sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

entry1812 galeri42
    301.
  1. Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
    Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

    Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
    Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

    Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
    Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

    Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
    Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

    Hadi git, benden sana dilediğince izin,
    Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

    Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
    Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

    Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
    Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

    Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
    Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

    Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,
    Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

    Her darbene tahammül edecektir bedenim,
    Gururum mani olur perişanıma benim.

    Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
    Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

    Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
    Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

    Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
    Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

    Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
    Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

    Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
    Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

    Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
    Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

    Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
    Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

    Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;
    Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

    Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
    Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...
    Cemal SAFÎ
    0 ...
  2. 302.
  3. Açılmamış bir şarap şişesiydim,
    Ki öyle kaldım
    Acımı köpürtmedim,
    içime sağdım
    Gözyaşlarımı göstermedim,
    Ki sildim
    Özgürlüğüm beni tutsak düşürdü,
    Başaramadım

    içimde kara kara bulutlar sallandı,
    Ki sallandılar
    Dışarı yağamadım

    Ve yenildim ve sustum.

    edip cansever
    1 ...
  4. 303.
  5. Ve gözlerim gelir geçer içimde,
    Su içerken,sen sokulurken akşam kızıllığına,
    Ekmeği bölerken,
    Yalnızsam,yıllar nasıl geçmişse aradan,
    unutmak kolay sanmışsa şarkılar
    şiirler yalan yazmışsa ayrılığı,
    kör olsun öszlerim unuttuysam adını
    an gibi aklımdasın...

    Gelir geçer gemiler
    belki sende geçersin diye
    bir kumru konar her sabah pencereye
    bir mailadı taşır gece bir yıldız,
    Soğuk olur, üşürsün ya adamakıllı,

    Hani sarılırsın kendine,
    Hani aklın karışır,
    Bu bir divaneliktir gönül ah'a alışır,
    Ömrüm bitse ne çıkar,
    Can gibi aklımdasın...


    Gündür bu geçer gider,
    Belki bir şey kalmaz sanırsın,
    Yani bir sabah uyandığında,
    Ne hayatın tortusu, ne kokusu alışmışlığın,
    Her şey başka olacaktır,
    Başka bir otobüs, başka bir gazete,
    Resimlerden silinecek yüzün belki de
    Ne adın, ne sanın,
    Bir şafak vakti açınca gözlerini,
    Bir merhabayla,
    Yeniden kurulacak dünya,
    Ve sen her şafak,
    Nan gibi aklımdasın...


    Bazen bir şey geçer içinden insanın,
    En ücra yerlerinden, cesaret gibi bir şey,
    Ne olacak işte, kömür yanmıyorsa eskisi kadar güzel,
    Fasulyenin tadı yoksa,
    Şarkılar yakmıyorsa içini,
    Sadri Alışık öyle güzel ağlamıyorsa,
    Aşık olmayı beceremiyorsa izzet Günay Mahallenin en güzel kızına,
    Denizin tuzu, Yalnızlığın bahanesi yoksa,
    Bir bıçak saplanınca yüreğinin tam ortasına,
    Zannetmeki ölmek zor, ölmek kolay, kolay da!
    Kan gibi aklımdasın...

    Bu da geçer, her sabah kanayacak değil ya,
    Bakarsın taze ekmek çıkarır köşedeki fırın,
    Biraz da helvası bizim bakkalın,
    Senden ayırdığım üç beş zeytin,
    Otururum sofraya,
    Her lokmada geçer acısı belki bırakılmışlığın,
    Bende unuturum, nasıl unutulursa sana susuzluğum,
    Ve nasıl becerdiysem kahrolmayı,
    Öyle unuturum,
    Ekmek gibi, Nan gibi aklımdasın...


    Ve gözlerin gelir geçer içimden,
    Su içerken,
    Sen sokulurken akşam kızıllığına,
    Ekmeği bölerken,
    Yalnızsam, yıllar nasıl geçmişse aradan,
    Unutmak kolay sanmışsa şarkılar,
    Şiirler yalan yazmışsa ayrılığı,
    Kör olsun sözlerim, unuttuysam adını,
    An gibi aklımdasın...

    An gibi aklımdasın...

    Aklımdasın....
    0 ...
  6. 304.
  7. Ten,tir-tir titrerken kanamalı mutsuzluklarda,
    Tentürdiyotlara dip
    notları dibe vurmuş pansumanlar düşer,
    Aşk kanamalı bir yürek mevzu.

    Sargı
    bezleri bezdi sarmaktan beni,
    Sargıları yargılamadan,
    Sessiz
    sissiz dokunup,
    Bitişime dikiş atmanın talebindeyim.

    Hiç
    olmadı,
    Kabuk bağla Sevgili.
    0 ...
  8. 305.
  9. Sana gelince...
    Ne ben Sezarım,
    Ne de sen Brütüssün..,
    Ne ben sana kızarım
    Ne de zatın zahmet edip bana küssün..
    Artık seninle biz ,
    düşman biLe değiliz..
    ~
    NAZIM HiKMET.
    3 ...
  10. 306.
  11. --spoiler--
    Gönlümle baş başa düşündüm demin;
    Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
    Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
    Akisleri sönen bir ses gibisin.

    Mâziye karışıp sevda yeminim,
    Bir anda unuttum seni, eminim
    Kalbimde kalbine yok bile kinim
    Bence artık sen de herkes gibisin.

    Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
    Onlardan kalbime sevda geçmiyor
    Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
    Çünkü bence şimdi herkes gibisin

    yolunu beklerken daha dün gece
    Kaçıyorum bugün senden gizlice
    Kalbime baktım da işte iyice
    Anladım ki sen de herkes gibisin

    Büsbütün unuttum seni eminim
    Maziye karıştı şimdi yeminim
    Kalbimde senin için yok bile kinim
    Bence sen de şimdi herkes gibisin
    --spoiler--
    3 ...
  12. 307.
  13. şiir olmasa da güzel bir sözdür efendim;

    aya baktım seni gördüm,
    sana baktım ayı gördüm.

    not: nedense dilime fena dolandı. insan kız arkadaşına bunu der mi? der der.
    0 ...
  14. 308.
  15. --spoiler--
    desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
    rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    sende tattım yemişlerin cümlesini.

    desem ki sen benim için,
    hava kadar lazım,
    ekmek kadar mübarek,
    su gibi aziz bir şeysin;
    nimettensin, nimettensin!
    desem ki...
    inan bana sevgilim inan,
    evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    ve soframda en eski şarap.
    ben sende yaşıyorum,
    sen bende hüküm sürmektesin.
    bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    günlerden sonra bir gün,
    şayet sesimi farkedemezsen,
    rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    bil ki ölmüşüm.
    fakat yine üzülme, müsterih ol;
    kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    ve neden sonra
    tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
    hatırla ki mahşer günüdür
    ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
    --spoiler--
    1 ...
  16. 309.
  17. farkında olmalı insan...
    kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı.

    farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen...
    bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını
    fark etmeli.

    anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını
    ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını
    fark etmeli.
    şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu
    fark etmeli.

    henüz bebekken 'dünya benim!' dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı
    olduğunu, ölürken de aynı avuçların 'her şeyi bırakıp gidiyorum
    işte!' dercesine apaçık kaldığını
    fark etmeli.
    ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.

    baskın yeteneğini
    fark etmeli sonra.
    Azrail'in her an sürpriz yapabileceğini,
    nasıl yaşarsa öyle öleceğini
    fark etmeli insan

    ve ölmeden evvel ölebilmeli.
    hayvanların yolda kaldırımda çöplükte
    ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini
    fark etmeli.
    eşref-i; mahlukat (yaratılmışların en güzeli) olduğunu
    fark etmeli.
    ve ona göre yaşamalı.

    gülün hemen dibindeki dikeni, dikenin hemen yanı başındaki gülü
    fark etmeli.
    evinde 4 kedi 2 köpek beslediği halde
    çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını
    fark etmeli.
    eşine 'seni çok seviyorum!' demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü
    fark etmeli.

    dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini, ama arka
    sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu
    fark etmeli.
    zenginliğin ve bereketin, sofradayken önünde biriken ekmek
    kırıntılarını yemekte gizlendiğini
    fark etmeli.
    fark etmeli;.

