sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    621.
  1. Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur
    Herkesi sen dost mu sandın belki ağyar olur
    Sadıkane belki ol bu alemde dildar olur
    Yar olur ağyar olur dildar serdar olur.
    0 ...
  2. 622.
  3. Gözlerin gözlerime değince
    Felaketim olurdu, ağlardım
    Beni sevmiyordun, bilirdim
    Bir sevdiğin vardı, duyardım
    Çöp gibi bir oğlan, ipince
    Hayırsızın biriydi fikrimce
    Ne vakit karşımda görsem
    Öldüreceğimden korkardım
    Felaketim olurdu, ağlardım
    Ne vakit Maçka'dan geçsem
    Limanda hep gemiler olurdu
    Ağaçlar kuş gibi gülerdi
    Sessizce bir cigara yakardın
    Parmaklarımın ucunu yakardın
    Kirpiklerini eğerdin, bakardın
    Üşürdüm, içim ürperirdi
    Felaketim olurdu, ağlardım
    Akşamlar bir roman gibi biterdi
    Jezabel kan içinde yatardı
    Limandan bir gemi giderdi
    Sen kalkıp ona giderdin
    Benzin mum gibi giderdin
    Sabaha kadar kalırdın
    Hayırsızın biriydi fikrimce
    Güldü mü cenazeye benzerdi
    Hele seni kollarına aldı mı
    Felaketim olurdu, ağlardım.

    Atilla iLHAN
    0 ...
  4. 623.
  5. kızsın istiyorum yerli yersiz bana..
    karışsın, burnunu soksun hayatıma.
    karışsın, yaptıklarıma !
    azda kıskansın istiyorum.
    üzerime titresin korusun kollasın istiyorum.
    benim onu kimselerle paylasamadığım gibi
    oda beni sahiplensin..
    zamanla sevsin istiyorum.

    sevgilim olsun istemiyorum, sevdiğim olsun istiyorum.
    her gün görmek değil benim olduğunu bilmek istiyorum.
    öpmek değil,elini tutmak istiyorum.
    iki günlük değil ebediyen sürsün istiyorum.
    uğruna ölmek değil onun için yaşamak istiyorum.
    çok mu şey istiyorum.
    1 ...
  6. 624.
  7. Yeryüzünde yalnız benim serseri,
    Yeryüzünde yalnız ben derbederim.
    Herkesin dünyada varsa bir yeri,
    Bende bütün dünya benimdir derim.
    Yıllara gezdirdim hoyrat başımı.
    Aradım bir ömür,arkadaşımı.
    Ölsem dikecek yok mezar taşımı:
    Halime ben bile hayret ederim.
    Gönlüm ne dertlidir,ne de bahtiyar.
    Ne kendisine yar,ne de kimseye yar,
    Bir rüya uğrunda ben diyar diyar,
    Gölgemin peşinde yürür giderim.

    nfk - serseri
    0 ...
  8. 625.
  9. 626.
  10. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
    Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
    O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
    O benimdir, o benim milletimindir ancak!

    Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
    Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
    Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
    Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
    Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
    Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

    Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
    Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
    Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
    'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

    Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
    Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
    Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
    Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

    Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
    Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
    Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
    Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
    Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
    Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
    Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

    Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli:
    Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
    Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
    Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

    O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
    Her cerîhamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım;
    Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
    O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

    Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
    Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
    Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
    Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
    Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

    mehmet akif ersoy
    0 ...
  11. 627.
  12. Alışma bana, ne yapacağım belli olmaz..
    Bugün varım yarın birden yok olurum..
    Dokunma bana,kapanmamış yaralarla doluyum..
    Canımı acıtma, bir yarada sen açma..
    Sevme beni yoğun duygularımda kaybolursun tutuşursun.
    ......isteme beni, yasaklarla boğuşursun, engellerle doluyum..
    Çözmeye çalışma sakın, seninle karışır iyice kördüğüm olurum..
    2 ...
  13. 628.
  14. Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
    Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var

    N'ola kan tökmekde mâhir ola çeşmüm merdümü
    Nutfe-i kâbildürür gamzen kimi üstâdı var

    Kıl tefâhur kim senün her var men tek âşıkun
    Leylî'nin Mecnûn'u Şîrîn'ün eger Ferhâd'ı var

    Ehl-i temkînem meni benzetme ey gül bülbüle
    Derde yoh sabrı anun her lâhza min feryâdı var

    Öyle bed-hâlem ki ahvâlüm görende şâd olur
    Her kimün kim devr cevrinden dil-i nâ-şâdı var

    Gezme ey gönlüm kuşu gâfil fezâ-yı ışkda
    Kim bu sahrânun güzer-gehlerde çok sayyâdı var

    Ey Fuzûlî ışk men'in kılma nâsihden kabûl
    Akl tedbîridür ol sanma ki bir bünyâdı var..

    (bkz: fuzuli)
    0 ...
  15. 629.
  16. (bkz: hürriyet kasidesi)

    bilhassa ülke gündemi ile her temas edişimizde...
    1 ...
  17. 630.
  18. sözlük yazarlarının sevdiği şiirler topluluğu...
    0 ...
  19. 631.
  20. kimi sevsem sensin senden ibaret
    hepsini senin adınla çağırıyorum
    arkamdan şımarık gülüşüyorlar
    getirdikleri yağmur sende unuttuğum
    hani o sımsıcak iri çekirdekli
    senin gibi vahşi öpüşüyorlar
    kimi sevsem sensin hayret
    in misin cin misin anlamıyorum.

    atilla ilhan
    0 ...
  21. 632.
  22. Uludağdayım uludağda
    Karı syrediyorum karı
    Donu çözülmüş buz gibi karı
    Masamda biram
    Hani ya rakım
    Herkes skiyle kayıyor
    Benim skim kırık
    ismim orhan veli kanık *
    1 ...
  23. 633.
  24. Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
    Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
    Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
    Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
    Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
    Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
    Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.

    Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
    Ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü.

    Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
    Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
    Onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
    Kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
    "Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
    Tükürsek cinayet sayılıyor artık
    Ama nerede kaldılar, özledim gülüşlerini onların.

    Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
    Tek yaprak bile kıpırdamıyor nedense
    Ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
    Alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
    Kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
    Ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
    Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük.

    Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
    Okuduğum bütün kitaplar paramparça
    Çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
    Bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
    Bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
    Sarmaşık aydınlar, arabesk hüzünler
    Bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma.

    Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
    Ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
    Kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
    Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
    Biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
    Ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
    Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük.

    içimde zaptedilmez bir kırma isteği
    Dizginlerini koparan bir at sanki bu
    Soluk soluğa kalıyorum her sonbahar
    Ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
    Bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
    Bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
    Ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim.

    Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
    Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez
    Şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
    Geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
    Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
    Sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
    Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük.

    Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
    Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
    Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
    Oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü
    ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
    Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
    Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün.
    0 ...
  25. 634.
  26. kırdın mı incittin mi birilerini
    kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
    kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
    yeniden düşünmeliyim
    dostluklarımı, ilişkilerimi
    gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
    yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
    borçlarımı ödedim mi?
    doğru seçtim mi soruların fiillerini?
    tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
    giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
    geri verdim mi aldıklarımı:
    aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
    kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
    yokladım mı duygularımı
    hâlâ sevebiliyor muyum insanları?
    ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
    ovmalı umutları
    saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
    ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
    mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
    arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
    gece telefonları, ıssız konuşmalar
    mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
    uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
    o kadar çok anlattım ki
    kendime kaldım anlatmaktan...
    bunaldım kendisiyle boğuşmasını
    başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
    usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
    ofset duyarlılıklardan
    kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
    'içtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği
    kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
    aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
    vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
    bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
    hâlâ bir umut var mıdır
    çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
    ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
    sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
    açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
    kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
    sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
    senin ve benim , yani bizim için...
    1 ...
  27. 635.
  28. Ve bir mavi şarap gözlerindeki,
    musiki gölgelerinde yorgun.
    Sen hep öylesine güzel sevdalım,
    ben sana Allahsızcasına vurgun.

