sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    184.
  1. bedri rahmi eyüboğlu - sitem

    Önde zeytin ağaçları arkasında yar
    Sene 1946
    Mevsim
    Sonbahar
    Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
    Dalları neyleyim.
    Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim.

    Yar yar!..Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
    Değirmen misali döner başım
    Sevda değil bu bir hışım
    Gel gör beni darmadağın
    Tel tel çözülüp kalmışım.
    Yar yar
    Canımın çekirdeğinde diken
    Gözümün bebeğinde sitem var
    0 ...
  2. 183.
  3. Nice günün nice gecen
    dişlenmiş tırnaklanmış
    nice günün nice gecen
    sevdaların yağmalanmış

    nice günün nice gecen
    deşilmiş parçalanmış
    nice günün nice gecen
    yavruların boğazlanmış

    nice günün nice gecen
    ezilmiş kırbaçlanmış
    nice günün nice gecen
    şarkıların ağulanmış

    nice günün nice gecen
    karanlık hücrelerde
    paslan...mış kancalarda
    kudurmuş pençelerde
    eşilmiş ayıklanmış

    nice günün nice gecen
    ey yoksul insan
    ey yoksulun yoldaşı
    ey yoksul yoldaşına sırdaş olan
    ey yoksul yoldaşının sırdaşına arkadaş
    ey anaların çığlığıyla ürperen
    ey ürperenin kardeşi
    ey yurtsuz adam
    oğlunu yitirmiş baba
    babası vurulmuş çocuk
    ey yâri yâresi olmuş kadın
    şarkısı yasak ozan
    yolunmuş çiçek
    ürkütülmüş güvercin
    urgandaki
    hücredeki
    sürgündeki
    ey duvağı yırtılmış gelin
    sırtından vurulmuş genç
    torunu çalınmış dede
    açlığa oyulmuş bebek
    sürgündeki
    namludaki
    duvardaki
    ey göğsü dağlanmış esir
    nice günün nice gecen
    yaşamak uğruna yaralıdır
    ey "zincirlerinden başka
    kaybedecek şeyi olmayan"
    insanca yaşamak isteğiyle suçluysan
    hayatta olmanın onuru da yaralı
    ey hayata sevdalı esir
    dünümüzde
    günümüzde
    tenimizde bu yara
    "bizi kurtaracak olan
    kendi kollarımızdır."

    Nihat Behram.
    0 ...
  4. 182.
  5. LiMAN KIRINTILARı

    Bahamalı martılar beni çağırdı
    bir ikinci bahar gecesi.
    Yalan söyledim
    yırtık blucinli tayfalara
    Seni sevmediğimi söyledim.
    Oysa rıhtımlar
    en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu
    Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;
    Hastaydım
    kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma
    Seni unutmak gerekiyordu...

    Bahamalı martılar beni çağırdı
    bir ikinci bahar gecesi.
    iskele fenerlerinin altında oturup
    seni bekledim sevgilim
    Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı.
    Gelip caydırabilirdin beni gitmekten
    Oturup sigara içer, anlaşabilirdik...
    Sana tapacağım yalan değildi
    benim olursan
    Seni seviyordum, seni istiyordum...
    Bahamalı martılar beni çağırdı
    bir ikinci bahar gecesi.
    Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;
    seni unutmak için içtim...
    Senin sokağında geceler yıldızsızdı
    senin sokağında gece yağmur yağıyordu
    Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
    Bana sevmek yaramıyordu,
    ben sevilemiyordum...
    Bahamalı martılar beni çağırdı
    bir ikinci bahar gecesi.
    Sana bırakacağım bu kentin
    üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm
    Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi
    ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi
    Üçüncüsü... söylemeye dilim varmıyor,
    üçüncüsü bana git dediğin yerdi
    işte bu mısraları orda karalıyorum;
    işte demir aldı şilebimiz
    Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...

    Edgar Allan Poe
    1 ...
  6. 181.
  7. - “iyi saatte olsunlar” Atalar sözü –

    Kızgın benizleriz ki parıldar görünmeden,

    Titrer yanında bizleri bir lâhza vehmeden.



    Vicdanların azâbıyız onlar tanır bizi;

    Tâzîb için ziyârete gelmiş sanır bizi.



    Her suçlunun başında hayâlî cezâsıyız,

    Her âşık aldatan kadının kalb ezâsıyız.



    Bir cinsimiz azâb ise vicdan ve hislere,

    Bir cinsimiz de var ki belâdır nefislere.



    Lâkin bu cinsimiz daha dişlek ve zorludur,

    Vicdânı olmıyanları nefsinde korkutur.



    Dünyâda korku nâmına bizler de olmasak,

    Bilmezdi âdem-oğlu nedir şerr için yasak.



    Bir def’a hisseden bizi! Bildin mi kimleriz?

    Cinler veyâhut onlara benzer vehimleriz.
    0 ...
  8. 180.
  9. Ölü Adamın Kaçışı

    Kaç bahar geçti gidişimden sonra...
    Kaç kara kış karşıladı yalnızlıklarımı...
    Kaç papatya saydım acaba seviyor mu diye...
    Kaçıncı asırı bu sensizliğimin...
    Kaç yıl geçti ömrümden,eriyip giden usul usul...
    Kaç damla kan damladı gözlerimden yollarıma buralardan uzaklaşırken...
    Kaçıncı kurşun bu yüreğime sıkılan, acıtan ama öldürmeyen...
    Kaçıncı ihanet bu kurşunlardan daha acımasız olan...
    Kaçıncı ölüm yıldönümü bu kara sevdamın...
    Kaç kez kaçtı bu adam anılarından...

    *
    1 ...
  10. 179.
  11. Gözlerine bakarken umurumda değil mevsimler
    Gülüşün hep deniz kenarı bana
    Sen bir adım attığında göreceksin
    Elinde balonlarla bekleyen o adam benim
    Aldığım en derin nefessin sen.
    Dudaklarının dudaklarımdaki işgali hala yüreğimde
    Nefes alıyorum ama hala bulamadım seni

    'ben sana yanarken şimdi...sen kim bilir nerede
    üşüyorsun'
    0 ...
  12. 178.
  13. Ben Senden Önce Ölmek isterim

    Ben
    senden önce ölmek isterim.
    Gidenin arkasından gelen
    gideni bulacak mı zannediyorsun?
    Ben zannetmiyorum bunu.
    Iyisi mi,beni yaktırırsın,
    odanda ocağın üstüne korsun
    içinde bir kavanozun.
    Kavanoz camdan olsun,
    şeffaf, beyaz camdan olsun
    ki içinde beni gorebilesin
    Fedakarliğimi anlıyorsun
    vazgeçtim toprak olmaktan,
    vazgeçtim çiçek olmaktan
    senin yanında kalabilmek için.
    Ve toz oluyorum
    yaşiyorum yanında senin.
    Sonra, sen de ölünce
    kavanozuma gelirsin.
    Ve orada beraber yaşarız
    külümün içinde külün
    ta ki bir savruk gelin
    yahut vefasız bir torun
    bizi ordan atana kadar...
    Ama biz
    o zamana kadar
    o kadar
    karışacağız
    ki birbirimize,
    atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
    yan yana düşecek.
    Toprağa beraber dalacagız.
    Ve bir gün yabani bir çiçek
    bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse
    sapında muhakkak
    iki çiçek açacak :
    biri sen
    biri de ben.
    Ben
    daha ölümü düşünmüyorum.
    Ben daha bir çocuk doğuracağım
    Hayat taşıyor içimden.
    Kaynıyor kanım.
    Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
    ama sen de beraber.
    Ama ölüm de korkutmuyor beni.
    Yalnız pek sevimsiz buluyorum
    bizim cenaze şeklini.
    Ben ölünceye kadar da
    Bu düzelir herhalde.
    nazım'ın pirayesi
    0 ...
  14. 177.
  15. AYSEL GiT BAŞIMDAN

    Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim icin kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...

    attila ilhan
    1 ...
  16. 176.
  17. Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Ah, senin yüzünden kana batacak
    Mona Roza, siyah güller, ak güller

    Ulur Aya karşı kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    Mona Roza, bugün bende bir hal var
    Yağmur iğri iğri düşer toprağa
    Ulur aya karşı kirli çakallar

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Roza seni görmemeliyim
    Bir bakışın ölmem için yetecek
    Anla Mona Roza, ben bir deliyim
    Açma pencereni perdeleri çek

    Zeytin Ağaçları söğüt gölgesi
    Bende çıkar güneş aydınlığa
    Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    Seni hatırlatıyor her zaman bana
    Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    Zambaklar en ıssız yerlerde açar
    Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    Işıksız ruhumu sallar da durur
    Zambaklar en ıssız yerlerde açar

    Ellerin ellerin ve parmakların
    Bir nar çiçeğini eziyor gibi
    Ellerinden belli oluyor bir kadın
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin ellerin ve parmakların

    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
    Saat onikidir, södü lambalar
    Uyu da turnalar girsin Rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

    Akşamları gelir incir kuşları
    Konar bahçenin incirlerine
    Kiminin rengi ak, kimisi sarı
    Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    Akşamları gelir incir kuşları

    Ki, ben, Mona Roza bulurum seni
    incir kuşlarının bakışlarında
    Hayatla doldurur bu boş yelkeni
    O masum bakışlar Su kenarında
    Ki, ben, Mona Roza bulurum seni

    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
    Henüz dinlemedin benden türküler
    Benim aşkım sığmaz öyle her saza
    En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

    Artık inan bana muhacir kızı
    Dinle ve kabul et itirafımı
    Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    Alev Alev sardı her tarafımı
    Artık inan bana muhacir kızı

    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    Birgün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    Altın bilezikler, o kokulu ten
    Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    Bir tüy ki, can verir bir gülümsesen
    Bir tüy ki, kapalı gece ve Güne
    Altın bilezikler, o kokulu ten

    Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    Mona Roza, siyah güller, ak güller.

    Sezai KarakoÇ (MONA ROZA)
    0 ...
  18. 175.
  19. Bir gün deniz ölgündü. Bir oltayla balıkta,

    Kuşlar gibi yalnız, yapayalnızdım açıkta.

    Şehrin eleminden bir uzak merhaledeydim,

    Fânîleri gökten ayıran perdeye değdim.

    Rüzgârlara benzer bir uğultuyla sulardan,

    Sesler geliyor sandım ilâhî kuğulardan.

    Her an daha coşkun, daha yüksek, daha gergin,

    Binlerce ağızdan bir ilâhî gibi engin

    Sesler denizin ufkunu uçtan uca sardı,

    Benzim, ölümün şi'ri yayıldıkça, sarardı.

    Kalbimse bu hengâmede kuşlar gibi ürkek,

    Kalbim heyecandan dedi: "Artık dönelim, çek!

    Kâfî!.. **ülerden gelen âhenge kapılma!"

    Birdenbire hissettim ufuktan bir atılma.

    Baktım ki deniz insanı durgun suyu yardı,

    Bir dev gibi mûnis ve yosun saçları vardı.

    Durdum, dedi:

    "Mâdam ki deniz rûhuna sır verdi sesinden.

    Gel kurtul o dar varlığının hendesesinden!

    Son zevkin eğer aşk ise ummâna karış, tat!

    Boynundan o cânan dediğin lâşeyi silk, at!

    Kirpikleri süzgün o ihânet dolu gözler,

    Rikkatle bakarken bile bir fırsatı özler.

    Aldanma ki sen bir susamış rûh, o bir aç;

    Sen bir susamış rûh, o bütün ten ve biraz saç.

    Ummâna çıkar burda bugün beklediğin yol,

    At kalbini girdâba, açıl engine, rûh ol!".
    0 ...
  20. 174.
  21. En güzel günlerimin
    üç melun adamı var:
    Ben sokakta rastlasam bile tanımayayım diye
    en güzel günlerimin bu üç melun adamını
    yer yer tırnaklarımla kazıdım
    hatıralarımın camını..
    En güzel günlerimin
    üç melun adamı var:
    Biri sensin,
    biri o,
    biri ötekisi.
    Düşmanımdır ikisi..
    Sana gelince...
    Yazıyorsun.
    Okuyorum.
    Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
    insanın bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
    Ne yazık!..
    Ne kadar
    beraber geçmiş günlerimiz var;
    senin
    ve benim
    en güzel günlerimiz..
    Kalbimin kanıyla götüreceğim,
    ebediyete,
    ben o günleri.
    Sana gelince, sen o günleri
    -kendi oğluyla yatan,
    -kızlarının körpe etini satan
    bir ana gibi satıyorsun!.
    Satıyorsun:
    günde on kaat,
    bir çift rugan pabuç,
    sıcak bir döşek,
    ve üç yüz papellik rahat için...
    En güzel günlerimin
    üç melun adamı var:
    Biri sensin,
    Biri o,
    biri ötekisi.
    Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
    Sana gelince;
    Ne ben Sezarım,
    Ne de sen Brütüssün.
    Ne ben sana kızarım,
    ne de zatın zahmet edip bana küssün.
    Artık seninle biz,
    düşman bile değiliz!

    nazım hikmet ran
    1 ...
  22. 173.
  23. --spoiler--
    Gittin...

    şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana...
    --spoiler--
    2 ...
  24. 172.
  25. 171.
  26. yerçekimli karanfil

    biliyor musun az az yasiyorsun icimde
    oysa ki seninle guzel olmak var
    ornegin raki iciyoruz, icimize bir karanfil dusuyor gibi
    bir agac isliyor tikir tikir yanimizda
    midemdi aklimdi su kadarcik kaliyor.
    sen o karanfile egilimlisin, alip sana veriyorum iste
    sen de bir baskasina veriyorsun daha guzel
    o baskasi yok mu bir yanindakine veriyor
    derken karanfil elden ele.

    goruyorsun ya bir sevdayi buyutuyoruz seninle
    sana deginiyorum, sana isiniyorum, bu o degil
    bak nasil, beyaza keser gibisine yedi renk
    birlesiyoruz sessizce.

    (bkz: edip cansever)
    0 ...
  27. 170.
  28. --spoiler--
    Vurdun,acısı daha geçmedi,
    Biliyorum geçecek.
    Ama öyle ağır konuştun ki ardından
    O,gittikçe gerçek
    --spoiler--

    özdemir asaf *
    1 ...
  29. 169.
  30. --spoiler--
    ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
    yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
    oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
    ben sende bütün aşklarımı temize çektim

    imrendiğin, öfkelendiğin
    kızdığın ya da kıskandığın diyelim
    yani yaşamışlık sandığın
    geçmişim
    dile dökülmeyenin tenhalığında
    kaçırılan bakışlarda
    gündeliğin başıboş ayrıntılarında
    zaman zaman geri tepip duruyordu. ve elbet üzerinde durulmuyordu.
    sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha
    fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.

    başlangıçta doğruydu belki. sıradan bir serüven, ratsgele bir ilişki
    gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan ,
    benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.
    ve hala bilmiyordun sevgilim
    ben sende bütün aşklarımı temize çektim
    anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
    bütün kazananlar gibi
    terk ettin

    yaz başıydı gittiğinde. ardından, senin için üç lirik parça
    yazmaya karar vermiştim. kimsesiz bir yazdı. yoktun. kimsesizdim.
    çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
    çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.

    yaz başıydı gittiğinde. sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti
    mayıs. seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
    uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, belki de
    ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
    yaz başıydı gittiğinde. bir aşkın ilk günleriydi daha. aşk mıydı,
    değil miydi? bunu o günler kim bilebilirdi? "eylül'de aynı yerde ve
    aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. altına saat: 16.00
    diye yazmıştın, ve saat 16.04'tü onu bulduğumda.

    daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
    takvim tutmazlığını
    aramızda bir düşman gibi duran
    zaman'ı
    daha o gün anlamalıydım
    benim sana erken
    senin bana geç kaldığını

    ....

    --spoiler--
    2 ...
  31. 168.
  32. Önce, büyük büyük düşündüm;
    Sonra büyük büyük yaşadım.
    Ne varsa, onlar aldı.
    Şimdi bana küçük bir ölüm kaldı.. .

    ÖZDEMiR ASAF
    3 ...
  33. 167.
  34. SEN

    Aşkını gözlerinle, dün, kalbime işledin,
    Bir sanatkâr, eliyle, oyar gibi mermeri.
    Rüzgâr yüzü görmeyen ufkumda genişledin
    Bir fırtına halinde koptuğun günden beni.

    Daha fani olaydı kurtulurdu zarardan,
    Aşkım ki farkı yoktur bir dağ başında kardan.
    Gururuma basarak üstüne çıkanlardan
    Dönmeyen bir sen varsın, yalnız sen varsın geri.

    Nasıl taşta çeliğin izi kalırsa derin,
    Üstüne satır satır öyle nakşoldu yerin.
    Üzülme, senden sonra kalbime girenlerin
    Yalnız senin aksindir orda görecekleri...

    Yaşar Nabi Nayır
    0 ...
  35. 166.
  36. BEN DEĞiLDiM

    Bir aksam ustu pencerenden bakıyordun
    Ağır ağır, yollara inen karanlığa.
    Bana benzeyen biri geçti evinin önünden.
    Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya..
    O gecen ben değildim.

    Bir gece, yatağında uyuyordun..
    Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.
    Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,
    Ve karanlıklar içindeydi odan...
    Seni gören ben değildim.

    Ben çok uzaktaydım o zaman,
    Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebepsiz ağlamaya.
    Artık beni düşünmeye başladığından
    Bıraktın kendini aşk içinde yasamaya..
    Bunu bilen ben değildim.

    Bir kitap okuyordun dalgın..
    içinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.
    Genç bir adamı öldürdüler romanda.
    Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın..
    O ölen ben değildim..

    ÖZDEMiR ASAF
    0 ...
  37. 165.
  38. ÖLÜR MÜYDÜN SANKi SEVSEN BENi

    Yaşadığımdan emin değilim. Gittiğinden eminim ama bak, seni özlediğimden eminim.
    Yirmi beş yaşında bir hayal kırıklığı olduğumdan hiç şüphem yok mesela.
    Beceriksizliğimden, yalnızlığımdan, bu şehri sevmediğimden, düzensizliğimden, yorgunluğumdan, huysuzluğumdan, baltalarınızdan birine sap olmamışlığımdan hatta olamayacak olmamdan, kırgınlığımdan, bir gün bana ayrılan sürenin sonuna geleceğimden her tavşan kesildiğimde dünyanın dağ olma vaziyetinden filan eminim.
    Örnekleri çoğaltabilirim. Örnekleri çoğaltabileceğimden eminim.

    Birileri namusum üzerine yemin edecek,

    Ölür müydün sanki sevsen beni.

    Günlerdir doğru dürüst uyuyamıyorum. Ellerim parçalanıyor ne zaman yazmayı denesem. Ağzım artık daha bozuk.
    Her tarafta pis bir koku; nefes alamıyorum.
    Çok bekledim seni. Her halimle, her yerimle bekledim.
    Yetkiler verdim kendime; tuttum seni affettim.
    Aramanı bile bekledim bazen. Ağır küfürlerle örtbas ettim sonra aramayışlarını. Bunca zaman aramayışlarını biriktirdim.
    Seni bekledim ben çünkü
    Seni bekledim.
    içtim..içtim..içtim...
    Kustum.
    En çok giderken bıraktığın kelimeleri kustum. Sanat filan dedi bazısı o kelimelere bazısı bunlardan bir bok olmaz dedi.
    Senin önemsediğin kadar önemsemedim ben o kelimeleri, senin danışma gruplarının önemsediği kadar önemsemedim.
    Kustum. Kustum. Kustum.
    içtim.

    Ellerimle yaptığım cam evim kırılacak,

    Ölür müydün sanki sevsen beni.

    içimden geç
    içimi sil
    artık özlemek istemiyorum.

    Neye el atsam piç ediyorum.
    Yine de fiyakalı durumlar peşindeyim hep.
    En sert içkileri kaçırıyorum soluk boruma bilerek.Her yıl ilkokula başlıyorum.Her gün yeni bir krallık kurup öldürüyorum kralını gece yarısına doğru.
    Uzatmaya gerek yok;sen olmayınca yapamıyorum.

    Yokluğun gümüş tepside intihar sunacak,

    Ölür müydün sanki sevsen beni.

    emre aydın.
    1 ...
  39. 164.
  40. yarı dalgalı olmamalı deniz
    ya kudurmalı, ya durmalı
    saplandı mı tam saplanmalı hançer
    yoksa kınında durmalı
    ve yarım gönül vermemeli sevdalıya
    sevdi mi insan
    candan sevmeli.
    0 ...
  41. 163.
  42. BEKLE DEDi

    Bekle dedi gitti
    Ben beklemedim, o da gelmedi...
    Ölüm gibi bir şey oldu
    Ama kimse ölmedi...

    özdemir asaf.
    3 ...
  43. 162.
  44. UNUTULMUŞ BIÇAKLAR

    Hem kendine kıydın
    Hem de bana
    Ardına bile bakmadan gidiyorsun şimdi
    Hey delikanlı
    Hey delikanlı
    Sırtımda unuttun bıçağını
    Ne kadar gitsen de uzağa
    Kanımın izi kalacak avuçlarında
    Hey delikanlı
    Hey delikanlı
    Geri döneceksin
    Bir dolunay vakti
    Geri döneceksin
    Gömmek için
    Beni öldürdüğün yere
    Kendini usulca
    Aşka, şiire, ölüme bırakmış
    Ve çoktan toprağa karışmış
    Bedenimin sırtında
    Bulacaksın ay ışığında bıçağını
    Kanını silip alacaksın koynuna
    Saplamak için başkalarına
    Hey delikanlı
    Hey delikanlı
    Unuttuğun bu kadar mı?

    murathan mungan.
    1 ...
  45. 161.
  46. Karşımıza erken çıkmış insanları yolumuzun dışına
    sürerken bir gün
    geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz?
    Hayat her zaman cömert davranmaz bize,
    tersine çoğu kez zalimdir.
    her zaman aynı fırsatları sunmaz,
    toyluk zamanlarını ödetir.
    Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların,
    eskitmeden yıprattığımız dostlukların,
    savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla
    yapayalnız kalırız bir gün

    Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz,
    ya da olanlar olması gerekenler değildir.

    murathan mungan.
    0 ...
  47. 160.
© 2025 uludağ sözlük