    ömür dediğin üç gündür,
    dün geldi geçti yarın meçhuldür,
    o halde ömür dediğin bir gündür,
    o da bugündür...

    can yücel
    0 ...
  18. 310.
  19. handan, hamamdan geçtik,
    gün ışığında hissemize razıydık
    saadetinden geçtik,
    ümidine razıydık;
    hiçbirini bulamadık
    kendimize hüzünler icad ettik ,avunamadık;
    yoksa biz ..
    biz bu dünyadan değilmiydik!?

    giderayak - orhan veli
    0 ...
  20. 311.
  21. (bkz: can yücel) - (bkz: bağlanmayacaksın)

    bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    "o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
    demeyeceksin işte.yaşarsın çünkü.
    öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    çok sevmeyeceksin mesela.
    o daha az severse kırılırsın.
    ve zaten genellikle o daha az sever seni,
    senin o'nu sevdiğinden...
    çok sevmezsen, çok acımazsın.
    çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
    hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    senin değillermiş gibi davranacaksın.
    hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
    onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    paldır küldür yürüyebileceksin.
    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
    çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    gökyüzünü sahipleneceksin,
    güneşi, ayı, yıldızları...
    mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    "o benim." diyeceksin.
    mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
    mesela gökkuşağı senin olacak.
    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
    mesela turuncuya ya da pembeye
    ya da cennete ait olacaksın.
    çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
    hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
    hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak.
    0 ...
  22. 312.
  23. 313.
  24. sigarayı bırakıp sana başlasam diyorum
    ölümüm daha çabuk olur senin elinden
    böyle çok yavaş ölüyorum...
    2 ...
  25. 314.
  26. Bir başka yolculuk dalından düşmek yere,
    Yaşadığından uzun;
    Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere.

    Ağacın yüksekliğince,
    Dalın yüksekliğince rüzgarda;
    Ve bir yeni ö'mü'r
    Vardığın çimen yeşilliğince.
    0 ...
  27. 315.
  28. Kapıları çalan benim
    kapıları birer birer.
    Gözünüze görünemem
    göze görünmez ölüler..
    1 ...
  29. 316.
  30. 317.
  31. Ne hasta bekler sabahı,
    Ne taze ölüyü mezar.
    Ne de şeytan, bir günahı,
    Seni beklediğim kadar.

    Geçti istemem gelmeni,
    Yokluğunda buldum seni;
    Bırak vehmimde gölgeni,
    Gelme, artık neye yarar?
    n.f.k
    0 ...
  32. 318.
  33. Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
    Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    Sende tattım yemişlerin cümlesini.
    Desem ki sen benim için,
    Hava kadar lazım,
    Ekmek kadar mübarek,
    Su gibi aziz bir şeysin;
    Nimettensin, nimettensin!
    Desem ki...
    inan bana sevgilim inan,
    Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    Ve soframda en eski şarap.
    Ben sende yaşıyorum,
    Sen bende hüküm sürmektesin.
    Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    Günlerden sonra bir gün,
    Şayet sesimi farkedemezsen,
    Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    Bil ki ölmüşüm.
    Fakat yine üzülme, müsterih ol;
    Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    Ve neden sonra
    Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
    Hatırla ki mahşer günüdür
    Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

    (bkz: cahit sıtkı tarancı)
    2 ...
  34. 319.
  35. Yaşamadın Sen
    Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun
    Yüreğine beni, beni soruyor musun
    Öyle yalnız kaldım biliyor musun
    Türküler söyledim sana duyuyor musun
    Yıllar oldu oralardan çıkamıyorsun
    Bağlanmış elin ayağın kaçamıyorsun
    Bir kuş oldun gökyüzünde uçamadın sen
    Nehir oldun, ırmak oldun taşamadın sen
    Çocuk oldun sokaklarda oynamadın sen
    Doğdun da büyüdün ama yaşamadın sen
    Ahmet KAYA
    1 ...
  36. 320.
  37. SEVGiLERDE

    Sevgileri yarınlara bıraktınız
    Çekingen, tutuk, saygılı.
    Bütün yakınlarınız
    Sizi yanlış tanıdı.

    Bitmeyen işler yüzünden
    (Siz böyle olsun istemezdiniz)
    Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
    Kalbinizi dolduran duygular
    Kalbinizde kaldı
    Siz geniş zamanlar umuyordunuz
    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
    Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
    Geçeceği aklınıza gelmezdi.

    Gizli bahçenizde
    Açan çiçekler vardı,
    Gecelerde ve yalnız.
    Vermeye az buldunuz
    Yahut vakit olmadı
    1 ...
  38. 321.
  39. 322.
  40. Bazen
    Yıldızları süpürürsün farkında olmadan,
    Güneş kucağındadır, bilmezsin.
    Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
    Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
    ...Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
    Uçar gider, koşsan da tutamazsın...
    William Shakespeare
    4 ...
  41. 323.
  42. bir ağaç gölgesini istemeden
    kimse beni eşkiya saymadan
    dağlara büyümesin diye çocuklar
    kentler artık yağmurun gözleri olsun diye
    matmazel,bu akşam uykunuza düşebilir miyim
    bir ağacı kuşlara verip,yaslanıp duvara sigara sarar gibi
    küfretmeden ve arkadaşlarım gibi haberlere düşmeden
    güneşin yeryüzünden çekilip ateşler içinde gitmesi gibi
    matmezel,bu akşam yüzünde dalga gibi kırılabilir miyim
    sürgündüm ve cebimde ıslık,
    cebimde yaralı su sesleriyle gelmiştim
    saatimi yolculuklara kurup elvada demeden
    sizde de sürgün düşmemek için
    matmazel,en son gurbet ölümse
    dünyanın öbür yüzüne gidebilir miyim
    yaprakları bile kımıldatmadan
    orada,hemen orada elinize bir not tutuşturup
    bir devrimci gibi beş dakikadan fazla beklemeden
    ama üşümeyesiniz diye yazdan sonra,kıştan evvel,matmazel
    herkes sevişirken,bu gece yoksunuz diye ışık gibi sönebilir miyim
    sizi sevmek bir intihar saldırısıdır
    beyrut'u telaviv'den özlemek gibi
    oda dolusu kurumuş gül gül ve rüzgar bırakarak
    gözlerinizde mülteci olmamak için yurduma gider gibi
    matmazel,bu akşam sabra şatilla'da ölebilir miyim...
    camdan süzülen yağmur tanesi gibi hafif
    ama taş kadar ağır düşmeden hayatınıza
    cama yüzünü yaslamış çocukların nasılsa hüznü
    öyle rüzgarımı saklayarak geçiyorsam hayatınızdan
    anneme sormadan,babamın ayakkabılarıyla sokağa çıkar gibi
    matmazel,yağmur gülüşünüze düşmeden bu akşam ölebilir miyim...

    fadıl öztürk
    1 ...
  43. 324.
  44. Korkma giderken bir tek "B" yi alıyorum...
    Gerisini sana bırakıyorum..
    Ne de olsa sen bitirdin "B/iZi".
    Öyleyse sende kalmalı "iZi..."
    NAZIM HiKMET RAN
    3 ...
  45. 325.
  46. Sevebilirim,
    hem de nasıl,
    dile benden ne dilersen,
    canımı, gözlerimi

    Kızabilirim,
    ağzım köpürmez,
    ama devenin öfkesi haltetmiş benimkinin yanında,
    devenin öfkesi, kinciliği değil.

    Anlayabilirim
    çoğu kere burnumla,
    yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak
    ve döğüşebilirim,
    doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum herşey için, herkes için,
    yaşım başım buna engel değil,
    ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
    Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni.
    Yazık.
    *
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük