulan bu ayaklari
    bu şiiri noktalayalim.
    3 ...
  16. 883.
  17. Günlük vaziyetine bakıyorum sevgilim

    Vadesiz mevduat gibi güzelsin

    Bana likiditem kadar yeterlisin

    Sapma ne olur, gerçekleşen hedefimsin

    Takipdeki krediler gibi peşindeyim

    Bitsin artık kisa vadeli bulusmalar

    Uzun vadeli kaynak ol, kal bende

    Süper ol, sirdas ol, dilersen repo ol

    Hazine faizleri gibi sevdan var bende

    Sana olan sevgim depasmanda

    Spot kredi ol faizinle dön geri

    Ah şu hedeflerim olmasa

    Çoktan kapatırdım aŞk kredini

    Faiz dışı gelir yapar severdim seni

    Hiç sevmiyorum vade sonlarını

    Ayrılık günü gibi geliyor bana

    Dayanamıyorum artık değişen kurlarına

    Razıyım tam ol, çeyrek ol, yeter ki yat hesabıma
    3 ...
  18. 884.
  19. sallantıda kağıttan kuleleri,
    çatırdıyor camdan kubbeleri,
    ve güneşin tekrar doğması için batmasını
    beklemede dünyanın bütün sabredenleri.
    dramatik değişimler çağının
    kontrollü kaos ortamıdır gelen,
    yönetenlerin yönetemediği.
    hesap soracak dillenmiş evren
    hesap soracak iğrenmiş suyu
    hesap soracak bunalmış atmosferi.
    elleriyle yarattıkları canavar hayaller
    büyüyecekler ve yaratanların yiyecekler ellerini,
    öfkeli dağlar uyanıp şehre yürüdüklerinde
    göğü deldiklerine pişman edecekler pişkin gökdelenleri
    3 ...
  20. 885.
  21. -falcı-
    toplanip da uzaklara gidermişim
    sırtımdaki yükü hafif bellemişim
    bir kenara koyup uçup gidecekmişim
    yolun sonunda kalbi bir kenara itecekmişim
    kısmetim için onu bir kenarda bekletecekmişim

    kalbim fincanın içiymiş, güzel kız kalbimdeymiş
    sırtı dönükmüş bana, başkasını düşlermiş
    her tarafım dert olmuş da ağır değilmiş gibi yükler koşacakmışım
    onun olmadığı uzak bir yerde çook mutlu olacakmışım
    3 ...
  22. 886.
  23. aramadim günler boyunca
    arayipda ne olacak diye düsündüm
    bu beyhude vakitlerde sadece tüttürdüm ve içtim
    peşin fiyatina taksitli günlerde
    demini cekmemiş bir çay gibi tatsiz ve tutsuz gecmekte
    zaman denilen devri daim makinasi
    kafam attikca aciyorum bir kola
    içiyorum doya doya
    olmadi aciyorum itirazim vari
    hep beraber söylüyorum
    müslüm şaplak atiyor bana
    ben ona kafa atiyorum
    karakola gidiyoruz beraber
    komser bana bakiyor ben ona
    o bana bakiyor
    hamili yakındır kartim gözlerinin önünde dans ediyor
    ordan bir kayiğa biniyorum
    kayiktan izlandada iniyorum
    üsüyorum donuyorum
    kicim buz tutmus vaziyette kanarya adalarina kaciyorum
    kanarya sesleri basimi agritiyor
    günlerce aramaktan vazgeciyorum
    arayipta ne olacak diye uzun uzun düsünürken kendimi buluyorum
    içiyorum tüttürüyorum
    satomun bahcesine cikiyorum
    avanak avanak sadece bakiyorum....
    4 ...
  24. 887.
  25. günlerden bir gün
    bok rengi masanin basinda otururken
    disardan mayhos kokular gelirken
    ciktim gittim
    dolastim durdum
    kamyon gürültüleri ve toptanci minibuslerinin
    geride biraktim
    dikiz aynamda sadece isik oyunlari karanliklarda
    bir sigara yaktim
    içime cektim derince
    savrulan dumana baktim
    bir seye benzetemedim

    ve anladim bir şeylerin bittiğini coktan beri
    geri döndüm bok rengi masamin basina
    ne yapalim kaldiğimiz yerden devam edicez
    biraz malibu icicez bolca da kopkoyu neskafe
    seker bitmiş olacak yine
    beyaz kulpu kirik fincanlarda
    o teneke tadlari alacağiz

    bana deli diyecekler
    gök yüzündeki ayi seyretmeyi sevdiğim için
    günlük kazanclarinin derdini
    eglenirken bile mutalaa eden şabalaklar
    ben onlara dil cikarticam ve diyecem ki

    'siz ihtiyarlayinca ah ve vahlarinizi dinlemek cok komik olucak'
    ve ardindan cebimden tarak cikarticam
    saclarimi tariycam....
    3 ...
  26. 888.
  27. konyakli sicak cayimi iciyorum
    hem sicakliği hemde uyusuklugu beraber yasiyorum
    kafam ari kovani gibi
    dur diyemiyorum
    dememde zaten
    bok rengi, üc cekmeceli tahta masami ariyorum işte o anlarda
    sadece farz ediyorum
    usul usul ilk cekmecesini cekip bombos oldugunu görüyorum
    ilk cekmece bir tahta parcasi marifeti ile ikiye bölünmüştür
    ikinci cekmecede ise iki ajanda ile banka defterleri durur
    ücüncü cekmecede ise - benim en sevdiğim cekmecedir- bir ben yokumdur
    aklina ne gelirse tornovidadan tut iskambil kartlari ve zarlar vardir
    simdi elime zarlari aliyorum
    ve atiyorum
    snake eyes geldi
    yani bir bir
    zari birakiyorum
    farz etmeyi birakip
    konyakli cayimi yudumluyorum
    aklimda su soru yanki yapiyor
    acaba nicin yasiyoruz?
    2 ...
  28. 889.
  29. belki de niçin yaşıyoruz diye
    sormak için yaşıyoruz,
    belki de o yüzden ölümden kaçamayacak kadar
    kısa ve yavaş adımlarımız,
    incecik ellerimiz ve kollarımız
    kendimizi bile taşıyamaz ondan,
    dünyaya bağlıdır kökümüz
    yıldızların arkasını göremeyelim diye
    ve belki bu yüzden uzağı göremez ve boduruz,
    parmaklıkların arkasında havuçla dalga geçilen tavşanlar gibiyiz
    bu yüzden elimiz arzumuzun erdiği yere ermez, kısadır
    şu dünyada en iyi yapabildiğimiz soru sormaksa eğer
    belki de hayatın anlamı soru sormaktır
    2 ...
  30. 890.
  31. hayatin anlami soru sormaktir
    ama cevapsiz sorulari sormak akıl kari midir?
    helede cevaplar yetmezse ne yapacaksin?
    beylik cümlelerle karsilasiyorsan
    sordugun sorulara acimaz miszin?
    soru sormak bir zeka ve akıl isidir
    akılli adam akıllı sorular sorar
    ve tatminkar cevaplar ister
    aptal adam aptalca sorular sorar
    ve cevaplar onun için mühim değildir
    1 ...
  32. 891.
  33. bazen olur ya işte
    gelir çöker anılar içine
    sıkar ve kanatır yaranı
    işte böyle anlarda
    yokluğunda öğrendim seni

    farklıymışız
    aynı tabloda yer alamazmışız
    dediler...

    sadece dediler...

    kesik çizgilerde yürümüyorum
    artık tanıdığın ben değilim
    ummuyorum
    ölmüyorum
    yaşamıyorum

    baştan devam ediyorum...
    4 ...
  34. 892.
  35. söylediğim son sözü unutma sakın
    verdiğim tarih ve yeri
    ama beni unut

    söylediğim son sözü unutma...
    nasıl yapacaksın bilemiyorum
    ama söylediğim son söz
    zamanı gelince karşına çıkartacak...
    o zamana kadar unut beni...
    3 ...
  36. 893.
  37. Bilmiyorsun
    Konuşsam bir türlü konuşmasam bir türlü
    Yıllar yılı yüreğimde büyüyen sırsın
    Bir sıgara dumanına uzanır gibi usulca
    Dokunsam saçlarına kırılırsın

    Anladım faydası yok uzak kalmanın artık
    Seni kader çizgisi ile alnıma yazan Hak'tır
    Unutmak ne mümkün gözlerinin rengini
    Seni çılgınlar gibi sevmek yaşamaktır

    Serin bir rüzgarsın yüzüme vuran
    Bir avuç korsun
    Dağlar biliyor sevdaamı taş duvarlar biliyor
    Sen bilmiyorsun...
    2 ...
  38. 894.
  39. son günde ve saatte
    yediğin yemekte
    içim üşüyüp de içtiğim çayda sigarada
    hatıralarda saklanıyorum artık...
    1 ...
  40. 895.
  41. sigarayı ben içmiyordum
    sanki o beni içiyordu
    ve bir keskin karar daha geldi...
    içtiğim sigarada bulamıyorsam dermanımı
    ben de içime çektiğim nefeste ararım meramımı...
    1 ...
  42. 896.
  43. Gitmeden gelmek,
    Gelmeden gitmek!

    Bu kadar acı olmasaydı,
    Bu kadar yara açılmasaydı,
    Kuruturdum ıslanan elbiselerimi, sobanın üstünde...
    Oysa şimdi;
    hasta olmayı sana tercih ediyorum!

    Kalmıyorum bu gece,
    Sen de kalmayacaksın!

    Sen uyuyorsun;
    Ben uyanıyorum...
    Sen uyanıyorsun;
    Ben uyuyorum...
    ikimize dar bu dünya!

    Bu sefer ben gidiyorum;
    Sen kalıyorsun...

    Yine yalanlar dönüyor pembe dizimizde!
    Ayanlara bakınca;
    Kapı gibi yüzüme çarpıyor yalnızlığım!
    Duygularımın morluğu ondan...

    Ölmeden görmek,
    Görmeden ölmek...

    Su kadar saf, senin kadar kirli!
    Benim kadar saf, senin kadar kesici ve delici!
    Ölüm kadar soğuk, senin kadar sıcak...

    Yanıyor cümlelerimin özneleri!
    Düşüyor, çocukluğumun ateşi...
    Rüzgarla savrulan şehrine;
    Bedenimin külleri...


    *
    1 ...
  44. 897.
  45. BUNALIM
    Ne diye bu ıstırabı ruhuma giydim ki?
    Aslını bilmediğim bir şeye saçma bir kap.
    Eskiyor balçık elbise ve üstündekiler,
    Görünümler çoğaltıyor saf ve bir olanı.

    Nerelere gitmeli beni ben yapan için,
    Göreli zamanda ıssız, doğal bir mekân mı?
    Hayır der kadîm dost, boşver zaman ve mekânı,
    Onlar da aldanmışlığın fânî bir hesabı!

    Sana bir söz nakşedeceğim her şeye dair,
    Anamın hiç eskimeyen gönül hırkası; sır.
    Varlığın ötesinde duran sonsuz suskunluk,
    Konuşur sen duymazsın, o ruhların dilidir.

    Korkudan korkmaksa bu çoğunluğun kavgası,
    Adalet olur, ezilenin idam sehpası.
    Bu sefillik ise ahmaklığın daniskası,
    Allah’tan kork nefs! Budur varoluşun esası.

    Sabah edasıyla geçen öğlen vakitlerim,
    Canımı sıkan bir yorgunluk ve iştahsızlık;
    Saate kan kusturan inatçı uykusuzluk…
    Nedir doktor söyle bu melankoli hallerim?

    Ruhum bıkkın bir demlik,zahir olana küsmüş,
    Gönle lügâti dışlayan belirsizlik çökmüş.
    Ne otuzumda ne de kırkımdayım dem için,
    Serseri suskunluğum karamsarlığa düşmüş.

    Hafıza mühürlenmiş memursuz kütüphane,
    Zihnin konu ayrımı yapılamamış bile.
    Parçalanmış anlığım kör bir noktada köle,
    Bilinç kendisinin bilincinde değil, nerde?

    Bir gün geri dönemeyeceğim benliğime,
    işte o zaman olacak hayat bir sabite.
    Akıl oyunu bitecek, kapanacak perde,
    Alacağım soluğumu bir tımarhanede.

    Uyandım iki başlı canavardan kaçarken,
    Aynalar yolumu kesti hayaller gerçekken,
    Bedenimi kemiriyor aç kurtlar severken.
    Ben mi ,insancıklar mı kokmuş daha ölmeden!

    Sevmiyorum kor çileme yabancı hisleri,
    Mal gibi bakan kör yürekler ve hileleri.
    Dinle ey kadîm dost! Şu korkunun nağmeleri,
    Yâr pınarından bir yudum su içme hasreti.

    gladio1986
    1 ...
  46. 898.
  47. türküye neden böyle başladım?

    topraktan sızdığı günden beri sızılı,

    bir ırmak ki kıyısı çirkeflerle bezeli.

    sızısı arttı seni sezeli.

    sen, ey varacak!

    ki tuzlarla bezeli.



    arı bir su, aşık denize,

    akar deli deli bu giz...

    bu mazoşizm, bu anlaşılmaz özlem.

    kınanır gün aşırı,

    yine deniz ille deniz!



    türküye neden böyle başladım?

    yani bu buruk ırmak ve deniz...

    bilmem belki sen ve biz.

    biz dediğime bakma,

    sen ve biz canım sen ve biz...
    3 ...
  48. 899.
  49. GiDENiN ARDINDAN

    Uykuların kaçışmaya başladığı günlerdir,
    Diz boyu biçare tutunuşlar..
    Gidenin ardından!
    Göçebeliğin gelir aklına.
    Toparlanırsın belki..
    Sana Kal demek öğretilmedi hiç
    Ve kimsenin umursamadığı,
    Uzun bekleyiş sonsuzluğa
    Gelene git dememekle başlar..
    Gidenin bıraktığı alışkanlıklar..
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük