sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    99.
  1. istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Önce hafiften bir rüzgar esiyor
    Yavaş yavaş sallanıyor
    Yapraklar, ağaçlarda;
    Uzaklarda, çok uzaklarda,
    Sucuların hiç durmayan çıngırakları
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Kuşlar geçiyor, derken
    Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
    Ağlar çekiliyor dalyanlarda
    Bir kadının suya değiyor ayakları
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Serin serin Kapalıçarsı
    Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
    Güvercin dolu avlular
    Çekiç sesleri geliyor doklardan
    Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
    Los kayıkhaneleriyle bir yalı
    Dinmiş lodosların uğultusu içinde
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Bir yosma geçiyor kaldırımdan
    Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
    Bir şey düşüyor elinden yere
    Bir gül olmalı
    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

    istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Bir kuş çırpınıyor eteklerinde
    Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum
    Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum
    Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
    Kalbinin vurusundan anlıyorum
    istanbul'u dinliyorum.

    orhan veli kanık- istanbulu dinliyorum
    3 ...
  2. 100.
  3. Sen de gittin sudan bahanelerle
    Kırılmış kâsedir gururum artık
    Her gün selâmını göndersen bile
    Uyku tutmaz oldu huzurum artık!

    Sevgi boy vermezmiş yaban bağlarda
    Kurudu diktiğim güller ard arda
    Bir zaman şahinken ben şu dağlarda
    Şimdi kanadımdan vurgunum artık!

    Gittiğinden beri kalmadı huzur
    Güllerde koku yok, gökyüzünde nur
    Sensiz bilmem nasıl mutlu olunur
    Dibine karanlık bir mumum artık!

    Gönül avunmuyor, geçmiyor zaman
    Ne bir aşk ateşi ne de bir duman
    Bir kış ortasında kaldım ki aman
    Ne yaşım yanıyor, ne kurum artık!

    Yüzünde tel duvak, elinde kına
    Gelin olup gittin bir başkasına
    Kalsan… yıldızları verirdim sana
    Avutmaz gönlümü sürurum artık!

    Sen de gittin sudan bahanelerle
    Neylesem kaderi yenmem nafile
    Can düşmanı oldum mesafelerle
    Seni sevmek benim kusurum artık!*
    iyice aşk yarası beni benden götürmüş belli.
    1 ...
  4. 101.
  5. Sinirler

    tiklerim tutmuş çarşafın altında
    güneş ışığıyla tekrar yüzleşmek
    harbiden
    berbat bir
    şey
    neon ışıkları yanıp da
    çıplak kızlar barın
    üstünde
    hırpalayan müzikle dansettiğinde
    şehri daha çok
    seviyorum
    çarşafın altında düşünüyorum
    tarih
    sinirlerimi
    yıpratıyor
    insanlığın en hatırlanası derdi
    güneş ışığıyla tekrar
    yüzleşme cesaretidir
    aşk iki yabancının tanışmasıyla
    başlar.
    dünyayı sevmek
    imkansız.
    yatakta kalıp
    uyumayı
    yeğlerim
    serseme dönmüşüm
    günlerle sokaklar ve yıllarla
    çarşafı
    boynuma çekiyorum
    kıçımı duvara
    veriyorum
    sabahlardan kimsenin etmediği kadar
    nefret
    ediyorum.

    (bkz: charles bukowski)
    1 ...
  6. 102.
  7. BiR FOTOĞRAFA

    Karşımdasın işte...
    Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
    Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
    Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
    Tıkandığım o an,
    Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
    Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
    Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
    Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
    Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
    bitti artık hepsi...

    Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
    Bakış açım belli oldu yine.
    Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
    Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
    Dağlara çarptım her esişimde.
    Yollara küfrettim her gidişinde.

    Demiştim sana hatırlarsan:
    “Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,
    ‘zamanla bırakmamak’tir..”
    Şimdi bana, geçen o zamanın
    Unutulmaz sancısı kalır

    Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
    Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...

