sözlük yazarlarından şiirler

entry5574 galeri47 ses1
    3950.
  1. Hüznüm sarmış yüreğimi, sessiz çaresizim boğazım düğüm düğüm, sözlerim suskun içim buruk, yok olsam sorulmaz varmıyım yokmuyum, Derdimi söylesem kimse anlamaz, ağlasam hıçkırıklarım durmaz, gömüyorum her bir şeyi yüreğime, içimde büyüyen bir işkence, alıştım içimdeki bu yaraya, hafiflediğini hissetsem yine tuz basarım oraya, varlığımı hissettiren o acı, şu acizliğimin tek sırdaşı, hatta kanıtı.
    0 ...
  2. 3951.
  3. tanımadığım hayatımın kadınına itafen;

    olmadığın günlerde, ruhum sanki arafta,
    tanımadığım cismin, söyle hangi tarafta?

    özledim tanımadan, o mahur bakışını,
    saçlarının rüzgarda, su gibi akışını.

    elimi tuttuğunda, buz tutmuş gönlüm erir,
    sarıldığında ey yâr, cennette miyim nedir?

    seni görmeden sevdim, lâkin hasret de yetti,
    feri sönmüş gözümden, uyku da firâr etti.

    rüyalarımda yoksun, bir görünsen çok mudur?
    tenim teninden yoksun, hiç insafın yok mudur?

    ummadığım bir anda, karşımda belirsen de,
    susuz kalmış yüreğim, şelale bulsa sende.

    gücüm kalmadı artık, dilerim senden aman!
    söylesene sevgili, kavuşmamız ne zaman?

    (hece ölçüsü ve uyakla tarafımdan yazılmıştır. virgülden önceki ve sonraki kısımlar 7 heceden oluşmaktadır ve 7 beyit halindedir)
    1 ...
  4. 3952.
  5. malumun şiiri

    sevdim mi gene çok seveceğim
    ben kendimi tanıyorum hem
    herkesten, herşeyden çok
    sevdim mi gene gök çökecek
    denizler yarılacak,
    marmara ereğlisinde batacağım
    malum

    kalkıp yollara düşeceğim,
    seni uykundan uyandıracağım
    gözlerinin, yeşil bakacağı
    elinin, ayağının titreyeceği
    benim seni oturup da bekleyeceğim
    malum

    sonra biraz adımlayacağımız
    karşıdan karşıya geçerken ışıktan
    göz göze geleceğimiz malum
    bir sigara yakacağım, hızımı almışken
    yenisini ateşe vereceğim
    malum

    sonra daha çok adımlayacağımız
    daha çok sigara içeceğim
    senin ağzımı avuçlayacağın
    benim beline dolanacağım
    yorgun, ter içinde kalacağımız
    malum

    senin çay içeceğin ve benim kahve
    sonra üstüne mısır yiyeceğimiz
    derenin kenarında laflarımızı
    uzatarak ve adımlarımızı kısaltarak
    aheste aheste yürüyeceğimiz
    malum

    sonra uykusuz kalmışlığım
    senin şaşkın heyecanın
    gözlerinin giderek yeşerecekleri
    saçlarının gene saç kokacakları
    sol elimin isyan başlatacağı
    malum

    seni öpecek, koklayacağım
    saçlarından bir avuç alacağım
    yanaklarında ellerimi dolayacağım
    aklımı çıkarıp da vestiyere asacağım
    senin o kokuna kapılacağım
    malum

    sonra felsefe konuşacağımız
    bir film takacağımız
    geceyi uzatacağımız
    dudaklarımıza bakacağımız
    kontrolden çıkacağımız
    malum

    sonra uykumuzun geleceği
    nefeslerimizin gecemizi deleceği
    dudaklarımı avuçlayacağın
    ama dudaklarımın avucunu yeneceği
    boynunun gene değere bineceği
    malum