    Ahmed arif.
    1 ...
  29. 636.
  30. astral astral gezerken
    aşık oldum ben sana
    gel üçüncü gözüm ol
    dalalım kozmozlara.
    0 ...
  31. 637.
  32. umut sarıkaya'dan geliyor;

    gör performansımı

    kaan dobra'nın takıma yeni geldiği günlerdi aşkım
    off ne alakası var şimdi deyip
    dinlememezlik etme, dinle bi kere.
    kaan dobra takıma yeni gelmişti.
    yalan söylemiyim sanırım antep maçıydı.
    maç neredeyse bitmiş.
    skor kesindi..
    hoca maçın 89. dakikasında oyuna aldı kaan'ı
    sahada herkes çok yorgundu.
    bi tek kaan, civelek gibi koşuyordu sağa sola.
    ben de dahil herkes güler gibi bakıyordu kaan'a.
    aa kerize bak aa enerjike bak diye.
    ama hoca beğendi kaan'ın performansını
    diğer maçta daha çok yer verdi.
    bir diğer maçta daha bi çok.
    ve bugün kaan dobra, kaan dobraysa
    o 89. dakika yüzündendir.
    şimdi gelelim sadede.
    ben de ilişkimizi kurtarmak için
    89. dakikada oyuna girmiş bir oyuncu gibi
    koşuyorum, çırpınıyorum.
    gör performansımı diye.
    sev beni diye...
    0 ...
  33. 638.
  34. O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Kadının hayali minnacık bir evdi,
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan bir ev.

    Bir dev gibi seviyordu dev.
    Ve elleri öyle büyük işler için
    hazırlanmıştı ki devin,
    yapamazdı yapısını,
    çalamazdı kapısını
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan evin.

    O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Mini minnacıktı kadın.
    Rahata acıktı kadın
    yoruldu devin büyük yolunda
    Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
    girdi zengin bir cücenin kolunda
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan eve.

    Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
    dev gibi sevgilere mezar bile olamaz;
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan ev...

    nazım hikmet
    0 ...
  35. 639.
  36. Dur bırak,

    kaynasın kahvenin suyu.

    Bana istanbul'u anlat nasıldı,

    bana Boğaz'ı anlat nasıldı?

    Haziran titreyişlerle, kaçak yağmurlarla,

    yıkanmış kurumuş o yedi tepe

    ana şefkati gibi sıcak güneşte

    insanlar gülüyordu de

    trende vapurda otobüste

    yalan da olsa hoşuma gidiyor

    söyle ...

    hep kahır, hep kahır, hep kahır

    bıktım be!

    dur bırak kalsın açma titreyişim,

    bana istanbul'u anlat nasıldı?

    Şehirlerin şehrini anlat nasıldı?

    Beyoğlu sırtlarından bir yasak

    gözlerimle bakıp,

    köprüler, Saray burnu, minareler ve Halic'e

    diyiverdim bir merhaba gizlice.

    insanlar gülüyordu de,

    trende vapurda otobüste,

    yalan da olsa hoşuma gidiyor,

    söyle ...

    hep kahır, hep kahır, hep kahır

    bıktım be!

    dur kıpırdama kal biraz öylece

    ne olur

    kokun istanbul gibi,

    gözlerin istanbul gecesi gibi,

    Şimdi gel sarıl bana kınalım,

    gök kubbenin altında

    orda da beraber

    çok şükür diyerek,

    yeniden başlamanın hayali

    hasretimin köyünde sanki bir

    pınar gibi

    insanlar gülüyordu de

    trende vapurda otobüste

    yalan da olsa hoşuma gidiyor

    söyle ...

    hep kahır, hep kahır, hep kahır

    bıktım be!*
    0 ...
  37. 640.
  38. sana kızamam ben...
    gecikmişliğim senin suçun değil,
    biliyorum, benim erkenciliğimden...
    beni tarih kitaplarında okuyorsun,
    beni bir geçmiş zaman eki yapıp,
    en sevdiğin cümlenin sonuna koyuyorsun...
    ben seni dünde ararken,
    sen henüz gelmemiş bir yarında bekliyorsun...

    sana kızamam ben....
    senin gülüşüne sızılandım,
    ve seni bildiğim o gün,
    ansızın yitirişime hazırlandım...
    bana hep hüznümü yaşarken dokunuyorsun...
    biliyorum, senin açmamış bir gülün var,
    ve yakınlaştıkça,
    o gülün özüne kokuyorsun...

