bir gün it gibi açız evde kardeşimle yemek bekliyoruz annem geldi ağlayarak çocuklar bu gün gene pekin örneği yapabildim dedi... anne gene mi dedi kardeşim dedim sus üzülmesin kadın... zar zor boğazımızdan geçti... tüm gece malikanemizde odalarımıza çekildik hüngür hüngür ağladık... ahh ahhhh ne acı günlerdi...
Zamanında dokuzuncu sınıfa yeni geçtim. Daha doğrusu o zaman sbs vardı girdik. iyi kötü dershane olmadan şu bu olmadan iyi puan aldım. 340 gibi bir şey. O yıllarda iki kardeşim servis ile gidip geliyordu yüz seksen tl idi. Evde babam da çalışmıyor dükkan vardı sattı çıktı. O yüzden gelen para akışı çok az. Ben diğerine göre çok iyi puan aldım ama servis ve mali imkan yok diye sadece buldugum semtte okuyabilirdim. O zaman Tabi o yaşta marangoz da çalışıyorum. ... öyle böyle sağlık lisesi de olmadı imam hatip de anadolu lisesi de olmadı. Gide gide o puanla eml e yazdırdı babam. Tabi Promer fakir ne bileyim ne yapıyorlar. Yazılan okulda üç km uzakta. Tam 4 yıl o yolu yürüdüm. Öğlen arası kimse görmeden fırından pide alır boş sınıfa gider üçgen peynir ile yerdim. Olum ayran filan yok şu bile gider musluktan icerdim. Yok abi bir tl ile karın doyardi işte. Arkadaslarim kebablar Keller yerdi benim bir ayda Verdiğim parayi onlar iki öğünde yerdi. Dört yıl böyle geçti nasıl oldu bilmiyorum ama geçti bitti gitti. Şimdi o durumdan yüzlerce kat iyi durumdayız. Ama hersey hattırimda. Herşey. ...
Üniversite yılları.. Sınav dönemi arkadaşın yurdunda kamptayız. Artık son sınav gelmiş ancak cebimizde para bitmiş durumda. Üç kişiden toplamda 5-6 tl çıkıyor. Sigara yok. Yiyecek yok. Mevcutta sadece kahve var. Akşam olmuş. Sigara mı ekmek zeytin mi kavgası baş göstermiş. O paraya sadece Samsun ediyor. Arkadaş ben Samsun içmem ekmek alıp yiyelim diyor. Oylamaya sunuyoruz demokratik bireyler olarak. 2 ye 1 çoğunlukla Samsun almaya karar veriyoruz. Kahve sigara hayatımız sikiliyor tüm gece boyunca. Tahtamız yok. camın dışarı bakan tarafına beyaz kağıt yapıştırmak suretiyle tahta yapıyoruz ve ben arkadaşlara makro iktisat anlatıyorum. Sonuç mu? Sınavı verdik üçümüzde. Samsun içmem diyen hayvan sekiz tane içti.
biz bittik biz öldük havasında değilim ama ailem 2. el araba almıştı aldığımız araba bitik bir araba çıkmıştı 6 milyar zararıyla satmışlardı çok paramızda yoktu o dönemde üniversiteye gidiyordum taşucunda okurken mersine trenle geldim fakat 15 tl ye kıyıp otobüse veremedim 120 km yol elimde bavulla kışın otostop çekmiştim gece 10 da başlayan otostop serüveni sabah 6 da taşucunda son bulmuştu elimde bavulla 20 km yol yürümüştüm.
ilkokul 4. Sınıftaydım babam kardeşimi çok istedigi icin futbol okuluna yazdırmıştı ilk ay sadece taksidi verebilmiş formayıda bidahaki ay alırız demişti,kardesimle beraber gidiyorduk o oynuyor ben seyrediyordum, ama izlerken nasıl özeniyordum, kafamdan düşünüyodum şimdi hen olucaktim sahada nası çalımlar, goller atardım diye , hocasıda görüyodu tabi benim her seferinde kardeşimle beraber geldiğimi izlediğimi, bi gün bütün takım toplanmış hocanın odasında hoca bişeyler anlatırken bende takımla, birde bi kac kişinin daha velisi var, hocayı dinliyoruz, hoca birden bana dönüp, 'oğlum senide takıma alalım böyle gelip izliyeceğine sende oyna' dedi, bende 'benim bu aralar derslerime yoğunlaşmam lazım da' diyip çocuk aklımla böyle bi bahane bulmuştum, hoca da ' kardeş olanlardan bir kişilik para alıyoruz bence sende gel' diye yinelemişti, bende bir kişi diyince heyecan yapmıştım heralde, 'hee o zaman babama bi soriyim' dedim, o laftan sonra bi sessizlik olmustu tabi ama ben neden oldugunu anlamamıştım, eve gidince babama söylemiştim büyük bi hevesle, bi kaç bahane bulmuştu lafı geveleyip konuyu kapamıştı hemencecik, o bende ki heyecanda anında sönmüştü tabi.
Üniversitede öğrenciyken bir perşembe akşamı, cuma günkü son finale çalışıyorum. Yarıyıl tatiline gireceğimiz için faturaları, kirayı ödedim, otobüs biletimi aldım. Öğrencilik ya cebimde okula gidip gelecek para dışında 5-10 tl kalmıştı. Dışarda yemek yememiştim evde yerim dedim. Fakat eve geldiğimde doğal olarak dolaplar bomboştu. Açlıktan ders çalışamıyordum neredeyse. Pat o sıra kapı çalındı, karşı komşum bir tas aşure getirmişti. Tam onu yemeye başlıyacaktım ki pat yine kapı çalındı bu sefer başka bir komşu yine aşure getirmişti. Daha sonra 3-4 komşu daha getirmişti. Daha sonra gelen olunca da ben artık kapıyı açmıyordum. Yoksa aldıklarım dolapta ziyan olacaktı.
ilkokulda, 23 nisan töreni için koroya seçilmiştim. Koro için de kıyafet gerekiyordu. Masraf çıkmasın diye ben bunu anneme söylemedim.
Törenden bir gün önce Annem sınıf arkadaşlarımdan birinin annesiyle karşılaşmış. Kadın "sb'nin koro kıyafetini nereden aldınız?" Diye sorunca annemin tesadüfen haberi olmuş.
Neden söylemediğimi anlamış tabii.
"Kıyafetsiz ne yapmayı planlıyordun peki?" Diye sormuştu bana. Bir planım yoktu. "Sesim yeter." Diye düşünmüştüm sanırım.
O gece oturdu sabaha kadar babamın eski bir pantalonundan etek, gömleğinden de gömlek dikti bana.
Ertesi gün korodaki en güzel görünümlü çocuk ben olmuştum. Fotoğraflarım da duruyor hala.
Becerikli ve fedakar bir insandır annem. Fakirlik böylelerini yıkamaz.
Tipik metro istasyonu elimde de hiç küçük miktar yok. Bozdurmaya çalıştığım yerler de bozmuyor. Pisi pisine 50 tl yi iki ay boyunca hiç kullanmayacagim kartın içine hapsettim.
tamamen üniversite hayatımdan oluşan anılardır. istanbul kartta para olmadığı için ve tabiki cebimde de para olmadığı için yaklaşık 25 durak kadar yürümüşlüğüm vardır. hala devam eden bu fakirliğe artık alışmış olmak da en kötüsü galiba. baya hazmettim yani :(
Derin fakirlik ve ızdırap içerir. Olay izmirde geçiyor. Bizim liseden 2 kişi izmire gönül köprüsü projesi kapsamında gidecekti. Ben o 2 kişiden biriydim. Neyse izmire vardık bir gün gezdirdiler falan grupla bizi. Sonraki gün her öğrenciyi bir aile alacaktı ve onlar gezdirecekti. Neyse sabah oldu her öğrenciyi bi aile aldı fakat beni alacak aile gelmedi bende kaldığımız yerin bahçesinde bekliyorum tek ben kaldım ama güzel sanatlar fakültesinin önündeyim böyle kaldırıma oturdum aile gelecek onu bekliyorum. O sırada karşıdanda 2 tane güzel mi güzel şort giymiş kız geliyordu bende ergenlik ve kızların gözüne girmek için elimdeki su şişesini yere attım allah belasını versin böyle kaderin diye şişe patladı ve yüzüme geldi tabi içinde bulunan suda üstüme döküldü. Tabi rezillik. Sonra aile beklerken 18 yaşında biri çıka geldi dedi ben bu elemanı almaya geldim diye. Neyse biz geziyoruz falan dedi karnım acıktı benim tamam dedim neyse oturduk ben iskender yicem dedi bende aynisindan dedim falan yedik sonra cay tatli falan hesap kabardi. Bu eleman hesabi istedi falan boyle artistlik bi haraketle hesap bi geldi 209 lira. Adam dedi bende bu kadar yok bendede yoktu. Dedi ne yapicaz biliyor musun ben benim kullanmadigim kredi kartini bu defterin icine koyucam sende su kapidan kos cik sonra bende cikicam dedi. Bende tamam dedim bu neyse deftere koydu kredi kartini sonra ben bi kostum kapiya dogru meger o kapi mutfaga giriyormus elemanda bilmiyor biz ikimizde mutfaga girdik garsonda pesimizden geldi napiyorsunuz diye elaman dedi bende 100 lira var bu arkadasta 5 lira bizde kacacaktık dedi neyse sonra eleman kimligini birakti benide kaldigimiz yere birakti. Bu da böyle bi anım.
her çocuk gibi aburcubur hastasıydım, bir gün mahalle bakkalında bıyıklı cips (pringles) gördüm. anneme alması için ısrar ettim, ama annem o cipslerin satılmadığını söyledi. o günden sonra ne istediysem, aynı cevabı aldım. üzerinden baya zaman geçti ve bir gün annemle alışverişe çıktığımızda, bana biriktirdiği paraları gösterip "bu paralarla yemek istediğin her şeyi al yavrum" dedi. o paralar annemin aylardır fazla mesaiye kalıp biriktirdiği paralardı.
elindeki parayı tezgahın üzerine bırakıp, satıcıya tüm aburcuburlardan ve özellikle bıyıklı cips * vermesini söyledi. boyum kısa olduğundan, ayak parmaklarımın üzerinde durup paraları tezgahtan aldım.
- anne, ben bıyıklı cips yemesem de olur. üzme kendini, hem unuttun mu? onlar satılmıyor, yani alamayız *