7 yaşındaydım ve en küçüğü sanırım 10 yaşında olan 3 kişiden dayak yiyip sonra üçünü de babama dövdürmüştüm.
o çocuklardan en küçüğünü 12 yaşıma geldiğimde çok fena dövmüştüm bir de sözlük.çocuk sonrasında bir kaç kez beni kankalarıyla birlikte kovaladı ama bilirsin göt korkusunun nelere kadir olduğunu.Ben de göt korkusunun verdiği güçle deparı bastığım için her seferinde, yakalayamamıştı beni denyolar.*
abimlerle köyde top oynayacaktık, daha doğrusu onlar oynayacak ben olaya sonradan entegre olacaktım. istemediğim halde olaya dahil olup, üstüne üstlük bir de kaleye geçmiştim. kötü bir kaleci olmamdan mütevellit, her gelen topu içeri alıyordum. bu durum, abim ve kuzenimi oldukça sinirlendirmişti. kuzenim daha fazla dayanamarak, bana küfürler savurmaya başlamıştı. agresif tavırlar sergilemeyen ben, küfürlerden dolayı kendimi kaybetmiştim. gözüm dönmüştü. bilinçsizce şerefsiz kuzenime tekmeler ve yumruklar savuruyordum. tekmelerim kasığına, yumruklarım da gözüne isabet etmişti. haliyle yorgun düşmüştüm. anlık gafletimden faydalanan kuzenim, beni ağır bir mağlubiyete uğratmıştı. bu olay da kayıtlara ilk dövüş deneyimim olarak geçmiştir.
ilk kavga deneyiminiz 10- yaşlardaysa fiziksel şiddet uyguladığınız kişinin annesinin kapınıza gelmesiyle sonuçlanır.
halbuki ben tek kelime etmemiştim evdekilere, kızın anası geldiğinde 'anne o başlattı yaa' diyerek kurtulmaya çalıştım ama o kadın gittikten sonraki olayları açıklamak istemiyorum.
3'e gidiyordum sanırım. akşam vaktiydi ve annemle bir arkadaşımın evine gitmiştik. ev içersinde top oynuyoruz, dışarısı buz gibi. benim topu bu çocuktan almamla üzerime çullanması birt oldu. ilk önce topu birbirimizden elle almaya çalıştık, daha sonra topu falan bırakıp bildiğin birbirimize girdik. boynumu kollarının altına aldı bu hayvan. boynum kırılacaktı lan. artık dayanamamış olacağım, kendimi geri atıp gözüne bir yumruk attım bunun, zaten o anda bıraktı boynumu falan. o zamana anneler de yetişti zaten. ben kendi annemin kucağına, o kendi annesinin kucağına... giderken "allah belanı versin" demiş, bu bana kavgadan daha beter koymuştu. "köpeklerin duası kabul olsaydı gökten zembille kemik yağardı" demiştim ki zembil ne anlama geliyor, daha onu bilmiyordum.
lan o değil de, çocuk ertesi gün okula geldiğinde hoca gözüne ne olduğunu sormuştu. bir şey söylememişti o da.
çocuk karşı tarafta kaleciydi, atakta topu taca attım çocuğa koşarak spear çektim* (omuzla karşı tarafın karnına girmek) direkle omzum arasında kaldı o nefes almaya uğraşırken, herkes merak ediyordu ne diyeceğimi,
(bkz: kimmiş lan batista).
(bkz: Batista)
sınıfın ortasında hüngür hüngür ağladığım kızlar tarafından tıpkı bir bebek gibi sevilmeme neden olmuş deneyimdir. ipne necati'ye olan kinim hala geçmemiştir.
sınıfın ortasında bir denyoyu çok güzel benzetmiştim. karı gibi de ağlamıştı yeaaa, baktım kızlar felan teselli ediyor bunu. ehehe ne gülmüştük. bu arada ben necati.
genelde o yaşlar için değerli olduğunu düşündüğümüz bir eşyamıza yapılan ters durumlarda başlayan kavgaardır.benim kalemimi kırmışlardı bende onların kafalarını kırdım.sonuç bir ders dışarıya atılmak.
ben hatırlamıyorum ama çok küçükken uzaktan bi akrabamıza sinirlenip kızın kafasını taşla yarmışım. hala beni her gördüğünde sen benim kafamı yarmıştın der.
istanbul'un mevlanakapı semtinde dört kişi tarafından çok pis sopalanmak. elemanın birinin kafamı dizinde sektirirken, başlarda; 'senin amunakoyucam olm' minvalinden deyişlerimin 'bırak lan artık. bırak amınakoyum' a dönüştüğü o kusursuz dayak.
okulun ilk günüydü.bir arkadaşım üstüme çıkmıştı sözlük dayanamadım gel sen buraya dedim. başladık dönmeye eteklerimiz uçuşuyor diye ilkokulda dönerdik böyle. sonra ben kızı çevirdim çevirdim yere bıraktım.sonuç kızın bacağı kırıldı. aylarca vicdan azabı çektim.
o zamanlar taekwando kursuna daha yeni başlamış idim. birazdan anlatacağım hergelenin boks yaptığını nereden bilebilirdim ki?
kardeşim parkta oynarken eşek kadar herif, benim biricik mavişime vurdu. ve artemis bunu gördü!
durur mu?
Asla!
koşar adımlarla ve gözlerinden ateş çıkarcasına hergelenin yanına gitti. "geri zekalı, aptal, sen nasıl vurursun lan kardeşime, terbiyesiz" diye söylemlerde bulundu. çünkü bu zamana kadar hiç kavga etmemişti. ne yapacağını bilmiyordu.
sonra bir hışımla çocuk artemis'e de saydırmaya başladı. artemis'in gözleri yerinden fırlayacak gibiydi. bembeyaz teni sinirden kıpkırmızı olmuştu.
ve en sonun da olayın patladığı yer olarak, hergelenin artemis'in annesine küfür etmesi idi. artemis zavallı, kız haliyle erkeğe güç gösterisi yapmaya başladı. lakin sanıldığı gibi bitmedi.
ikisi de hastanelik oldu. artemisin de o hergelenin de, dikiş izi hala durmaktadır..
ilk okul üçe giden sıska ama cevval, sarı, acı biber kıvamında bir çocukkene kafamı bozan kim olursa dövüyordum. az baskın bir şeydim. benden bezdiklerinden haberim olmayan bir grup arkadaşımın komplo hazırladığını kız irisi orta bir öğrencisi izbandut zehra ile dolduruşlar sonucu dövüşmeye yeltendiğimde anladım. ama dövüşe başlamıştık artık geçti.
dövüşten kaçamazdım ama dayak da yememeliydim. kavga sırasında bir beni bir de zehrayı galeyana getiren iki gurup oluştu. baktım iş sarpa saracak, yoldan geçenlerden de fayda yok. ben de pek sevgili bakkalımıza doğru gidişi sağlamaya koyuldum. ya onu o tarafa itiyordum ya kendim savrulduğumda istikamet o taraf oluyordu.
nihayetinde canım bi denecik bakkalımız mehmet amca sesimizi duydu. önce etrafımızdaki çocukları fırçaladı " ne dövüştürüyonuz bunnarı he, ayıp de mi, tutun şunnarı" şekllinde. sonra fırça sırası bize geldi ki bende fırçaya can kurban. "tutun şunları dövüştürmeyin ayıp siz arkıdeşsiniz" dedi. yenişemeden ayrıldık ve ben de hem itibarımı korumuş hem de dersimi almış oldum.
bir daha sakın olaki bu tıfıl halinle hem yaşca hem en ve boyca senden büyük biriyle dövüşmeye yeltenme.
mahallelerde köpeklerın tuuu kıss kıss kıss dıiyerek kışkırtırıldığı, sokak aralarında mahalle maçları yapıldığı, her kara parçasında misketlerin amansızca yuvarlandığı zamanlar. 12 yaşımda ya varım ya yokum.
bizim mahallede de bu köpek kışkırtan namı diğer itçi x dıye anılan bır sürü serseri çocuk vardı. aslında bunlarla pek münasebetimiz olmazdı. ama bu serseri kılıklı çocuklar ne zaman misket oynasak oyunun içine ederlerdi. kimi misketleri alir kaçar kimi ben de oynayım diyerek oyuna girip mızıkçılık yapardı. futbol maçlarında ise topu alıp kaçtıkları dahi görülmüştü bu tiplerin.
mahallede buna dur diyecek daha efendi büyükler vardı ama çocuk çolukla uğraşmak istemiyorlardı.
yine bir gun misket oynuyoruz. mahallede bulunan itçilerden en azılısı yanımıza geldı. tabi oyun oynayan çocukları hemen bır korku aldı. misketlerı alıp gidiyorlarken gitmeyin lann diye bağırdım bunlara.
callofcu: gitmeyin olum nereye kaçıyorsunuz? samet: olum itçi gökhan geliyor. misketleri alıp kaçalım callofcu: ne korkuyonuz kaç kişiyiz burda? samet: kaç kişi miyiz?
arkadaşlara dönup baktığımda bütün çocuklar ali, enes, bekır ve adını hatırlayadamın 3 5 tanesi çoktan koşup gitmışlerdı. yapacak bir şey yoktu. itçi gökhan da giderek yaklaşıyordu. yapacak bir şey yoktu. misket oynamaya devam ederken samet de yavaştan tüymüştü.
itçi gökhan yanıma gelıp yerdeki misketlerı eline aldı ve,
itçi: ya ben de oynarım ya da misketlerı fırlatırım. callofcu: tamam sen de oyna. itçi: bu misketler borç olsun. callofcu: olmaz gökhan adam gıbı oynacayaksan oyna. itçi: borç olsun bunlar kazanınca öderim. callofcu: tamam hadi başlayalım.
itçi gökhan ın elinde yaklaşık 15 20 tane misket vardı. oyun başladı. bilerek kötu oynuyordum itçi gokhan oyunu mızıtmasın diye. sonra bir iki el butun misketlerı süpürünce itçi gökhan hemen mızıtmaya başladı. gerek çizgiye atarken gerek misketlere atarken acayip sünüyordu. göz yumdum ama işin daha kötüye gideceğini anlamıştım. son elde de butun misketleri alınca itçi gokhan kuduz köpekler gibi misketleri yerden alıp fırlatmaya başladı.
o güne kadar fazla kavga etmemiş biriydim. bana küfür edilmesine dayanamazdım, o küfrü duyunca kafamın tası attı zaten. elimdekı misketleri itçi gökhan ın suratına fırlattım. gel lan buraya deyip üstüne atladım. itçi falan ama çok fıss çıkmıştı. çelmeyi takıp yere yatırdım. yumruğumu kaldırıp bir daha yapacak mısın dedim. yumruğu atamayacağımı hissediyordum. o anda kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı ve sert atıyordu.
callofcu: bir daha oyunumuza karışacak mısın? itçi: sen göreceksin olum şurdan kalkayım. callofcu: kes lannn bir daha yapacak mısın diyorumm. itçi: tamam yapmam. callofcu: yaparsan seni bir daha döverim anladın mı? itçi: anladımmm.
yumruğumu yavaşca indirip itçi gökhan ın üstünden kalktım. arkamdan gelecek kaygısıyla eve doğru koşmaya başladım. nefesim kitlenmış boğazım düğümlenmişti. ama koşmaya devam edıp balkonda olan annemı görünce bağırarak,
+ kapıyı aç anneee..
annem ne olduğunu anlamamış yavaş adımlarla içeri gırmıştı. arkamdan azılı bır köpek gıbı gelen ıtçı gokhan bana kufretmeye başladı. kapıya koştum annem kapıyı açmamıştı. kapıya yumruk atmaya başladım. kapı hala açılmamıştı. tam o sırada ıtçı gökhan yanıma kadar geldı ve
ensesıne tokat yemesı bır oldu.
apartmanımızın mert delıkanlısı emre abıydı bu. aslında pek muhabbetımız olmazdı onunla. bır gun sokakta yeni açılan internet kafenin promosyon fişini vermişti bana. internete gidip fişi verdiğimde bunun tarihi geçmiş demişlerdi. o günden beri hıç sevmezdım emre abiyi. ama beni itçi gökhan ın elinden kurtarması. işte o zaman emre abi ye bır kahraman gözüyle bakmaya başlamıştım.
emre abi: sıktır gıt lan yavşak. itçi : ama bana küfür ettı. emre abi: hadı lan bızım apartmandan adam dövdurtmeyız amunagoyım.
deyıp ıtçı gökhanın götune tekmeyı bastı. ıtçı yerden kalkıtp ağlaya ağlaya nereye gıttığı bellı olmamakla bırlıkte sıktır olup gıttı. ben de emre abıye teşekkur etmek ıçın yanına gıdıp,
callofcu: çok sağol emre abı. emre abi: hadı sen de evıne gıt bu pezevenklerle takılma fazla. callofcu: tamam abı tekrar çok sağol.
emre abiye teşekkür edıp evimin yolunu tuttum. annem fazla meraklı ne var ne oldu gibilerinden bakış attı. ben de bir şey yok der gibi kafamı salladım.
o günden sonra itçi gökhan ne zaman oyunumuza karışacak olsa emre abi den yediği tekmeyi hatırlıyor ve yanımıza dahi yaklaşamıyordu.
ahhh ulan emre abi senvn sayende mutlu bır çocukluk geçirdik ya çok sağol.
_______________________________________________________________ tanım: sözlük yazarlarının ilk yaptığı kavgalardır.
_______________________________________________________________