    nerede olduğumuz,
    nasıl geldiğimiz,
    ne kadar yorduğumuz,
    epeyce geç kaldığımız,
    sıcak ekmek sever gibi,
    büyük büyük sevdiğimiz,
    malum

    sonra sen susacaksın
    ben haykıracağım
    sen, kendinden korkacaksın
    ben hayran kalacağım
    gözlerin, aklımda kalacaklar
    malum

    sorular cevapsız kalacak
    gece, gene beynimize vuracak
    şarkılar belki bahanemiz olacak
    duramayacağız, konuşacağız
    nereye, nereye varacağız
    malum
    2 ...
  6. 3953.
  7. karanlıklar içinde, kamil koça binince, muavini görünce, kamil koç pismanliktir.
    0 ...
  8. 3954.
  9. bir akşam üstü,
    buluşmuştu yine.
    sabah martıları ve...
    onlara simit atan...
    atan...
    atan...
    ta ta ta tan...
    2 ...
  10. 3955.
  11. git
    simdi git
    hemen git
    n'olur git
    allasen git
    bi git
    git

    simdi yazdim sizler icin, sonunu degistirebilirsiniz izin de verdim oohh..
    1 ...
  12. 3956.


  13. (#15026777)
    1 ...
  14. 3957.
  15. Saksım gümüş.
    Sen güneşi gülersin.
    yabancılar soğuk olur derler heyhat.
    oysa kırmızıydı adımların.
    daldaki erik sence yeşil,
    Bence çocukluğum.
    Ölümsüze sen tanrı dersin,
    Ben umut.
    çocukluğumu avuttuk, günlerden pazardı.
    1 ...
  16. 3958.
  17. büyüyemedim sen gidince.
    ne köküm kaldı beni aşka bağlayan
    ne umudum kaldı güneşi görmeye.
    ulu bir ağaç olmak için
    çıktığım yolda
    yol kenarında kütük oldum...
    içini kurtların kemirdiği.
    1 ...
  18. 3959.
  19. ayrılık sonu yazdığım şiirdir.malum beyfendimiz yağmurlu havaları hiç sevmezdi.ayda bir kaç kez görüşürdük o da yağmurlu havalara denk gelirdi şans mı desem.bir gün yolda yürüyorum aklım geçmişe gidiyor.bir kaç ay önce onunla buluşmak için biraz hızlı biraz da heyecanlı adımlarla yürüyen insan da benim şimdi yüreği kırık yorgun insanda.sonrası malum istemsiz dökülüyor mısralar ağzımdan.malum beyfendimiz de uğruna şiir yazılmış bir insan oluyor.peki değer mi? asla.

    hiç sevmezdin yağmurlu havaları
    bilirdin sanki yağmurda ayrılığın tadı vardı.
    seni beklemek;
    yağmuru beklemek gibi
    ıslak soğuk ve nemli.
    ne sen döndün geri
    ne de yağmur dindi.
    bir dönseydin
    ah bir dönseydin
    artık sevmeyecektim seni.
    1 ...
  20. 3960.
  21. öyle hisliyim ki dostlarım,
    kendimi
    150 mısralı,
    çok içli bir şiirin
    ilk hecesinde aşağı atabilirim.
    ölmesek bari.
    1 ...
  22. 3961.
  23. sakın dönme sevgili...
    sen gideli beri,
    ayaklarımın dibinde yatan bir köpek kadar sadık yalnızlığımla ben, mesuduz yokluğunda.

    böylesi de güzelmiş be sevgili...
    hiç olmazsa kaybetme korkusu yok,
    kaybetmişim zaten hayli şey,
    bir de sen git üstüne, alışırız ona da ziyanı yok.
    0 ...
  24. 3962.
  25. YOKLUĞUN
    Yıllanmış hasretin yüreğimi demliyor,
    Anıların bir kez daha beni, sensiz bırakıyor.
    Hüznün bir boşluk gibi içme oturuyor,
    Çaresizlik beni mahvediyor.

    Geceler artık bana kısa geliyor,
    Ömrümün en az yarısı seni düşlemekle geçiyor.
    Bir bilsen yüreğimde ne fırtınalar kopuyor,
    Bu satırlar senden gizli gizli yüreğimde oluşuyor.
    1 ...
  26. 3963.
  27. deniz

    insan en çok denizi sevmeli.
    deniz maviliktir, deniz özgürlük.
    insan ölecekse,
    bir yaz akşamı, denize karşı,
    bir elinde rakı, bir elinde cıgara varken ölmeli.
    *
    1 ...
  28. 3964.
  29. eski bir şiirim. dar br vaktin düş sancılarına gebedir...

    Rotaları adımlarına çevrilmiş
    tüm uzuvlarımın
    Tam yol hüzünistler yarımlarına
    yarım bıraktıklarına
    Olmayışın fikri
    var ya hani
    Nerede soluk arasam
    aşk pahası
    Ve yürek darlığından muzdarip
    gidişine eylem yapan gözlerim
    0 ...
  30. 3965.
  31. istediğim tek şeydi kalbinin benim için ATMASI..
    oysa sen;
    beni aklından ATARAK işe başlamışsın.
    0 ...
  32. 3966.
  33. kaçak sevişen aşkörün son kroşesi

    gardımı indirdim,
    indirilmeyecek yerde
    mavi köşe benim,
    kırmızı köşe senin
    bir köşesinde
    yatak olabilen
    bir kanepenin
    çenem dağıldı önce
    sonra gözlerim
    sonra odanın her yerinde
    dağılmıştı gözlerin
    ağzımda bir kan yumağı,
    havlumun rengi solmuş
    eldivenlerim yıpranmış
    duvarları yumruklamaktan
    aylarca yıpranmış hem
    yıllarca yıpranmış
    mideme bir aparkat
    bir oda yeşil manzarası
    bir evde
    ev de en üst kat
    kaşım her açıldığında
    dilimde hep aynı
    aynı nakarat
    melodik bir kahrolsun
    diyorum kendime
    aynaya bakıyorum
    gördüğüm, bildiğim
    o yekpare, kepaze
    o iki ayaklı derdime

    bir yağmur başlıyor sonra
    en bilinmedik coğrafyasında
    en gizli kalmış tarihinde
    dönüşüyor sonra sağanaklara
    kaçak dövüşürdüm ben
    gardımı indirmezdim
    yaman çıktın sen
    ben bile böylesine
    kaçak dövüşerek
    elimdeki tüm kroşeleri
    ardı arkasına
    bindirmezdim
    bir yağmur, sağanağa dönüyor
    en bilinmedik coğrafyasında
    en gizli kalmış tarihinde
    ben, sağanaklarda ıslanmazdım
    ahmaklığıma olsun bunu, böylesini
    bir türlü olsun yakıştırmazdım

    bir suskunluk başlıyor sonra
    en bilindik coğrafyasında
    en göz önü sayfasında tarihin
    dönüşüyor sonra çığlıklara
    kaçak yaşardım ben
    bir selamın üstüne
    ikincisi denk gelmezdi
    yaman çıktın sen
    ben bile böylesine
    suskun çığlıklarımı
    gökyüzünün en bilindik
    yeşilliklerinde
    böylesine acı ile
    böylesi ıstırap ile
    inletmezdim,
    inletmezdim

    yaman çıktın sen
    ben, düşüyorum sanki
    yıllardır ne zaferler
    kazandığım
    ne eldivenler parçaladığım
    ne anılarımı saklayan
    bu ringden
    1 ...
  34. 3967.
  35. lamba titredi
    bir gece vakti
    ellerim, ellerim
    titrediler
    bir sigara nöbeti
    bir sancılı beşik
    bir tenhalık
    sonra bilmemne fenalık

    çöktü üstüme gece
    şehrin üzerine çökermiş gibi
    kaldı, gitmedi
    bitti dedim kaç kere
    bitsin dedim sessizce
    kesmedi piç sesini
    bitmedi, bitmedi

    suya boğdum,
    ateşe attım,
    şarampole yuvarladım
    an geldi,
    şah damarını kestim
    o kesmedi sesini
    oradaydı
    ben biliyordum
    ellerimi titretiyordum
    ıslığımı ısıtıp, ısıtıp
    dudaklarımı, bıyıklarımı
    durmaksızın kemiriyordum
    uykularım kaçıyordu
    uyumuyordum
    çok çok sızıyordum
    en olmadık yerinde gecenin

    sen aklıma geliyordun
    hem en olmadık yerine geliyordun
    üşüyordun

    saçların ıslanmıştı
    gümrah sularında çağlıyordun
    aklımın her köşesini
    avucunun içi gibi biliyordun
    sen vardın
    orada yatıp kalkıyordun
    sefildin
    kimsesizdin, çaresizdin
    kamp kuruyordun
    geliyordun,
    günlerce gitmiyordun
    sonra en olmayacak yerlerine
    saklanıyordun
    kirpiklerin ıslanmıştı
    kirpiklerin de gümrah suları gibi
    aklımın, yıka döke çağlıyordu
    dikenleri ellerine batıyordu
    ne düşünsem yüzü sana bakıyordu

    sonra sabah oluyordu
    ben gene kalkıp da işe gidiyordum
    uyumuyordum, uyanmıyordum erken
    sonra güneş geliyordu tepeye
    ben seni görüyordum
    kapalı caddede yürüyorsun,
    arkandan koşuyorum
    yetişemiyorum
    sen, benim geldiğimi biliyorsun
    kalabalıklar arasında kayboluyorsun
    birden kayboluyorsun
    yoksun ama sen yoksun
    ama ben yoksun

    sonra saçlarının suyu sızıyor
    sokak aralarında kadınlar
    renkli halılarını yıkıyor
    çocuklar misket,
    büyükler türlü iskambil oyunlarını
    bense aklımla oynuyor, oynuyor
    oynuyorum

    bir kitap alıyorum sonra
    başlarken bitiriyorum
    birkaç sayfa okuyorum
    saçları ıslak bir kahraman
    bana, seni çağırıyor
    korkuyorum,
    kapağını kapatıyor
    tek tek yakıyorum
    bütün sayfalarını
    önlü arkalı
    saymıyorum, saymıyor

    gelme aklımın en olmayacak yerine
    uykularımın en derinine
    düşüncelerimin sonlarına, önlerine
    üşürsün, saçların ıslak
    nefesini derin derin tutarak
    parmaklarının uçlarına basarak
    gelme
    üşürsün
    1 ...
  36. 3968.
  37. Sonbaharı yaşayan bir ağacım
    benim tek farkım
    Bir daha yeşermeyecek dallarım
    Umudum kalmamış ne yapayım

    Gökten inen son damlayım ardım yok bitmişim
    Gitmişimde çöllere inmişim
    Son hakkımı imkansıza vermişim

    Esmişim bu seferde fazla gitmişim tutmuşum da kendi fırtınam da yitmişim . Mgepkr
    0 ...
  38. 3969.
  39. On beşimdeyim kabaca
    Büyük bir yangından çıkmışım
    Üçüncü derece zenciyim
    Küçücük Dünyam sığıyorken ceplerime
    Ben yine sondan birinciyim

    Tadı yok sigaramın ilkinden
    Yağ değil keder yüklenmiş hörgücüne devem
    Bu yüzme değil ! Bir batmama telaşı
    Çayda kaşık döner
    Günde elem.

    Ve yazı bulundu kendiğinden
    Hemen kazındı şiir
    Ben bir kazaya karıştım beş yıl evvel
    Yaşıyorum…

    Denilebilir.
    1 ...
  40. 3970.
  41. zindan karası gözlerinin her buğulanışın da
    çenemde nakavtı getiren bir aparkat kroşesi hissediyorum
    senin dudağın bükülünce
    benim mabedim bir kez daha monarşi ve kapitalizm mengenesinde presleniyor
    zikredemiyor, uyuyamıyor, öksüremiyorum da
    öksüz bir köpek yavrusu gibi yağmurda eriyorum
    insanlar gelip, geçiyor
    sokak sakinleri, seyyar satıcılar ve ilköğretim talebeleri
    seni ağlatmak istememiştim
    tanrıda biliyor ondan hiç gök kuşağı dilemedim
    gözlerinden yaş düşüyor
    ve her damla bana
    annemin kucağını hatırlatıyor
    çünkü ağlamak yalnız orada ritüelleşiyor.
    *CaCaMaN*
    1 ...
  42. 3971.
  43. farklı, zor ve besleyiciydi
    isimsiz

    bazen bir okyanus
    bazen bir girdap
    bazen rahatladığım
    bazen boğulduğum
    1 ...
  44. 3972.
  45. bir daha sakın

    ellerimin, ellerine çarpmasına
    izin verme bir daha, kırılmasın
    ve ben seni seviyorumdur ama
    bir daha sakın yüreğin, yüreğime
    bir yol bulup dokunmasın
    açmasın çiçekler, gelmesin bahar
    negam
    pusulan dönmesin çiçekli bir yola
    gözlerine takılmasın begonyalar
    çingeneler hiç bir şehirde
    ve hiç bir zaman artık
    tek bir çiçek daha satmasın
    ve bir daha sakın, sakın
    gözlerin, gözlerime de bakmasın

    bir çift oturup da bir derenin
    kenarında yapmasınlar kahvaltı
    ekmek, tenin gibi olmasın
    siyah zeytin, tenim gibi
    şarkılar dolanmasın dilimize
    zarlar dü ve yek gelmesin
    bir daha sakın kırılmasın pullar
    kapatırsak şayet bir kapı
    açılmasın, açılmamacasına

    fotoğraf albümleri, durmasın
    kucağımızda
    sen, o fotoğraftakinin
    kim olduğunu da anlatmayasın
    şofben suyu ısıtmasın,
    ocak, çaydanlığı
    sakın bir daha kırılmasın
    yumurtalar
    fırınlarda artık sıcak ekmekler
    bulunmasınlar
    bir daha sakın ağlamasın
    kırlangıçlar

    bir demet burulmasın elimde çiçek
    bir otobüs, kimbilir nereden geçecek
    geçmesin, lastiği patlasın
    sakın geçmesin, uçuruma kapaklansın
    camları patlasın, muavini toplasın
    marmaranın sahilini takip etmesin
    seni bulmasın, sana varmasın
    bir feribotta rüzgârlar savurmasın
    dökülmüş saçlarımı
    güneşte parlamasın
    alnımın açıklığı
    gözlerim kamaşmasın
    suyun maviliğinden
    bir daha sakın
    değmesin, değmesin
    çekilsin ellerin
    tozlu gözlüklerimden

    bir daha sakın
    en çok da sen
    bir daha sakın
    kılıcımı kuşandım
    atımı eyerledim
    ha bugün, ha yarın
    bir kuşatma başlatıp
    yollara düşerim ben
    bir daha sakın
    duyduğun patırdı
    ayak sesleridir
    beyazı bulunmamış
    bir siyah atın
    1 ...
  46. 3973.
  47. özgürlük, ey ateşten tenli sevgili!
    bilir misin ki senin kalbin uğruna,
    kaç masum beden ödedi bedelini?
    kaç sevdalı ruh ayrıldı sevdiğinden?

