sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    124.
  1. RIHTIMDA



    Bir beyaz gemiydi ayıran onları

    Kadın güvertedeydi, adam rıhtımda

    Şimdi unuttum yüzünü kadının

    Adamın gözleri aklımda



    Kana bulanmış bıçaklar gibi

    Uzun kirpikleri ıslaktı

    Adam dertli, adam darmadağın

    Dokunsalar ağlayacaktı



    Adam bitkindi, adam seviyordu

    Kalan kederdi, giden gemiyse

    Taş olduğu içindir dedim

    Rıhtım taşları erimediyse



    Derken bir düdük öttü ansızın

    Bembeyaz gemi gitgide ufaldı

    Korkunç yalnızlığıyla başbaşa

    Rıhtımda bir adam kaldı
    1 ...
  2. 125.
  3. Kinime kin katan kindarlar...
    Kinime az mı kin kattılar...
    Kin kustuğum şu tablolar
    Kanıma az mı aktılar
    Bir kıvılcım belirince gözlerinde
    Ne hikmet bilmem
    Titrer yüreğimin en sarp köşeleri..
    Kız kulesi dikmiştim ruhumun en gizli köşesine
    Yılan buldu
    Kader yine işine koyuldu..
    Belki de 'elma' dedik ve geçtik..
    Kovulduğumuzu anlamadık bile..
    inandırıldık bir yalana
    Adına ask denilen safsataya
    Biliyorduk hepimiz aslında
    Ama neylersin..
    Başka tatta yokki hayatta..
    Leylekler getirdi aşkı..
    Satamadan getirdi şeytan..
    Bak işte çevrelemiş etrafımızı bir sis yumağı..
    Çeker sinsice,eker merak duygusunu kalbimize..
    Çağırır bizi son'a dogru..
    Ve sordurtur içten yakan bir kıvılcımla
    Nereye gidiyorum...

    (bkz: çıkmaz sokak)
    1 ...
  4. 126.
  5. sen benim sarhoşluğumsun...

    sen benim sarhoşluğumsun...
    ne ayıldım, ne ayılabilirim,
    ne ayılmak isterim.
    başım ağır, dizlerim parçalanmış
    üstüm başım çamur içinde
    yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.

    (bkz: nazım hikmet ran)
    2 ...
  6. 127.
  7. GECE NÖBETi

    Daha az seviyorum seni..
    Giderek daha az..
    Unutur gibi seviyorum..
    Azala azala..
    Aramızdaki uzaklığın karanlığında..

    Geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca..
    Daha az seviyorum seni..
    Kendini iyileştiren bir yara gibi..
    Daha az..
    Ve zamanla..

    Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini..
    Uzak dağ kışlalarında..
    Görmüyoruz birbirimizi..
    Usul usul sis iniyor..
    Kopmuş yollara..
    Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
    Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
    Sevgilim sevgilim
    Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
    Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..

    Artık daha az seviyorum seni..
    Unutur gibi..ölür gibi daha az..
    Yeniden ödetiyorum kendime
    Onca aşkın öğretemediğini..
    Kolay değildi..
    Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben..
    Kaç acı birden imtihan etti beni..
    Bir tek gece vardır insanın hayatında..
    Ömür boyu sürer nöbeti..
    Bu da öyleydi..
    iyi ol..
    Sağ ol..
    Uzak ol..
    Ama bir daha görme beni..
    (bkz: Murathan Mungan)
    3 ...
  8. 128.
  9. 129.
  10. SIYRILIP GELEN

    Soluk bir ay dolanıyor
    kentin üstünde her gece
    Her gece bilge bir gezgin
    tavrıyla adımlıyor yolunu

    Güz yanığı bir durgun
    sessizlikle örtülü her şey
    ve yırtılmış bir tül gibi
    savrulup duruyor zaman

    Suların sesini dinle şimdi
    ormanın fısıldayışlarını
    usulca yarılıyor dağların göğsü
    bir aşkı dinlendirmek için

    Ve gözleri uzak yamaçlarda
    aranıp dururken bir şeyleri
    sessiz ve sakin beklemekte
    bekledikçe bileylenen yürek

    Belli ki dağların, denizlerin
    ve göllerin üzerinden
    sıyrılıp gelmektedir seher
    Belli ki yakındır
    doğayı ve hayatı sarsacak saat

    Ahmet telli.
    1 ...
  11. 130.
  12. Devrim

    Temiz kalan tek yerdir devrim
    bütün bir yıl
    kirlenen duvarda
    ama görebilmek icin
    asıldığı çividen indirilmelidir
    yapraklari biten takvim

    Zorbalara direnmektir devrim
    bir çocuğun
    annesinin çantasından aldığı paraları
    altına gizlediğini
    söylememiştir dövülen
    hiçbir hali

    içinde yaşamaktır devrim
    dikiş kutusunun
    ve toplu iğneler gibi
    bir arada olmayı gerektirir
    karşı koyabilmek icin zulmüne
    makas denilen patronun

    Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
    ateş böceklerini
    yakalamak isteyen çocukların
    peşine takılır gün gelir
    yanıp sönen mavi ışıkları
    polis arabalarının

    Kağıt bir gemidir devrim
    bütün gemiler
    hurdaya çıksa da sonunda
    taşıdığı özgürlük şiiriyle
    batmadan yüzer nicedir
    dünya sularında

    Kim bilir kaç yunus görmüş
    kaç DENiZ GEZMiŞ...

    Sunay Akın
    1 ...
  13. 131.
  14. Etme

    Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
    Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
    Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

    Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

    Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
    Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

    Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
    Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

    Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

    Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
    Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

    Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

    Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
    Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

    Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

    isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
    Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme


    Mevlana Celaleddin Rumi
    3 ...
  15. 132.
  16. üstündeki elbise gözlerinin renginde
    yürüyor yürüyordu arkasına bakmadan
    onu kaybettim bir kış gününde
    yağmur yağmur yağmur yağıyordu durmadan
    ölü taşıyan bir araba
    araya girdi galiba

    koştum koştum yetişemedim
    sanki önümü kapatan bir sütundu zaman
    insanlar otomobiller dalgın habersiz zalim
    alıkoyamadım onu meçhullere dalmaktan
    boşunaydı artık çaba
    boşuna mıydı acaba

    dondum kalakaldım olduğum yerde
    gözlerimi kaplıyordu duman duman duman
    gönlüm ne geçmişte ne geleceklerde
    bir mahkûmdum görülmemiş bir cezaya çarpılan
    uğrayan bir azâba
    sığmaz hesaba kitaba.

    (sezai karakoc-kaybolus)
    1 ...
  17. 133.
  18. geri gelen mektup

    ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
    sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

    gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
    herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
    yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

    ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
    hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
    gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
    gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
    gözler ki birer parçasıdır sende i̇lahın,
    gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
    vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
    sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

    bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
    bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
    hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
    vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı.
    dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
    dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
    hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
    görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.

    dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
    tek bendeki volkanları söndürse denizler!
    hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
    i̇mkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
    sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
    toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

    mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
    en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...

    hüseyin nihal atsız
    0 ...
  19. 134.
  20. Ne ararsın Tanrı ile aramda
    Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
    Hakikaten gözün yoksa haramda
    Başı açığa neden türban sorarsın?

    Rakı, şarap içiyorsam sana ne
    Yoksa sana bir zararı, içerim
    ikimiz de gelsek kıldan köprüye
    Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

    Esir iken mümkün müdür ibadet
    Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et...
    Senin gibi dürzülerin yüzünden
    Dininden de soğuyacak bu millet.

    işgaldeki hali sakın unutma
    Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
    Sen anandan yine çıkardın amma
    Baban kimdi bilemezdin şerefsiz

    (bkz: neyzen tevfik)
    1 ...
  21. 135.
  22. Bekliyorum...
    Öyle bir havada gel ki,
    Vazgeçmek mümkün olmasın.

    davet/orhan veli kanık
    2 ...
  23. 136.
  24. bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm, kal,
    diyorum ona, kimsenin
    seni görmesine izin veremem.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama viski döküyorum üstüne
    sigara dumanına
    boğuyorum,
    fahişeler, barmenler ve
    bakkal çırakları hiçbir zaman
    bilmiyorlar onun orada
    olduğunu.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm,
    yat lan aşağı, diyorum ona,
    ocağıma incir dikmek mi
    niyetin? Avrupa'daki kitap
    satışlarını sabote etmek mi?

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama zekiyim, sadece
    geceleri izin veriyorum çıkmasına,
    herkes yattıktan sonra.
    orada olduğunu biliyorum, derim
    ona, kederlenme
    artık.

    sonra yerine koyarım yine
    ama hafifçe öter
    tamamen ölmesine de izin
    vermiyorum
    ve birlikte uyuyoruz
    gizli antlaşmamızla
    ve insanı ağlatacak kadar
    güzel, ama ben
    ağlamam, ya
    siz?

    charles bukowski
    4 ...
  25. 137.
  26. --spoiler--
    duyumsadığın her şeye
    en küçük önemi ver.

    söylemişti sensiz yapamayacağını...
    yeniden rastlarsan ona
    tanıyacaktır seni

    bana bir iyilik yap
    bu kadar çok sevme beni...

    en son sevildiğimde duymamıştım
    en küçük bir sevinç bile...

    (bkz: bertolt brecht)
    --spoiler--

    --spoiler--
    ne günlermiş, ne günlermiş
    sus pus olmuş, puslu bir istanbul muydu yüzün, yoksa
    çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
    dolmabahçe`de, çay tadında...
    divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
    tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
    ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep`i seven ama
    yüreği takvim yokuşlarında...
    sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
    sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine
    üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
    içime... yalan! sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
    seyir defterimde... ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
    seyrediyorum...
    kadın, beyoğlu`nun bir kış akşamında,
    üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
    muzdarip yürüyordu... adam da... yürümek hiçbir şeyi
    çözmüyordu, bazı aralık akşamlarında... parmağında
    yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... kadının yüzünde
    bir hüzün... hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
    yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...
    ... soğuğun ve karanlığın vehameti!
    hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
    daraltılmış... ilk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler,
    yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar
    bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
    yazlar... hepsi daraltılmış... yaşananlara bir beden
    büyük geliyor artık hayat!

    bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
    olmak içinse erken... beni sevda yerimden vurdu yine
    zaman... şimdi sana söylenecek tek cümle:
    bende sana yetecek kadar ben kalmadı.

    (bkz: yılmaz erdoğan)
    --spoiler--
    1 ...
  27. 138.
  28. Güçlü Olacaksın Çocuk

    güçlü olmalısın çocuk...
    ne kadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
    insanlara en az yansıtmalısın
    hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler
    Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
    Tahmin bile edemesinler

    Güçlü olmalısın çocuk
    Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse
    Ağlama demiyorum, ağla
    Ama sen bile bilme ağladığını
    Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın

    Güçlü olmalısın çocuk
    Haksızlığa da uğrasan,
    en sevdiğini de yitirsen
    hatta kimsesiz kalsan
    cebinde beş kuruş paran da olmasa
    sakat da olsan...
    ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın
    Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın
    Sen, kazanmak için varsın
    Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten
    Beğenmiyorsan kuralları,
    çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi
    istemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük
    Kabullenmen lazım...
    Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen
    herkesten biri olduğunu unutmayacaksın
    Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
    anlatmaya çalışmayacaksın
    Bir de gururun üstün gelmeli
    Gururunu kişiliğin belleyeceksin;
    Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
    Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

    Güçlü olmalısın çocuk!
    Herkesten, her şeyden daha güçlü
    Ölümüne seveceksin yurdunu mesela
    yahut bir kızın kızıl saçlarını..
    Ama ölümü sen seçmeyeceksin
    Cesaretin ağır basacak
    Korkmayacaksın kimseden!
    Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
    En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
    Çok acılara şahit olacaksın
    Çok acılar tadacaksın
    isyan sözcükleri günışığına çıkmak için
    dilinin ucunda bekliyor olacaklar
    Ama sen daima sabırlı olacaksın; olmalısın;

    Çünkü güçlüsün sen;
    Öyle olacaksın;
    Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni
    Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi
    Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak
    Çözülemeyeceksin
    Birileri seni çok az da olsa anladığında,
    kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın
    Güçlü olacaksın çocuk,
    Yorulmayacaksın
    Anlatmayacaksın
    Her vurgunda daha da dik duracaksın
    Güçlü olacaksın
    Tüm kaybettiğim aşklarıma,
    Sen sahip çıkacaksın...
    0 ...
  29. 139.
  30. 140.
  31. 141.
  32. Söğüt Bahçeleri'nden aşağıda

    karşılaşmıştım aşkımla ben,

    Kar beyazı ufak ayaklarıyla

    geçiyordu Söğüt Bahçeleri'nden.

    Aşkı kolayından al dedi bana,

    yapraklar ağaçlarda büyürcesine;

    Genç ve budalaydım ben ama

    hak vermemiştim düşüncesine.

    Aşkım ve ben durmuştuk

    bir çayırlıkta nehir boyu,

    Ve o kar beyazı elini

    çökük omzuma koydu.

