sene 2010, samsun'dayım o zamanlar. samsunlular da iyi bilir. öyle samsun da bir mevzu çıktığı zaman genelde tek gidilmez bir gruplaşma olur. işte samsun da olan mevzuların taraflarından hangisinin grubu büyükse o raad olan taraftır. gene böyle saçma sapan sebeplerle iki kişinin atışması bir grup mevzusuna dönüşme olayı var ortada. karşı taraf bizi çağırıyor. sıkıntı şu o iki grupta kimse birbirini tanımıyor. tabi biz bu tanınmama olayını aavantaj olarak sanıyoruz henüz. o sırada da sitedeyiz 5 kişi falan oturuyoruz. gidelim mi lan gidelim mi lan derken birden düştük yola.
arkadaşlar! karşıda bir grup var ama kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. diyoruz ki toplasan 5-6 kişilerdir. hadi 7 olsunlar bir şekilde dövüşürüz, yüksek ihtimalle döveriz diye düşünüyoruz. dolmuşu 5 leyip mevzuya doğru yola çıktık. burdan sonraki süreçte plan üzerinden anlatacağım.
evet resimden de gördüğünüz üzere mekan 6 lı masa sistemine sahip, kahvehane gibi ama biraz daha moderndi. pembe olan 5 kişi biziz. pembe yapmamım sebebini okudukça anlayacaksınız. kırmızılar ise karşı grup. maviler ise hiçbir şeyden habersiz kişiler.
neyse mekanın önüne geldik daha önceden dolmuşta plan yapmıştık. plan; konuşma yok, direk dalalım şoka girsinler belki karşılık veremeden birkaç kişiyi indiririz. aynı adama değil dağılalım. sözde önden ben gireceğim. mevzunun çıkış sebebi kişilerden olduğum için.
neyse mekana hızlıca bir girdik. direk o girişle zaten herkes bize doğru odaklandı. ulan bi baktım zaten direk sol en arkadaki kalabalığa gözüm takıldı. arkamdakilerinde takılmış olacak ki bize 10 dakika gibi gelen aslında 1 saniyelik bir duraklama yaşadık. o an arkamdaki 4 kişiyle telepatik şekilde anlaştığımıza yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
tabii ki o an 10-15 kişiyi görünce mantıklı olan şeyi yaptık.
+ abi bize deste verir misin ya.
direk abi bi çöktük masaya. koz kupa ver yansın. mal osman karşımda eşliyiz. bir yancımız var sözde batak atıyoruz. 5 dakika önce kurtlar vadisi. 5 dakika sonra how i met your mother. herkes bir yandan gülüyor bir yandan tırsıyor durum çakılacak tanıyan birisi çıkacak diye.
neyse abi oyun devam ediyor. bu mal osman telefonu seslide bırakmış. elemanlar bi bana bi osmana yazıyordu zaten. osman dalmış ihaleye girsem mi girmesem mi diye düşünürken birden mesaj sesi geldi. gözüm direk arkaya kaydı. adamlar bize bakıyor. herkes buz kesti amk.
+osman
+osman telefon.
-kanka sende el var mı ya.
amk salağı adam anlamak için peşpeşe gömüyor mesajları osmanın telefon çıldırdı. pat pat pat mesaj düşüyor. osman telefona bir baktı. suratıma baktı. zaten son hatırladığım osmanın bakışları ve karşı masanın hep birlikte ayağa kalkmasıydı. biz orada bir dayak yedik. tek iyi tarafı 15 kişi varlardı ama sadece 8 kişi dövdü.
hepsini siktir ettim dayağı yemişiz. amk salağı osman hala abi ben çizerdim o el ya diyo.
bir keresinde 4-5 kişi grup olarak kavga ediyoruz, karşı tarafın sayıları da yakın bize adamları iyice dövdük son rötuşlar yapılıyor, adamların biri arkadaşlarını çağırmaya gitmiş herifler bir geldi ellerinde kolum gibi kalaslarla, bir arbede çıktı bizimkiler kalası yiyen yere kapaklanıyor baktım yere düşenleri yerde dövüyorlar benim sol koluma vurdu ikinci vuruşta kalas kırıldı, kaptım yerde şişeyi duvarda kırınca üzerime gelemediler, bizi haşat ettiler arkadaşları acile taşıdık sonradan gelen adamlar; kızılderililer tarafından kuşatılmış amerikan askerini kurtarmak için gelen süvariler gibi dağıttı bizi. en sağlam yediğim dayak buydu.