    NAZIM HiKMET
    0 ...
  8. 103.
  9. kanlı masal

    aklım, haklıyım, et firarını!

    ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin;
    ondan ölümümü diledin.

    mayıstı.

    seni o yüzden bağışladım!
    ben en çok mayısta su içerim
    derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar
    ben en çok mayısta öne eğerim başımı
    içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar.

    avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
    mayısta öğrenmiştim;
    ve teraslarda bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı
    ve kim bilir
    mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır
    tiril tiril bembeyaz bir giysiyle
    rüzgârda ayakların çıplak
    öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak

    kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi
    bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi
    eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan
    tam
    tam yaza girecekken
    yazın omzuna yüzünü dayayacakken
    çekip giden
    ayaklarının altından o son sığınak terası da
    acılarının veliahtı bach'ı da çekip
    gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir
    yani.. anlıyor musun.. mayıstı..

    seni o yüzden bağışladım!

    bir sesim vardı gölgenden ikmale kalan
    biliyorum, büyük çocukluktu birbirimizi sevmemiz
    cesaret işiydi, delikanlıcaydı,
    bu korkunç sevgide
    yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz
    el deymemiş yalnızlıklara kalkışmamız
    yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz

    bu evcilik oyununda bile duldum
    hatırla
    sana dizlerimi
    sana tabi bileklerimi ve topuklarımı sundum;
    çevirdikçe bedenini ruhunun radyo dalgalarında
    cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aştı
    boktu püsurdu
    hatırla, senin gözlerin çokulusluydu
    senin gözlerin ham kadınsızdı
    çamurdandı
    ağzımda getirdiğim karsuyunu
    kalbine kaçırdım! ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin
    yatağa döküldü
    yatağıma döküldün
    yatağına döküldüm
    ve ben bu sonsuz savruluşta
    o gece
    bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!

    senin oldum!

    ihanetinle pislenen küçük dolaşımımdaki kanla
    karalar çekerek ölümsüz kirpikdiplerine senin
    senin mahşer atlısı dudaklarına
    en çok da dudaklarına sokuldum!
    üşüyordum,
    üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını
    bir tay sığınırmışcasına anasına
    bana ölünle uyudum! anlıyor musun.. işitiyor musun..
    cesedine yeni baştan hayat verebilmek için
    ihtiyarladım.. ihtiyarladım..
    ben zaten kendimi aşklarda
    hep kalkışılınmış müthiş intiharlarla yaraladım!
    koştum sürekli
    bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum

    bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan
    telaşlanır, ağlar
    babasını sorar çevresindekilere
    öldüğünü bildiği halde
    adını unutur, yolunu kaybeder oturduğu evin
    bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın
    bir dikilir bir çöker ya
    kalbine secde eden intikam
    tam
    tam yaza girecekken
    yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken
    sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı
    -geri döner.. döner değil mi.. diye
    birkaç kırık sözcük.. buruşuk..
    -öldürürüm o zaman, kurtulurum.. deyip sustuğun
    -kaçarım sonra, kimse sormaz.. deyip yığıldığın
    nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı
    gibi süzülürken mayıs, ah bach!

    ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiği yavrum!
    talanım! artanım! eksik kalanım! yarım kalanım!

    nasıl yedirirdim ihanetini kendime
    o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım
    herşey ama herşey elele mayıstı
    seni o yüzden bağışladım!

    uzanıp topraktan çıkarttın beni
    tozumu sildin, hohladın, parlattın
    ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin;
    ondan
    -gidecektin, mecburdun, hepsi gibi-
    affını diledin.

    mayıstı. mecburdum.
    seni o yüzden bağışladım!

    küçük iskender.
    2 ...
  10. 104.
  11. haksızlık

    kadınları sevmek bir kadına haksızlık etmek demektir.
    bir kadını sevmek kadınlara haksızlık etmek demektir.
    özdemir asaf
    0 ...
  12. 105.
  13. Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
    Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
    Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
    Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.

    Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
    Koşar adım gitmeli onların arkasından.
    Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
    ileriye atılmak ve sonra dönmemektir.

    Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık...
    Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
    Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
    Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.

    Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
    Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
    Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
    Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...

    (bkz: hüseyin nihal atsız)
    2 ...
  14. 106.
  15. su- i tedbirimle yahu öyle boklaştı işim;
    ağzıma sıçtı felek hemde sikti geçmişim.

    (bkz: neyzen tevfik)
    1 ...
  16. 107.
  17. Pazar Akşamları

    Şimdi kılıksızım, fakat
    borçlarımı ödedikten sonra
    ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak
    ve ihtimal sen
    yine beni sevmeyeceksin.

    bununla beraber pazar akşamları
    sizin mahalleden geçerken,
    süslenmiş olarak,
    zannediyor musun ki ben de sana
    şimdiki kadar kıymet vereceğim ?

    (bkz: orhan veli kanık)
    1 ...
  18. 108.
  19. Ey milletim
    Ben Mustafa Kemalim.
    Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim
    Hala en hakiki mürşit değilse ilim
    Kurusun damağım dilim.
    Özür dilerim
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın diktiğiniz heykellerimi

    Özgürlük hala en yüce değer
    Değilse eğer
    Pırangalı kalsın diyorsanız köleler
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın diktiğiniz heykellerimi.

    Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı
    Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı
    Baş tacı edebiliyorsanız
    Sanatın içine tüküren adamı
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın diktiğiniz heykellerimi;

    Yetmediyse acısı şiddetin,savaşın
    Anlamı kalmadıysa
    Yurtta Sulh dünyada barışın.
    Eğer varsa ödülü silahlanmayla yarışın
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın diktiğiniz heykellerimi;

    Özlediyseniz fesi, peçeyi
    Aydınlığa yeğliyorsanız kara geceyi
    Hala medet umuyorsanız
    Şıhtan,şeyhden,dervişten
    Şifa buluyorsanız
    Muskadan,üfürükçüden
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın diktiğiniz heykellerimi;

    Eşit olmasın diyorsanız
    Kadınla erkek
    Karaçarşafa girsin diyorsanız
    Yobazın gazabından ürkerek
    Diyorsunuz ki okumasın
    Kadınımız kızımız
    Budur bizim alın yazımız
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın diktiğiniz heykellerimi;

    Fazla geldiyse size
    Hürriyet,Cumhuriyet
    Özlemini çekiyorsanız
    Saltanatın,sultanın
    Hala önemini anlamadıysanız
    Millet olmanın
    Kul olun ümmet kalın
    Fetvasını bekleyin şeyhülislamın
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın diktiğiniz heykellerimi;
    Rahat bırakın beni;..

    Süleyman Apaydın-Yıkın Heykellerimi
    2 ...
  20. 109.
  21. Dağ başında bir avcı kulübesi
    Yerler diz boyu kar
    Ocakta ateş
    Dışarıda rüzgar
    Hadi gel
    Önce sevişmeliyiz uzun uzun
    Yerdeki ayı postunun üzerine uzanmalıyız
    Bütün vücudunu santimetrekarelere ayırıp
    birer birer öpmeliyim
    Ve sonra sımsıkı sarılmalıyım sana
    Böylece ölmeliyiz
    Aradan yıllar geçip
    Bizi buldukları zaman
    Etlerimiz çürümüş olsa da
    Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden
    Hadi gel
    Nefes almak hüner değil
    Seninle ölmek istiyorum.

    (bkz: ümit yaşar oğuzcan)
    0 ...
  22. 110.
  23. ...

    Yumulu göz kapaklarımın içindesin sevdiceğim
    Yumulu göz kapaklarımın içinde şarkılar
    Şimdi orda her şey seninle başlıyor
    Şimdi orda hiçbir şey yok senden önceme ait
    Ve sana ait olmayan

    Nazım Hikmet Ran
    3 ...
  24. 111.
  25. davet

    dörtnala gelip uzak asya'dan
    akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
    bu memleket bizim!
    bilekler kan içinde, dişler kenetli
    ayaklar çıplak
    ve ipek bir halıya benzeyen toprak
    bu cehennem, bu cennet bizim!
    kapansın el kapıları bir daha açılmasın
    yok edin insanın insana kulluğunu
    bu davet bizim!
    yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine
    bu hasret bizim!

    nazım hikmet ran

    edit: imla
    4 ...
  26. 112.
  27. Ölümü düşünüyorum

    O büyük yalnızlık içindeyim

    Kulaklarımda duymadığım bir musiki

    Kaskatı kesilmişim kalbim durmuş

    Artık hiç bir şeyi görmüyor gözlerim

    içimde ne bir umut ne yasama zevki

    Elim ayağım buz gibi olmuş

    Olumu düşünüyorum

    Kulaklarımda duymadığım bir musiki

    Olumu düşünüyorum

    Lalelimde bir sokaktan tabutum geçiyor

    Saygı durusunda bilmediğim insanlar

    Butun pencereler acık biri kapalı

    Kederlerim ümitlerim hayallerim

    Ve gelen bir iki dost mezarlığa kadar

    Sonra kadınlar gözleri yaşlı

    Olumu düşünüyorum

    Butun pencereler açık biri kapalı

    Kederlerim ümitlerim hayallerim ......

    umit yasar oguzcan
    2 ...
  28. 113.
  29. Şimdi evime girsem bile
    Biraz sonra çıkabilirim
    Mademki bu esvaplarla ayakkaplar benim
    Ve madem ki sokaklar kimsenin değil.

    ORHAN VELi KANIK
    2 ...
  30. 114.
  31. Üçüncü Şahsın Şiiri

    Gözlerin gözlerime değince,
    Felaketim olurdu ağlardım.
    Beni sevmiyordun bilirdim.
    Bir sevdiğin vardı duyardım.
    Çöp gibi bir oğlan ipince,
    Hayırsızın biriydi fikrimce,
    Ne vakit karşımda görsem,
    Öldüreceğimden korkardım,
    Felaketim olurdu ağlardım.
    Ne vakit Maçka'dan geçsem,
    Limanda hep gemiler olurdu,
    Ağaçlar kus gibi gülerdi,
    Bir rüzgar aklımı alırdı,
    Sessizce bir cigara yakardım,
    Kirpiklerini eğerdin bakardın,
    Üşürdüm içim ürperirdi,
    Felaketim olurdu ağlardım.

    Aksamlar bir roman gibi biterdi,
    Jezabel kan içinde yatardı,
    Limandan bir gemi giderdi,
    Sen kalkıp ona giderdin,
    Benzin mum gibi giderdin,
    Sabaha kadar kalırdın,
    Hayırsızın biriydi fikrimce,
    Güldü mü cenazeye benzerdi,
    Hele seni kollarına aldı mı,
    Felaketim olurdu ağlardım.

    Attila ilhan
    4 ...
  32. 115.
  33. BENCE ŞiMDi SENDE HERKES GiBiSiN
    Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor ,
    Onlardan kalbime sevda geçmiyor ,
    Ben yordum ruhumu biraz da sen yor ,
    Çünkü bence şimdi herkes gibisin .

    Yolunu beklerken daha dün gece ,
    Kaçıyorum bugün senden gizlice ,
    Kalbime baktım da işte iyice ,
    Anladım ki sen de herkes gibisin .

    Büsbütün unuttum seni eminim,
    Maziye karıştı şimdi yeminim,
    Kalbimde senin için yok bile kinim ,
    Bence sen de şimdi herkes gibisin .

    NAZIM HiKMET
    4 ...
  34. 116.
  35. Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    yorulmuşsundur;
    nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
    susamışsındır;
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır;
    beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi yoksuldur odam.

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    ayağını basdın odama
    kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
    güldün,
    güller açıldı penceremin demirlerinde
    ağladın,
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

    NAZIM HiKMET
    2 ...
  36. 117.
  37. Aşk

    biz seninle ikimiz şubat gibiydik,
    kayadan düşsek ağrımazdı bir yerimiz,
    küçücük bir taş görsek irkilirdik.

    öyle sıkılırdık ki birbirimizden içimiz kalkardı.
    bir şiiri tersten okumak bile anlamlıydı.
    karıncaları başparmağınla ezmek,
    sinek kanatlarını yakmak o günlerde...

    hiç boş kalmayan ama hep yalnız
    bir otel odası gibiydik seninle
    boşuna aldatılırdık, boşuna susardık,
    boşuna bakardık çöken bir balkondan kendimize.

    bir anlam veremezdik çekip gitmememize,
    her aşk;
    aynıdır zaten çoğalır kan kaybettikçe

    Altay Öktem
    1 ...
  38. 118.
  39. ne hasta bekler sabahı,
    ne taze ölüyü mezar,
    ne de şeytan bir günahı,
    seni beklediğim kadar.

    geçti, istemem gelmeni,
    yokluğunda buldum seni,
    bırak vehmimde gölgeni,
    gelme, artık neye yarar?

    necip fazıl kısakürek - beklenen
    6 ...
  40. 119.
  41. murathan mungan-yalnız opera
    ataol behramoğlu- ben tek başıma ne yapabilirim
    oruç auroba-özlediğin gidip göremediğindir ,o

    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü biri
    Ve hiçbirşey yapmamaya karar verdi
    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü bir öteki
    Ve yalnızlığının kuytuluğuna çekildi.
    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü bir üçüncü
    Ve tek başına düşünmeyi sürdürdü
    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü yüzbinler
    Ve tek başınalıklarını sürdürdüler .
    Ben tek başına ne yapabilirim Diye düşündü milyonlar.
    miyonlarcaydılar Ve tek başınaydılar.
    Bu arada birileri Onlar adına Karar vermekteydi
    Tek başına olduklarını sananlar Topluca ortadan kaldırıldılar.
    3 ...
  42. 120.
  43. sayılarda çoğalmak, niçin, ne olmak için?
    bir tek hiçtir çarpışı, kırk milyona bir hiçin...

    hiç
    necip fazıl kısakürek
    1 ...
  44. 121.
  45. hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    yorulmuşsundur;
    nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
    susamışsındır;
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır;
    beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi yoksuldur odam.

    hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    ayağını basdın odama
    kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
    güldün,
    güller açıldı penceremin demirlerinde
    ağladın,
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

    hoş geldin kadınım
    nazım hikmet ran
    1 ...
  46. 122.
  47. 123.
  48. Adam yaşama sevinci içinde
    Masaya anahtarlarını koydu
    Bakır kâseye çiçekleri koydu
    Sütünü yumurtasını koydu
    Pencereden gelen ışığı koydu
    Bisiklet sesini çıkrık sesini
    Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    Adam masaya
    Aklında olup bitenleri koydu
    Ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
    Adam masaya onları da koydu
    Üç kere üç dokuz ederdi
    Adam koydu masaya dokuzu
    Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    Uzandı masaya sonsuzu koydu
    Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    Masaya biranın dökülüşünü koydu
    Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    Tokluğunu açlığını koydu

    Masa da masaymış ha
    Bana mısın demedi bu kadar yüke
    Bir iki sallandı durdu
    Adam ha babam koyuyordu.

    (bkz: masa da masaymış ha)
    (bkz: edip cansever)
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük