içimden kötü bir şey geçince bir yere dokunmazsam sanki o hep benimle olacakmış gibi geliyor. Dokununca oraya veriyorum kötü enerjiyi kurtuluyorum sanrısı.
-başkasıyla aynı kaptan yemek yiyemem
aynı bardaktan su içemem
kaşığım çatalım ayrı olmalıdır (gerçi bugünlerde buna takıntı diyebilir miyiz bilmiyorum)
-toplu gidilen yemeklerde çok zorlanıyorum o yüzden, salatayı ortaya getiriyorlar ya, deli oluyorum, ayırın demek ya da kendi tabağıma koymak her zaman kolayca olmuyor, grupta tuhaf karşılıyanlar oluyor.
-temizliğinden emin olmadığım biri salataya limon sıkarsa elleriyle zaten hiç yiyemiyorum.
-kalabalık araçlara binemiyorum, sırf bu yüzden işe geç kaldığım çok olmuştur.
aslında çok titiz bi insan deilimdir, bazen accayip dağınığımdır hatta, ama işte adı üstünde, bazı durumlara karşı takıntım var.
ha bi de unutmadan, başkasıyla aynı yatakta ya da yakın mesafede uyuyamam, annem bile olsa, bu yüzden de çok sitem yemişimdir. sandalye üstünde uyuduğum ya da uzun bir otobüs yolculuğundan sarhoş gibi çıktığım olmuştur.
Tesbih takıntısı, çocukluğundan beri insanın eline alınca uyuyana kadar tesbihi bırakamaması takıntıdır. Zira insanlar fark edince adınız kroya çıkar bu şehirde.
insanların ağzından, özellikle yemek yerken çıkan, çıkarılan seslerdir. Hatta öyle bir safhadadır ki kendi ağzımdan çıkan sesleri ihtimamla uğraşıp bir tek benim duyacağım seviyeye getirmeme rağmen kendimden bile rahatsız olmaktayım.