    Bana yaşamı kolayından al dedi,

    büyürcesine savaklarda çim;

    ama genç ve budalaydım ben,

    ve artık gözyaşı doluydu içim.

    (bkz: william butler)
    2 ...
  33. 142.
  34. en uzak mesafe ne afrika'dır, ne çin, ne hindistan
    ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldıyan.
    en uzak mesafe; iki kafa arasındaki mesafedir
    birbirini anlamayan.

    can yücel
    0 ...
  35. 143.
  36. (bkz: guerilla şiirleri)

    birçok yazar tarafından çok sevilir.
    0 ...
  37. 144.
  38. Geçer!

    Izdırabın sonu yok sanma , bu alemde geçer ,
    Ömr-i fani gibidir , gün de geçer , dem de geçer ,
    Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer ,
    Devr-i şadi de geçer , gussa-i matem de geçer ,
    Gece gündüz yok olur , an-ı dem adem de geçer ,

    Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi ,
    Çağlıyan göz yaşı mı , yoksa ki hicran seli mi ?
    inleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi ?
    Çevrilir dest-i kaderle bu şu'unun filimi ,
    Ney susar , mey dökülür , gulgule-i Cem de geçer ,

    ibret aldın , okudunsa şu yaman dünyadan ,
    Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan .
    Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan ,
    Önü yokdan , sonu boktan , bu kuru da'vadan
    Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer .

    Ne şeriat , ne tariykat , ne hakiykat , ne türe ,
    Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
    Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre !
    Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre ,
    Cennet iflas eder , efsane-i Adem de geçer .

    Serseri Neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne ,
    Girmemiştir bu avalim , bu bedyi' gözüne.
    Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne.
    Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne ,
    Hak olur pir-i mugan , sohbet-i hemdem de geçer.
    1 ...
  39. 144.
  40. Siperde Perende

    Kim der ki "Mukadderat sicimi beni bağlamaz"?
    Askını, kaskını, maskeni taksan bile..
    Namluların nazarı değdiği zaman
    Azrail'in menzilinde kim sakarlaşmaz?

    Kim der ki "Ebediyet kullanışsızdır"
    üçüncü günündeyken üç günlük dünya
    bana belki de sevap kazandırır
    çocuklarım var diye sürdürdüğüm vardiya.

    Kim der ki "Gençliğimi israf etmedim"?
    Kim ne derse desin, ıslık değil parola çığlık
    siperden mezara tepemdedir her daim
    yüzbaşı güz, albay ölüm ve general ayrılık.

    Murat Menteş
    0 ...
  41. 145.
  42. Köpek Yalnızlığım

    Benim yalnızlığım köpek yalnızlığı
    Sürer bütün sokakları boyunca dünyanın
    Nereye varsam
    Orada yalnızlığı beni bekler bulurum

    Her sabah evler boşalır
    Bir sel akar sokaklardan caddelere
    Ben kendi içimde kaybolurum
    Ne gidecek yerim vardır ne bekliyenim
    Gökyüzü saltanatım, dünya soframdır benim
    Zamanlar geçer, mevsimler değişir
    Değişmez benim kaderim
    Görür yüzüme bakanlar ilk aldanmışlığımı
    Söyler köpek yalnızlığımı gözlerim

    Ne zaman ellerin elime değse
    insan yüreğim o zaman çarpar
    Yalnızlık bir o zaman terk eder beni
    Tutar eşsiz gözlerin dağınık saçlarımdan
    O ışıktan dünyasına sürükler beni
    Ellerin bir bir ayıklar
    Eski halimden ne kalmışsa
    Doldurur sevgiyle, umutla, aşkla
    Suyum çekilmişse, içim boşalmışsa
    Verdiğin mutluluktan, sunduğun aydınlıktan
    Bir anda değişir bakışlarım
    Çözülmüş bir yumağı
    Yeniden sarmaya başlarım

    Işıkların demet demet
    Denizlerin dalga dalga gelir üstüme
    Yokluğun ölüme
    Varlığın aşka çağırır bir yandan
    Bilirim biraz sonra gideceksin
    Saatleri durduramam
    insanları öldüremem
    Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde
    Kadere karşı duramam
    Ve işte çirkin alınyazım
    Sensizliğe mahkum eder
    işte o zaman
    Yıkılmış bir şehirdir kalbim
    içinde baykuşlar öter