    (bkz: hüseyin kahraman)
    0 ...
  39. 641.
  40. zar tutuyorsun ey hayat bu kaçıncı sevgili
    yanlış ata oynamışım gözlerim öyle dedi.

    pır pır diye ses çıkardı yürürken yüreğimden
    denizleri sulardım tozmasın diye deniz
    sporu çok severdim çiçeğe yem vermeyi
    kuşlara binerdim ve kaçardım basından
    bak buraya yazıyorum diye milyar kelimeyi
    ziyan eden de bendim hem de hiç sıkılmadan.

    güzeldim de galiba bunu nasıl söylesem:
    eline sağlık tanrım leyla çok güzel olmuş
    tanrım eline sağlık dünya da çok güzel olmuş
    keşke biraz ölmesem.

    tenekeci'm
    0 ...
  41. 642.
  42. 608
    senin için yalnız bıraktım kendimi.
    neşterden bozma bir tahterevalli üzerindeyim de
    kimseyle oynamak istemiyorum sanki
    kimse yok karşımda
    buna rağmen yerde karşımdaki oturak,
    evet yerde! hem boş hem yerde!
    havada olan benim havada asılı olan!
    ben varsam bir ağırlığım da olmalıydı halbuki benim
    yanlış mı?

    eksik buluyor musun hiç göremediğin yerlerini?
    buluyorum ben
    "nasılsın"; diyorlar mesela
    iyidirdiyorum ne olsun,aynı
    sonra diyorum ki kendime
    "ben istenmiyor olmakla ilgiliyim"

    bi kaç bir şey var hiç unutmuyorum
    bi kere karşılaştık ya hatırlıyor musun ne kadar güzeldi
    eski sevgililer neden arkadaş olamasın tadındaydı gerçi ama güzeldi
    sen çok güzeldin
    geceydi,evine kadar yürüdük
    yoruldun çok
    hafif kızardı yanakların
    azıcık alkollüydün
    özlemiş gibiydin üstelik beni
    çok konuşmadın
    bi kaç bir şey anlattın ki önemsemiyordun anlattıklarını
    ama gözlerin parlıyordu,anlatabiliyor olmayı sevmiş gibiydin
    "nasılsın" dedin sonra birden
    gerçekten "nasılsın" diyordun
    "iyidir" dedim ben
    "ne olsun,aynı"demedim
    çok mutluydum çünkü
    utanmasam ağlayacaktım

    o kadar yakın mıydı senin evin çok çabuk varmadık mı?
    çok mu hızlı yürüdük ki ben mi hızlı yürüttüm seni?
    ve sen o apartmana ne zaman girdin de ne zaman söndü o ışık?
    sonra ben dedim ki kendime
    "ben istenmiyor olmakla ilgiliyim"
    utanmadım ağladım

    nasılsın Su?mutlu musun?
    büyüksün benden farkında mısın
    havada olan benim havada asılı olan
    artık debelenmiyorum ayna önünde iyi göründüğüm bi açı yakalayana kadar
    kabullendim bile sayılır çirkinliğimi
    temizlemiyorum odamı
    heyecanla uyanmıyorum
    "nasılsın" diyorlar mesela
    "iyidir" diyorum
    "ne olsun aynı"

    senin için yalnız bıraktım kendimi
    fedakar aşık tadında değil yada aklanmaya çalışan yahuda tadında
    öyle bıraktım işte elimde olmadan
    hiçbir şey talep etmeden bıraktım
    hatta bir ölü nasıl aklayamazsa kendisini
    öyle

    bi kaç bir şey var hiç unutmuyorum dedim ya
    terminalleri de unutmuyorum
    sen giderken daha soğuk olurdu terminaller
    ağlardın bazen,ben ağlamazdım
    bir mecburiyeti çoktan kabullenmiş hatta o mecburiyete alışmış gibi susardım.
    güçlü biri gibi susardım ki
    yemin ederim kimsenin yanında senin yanında hissettiğim kadar güçsüz hissetmezdim kendimi
    (bilmiyorum güçsüz mü doğru kelime aciz mi)
    bu her zaman böyleydi
    en çok terminallerde böyleyi bu
    kıskançlık krizi oldu sonra böyleydi bu dediğimin adı
    yemin ederim olsun istemedim ben kendi kendine oldu
    depresyon oldu sonra
    oldu işte bir şeyler
    neticede ben unutmuyorum terminalleri ki
    ne zaman gitsem o terminallere(sadece gitmek zorunda olduğum zamanlarda gidiyorum)
    çatlaklar görüyorum yerlerde
    büyük bir hüzün görüyorum o çatlaklardan havaya karışan
    neden kimse görmüyor bunu da bir ben görüyorum?

    ve Su,
    bir mecburiyeti çoktan kabullenmiş hatta o mecburiyete alışmış gibi
    yalnız bıraktım kendimi senin için
    sıfır altı gün sıfır sekiz gece sustum önce
    sonra "iyidir"dedim "ne olsun aynı"
    ve bakıp aynada gittikçe çirkinleşen yüzüme
    "ben" dedim "ben istenmiyor olmakla ilgiliyim"
    ve Su,
    alıştım ben
    alıştım...

    hatta evrenin bütün yalnızlıklarını üstüme alındım.

    emre aydın
    1 ...
  43. 643.
  44. Üç harf yan yana kaç şekilde gelir bilir misin?
    Aşk dersin,sen dersin,ben dersin
    Sen ben biter biz dersin
    Gün gelir git dersin
    Peki,dur kelimesinden haberdar değil misin?
    Dur demeyi bilmez misin?
    Git demek kolay
    Dur diyebilecek kadar yürekli misin?
    can yücel

    Bizler susuyorduk
    Bilmek acı çekmektir. Ve bildik;
    Karanlıktan çıkıp gelen her haber
    Gereken acıyı verdi bize:
    Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
    Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
    Değişime uğradı acılar.
    Gerçek bu ölümde yaşam oldu.
    Ağırdı sessizliğin çuvalı.
    pablo neruda

    gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki
    çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben
    koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
    bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
    ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
    gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.
    nazım hikmet ran
    0 ...
  45. 644.
  46. gecenin yarısı;
    bir kitabın orta yerinden başlamak gibiydi seninle birlikte olmak.
    başını anlamadan sona yaklaşmak.
    sonunu okuyamadan uyuyakalmak.
    ve uyandığında kaldığın sayfayı karıştırmak .
    işte böyle bir şeydi seni yaşamak.
    yarım yamalak!
    2 ...
  47. 645.
  48. Evet, isyan

    Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim
    göğsünde hazin ayak izleri eski Şubatların
    onu yaralar kıpırdatıyor
    ve o sertelmektedir yaralardan
    kasıklarına boşalmaktadır nal sesleri.
    Keserle yontulmuş bir ağzı var sabahın
    varınca bayrakları, marşları duyuyorum
    başım çılgınca sarsılan dallarla uğraşıyor
    durup dineliyorum bütün taframla
    bütün taframla, bütün yumruklarım, bütün
    hantal yüreklerin olduğu orda.
    Kesik kolları var aşkın
    döl ve inat barındıran.
    Hırpani bir okşayışla akşam
    yanaşınca çocuklara
    ben karakavruk yüzümün arkasında
    kırbaçlayarak büyüttüğüm ağrıyı bırakıyorum
    bana ne çerçilerden, çerilerden, kullardan
    halksa kal'am onu kal'a kılan benim
    boşanır damarlarıma yılların kahraman gürültüsü
    çünkü kavganın göbeğidir benim yerim.
    Ay vurunca çatlatır göğsümdeki mahşeri
    çünkü kavganın göbeğidir benim yerim
    canlarım, kollarında Parti pazubentleri
    dik başlar, erkek haykırışlarla
    göndere, en yukarlara çekiyorlar
    en yukarlara çatlıycak kadar aşki yüreklerini.
    yıllardır çocuk başları akıyor yamacımızdan
    yıllardır balçıklı bir hayvan çeperlerimizde
    kentlimiz cebinde cinayet fotoğraflarıyla sofraya oturuyor
    köylü -biraz sessizlik- ne tuhaf bir kelime?
    Asfalt yakıyor genzimi
    asfalt adamlarını topluyor aramızdan
    yıkılıp omuzdaşlarının seslerine
    yıkılıp bir boran içinde toplayarak çiçeklerimi.
    Ben merd-i meydan
    yani toprağın ve kanın gürzü
    güllerin bin yıllık mezarı bendedir
    yukardan bakarım efendilerin pusatlarına
    insanların bütün sabahlarını merak ederim
    gök hırpalanmaktadır merakımdan
    ıtır kokan benim yumruklarımdır
    benim kavgamdır o, aşk diye tanınan.

    Alanlara çok bilenmiş yüreğim alanlara
    vurulsun kösleri şu gavur sevdamızın
    vursun isyanın bacısı olan kanım karanlığa
    Zülkf de vursun.
    Yüzüne ay kırıkları çarpıp uyansın sevdiğim.

    ismet özel.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük