yine gece ve yine sen..
keşke her gece gelebilsen..
uğrak oldugun bu durak artik yıkık bir harabe
ve yine sen yine geldin..
elinde bir şişe bira duvarima yaslandin..
neyin var diyebilsem sarilabilsem keske..
yıkılmak üzereyim ne olur bir daha gelme..
Derin düşüncenin ince ipliğinde yürümek zor
ininde kin beslediğimiz kurt bile bundan sonra hem kendine düşman,hem dost
inince maphus koğuşlarına voltajı düşük ampuldaki gölge
Cenine üflenince o ruh beni böyle koyup gitme ne olur.
Uzun mısralara durak aramaya gerek yok artık
Uz ile uzlaşmanın anlamındaki kayıp cümledir belki
Yoksun halin soyunup yatağıma giriyor her gece
Noksanlığını anlayan birisi varsa tek kişilik ranzamdaki yosun kokan yastık
Yas tutma zamanı geldiğinde beni böyle koyup gitme ne olur.
Sözün bittiği yer kör karanlık ve dört duvar
Çözül istediğin kadar bit yeniği değiller sesini senden başka kim duyar
Usul usul sus us ve elime dokunan hayali uzuv
uzan ve tut,
Yusuf'un kuyusunda ölümün uykusuna varamadan beni böyle koyup gitme ne olur.
Sil baştan cümleler kuruyorum usumda
Saatini kurmayı unutan zamanı durdurarak
Bu cümlenin üstünü karalayıp
Saat kaç? diyorum sonra.
Sil baştan cümleler kuruyorum usumda
Kurgulu hayatımı sorgulayarak
Kim,ne,nerede ve nasıl?
"Uykusuna varmadan ne kadar ölümü düşünüyorsa insan"
Uyansam bir yosmanın koynunda günaydın diyerek.
Başlığı son olan;
Sil baştan cümleler kuruyorum usumda
Solan gül portresindeki ressamı anlatmak istedim hep aslında
Nedense o kadar güzel kokuyor ki Bourbon resmimde
Olmadı sil baştan.
Topraktan doğma cevizden olma kuru tahtaya çakıldı çivi
Divanıma yazdığım kelle koltukta o sonsuz hiciv
Hiçlikteki çokluk nasıl olsa görünmez muamma
Eğil ve bükül düşüncemdeki kırılgan mukavva.
Soğuk tene dokununca tinsiz görünüş
Aldanmanın aldatmaya dayattığı o düş
Gerçek fersah fersah uzadıkça
içimde gergefe işlenir huşu,nakış nakış
Gölgeler zamanın ölümüne tanık
Musallaya yatırılmış o masum sanık
Anın yüksek sesle aynı safta,aynı sıfatla
Elif,Lam,Mim.
bir abluka içinde yaşanır mı bilemem,
yalanları görüp de gerçekleri silemem,
anlam arayışıyla yaşayıp ta gidenler,
mevcut anlam bulmuş mu sormadan ben edemem...
Duran tende üsenir üsenmez üsür kimsesiz ruh
Güruh mesafesinde safa durmus usulsüz destur
Vurur usul usul pusu kurmus zaman fiilinde an
Biraz düsün ve dur zuhura varmadan evvel sur
Huzurunda olsam nafile gariban kalmis Vav.
Insan yürür gölgesindekine bakmadan mesgul
Gül goncasinda ah be ne güzel istanbul
Bul kaybettikten sonra neye yarar
Zarari kar hesabindan düssen nafile
Kafile yola cikmis saga sola selam ver
Dudaklarinda dökülse tesbih tesbih La ilahe illallah
Teslim olduktan sonra dünya malina bilmukabele
Bile bile bilsen ne fayda günes batmistir coktan
Karanlikta kaldi o bildigimiz Süleymaniye.
sonbaharın hazanını uğurlarken gelen suretin
kışın ortasında yok olarak gitti silüetin baharı kucaklıyor yokluğun şimdi
baharlar hep güzel tasvir edilir oysa ki
lakin acı çekti mi bir insan korkar başkasına çektirmekten aynı acıyı.
bilir ki katlanılmazdır sancısı
bilir ki ağırdır cezası
sen en çok neyi mi bilirsin?
bir insanı karanlıktan alıp gözlerini çıkarıp aydınlağa bırakmayı
sen en çok neyimi bilirsin be adam?
zor sevdiğimi. sevilmediğimde bir daha sevmeyeceğimi mi?
o ne büyük yanılgıdır.
sevicem be adam. yapmıcam bu sefer kıçı kırık aşk acısına küsüp sevdaları ertelemeyi.
çünkü ben yaşadığım ve yaşattığım acının kefaletini geleceğe ödetmem
çünkü ben dünyadaki yegane gerçek duygu sevgiyi geçmişin bataklığına gömüp
Aynaya bakamazdı, çünkü aynadaki görüntüsünden korkardı.
Suya giremezdi, çünkü ölümden korkardı.
Okumayı sevmezdi, çünkü kendini yazmaktan korkardı.
Konuşmaktan kaçınırdı, çünkü susturulmaktan korkardı.
Kalabalıktan kaçardı, çünkü saklanamamaktan korkardı.
Gitmekten üzülürdü, çünkü alışmaktan korkardı.
Doğruyu sevmezdi, çünkü kendini tanımaktan çekinirdi.
Bana sarılırdı, çünkü yalnızlıktan hoşlanırdı.
Yan yattım.
Üzerimde ölü toprağı olsa susardım,
Konuşmak imkanı olsa elbet kaçardım.
Susmak için epey erken,
Konuşmak için epey geç.
Sessizliğim boğazıma kurulsun,
Kelam gönlümden kovulsun diye.
Gönlümü göğe açtım,
Yazıyorum.
murat'a
seni uzaktan sevmek.var ben hep onu yapmak.kimse kusura bakmamak
'insan insanı yalnızca uzaktan tanır.'
demişti derin bir bilge
ben seni uzaktan sevdim
yanlış anlamasın sakın -yenge-
onunki yanmak gerektirir çünkü,
benimki ölmek "hadi lan ölelim" dediğinde.
görüyorum fazla romantik oldu ama
ikimizde 47e varamıyacağımızı biliyoruz
nerden bildiğimizi bilmediğimiz bir şekilde.
bir şekilde ölmeliyiz zaten,yaşamak
kazanmayı vaadediyor olum
daha fazla harcamayı,daha çok almayı,daha fazla kazanmayı
daha az okumayı,daha az sevmeyi daha az Allahı
bu mısra fazla uzun oldu ama olmalıydı
bir şekilde kaybetmeliydi çünkü kazanamazdı
bunca masum kaybederken kazanmayı düşünmek,
yakışmazdı. yapamazdık umrumuzda değilmiş gibi yapmak.
yapamazmıydık lan gerçekten bunu düşünmeliyim.
bunu düşünmeliyim her sabah işe giderken.
her sabah işe gidiyorum lan inanabiliyormusun
her sabah ne iş yaptığımı bilmeyerek işe gidiyorum
sigortalıyım sonuçta gitmeliyim
borçları ödemek için borçlarım var lan
uzun vadede taksitlendirebileceğim.
namazlarımı aksatıyorum bazen, cumaları değil.
biliyorumki cuma bir umuttur tüm mazlumlara
tutanacak son dalımız onu yedirmeyelim şeytana.
sona yaklaşmak haz veriyor insana.
hakkı,faruk,emrah iyi galiba
konuşuyoruz arasıra feyste
buluşalım diyoruz,sonra kısmet diyoruz
-kısmet diyoruz anla-olum sonuçta bekar adamlarız(faruk değil)
-onun yerine emrah geldi 'lanet olası federaller'
-kısmet diyoruz eminim bir gün buluşacağız
-belki hepimiz iki-üç yıla evleniriz.(faruk dahil)
bir son olmalı evet 'ismail abi' demişti eren safi'ye mektubunda
mektupta yazabilirdim ama bende kalırdı
göndermeye üşenirdim.
işte böyle;
hayatı seviyorum(ölümde hayata dahil) ve şiiri
bu nedenle yalnız sağımı kontrol ederek
çift taraflı caddelerden geçiyorum.
çünkü 'sevmek risk almayı gerektirir.' demiştin.
işte tamda bu nedenle
telefonlarına cevap veremiyebilirim
bundan dolayı kaydetmemiştim numarasını -nafi-nin
kaydetmemek ezberlemeyi gerektirir
sorsaydı numarasını ezbere söylerdim
risk alıyordum bundan eminim.
tamam bu son
bende arayıp sorma yetisi yokmuş öyle diyorlar
genetik olabilir tabi babamdan.
arayıp soramıyorum hatrını bu nedenle mehmetin
-seviyorum lan tabi mehmeti,mehmet sevilmeyecek adammı-
-mesajlarını özlüyorum atmayınca cumaları-
sen dersin:-ona da hayırlı cumalar -
"sanırım yaşlanmaya başlıyorum"
biliyorum kardeş sana
laf anlatmak zor olur.
fakat bir dinlesen beni
belki bir huzur olur.
onu bunu geçtim hadi
her gelen muzır olur.
kürsüde ben tokum diyen
yemede hazır olur.
neyse kısa keseyim de
yoksa pek uzun olur.
toplasam nasihatleri
burdan köye yol olur.
hülasa: eşşek oldukça
semer vuran bol olur.
Kar göremeden geçirdik kışı,
Daha genceciktik bitirdik yaşı.
Karında buz tutmuş gönül telaşı,
Ona sorarsanız dün gibi taze
Her neyse, karşınızda bizim cenaze,
Hiç gerek yok namaz niyaze.