kedimden aldığım ısırık ve pati darbeleridir. öyle bir boyuta ulaştı ki serum takan hemşire koluma bakıp "bunları yaparken korkmadın mı?" diyerek psikopat ilan etmişti tüm hastanenin gözü önünde. izleri geçse bile sırf bu yüzden unutamıyorum.
askerliğimin bitmesine 5 gün vardı. son kez tugay iştimasına çıktım takımla beraber. tugay komutanı nizami yürüyemediğimizi söylemiş , takım astsubayından fırça yedik "lan uluştırma takımını rezil ettiniz aşağı inince kimse kaybolmasın herkes 5 dakika yürüyüş çalışacak" dedi. garaja indik ben araçtan indim garaj çavuşu odasına girdim arkamdan astsubay bi bağırdı "lan iiiiit" diye. hah sıçtık şimdi dedim. ben size kaybolmayın demedim mi lan falan filan yaptı beni orda biraz çarptı. ulan çok zoruma gitti be 5 gün daha sabredemedim dayaksız askerlik bitircektim.
o değil milletle dalga geçiyodum yavuzun dayağını yemeden gitcem diye ama çarpıldım..sonra özür diledi tabi helallik istedi ama olan oldu.
lise son sınıfta müdür yardımcısı sabri hocadan yediğim dayaktır.
lise hayatı boyunca ( 5 yıl ) * her yıl en az 90 gün devamsızlık yapıp artık gına getirmişliğimin üzerine, son sınıfta okul açıldıktan 20 gün sonra 19.5 günlük devamsızlık hakkımı bitirmemle sabri hocamın odasına çağırttığı bir günde
sh: niye gelmiyorsun evladım sen okula ?
ben: hocam işlerim vardı
sh: ne işin vardı peki ?
ben: hocam söyleyemem
üzerine 3-5 sağlam tokat yemiştim. hiçbir tepki vermeme rağmen tokatlama faslı sonunda "24 yıllık öğretmenim ilk defa bir öğrencime tokat attım, utanmıyormusun?" demesi üzerine tokatlardan etkilenmeyen ben, çok mahçup bir şekilde özür diledim, odadan çıktım ve ders yerine eve gittim.
okul hayatımdaki tek dayak olması ve dayaktan nefret etmeme rağmen asla hakkında olumsuz bir düşünceye kapılmadım. hala ara sıra ziyaretine gider, çayını içerim.
lise 2 yıllarımda, kız kardeşimle okula gidiyorduk. o o zamanlar orta okula gidiyor. neyse evden çıktık gidiyoruz. sokaktan döner dönmez. pat bir tane omuz çarptı. sesimi çıkarmadım. yanlışlıkla olmuştur dedim içimden. on saniye sonra bir omuz daha. arkamı döndüm orta sona giden veletler ( 5 kişi ) gülüyorlar falan. anladım ben olayı bunlar rahat durmayacak. bizim evin arka sokağına gelirken, kardeşime dedim sen şurdan dön eve git ben birazdan geliyorum. önce kardeşimin güvenliğini sağladım. tek başıma yürümeye devam ediyordum. bana ilk omuz atan lavuk. hızlı hızlı adımlarla geliyordu. hissedebiliyordum yani. bu bana omuzu tam koyacakken, döndüm suratına indirdim yumruğu. yere yattı bu. az önce arkada gülenlerin üzerine doğru koşmaya başladım. uçan tekmeyi tekinin göğsüne indirdim. o da yerde. kaldılar üç. diğerine de yumruğu çaktım bir kaç kere.diğer iki tane bebe de bana vuruyorlar arkadan. döndüm bunlara, tekme tokat allah ne verdiyse vuruyorum. karşılık vermeye çalışıyorlar. çocuğun gözüne vurayım derken burnuna vurmuşum, şırıl şırıl kan akmaya başladı. son kalan çocuk ise topuk yaptı. bunlar 3 dk içerisinde oldu bitti. eve geri döndüm. çocuklardan yemediğim dayağı annemden yemiştim. olsun kardeşim güvendeydi o yeter bana. o beşinci çocuğu hala ararım. bir bulsam senelerin intikamını alıcam haberi yok.
izmit park pub çıkışında bir grup bağçeşmeliden yenmiştir, gözümün ferine gelen kahverengi bağcıklı, lacivert adidas ayakkabıyı hala gözümün önünde aynı yakınlıkta görebiliyorum.