bir sigara,
bir çay,
iki şeker,
bir kadın,
biraz şehvet,
biraz hüzün,
biraz mutluluk,
biraz duygu,
biraz ruh,
işte tanrının bize bahşettiği her şey
bu!
bir karın ağrısı,
bir ev,
bir kırmızı araba,
bir kalem,
bir satır,
bir şiir,
biraz matem,
biraz aşk,
biraz huzur,
işte tüm hakettiğimiz bu!
bir silah,
bir kurşun,
bir adam,
bir çocuk,
biraz ölüm,
biraz hayat,
işte tüm mahvettiğimiz bu..
tanınmıyorsun;
ve ruhun akmıyorsa gökyüzüne,
ellerinde kalkmıyorsa semaya;
ve sempatizanı yoksa bir fikrinin,
duygunun,
kaybediyorsun..
tanrı sınıyor bizi çocuk..
sokaklar kadar berrak değil düşlerin,
ve dişlerin hiç beyaz değil susmayınca,
gözlerinin rengi değişmiyor eyyy!
sen ağlayınca..
bir gökyüzü kadar mavi;
ve gökkuşağı kadar ölüm korkuluğu,
öylesine kan doluyuz ki;
kanla sıvadığımız insan topluluğu!
bir şehrin yıkılışı doğuyor üzerilerine;
dönüyorum ve diyorum ki;
susun eyyy! diliniz uzun olmamalı,
adem gibi durmalısınız!
hepiniz birer biyolojik hayvansınız;
duygularınız da bir düşüncelerinizde,
hepiniz tek tanrıya bağlısınız!
dönüyor ve diyorlar ki;
hangi tanrı? bizi böyle yaratıp yalnız
bırakan mı!
ah; ütopik manzaralarınız ruhunuzu
aşmış!
kader denen illet bırakmıyor peşimizi!
eğer diyorlar; eğer! eğer kader
biliyorsa her şeyimizi..
nerede mahremimiz ey şair.. dilimiz
yandı ey!
sûkunetimiz muhafazakar bir hayat
kadını;
evlerimiz fiziksel bir din yuvası,
ve kainatın en berrak sularında
yüzüyoruz biz..
tanrım diyorum; tanrım!
batıyor ruhumun derinliklerine bir
çember misali,
kamburu çıkmış gözlerimizin ferrinde;
biraz yaş..
ve diyorum eğer öleceksek bu âlemde;
neden takıyorum ben tanrım..
eğer süzemeyeceksem bir daha bir
kadının bacaklarını,
eğer koşamayacaksam bir ideoloji
peşinde bir daha;
eğer nazımı tekrar okuyamayacaksam,
eğer süreya'yı bir daha
görmeyeceksem şiirlerde,
eğer bir daha çalışamayacaksam,
her sabah simit çay karın
doyuramayacaksam;
neden öldürüyorsun beni..
boşver eyyy şair! boşver diyorlar..
sen ki hala tanrı diyorsun.
peki diyorum, ne biliyoruz o halde..
ve diyorlar ki;
bir nazım,
bir süreya,
bir can,
işte tüm bildiğimiz bu..
kendime not ..
insanları dinle, ama umursama.
aşk' ı yaşa, ama asla bağlanma.
sev, ama çok güvenme.
değer ver, ama gerektiğinde vazgeçmeyi de bil.
işler yolunda gitmese de, hayat' la dalga geçermiş gibi hep gülümse.
çünkü gülümsemek, bazen küfretmektir. yaşananlara ve de yaşanamayanlara ..
yazacak çok şey var dökecek çok şey vardı.
fakat kaldı senle hepsi geride çok geç zaman geçti.
doğrulardan kaçtıkça gerçeklerinde vardın farkına
üçüncü gözün açıldı ve artık kopar beyninde fırtına.
ben hep karanlıkta durdum korksam da tek başıma
şuan aydınlık senin önünde fakat korkun aydınlıktan da fazla.
ruhum alevli, dolar gözüm senden yana ne varsa hatıralarda
geçip gitmez zaman ansızın kilitleniyor insan bir anda.
mahşerde yaşıyor bedenim, yanarken acılarla tüm zamanda
sen beni merak etme, yanıp giderim, isim bile bırakmam arkamda.
sende git artık acıların donuk ifadesindeki yüzüm kalır burada...
çarp kapıyı, yüreğimi yerinden sökerek git, kalmasın benden bir iz ruhunda...
Buraya yazmayacağım denemelerimdir. Namus gibi hissediyorum onları, sevdiklerime gösteririm sadece şiirlerimi.
Edit: namus kelimesini sevdiğim yok, benzetmedir.
Issız gecenin ortasında korkuluk;
Sinesinde şahıslar..
O günden beri kaybolmuştum meçhulde;
Kuş olup uçtum..
Vakit gecenin üçünde..
ister Yad etmek eskileri;
Korkuluğun bağrında esmer bir çocuk..
Cam parçasıyla yamuk yumuk;
Mehtabın üzerinde bir sevgili..
saçları savruk savruk..
Kuş olup uçtum oraya..
Korkuluğun bağrında esmer çocuk;
Yar uzak bir memleketti gönlünde..
Bitmedi hasret;
gecenin üçünde!
Simsiyah kumaşın altında..
Külüstür takanın kalbi;
Umuda kürek çekiyor..
istikamet tam yol ileri;
Bir şey hesapta yok..
Gökyüzü kederli.
derinlerinde girdap kopartıyor..
ilerliyor taka Alabora olmaksızın..
Simsiyah kumaş yırtılıyor:
Ay beliriyor ansızın..
Dalgalar duruldu..
Yıldızlar takaya güzergah oldu..
Ayın şavkı yoluna ışık..
Bir şey hayaldi..
Sen.. Sen..
Alev renkli sarmaşık ...
Odamın tavanındaki duman;
Gezer durur karanlık olunca..
Harabe evler;
Simsiyah canavarlar olur,
Gece boğunca..
Ben ve ruhum razıyız, sarmaşığım..
Sen yanımızda olduktan sonra,
Ölüme razıyız..
Harabelerde şu odadan daha habistir, duman;
Gel tut elimi ,
Girelim karanlığa geçmek bilmesin zaman!
Karanlığın derinlerinde bir çıkmaz sokak;
Evlerin aydınlık pencereleri..
Bir köşeye kıvrılmak,
Bir gerçeğe teslim olmak..
O kadarda zor değil..
Karanlığın içinde beliren,
alev renkli sarmaşığı görmek..
Hayal değil..
Geceleyin sokaklar dolusu hayallerinle dolanmak..
Yanlış değil..
Bir köşeye kıvrılıpta sarmaşığa sığınmak..
Ayıp değil..
Neden aydınlıktır pencereler?
Geceleyin yüzüme ters ters bakıp sual ederler?
Yıkıntılar arasındaki bir korkuluk dar ağacı;
Gece gündüz izimi süren..
Sevdamın rüyasında karanlık bir idam sabahı;
Boğulup giderken..
Ve yıllar;
Sarmaşığı yıllanmış şarap gibi yücelten..
Ve ben;
Sessiz bir güz akşamı sararmış bir yaprakçasına,
Meçhule yiten..
Ne tuhaf..
Biz değildik sanki balkondaki iki güzel çocuk;
Koyduğum yerde değilsin..
Ömrüm boyunca sevmekle mükellef olacağım güzel kız..
Neredesin?
Ne tuhaf..
Kalp atışlarını hissedemiyorum artık..
Sen odamın tavanındaki dumansın, hayaletsin !
Sanki hiç yoksun artık..
Gözlerime görünmeyeceksin..
Bu hal ne fenadır!
Sevdamın rüyasında karanlık bir idam sabahı;
Sessizce öleceksin..
Bir yıkım sabahı;
Ürkek bir ahunun hayaliyle..
Kaldırımda başımın etini yedim;
Rüzgar toz oldu savruldu başımda..
Esip gürledi de; Yine de delirmedim..
Sarhoşça geceleyin;
Aklımın başında..
Rüzgar..
Mavi bir hayalin içinde..
Aksoluyor önüme;
Şemsler, erenler, evliyalar..
Ilık bir yaz gecesi; Gözümde raks eyledi ışıklar!
Kayışım koptu sonunda;Çullandı işte kamil bir gönlün üzerine sarmaşıklar..
Geceleyin ruhum düşünür durur;
Az önce kucağımdaydın..
Salladım seni;
Yeni banyo yapmıştın..
Dayanamadın hemen mayıştın..
Uyuyorsun işte..
Yanaklarında dinamit;
Saçlarında durgunluğun sessizliği..
Kıpkırmızı bir semt: nevruz ateşi..
Simsiyah bir gece gözlerinin,dökülen perdeleri.
Sadece baktım;
Uyumaya başladın..
Sen çok mu benziyorsun ona?
Yoksa o mu benziyor sana ?
Anlamadım.
Son raddesi;
Gökyüzü mavisinin, gece karanlığının..
Son raddesi gayrı;
Düşlerimde kıvırcık saçlı insanların..
Nerede bıraktım, salıncakta
sallanan çocuklarımı?
Nereye uğurladım en son;
Yüreğimde dallanıp, budaklanan
platonik aşkımı?
Ömrümün sonbaharı;
Dönülmez bir kışa girecek..
içimdeki kiraz ağacı;
Meyve vermeyecek!
Son raddesi mevsimlerin,
Son raddesi şiirin;
Son raddesi balkonda iki güzel çocuğun..
Nereye uğurladım seni aşkım?
En son nerede tükendi soluğun?
Bir duygu var;
Anlatsan anlatamazsın..
Vaktidir gece,
Sussan uyuyamazsın..
Düşündükçe çıkamazsın..
Karanlık olur gece..
Aydınlık bulamazsın..
Bir duygu var ;
Gidemezsin..
Vaktidir gece ..
Sessizliktir dökülen;
Çatısız bir evin bacasından tane tane..
Sövemezsin yine..
Gün olur gidemezsin;
Belki güneş doğar
Bilemezsin..
Senden habersiz..
Senden izinsiz..
Ne işler çeviriyorum gece vakti;
Bir kulun var yazdıklarımdan bihaber..
Görür mi bir gün olur mu bir gün?
Yanar mı geceleyin aydınlık fener..
Hep böyle kalmasın..
Geçip gitsin bir an önce seneler..
Öleceksem öleyim, kalacaksam kalayım..
Tıpkı bu gece ki gibi;
Kendimi uçan bir halının üzerinde bulayım..
Hayalini kurayım yarenimin;
Fakat iyi değilim bu aralar ..
inatla imkansızın peşinden gitmekte;
imkansızı sevmekteyim..
Bir kağıt parçası gibi tutuşturmaktayım kendimi;
Gençliğimi yakmak üzereyim..
Neler yaşadım seninle ;
Koştuğum karanlık sokak, geçtiğim arsalar..
Konuştuğum insanlar..
Herkes gördü herkes bildi de,
Bir sen bilmedin..
Ne rüyalar gördüm;
Başımı koyduğum yastık, örtündüğüm yorgan..
Çektiğim besmele..
Herkes sıkıntımı hissetti de ..
Bir sen hissetmedin..
Neler yaşadım seninle;
Şu gözlerim nelerini gördü de ..
Bir sen göremedin..
Yıkıldı evin ;
Öldü mahalle, öldü sokaklar..
Onlarla birlikte bende ölmek istedim..
Ölemedim..
edit: Hangi kafayla yazdığımı bilmiyorum. Ne içtiğimi hatırlarsam mutlaka öneririm.
yalnızlık nedir bilir misin ?
hani gözlerini tavana dikmek
ve belli etmeden ağlamak
yavaş yavaş, sessizce
sen hiç ölmüş müydün
yaşarken ölür bazı ruhlar
nefes alamaz olurlar
merak eder bir çoğu içten içe
neden görmeliydi insan doğacak güneşi ?
o yoksa neden almalıydı nefesini dahi ?
canının yanması nedir bilir misin ?
hani titremesi elinin sebepsizce
görememek hiçbir rengi gözlerinle
çünkü gridir hava gökyüzünde
sen hiç sevmiş miydin
severken ölür bazı ruhlar
sen hiç hayal etmiş miydin
bazı hayaller çok salak olurlar
kırılır, dökülür, incinir
yine de seni ararlar.
sen öyle bakarken herşey güzeldi
ellerimde kadınlığım kaldı
gittin.
gittin geri de kaldım birazlaşarak, susarak avuttum kendimi.
gittin.
gelmemek üzere uzaklara.
erkeğim, sevgilim ve babamdın.
kalktım bir çay koydum uzaklara.
sen öyle bakarken herşey güzeldi.
ne bileyim bir çocuk gülerdi.
erkeğim, sevgilim ve babamdın.
Bu ülkede bizim askerimiz öldürüldü
Bu ülkede bizim insanımız öldürüldü
Bu ülkede bizi umursamaz insanlar olarak yetiştirdiler
Umursamayı çok isteyenlere, kendine yaşama amacı arayanlara ise umursamaları için oyuncaklar verdiler
Neyi sevip neyi sevmediğimiz ile bizi yargıladılar
Milli hassasiyetimizi ayaklar altına aldılar ve inancımızı da kullandılar
Makyajları yapılı ve vicdanları sökülü dizi oyuncuları onlar
Eğer böyle olmasaydı bugünlerde durum çok daha farklı olurdu
Hayran olalım diye batılının silahlı ve kadınlı filmlerini gösterdiler
Sonra onları bize müttefik ettiler. Hem de kime karşı? Dostlarımıza
Değişik ırklardan insanları kandırıp bizim askerimizin üzerine saldılar
Şimdi de eşkiyanın makyajını yapıyorlar
Makyaj yapıp karşımıza öyle çıkaracaklar
Ve bunu istemeyenleri de buna alet edecekler, kullanacaklar
bak,
Bize tarihimizi öğretmediler
Osmanlı? Belki. Daha öncesi? Yok.
Bizi ilim katili olarak gösterdiler, gördüler
Bize yunan mitolojisini öğrettiler
Biz öğretmenlerimizi ana baba olarak gördük
Yani öyle gösterdiler
Ancak onlar müfredatı bize işliyordu
Ve müfredatta ki bilgiler yarım yamalak
Bizi şıkların, soruların kurbanı ettiler
Bizi mavili siyahlı önlüklerin, takım elbiselerin içinde boynumuzda fular adı verilen bir tasma ile hokkabazları ettiler
Herkesin aynı şeyleri giydiği mekanlarda senelerimiz geçti
Herkesin aynı soruları çözmeye çalıştığı mekanlarda senelerimiz geçti
insanlar küçük yaşta birbirleriyle yarıştı
insanlar küçük yaşta ailelerinin ve öğretmenlerinin oyuncakları, hayat eğlenceleri oldular
Bize tecavüz ettiler
Haberiniz var mı?
Onlar bizim tecavüzcülerimiz
Aklımıza kazılı bir çok gereksiz şeyi onlar doldurdular
Bir çok alışkanlığımız onların yüzünden oldu
Çocuk yaşta onlar yüzünden sinir sahibi olduk, çünkü yarıştırıldık
Ailemizle aramızı açtılar
Deneme sınavlarımızda kötü sonuç aldığımız zaman oturduğumuz sofra bile bize zulüm olarak geliyordu
Babam "el oğlu köyden gelip okuyor, sen?" diye sordu bana
Sanki başka ana baba başka evlada sormadı mı bunu
Sebebi sizsiniz, oyuncak olan biziz
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Velev ki ben senin gozunde degersizim
Bunu anladim artik
Bilmezsin ask denen illeti
Bir kez aklina girdi mi
Bir bebegin gulusu bile engel olamiyor dusunmene
Bebek gulunce onu dusunuyorsun
Bebegin agzini opuyorsun ama gecmiyor.
Hapsolmuşsun zaman içinde
Sessizce kimsesizce
Vicdanın bağırıyor, haykırıyor
Ümitsizce..
Korkuların bir sel gibi
Alıyor götürüyor içindekileri
Gittikçe küçülüyorsun
Yok oluyorsun
Sanarlar bu aşk acısı
Bilmezler ki kaybolmuş bir benliğin acısı
Gülümsemeyi unutmanın acısı
Hissetmeyi unutmanın acısı
Karanlık yoldaşın, sırdaşın olmuş
Ondan başka kimseyi duymaz oldun
Kaybolmussun içindeki labirentte
Sen seni unutmussun
Kalbimin kapıları ardına kadar açık
Yaşamak, yaşadığım yeri sevmek için bir neden arıyorum
Beni sevicek, benimle vakit geçirecek
Ruh ikizimi, eşimi arıyorum
Yalnızlık Allah'a mahsussa
Ben neden yalnız kalıyorum
Sevmek sevilmek bu kadar istersen
Neden gönlüme göre birini bulamıyorum
Mutluluğu her zaman, her fırsatta kovalıyorum
Her seferinde nefesim kesiliyor, tıkanıyorum
Sevmek sevilmek bu kadar zor mu?
Peşinden koştuğumuz düşler hiçbir zaman yorulmuyor mu?
meyve suyu muz yedim evden çıkmadan evvel
patır patır osurdum sükut etti her bir el
hocam bokum geldi helaya çıkayım mı?
yoksa bu cüsseyle buraya sıçayım mı?
arkadan halidenur fırlamıştı ayağa
aman otostopcu sakın sıçma sınıfa
tutma beni kızım ben bu yolda berduşum
mandırada çektiğim tezeklerle sarhoşum
sen havyar sıçarsın ben makarna yumurta
senin bokun efendi benimkisi hovarda
sevme beni güzelim, kalibren yetişmez
senin küçük götün bu dergaha erişmez
divan altlarında patır patır sıçarken
gün doğumunda bok kokusu çekerken
bonzai kullanmaz anadolu çocuğum
tarhananın kokusu buram buram tüterken
bu yola baş koymuş civanmertlerim
bok yoluna erişmiş aslan yiğitlerim
sizlere son kelam benden tüm erenlere
otostopcu ölmedi, hela köşelerinde
Hani bir ihtiyar evde istenmez,
Bir bebek sokağa terk edilir,
Bir çocuğun balonu gökyüzüne kaçar,
Bir öğrenci yurttan atılır,
Dünyadaki tüm hataları,günahları sen işlemiş gibisindir,
Işte öyle ...
denesem mi denemesem mi dedim
sonra aman diye siktir ettim
çok afederdesin sözlük küfür ettim
aslında hep içimden söylerdim
sonra bir yazayim nolcak görelim
zaten forum gibi sallayalım sevelim
sevelimi nerden ekledim bilemedim
derken derken şiirin sonuna geldim
beğendiniz mi keretalar nasıl olmuş şiirim
dalga geçmeyin yıllar sonra anlaşılcak değerim
bunu beğenenlere torunlarınız diyecek
ne ileri görüşlü yazarlar varmış sevinelim
şaka lan şaka beğenmeyin
beğenin diye yazıyor değilim
ama harbi eğlenceli sizde deneyin
de ayrı yazılır da demeyin
oha lan sonlandırmam lazım bu şiiri
çünkü uzun yazılar okunmuyor bizde belli
biri diyecek özet geç piç anlat derdini
edebiyatımin içine ettiniz uyuz sözlük ahalisi
ahahhahhahh gülsem mi bilemedim
random şiirime yakışmaz sanki dedim
bugün keyfim yerinde maşallah diyin
yine ölmedim lan şükrediyim
Gün batımı olmak isterdim
yanağında allık pembesi gibi parlamak
dağları adımlayıp yüreğine konmak isterdim.
ellerini uzatsan dokunamayacağın kadar uzak
ve gözlerini kısacağın kadar yakın
her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için
biraz canını acıtmak isterdim.
gün batımı olmak isterdim
en güzel aşklara tanıklık etmiş gözlerimle
gözlerinde parlamak
tenininde yanmak
gölgeni toprağa hediye sunmak isterdim.
gökyüzü mavidir ben ise turuncu
mavi martıların aşık olduğu renk
turuncu ise çürük elma rengi
ben umut simsarı sen veda busesi.
övünebileceğim en büyük hazinem
sana dokunamamak zevki.
Bana bak ve ne gördüğünü söyle
Söyle
Erguvanları aldatabilir misin benim için?
Gökkuşağı kandırır mı bir daha çocukları?
Söyle
Beni sevecek kadar aşka yabancı olabilir misin?
Günbatımı olsam doğuya arkanı döner misin?
Hayatta yazdığım çok az şiir var bu sözlükte sadece haseki hera sultana yazdım.isteyen varsa akrostiş de yazılır.Naturalizm ve sembolizm unsuru içeren şiir yazılır.
paylaşmak isterdim ancak ifşa edemiyorum prensiplerim gereği. eskiden deli gibi aşk şiirleri yazardım ama yüreğimi aşka kapattığımdan beri şiir yazamıyorum içimden gelmiyor. inşallah bir gün birisi bana tekrardan şiir yazdırabilir.