    hazır sırası gelmişken söylesene bana,
    kaç ölüm geçti aradan biz görüşmeyeli?
    çok sevdiğimden vazgeçtim ben, sırf seni sevdiğimden.
    bedelini ödedim, gel artık, yoksa yetmedi mi?
    0 ...
  48. 3974.
  49. kapalı gişe sahilleri

    bir oyun perdeleniyor bugün
    bilmemnerenin sahillerinde
    sen, bilirsin

    boydan boya yalnızlık oluyor
    bir mendilci çocuk, mendil satıyor
    eski istanbul beyfendisi balık,
    eski istanbul hanımefendisi
    beyfendiyi tutuyor

    deniz, sanki bişey tutuyor
    garip
    kaldırıp sonra kıyılara vuruyor
    bir hal var bu denizin halinde
    bir ben biliyorum,
    bir de yarenimiz martılar

    gözlerime güneş vuruyor
    saatin bilmemkaçı
    ve yılın bilmem hangi ayı
    deniz kaldırıp güneşi de
    kıyıya vuruyor
    onu vuruyor, beni tutuyor
    bu sefer olmadı diyorum
    bir sigara yakıyorum
    derin bir nefes,
    sonra bir nefes daha
    başım dönüyor, garip

    çiftler, belediye banklarını
    tek tek zaptediyor
    bir bank buluyorum boş
    ama oturmayacağım
    tek başıma oturmak
    beni ürkütüyor
    sonra herkes bize bakıyor,
    herkes, bize bakıyor
    herkes sanki bizi tutuyor

    dudaklarını görüyorum
    yarı açık yarı açık gözlerimle
    dudakların sonra
    sanki bir şey tutuyor
    sarıyer'deyim ya
    adı sarıdır buranın
    kendi yeşil
    gri belki biraz da
    mavi, belki de en çok

    ellerin, göğü tutuyor
    gök, bulutları
    sanki bir hal var bulutlarda
    bıraksalar,
    bıraktıkları her an sanki
    sağanak kusuyor
    denize akıyor
    deniz bana seni hatırlatıyor
    çenesini kıracağım diye
    martılar çok korkuyor
    bir sigarayı ters yakıyorum,
    aşık mıyım neyim
    etrafıma bakıyorum
    etraf, bize bakıyor
    sanki aklımıza o an
    başka hiç bir şey gelmemiş gibi
    dudaklarımız bakıyor birbirine
    yalnızlıklarımızı
    siper ediyoruz
    etrafa bakıyoruz
    etraf, bize bakıyor
    sarılığı adından ibaret
    bu yerde
    bir kapalı gişe dönen
    bu sahilde
    güneş, bulutların ardına kaçıyor
    gözlerim kamaşıyor
    yaşarırken yeşeriyor
    bişey var sanki gözlerimizde
    seninkiler karadeniz'e bakıyor
    benimkiler şavkını marmara'da
    görüyor
    bir sabah daha avuçlarımda
    biraz limon tadı karışmış
    koca bir şişe vodka
    bir devrik lider gibi
    yan duruyor ranzasında

    sen, bilmiyorsun
    sen, anlamıyorsun
    sen, korkmuyorsun
    sevinmiyor, üzülmüyor
    heyecanlar yaşatmıyor
    hayaller kurmuyor
    tüylerin diken diken
    avuçların ıslak ıslak
    olmayınca
    yaşamam da sanıyorsun

    kalbin çarpıyor
    sesin titriyor
    elin, ayağın boşanıyor
    gözlerin yumuluyor
    gözünün bebekleri
    olduğu yerde durmuyor
    güneş bir kere daha
    sonra bir kere daha
    yarın bir kere daha
    üzerine doğuyor
    ve sen, bugünün gölgesinde
    bir kapalı gişe sahilinde
    hiç yaşamadığın kadar
    hiç bir yerde yaşatılmadığın
    hiç bir yerde tanınmadığın kadar
    tanınıyor, biliniyor
    yaşıyor, yaşıyorsun
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük