yaklaşık 3 ay önce bir hatun hoşuma gitmişti. ancak kızın farklı bir sınıfta olması sebebiyle bir türlü ona açılma fırsatı bulamamıştı. gerçi açılmayı geçtim, tanışamamıştım bile... her neyse, tatil ile birlikte kızı stalk'lamaktan vazgeçtim. tatil dönüşü ise kız, herifin tekiyle el ele gezmeye başlamıştı. şu an hala kız onunla el ele geziyor. hatta daha önce şöyle bir entry bile girmiştim ona ithafen. (bkz: gelecekteki sevgiliye mektup/#14077398)
dün basketbol antremanından çıktım ve yürüyoruz takım ile birlikte. arkadaşın biri yemek yiyelim dedi, tamam dedim. daha sonra birden kararımı değiştirmek istedim, sebebini gerçekten bilmiyorum çünkü durduk yerde geldi o fikir. onlarla yemeğe gitmekten vazgeçip, evin yolunu tuttum.
bu sırada dolmuş geliyordu, yetişebileceğim bir mesafedeydi ama niyeyse yavaş adımlarla giderek o dolmuşa yetişmek istemedim. yine sebepsiz yere böyle bir şey yaptım. akabinde 10 dakika kadar bir diğer dolmuşun gelmesini bekledim.
dolmuşa bindim, gidiyorum. bu sırada bir müzik açayım dedim, kulaklığı taktım ve rastgele bir parça açtım. mabel matiz - söylese o ben söyleyemem çalmaya başladı; o sırada kız dolmuşa bindi.
daha sonra yukarıda anlattığım şeyler geldi aklıma, o kadar tesadüfi ve zorlama bir olaylar dizisinin akabinde bu şekilde onun karşıma çıkması gerçekten çok ilginç bence.
sanırım evren bana bir mesaj gönderiyor.
biraz fazla ted mosby triplerine girdim belki de...
gün gelecek o kıza teklif edeceğim ve sonucunu göreceğim. o gün gelecek. fazlasıyla eminim buna. bu olayların ardından şüphem kalmadı yani.
internetten tanıştığım kendisini 1 ay önce gördüğüm kıza hala aşık olabilirim. içimde ona dair hala birşeyler olabilir.
hiç sevgilim olmadığını düşünürsek garip ilişkilerim olduğunuda söyleyebilirim. *
aşk insanların gerçek dünyadan uzaklaşma gereksinimlerini sağlamak için var ettikleri ütopyalardan ibarettir.
hayal dünyasından tek farkı gerçek dünyadan bir kadını yada adamı bu ütopyaya dahil etmektir.
onu ütopyalarınız da tasarladığınız gibi sanmaktır. ve gerçeklerle karşılaşınca yanmaktır.
bundan mütevellit ben hep ütopyalarıma benden çok çok uzaklar da ki adamları koyuyorum. tanımıyorum yanmıyorum.
aynı zaman da tanımıyorum ve aslında gerçekte olduğu gibi yalnızlığımı her zaman hissediyorum.
aşık olmaya aşığım. ama başka bir adamın beni yakmasına karşıyım.
edit: ama bu demek olmuyor ki ben sevmedim. sevdim bu bile fazla aslında.
ona resmen âşık oldum.
gülüşünü seviyorum.
saçlarını seviyorum.
ellerini seviyorum.
boynundaki gereğinden fazla çıkıntılı
adem elmasını seviyorum.
konuşmadan önce bazen
gözlerini kısmasını seviyorum.
gülerken çıkardığı sesleri seviyorum.
kitap okurkenki hâlini seviyorum.
birlikte çaldığımız şarkıyı her duyduğumda
aklıma onun gelmesini seviyorum.
bana hissettirdiklerini seviyorum.
sanki her şey mümkünmüş gibi.
sanki...yaşamaya değermiş gibi.
ondan nefret ediyorum.
yamuk yumuk dişlerinden,
Üç numara denilen saç kesiminden...
Sigara dumanını üfleyiş şeklinden
Kocaman sevimli burnundan
konuşmadan önce gözlerini kısmasından
gülerken çıkardığı sesten
nefret ediyorum.
bu şarkıdan nefret ediyorum!
onu o kadar çok seviyorum ki her gece gizlice ağlıyorum, dinlediğim tüm duygusal şarkılarda gözümden akan yaşlara engel olamıyorum. yemin ederim ki ilk defa biri için ölüyorum.
bir zamanlar yakın arkadaşımdan hoşlanıyodum bir bundan 2-3 ay öncesine kadar sonra aramızın bozulmasına neden oldu şimdi her gün okulda görmeme rağmen elden bişey gelmez sadece selamlaşırız.