    Dünyaya gelişimin
    Kırkıncı yılına bir basamak kala
    Bütün basamakların çöktüğünü hissederim
    Dünyaya gelişimin
    Kırkıncı yılına bir basamak kala
    O kırk kuruş etmez kaderim
    Her adım başında beni bir kere boğmaya başlar
    Gözbebeklerim sönmeye
    Ellerim soğumaya başlar
    Taşlar yağar üstüme gökyüzünden
    Uzun, sivri iğneler saplanır tenime
    Bir kere daha içim isyanla dolar
    Bir kere daha lanet ederim dünyaya geldiğime

    Kapını açık tut, pencereni kapatma
    Yarın evinin önünden ben geçeceğim
    O zaman
    Duvarların ağladığını duyacaksın

    ilk çağırışımda gel
    ikincisinde çok geç olabilir
    Ve ben ilk çağırışında geleceğim
    ikincisinde çok geç olabilir
    Kimbilir nasılım ve nerdeyim
    Bulursan ne olur beni bırakma
    Bulamazsan aradığın yerdeyim
    Hani o toprakla denizin kesiştiği
    Kumların üzerine yorgun gölgelerin düştüğü
    Sevenlerin ürkek adımlarla buluştuğu o yerde

    Yoksul rıhtımlarda köhne gemiler
    Benden bir parça koparıp gider
    Ben hep böyle yarım, ben böyle kırık dökük
    Ne olur beni bırakma bulunca
    Ve ilk çağırışımda gel
    Sarsın krallığım yeryüzünü bir uçtan bir uca

    Elini uzatsan tutacaksın
    Yakındayım
    Baksan göreceksin
    Görsen seveceksin
    Aradığın benden başkası değil
    Farkındayım
    Benim yüreğim değil
    Kayan bir zamandır avuçlarından
    Uzat ellerini susadım
    Güzelliğin
    Bir eski şarap gibi sızıyor parmak uçlarından

    Gel diyorum
    ilk çağırışımda gel
    Gel ki
    Aydınlığında
    Bütün geceler gündüz olsun
    Dinle, uzak bir saat onikiyi çalıyor
    Ne güç anlamıyor musun
    Bir ömür boyu arayıp da seni bulmamak
    Ben yokluğunda böyle yok, böyle yoksun
    Ben yokluğunda böyle paramparça
    Sensiz olmak hiç olmamak
    2 ...
  43. 146.
  44. Ahreli bir kağıt üstüne simsiyah kapanmışım

    kazırım kendimi bir secdeden, ellerimde gizli hattatlar

    ve söze gelmez devrik duyarlıklarım

    gözlerim -hüznün dilsiz masalcısı-

    gözlerimde hiçbir dile çevrilmez intiharlar

    oysa saklı hançerimi mağrur bildiniz

    kendimin tenha bir yerinde vurulmuşum, yatarım

    orası bir denizin gölgesidir, göremezsiniz.
    Murathan Mungan.
    1 ...
  45. 147.
  46. eğer {rudyard kipling }

    bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
    ve bunun sebebini senden bildikleri zaman,
    sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen,
    eğer sana kimse güvenmezken, sen kendine güvenir
    ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen,
    eğer beklemesinin bilir ve beklemekten de yorulmazsan,
    veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen,
    ya da senden nefret edilirde sen kendini nefrete kaptırmazsan,
    bütün bunlarla beraber ne çok iyi, ne de çok akıllı görünmezsen,
    eğer hayal edebilir de hayallerinin esiri olmazsan,
    eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,
    eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır
    ve bu iki hokkabazıda aynı şekilde karşılayabilirsen,
    eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından,
    ahmaklara tuzak kurmak amacıyla eğilip bükülmesine katlanabilirsen;
    ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür
    ve kırık dökük aletlerle onları yeniden yapabilirsen;
    eğer bütün kazancını bir yığın yapıp
    ve bir yazı tura atma rahatlığı içinde kaybetmeye tahammül edebilirsen ,
    ve kaybettikten sonra bir tek kelime etmezsen
    ve kaybın hakkında bir kelimecik olsun bir şey söylemezsen ;
    eğer kalp, sinir ve kaslarını eskidikten çok sonra bile işine yaramaya zorlayabilirsen,
    ve kendinde dayan diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman
    dayanabilirsen
    eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,
    ya da krallarla gezip halktan birisi olabilirsen,
    eğer ne düşmanların, nede sevgili dostların seni incitemezse,
    eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilir,
    eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı,
    altmış saniyede koşarak doldurabilirsen,
    dünya üstüyle ve altıyla senindir.
    ve onun ötesinde sen insan sayılırsın oğlum…
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük