sözlük yazarlarını derinden sarsan şiirler

entry189 galeri0
    139.
  1. benim mi allahım bu çizgili yüz
    ya gözler altındaki mor halkalar
    neden böyle düşman görünürsünüz
    yıllar yılı dost bildiğim aynalar *
    0 ...
  2. 138.
  3. 137.
  4. 136.
  5. Değişir rüzgarın yönü
    Solar ansızın yapraklar;
    Şaşırır yolunu denizde gemi
    Boşuna bir liman arar;
    Gülüşü bir yabancının
    Çalmıştır senden sevdiğini;
    içinde biriken zehir
    Sadece kendini öldürecektir;
    Ölümdür yaşanan tek başına
    Aşk iki kişiliktir.

    Bir anı bile kalmamıştır
    Geceler boyu sevişmelerden;
    Binlerce yıl uzaklardadır
    Binlerce kez dokunduğun ten;
    Yazabileceğin şiirler
    Çoktan yazılıp bitmiştir;
    Ölümdür yaşanan tek başına,
    Aşk iki kişiliktir.

    Avutamaz olur artık
    Seni bildiğin şarkılar;
    Boşanır keder zincirlerinden
    Sular tersin tersin akar;
    Bir hançer gibi çeksen de sevgini
    Onu ancak öldürmeye yarar:
    Uçarı kuşu sevdanın
    Alıp başını gitmiştir;
    Ölümdür yaşanan tek başına,
    Aşk iki kişiliktir.

    Yitik bir ezgisin sadece,
    Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
    Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
    Gece camlara sürtünürken;
    Çünkü hiç bir kelebek
    Tek başına yaşayamaz sevdasını,
    Severken hiçbir böcek
    Hiç bir kuş yalnız değildir;
    Ölümdür yaşanan tek başına,
    Aşk iki kişiliktir.*
    0 ...
  6. 135.
  7. dağlara sinmiş huzur,
    en küçük kıpırdanış yok yapraklarda,
    kuşlar ormanda suskun,
    sabret, yakın, bir gün sen de huzur bulursun.
    (bkz: Goethe)
    1 ...
  8. 134.
  9. çok etkileyici bir şiir(iç yakan bir ses kaydı da vardı bulamadım):

    (bkz: ali kınık)
    (bkz: gidelim buralardan ey kalbim)

    Takvimler eski bir kış akşamına asılı...
    Gidelim buralardan ey kalbim!...
    Nedir bu savruluş,bu talan,bu yalan...
    Bu düş katili şehirler nedir?..
    Gidelim buralardan ey kalbim!...

    Ben bir hayal kurmuştum,çocuktum,bağışla beni hayat!
    Kavgalara giriyordum,düşüyordum,kalkıyordum,seviyordum,sevdiğime yalanlar söylüyordum kırmamak için...
    Bir hayaldi işte altı-üstü,mazlumları kurtarıyordum,çiçekler alıyordum çiçekçi kadınlardan...
    Çiçekleri tanıyordum da,rüzgarı tanımıyordum,bağışla beni hayat!
    Kara gözlü bir kızı seviyordum,"dâvâm" için vazgeçiyordum,ama o hep beni bekliyordu,hep beni...
    Ne bileyim işte,böyle değildi...
    Omzumuzda en ağır bozgunumuz..
    Gidelim buralardan ey kalbim...

    Hangi şehre gitsek,o şehir bize yabancı...
    Hangi kapıyı çalsak,açan "o" değil...
    Hiçbir plak bizim şarkımızı çalmadı...
    Hiçbir yağmur ıslatmadı bizi,sırılsıklam...
    Öfkemizi,sevgimizin beslediğini hiçkimse anlamadı.
    Nereye gitsek gurbet,kime tutunsak hüsran,neyi sevsek kumdan bir kale...
    Neresi olursa olsun,her ne olursa olsun,ama şimdi olsun,işte şimdi...
    Gidelim buralardan ey kalbim!...

    Bir varmış,bir yokmuş.Bir masal ülkesi varmış,bir masal ülkesi yokmuş..
    Bir masal kahramanı varmış,halbuki masal varmış,kahraman yokmuş...
    Herşey büyülü bir masalmış,ne güzelmiş,ne güzel...
    Bu gömlek bize biraz "dar gelmiş",bizi sıkmış...
    Bu şehrin kadınları bizi masallarla uyutamamış,ne kadar acı..
    Cebimizde şarkılar,koynumuzda şiirler...
    Gidelim buralardan ey kalbim!...

    Takvimler eski bir kış akşamına asılı...
    Bundan kaçamadım işte..Eski bir kış akşamı..
    Gözlerimdeki yağmur,saçlarımdaki kar..Başka birşey yok,anneme söyleyin,üzülmesin...
    Şimdi,"şimdi" yok..Herşey,masal gibi bir mazi...
    Bu şehir bizi öldürecek,vallahi!
    Gidelim buralardan ey kalbim!..
    Gidelim....
    0 ...
  10. 133.
  11. nöbetler yağmur yağmur, bir ömür iki nefes
    mahşeri dünya sanır, hep aldanır her bir nefs

    kalpleri bir hırs sarmış dünya telaş içinde
    kimse burda kalmıyor, gidiyor bir biçimde

    birden sûr a üflenir, şimşek çakar beyninde
    herşey yere çakılır, herkes donar bir yerde

    zalim zulmünden bıkmaz, lanet eli her yerde
    mazlumun sesi çıkmaz, gözleri kıyamette
    zulme kıyamet yakın, gün doğmaz beklemekte
    tek çare ölüm değil, serde var direnmekte

    güneş tepeye iner, herkes bir gölge arar
    mahkemeler kurulur, verilir en son karar
    hesabı var dünyada her nefsin yaptığının
    ve kudret elde iken neden yapmadığının

    abdullah taşkıran
    1 ...
  12. 132.
  13. Yüreğim seni çok sevdi...
    o yürek talan,
    o yürek yangın yeri.
    o yürek seni istiyor
    bir tek seni...

    Canan Tan
    1 ...
  14. 131.
  15. "sevgilim bir günün ortası şimdi
    taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
    ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
    uzat bana uzat ellerini
    izinli askerler görüyorum,kırıtarak yürüyen işçi kızlar
    istanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu
    güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor
    ben seni düşünüyorum seni
    hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
    kalbim diyorum kalbim
    daha dün tezgahtan çıkmış bir su sayacı gibi
    aşkı anılar besliyor düşler kadar
    bu yüzden diyorm ki aşk eskidikçe aşktır
    sevgi eskidikçe sevgi
    günümüz ekmeğimiz, türkümüz
    çoluğumuz çocuğumuz
    binalar yan yana yükselip gidiyor
    vapurların ağzı köpük içinde
    uzaklarda ne kapılar açılıyor
    trenin biri bir istasyona varıyor
    ordan çıkıyor biri.
    her şey biliyor her şey
    sen biliyor musun bakalım
    seni nice sevdiğimi?
    üstüne titrediğimi?
    geldiği mi?
    gittiği mi?
    hadi!"
    1 ...
  16. 130.
  17. Puslu soğuk hava
    Dökülen yapraklar
    En sevdiğim mevsimdi sonbahar
    Artık değil

    (bkz: hakan karahan)
    0 ...
  18. 129.
  19. kırılgan bir çocuğum ben
    yüreğim cam kırığı
    bütün duygulardan önce
    öğrendim ayrılığı
    saldırgan diyorlar bana...
    oysa kırılganım ben
    gözyaşlarım mücevher
    saklıyorum herkesten
    ürküyorlar gözümdeki ateşten
    ürküyorlar dilimdeki zehirden
    ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden
    diyorlar: bir yanı sarp bir uçurum,
    bir yanı çılgın dağ doruğu.
    oysa böyle yapmasam ben
    nasıl korurum
    i̇çimdeki çocuğu?
    bir yanım çılgın nar ağacı
    bir yanım buz sarayı.

    murathan mungan
    0 ...
  20. 128.
  21. başka biri olacaksın istemesen de.
    tenine başka bir ten dokunduğunda,
    gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle,
    başka bir nefesle karıştığında nefesin...

    başka biri olacaksın istemesen de.
    gece uykunda ya da gün oratasında
    irkileceksin apansız bir duyguyla,
    bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi.

    başka biri olacaksın istemesen de.
    bakışlarımın izini taşıyan giysilerin,
    tüketicek ömürlerini birer birer.
    değişecek yeri bir dolabın, pencere de bir çiçeğin...

    başka biri olacaksın istemesen de.
    dudaklarında benden sonraki bir çizgi,
    tanımadığın bir ton gülüşünde
    ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin...

    sonra, sonra başka birisi.

    ataol behramoğlu
    1 ...
  22. 127.
  23. O Kadın
    Ben güzel gözlü kadınları severim
    Birde küçük ayaklı,Uzun boyunlu kadınları,
    Hem nasıl severim öyle severim işte.
    Terler avuçlarım,Kesilir soluklarım,
    Ben mahzun kadınları severim,Hüzünlü bakanları,
    Yavru ceylanca kadınları ürkekçe,
    Hem nasıl severim,öyle... severim işte.
    Bilemezsin ne güzeldirler öpüştükçe,
    Ben akıllı kadınları severim,
    Düşünen az konuşan çok bilen,
    Her yerde her zaman nazı çekilen,
    Hem nasıl severim,öyle severim işte.
    içimde büyük sonsuz ateşler yanmalı,
    Ölümüm bile o kadın yüzünden olmalı...
    Ümit Yaşar Oğuzcan.

    edit: bir kadının küçük ayaklı olması beni derinden etkiliyor..
    2 ...
  24. 126.
  25. unuttu sanma sakın hep aklındasın
    dakika saniye her anındasın
    ne kadar uzak olsan hep yanındasın
    hala sırılsıklam hala aşığın
    hala seni seviyor serseri aşkın

    o kalbine başkası gelip girmedi
    gözlerine yabancı hiç göz değmedi
    senden başka kimseye boyun eğmedi
    hala o asi çocuk senin tutsağın
    hala sana kul köle serseri aşkın

    en yakın dostuyla oldu bir düşman
    senle ayrıldığına inan çok pişman
    hayalinle kavgalı hali perişan
    hala bir umudu var olsada kırgın
    hala seni istiyor serseri aşkın

    gördümki ağarmış siyah saçları
    damarları çekilmiş kalmamış kanı
    belki bugün son olur görmez yarını
    dönmedin kahretti senin inadın
    belki sensiz ölecek serseri aşkın...
    0 ...
  26. 125.
  27. üstü beyaz örtü örtülü e$yalar gördüm
    son piyesimde oynayan kadının göğsünde,
    öyle alımlıydı ki bakı$larındaki $ahin
    bir an yüzümü alsam çevirsem yüzünden
    içimdeki filinta rüzgar, o masum hain,
    dudaklarındaki mumları bir bir söndürürdü
    hiç ku$kusuz buna inandım;
    yava$ça kalkıp oturduğum dağdan
    hoyrat yaradılı$lı adamların dövdüğü
    güzel asuların yanından geçerek
    ruhumda cemaatsiz kalkan bir cenazenin
    ikindi ezanı
    ruhumda daha ruh bile olamamı$ bir tela$
    ve nisan gülümsemeli bir ürpertiyle
    elleriyle, bir tek elleriyle bana uzattığı
    balkonlardan
    o hep üstünkörü anılıp unutulmu$ balkonlardan
    bir kentin en hırçın su kenarlarına indim.

    bir söz söylesem, söyleyebilsem, cesaret etsem
    yaz sonsuza kadar geri çekilirdi
    yaz sonsuza kadar geri çekilirdi ve
    yazın bıraktığı bo$luğu hiçbir mevsim dolduramazdı
    yaza ait ne varsa
    yazı yaz yapan kim varsa, ne varsa
    apaçık ortada kalırdı
    hiç ku$kusuz buna inandım;
    hırpalanmı$lığımı anlatmak istedim ona
    e$kıyaların talan ettiği büyüyü
    benden çıkartılıp ba$kasına ta$ınan uykuyu
    uykuların oğlu rüyayı, rüyalarımı, oğullarımı
    beni
    beni seslendiren hisleri
    beni çizen, rengimi tayin eden ressamları
    ve beni kaldırım yapan mimarları anlatmak
    ona yalnızca bir$eyler anlatıyor olmayı istedim;

    oysa o
    yorgun ve ormansızdı! oysa onun
    bineceği ve uzakla$acağı atlar hazırdı;
    doğaya takılmı$ bir nazar boncuğuydu bedeni
    kıvrak
    ye$il
    faziletli
    hala yanmakta olan, hiç sönmeyecek bir cadı;
    suya eğilmi$ örümcekti gözleri;
    seven insanın gözleri geçit vermezdi;
    seven insanın gözler, vakte pusu kurardı;
    bir çiçek koparttım avcumdan
    yakla$tım
    yakla$tım
    çiçek beni ona verdi buna ku$kusuz inandım
    ve dedim ki, ve diyebildim ki ona:
    - ben ölüyorum sevgilim
    sen bir el daha oyna!

    böyle gülebileceği aklımın ucundan bile geçmezdi
    aklımın ucunda çocukluğum duruyordu
    hafifçe dokunsam çocukluğuma
    aklımın ucundan a$ağı dü$ecekti
    tutamayacaktım, hakikaten dü$ecekti
    o orada
    tuhaf, büyük kahkahalar atarken
    annem sıkı sıkıya kavradı babam kesti bileklerimi
    seven insanın gözleri geçit vermezdi;
    seven insanın gözleri vakte pusu kurardı;
    kan olmu$ akıyordum
    tüm varlığım kana dönü$mü$tü akıyordum
    ben $imdi kim bilir nerelerden nerelere akıyordum
    kurumayacaktım
    kurusam leke olacak hiç çıkmayacaktım
    onun alnına sürülmü$ kurban kanı olacaktım
    parmaklarına kanım kına diye yakılacaktı
    bunu istiyordum artık, buna ku$kusuz inandım

    patlattığım tokatla savrulup yığılırken yere
    çekip aldım göğsündeki e$yaların beyaz örtüsünü
    kendi gözlerimle gördüm kendi gözlerimle bunlarla
    kadının göğsünde yatan di$i yılanın ölüsünü
    yılanla boğdum o kadını sonra
    yılanla asıp
    yılanla sarkıttım le$ini balkonlardan
    o hep üstünkörü anılıp unutulmu$ balkonlardan
    haykırdım!
    haykırdım!
    haykırdım!
    çağrılı olmayan hiç kimse
    gelmesin artık açılı$ıma!
    gelmesin bir an olsun bile!

    kucuk iskender - manalı çocuk sokağı cinayeti
    0 ...
  28. 124.
  29. Kaplan! Kaplan! gecenin ormanında
    Işıl ışıl yanan parlak yalaza,
    Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
    Kurabildi o korkunç simetrini?
    Hangi uzak derinlerde, göklerde
    Yandı senin ateşin gözlerinde?
    O hangi kanatla yükselebilir?
    Hangi el ateşi kavrayabilir?
    Ve hangi omuz ve hangi beceri
    Kalbinin kaslarını bükebildi?
    Ve kalbin çarpmaya başladığında,
    Hangi dehşetli el? ayaklar ya da
    Neydi ki çekiç? ya zincir neydi?
    Beynin nasıl bir fırın içindeydi?
    Neydi örs? ve hangi dehşetli kabza
    Ölümcül korkular'nı alabilir avcuna?
    Yıldızlar mızrakların' aşağıya atınca,
    Göğü sulayınca gözyaşlarıyla,
    Güldü mü o, görünce eserini?
    Kuzu'yu yaratan mı yarattı seni?
    Kaplan! Kaplan! gecenin ormanında
    Işıl ışıl yanan parlak yalaza,
    Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
    Kurabilir o korkunç simetrini?

    (bkz: William Blake)
    0 ...
  30. 123.
  31. Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim için kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...

    Attila ilhan
    0 ...
  32. 122.
  33. 121.
  34. desem ki

    desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
    rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    sende tattım yemişlerin cümlesini.

    desem ki sen benim için,
    hava kadar lazım,
    ekmek kadar mübarek,
    su gibi aziz bir şeysin;
    nimettensin, nimettensin!
    desem ki...
    inan bana sevgilim inan,
    evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    ve soframda en eski şarap.
    ben sende yaşıyorum,
    sen bende hüküm sürmektesin.
    bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    günlerden sonra bir gün,
    şayet sesimi farkedemezsen,
    rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    bil ki ölmüşüm.
    fakat yine üzülme, müsterih ol;
    kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    ve neden sonra
    tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
    hatırla ki mahşer günüdür
    ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

    cahit sıtkı tarancı
    1 ...
  35. 120.
  36. 17 ağustos 1999 depremiyle ilgili yazılan tüm şiirlerdir.
    0 ...
  37. 119.
  38. Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
    Demeyeceksin işte.
    Yaşarsın çünkü.
    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

    Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
    Senin onu sevdiğinden.
    Çok sevmezsen, çok acımazsın.
    Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    Senin değillermiş gibi davranacaksın.
    Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
    korkmazsın.
    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    Paldır küldür yürüyebileceksin.
    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    Gökyüzünü sahipleneceksin,
    Güneşi, ayı, yıldızları...
    Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    "O benim." diyeceksin.
    Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
    Mesela gökkuşağı senin olacak.
    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
    olacaksın.
    Mesela turuncuya, yada pembeye.
    Ya da cennete ait olacaksın.
    Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
    de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

    can yücel.
    0 ...
  39. 118.
  40. 117.
  41. gecede yürüyen
    ben miyim yoksa dilenci mi
    gizli gizli gezinen bahçemde
    akşamın karanlığında?

    etrafıma bakındım ve anladım ki her şey
    eskisi gibi ya da değil eskiden olduğu gibi...
    pencerem açık mıydı?
    çoktan uykuya dalmamış mıydım?

    bahçe solgun yeşil değil miydi?
    gökyüzü açık ve mavi
    ve bulutlar var
    ve hava rüzgarlı
    ve bahçe karanlık ve sıkıntılı.
    saçlarım siyahtı sanırım,
    gri giyinmiştim...

    ve şimdi saçım gri
    ve siyah giyinmişim...
    bu benim yürüyüşüm mü?
    bu ses, içimde şimdi çınlayan,
    eski sesimin ritminde mi?
    kendim miyim yoksa dilenci mi
    gizli gizli gezinen bahçemde
    akşamın karanlığında?

    etrafa bakındım...
    bulutlar var ve hava rüzgarlı
    bahçe, karanlık ve sıkıntılı.

    gelirim ve giderim... gerçek değil mi
    çoktan uykuya dalmış olduğum?
    saçım gri ve her şey
    eskisi gibi ya da değil eskiden olduğu gibi.

    (bkz: juan ramon jimenez).
    0 ...
  42. 116.
  43. Bedava yaşıyoruz, bedava;
    Hava bedava, bulut bedava;
    Dere tepe bedava;
    Yağmur çamur bedava;
    Otomobillerin dışı,
    Sinemaların kapısı,
    Camekanlar bedava;
    Peynir ekmek değil ama
    Acı su bedava;
    Kelle fiyatına hürriyet,
    Esirlik bedava;
    Bedava yaşıyoruz, bedava
    o.veli
    0 ...
  44. 115.
  45. ÜÇ YüZ BiN

    Bu kıvırcık ateşten yalanlar
    300.000
    Kimi sularca inanıyorum kimi zulüm yakıcı
    Çocuksu, deli deli zincirler boğuntusu gök
    Elimde kolumda senin seslerin var gel de aldırma
    Kadınları çıplak görüyorum koşup seni soyuyorum
    Bir açıcı gerdanlık görsem boynun aklıma geliyor bilemezsin
    Seni kentlere seni bankalar seni seni
    300.000
    Seni zamansız ölümlere karşı koyuyorum hep aklımdasın
    Yükün ağır, bir irisin bir ufaksın yetiştiremiyorum 300.000
    Kapattığımız sağnak akşamları açtığımız sabahları
    300.000
    Elimden tut beni acar balıklara alıştır
    Tekin durmayı öğret acıkmış aç kayalarda
    Gel anasız pencereme perde ol kurtulayım

    Kalk ellerini yıka bize gidelim
    Soyunur dökünür odalarda konuşuruz
    Bir o kaldı
    300.000
    Odalara kapanmak odalarda konuşmak odalarda ölmemek
    Canımız çekerse sevişiriz dövüşürüz
    300.000
    Benim yırtıcı kuşlara tutkum işte bundan ötürü
    Yadırgamadan gökyüzüne aşka acıkmaya alışkın
    Zamansız gelme elim kolum dağınıksa sarılamam

    Senin ağustos çeşmeleri yüzüne özlemle eğiliyorum
    Bir karşı durulmaz istek bir telaşla kendiliğinden
    Bir serin renk anlıyorum aydınlık gözlerinden sorma
    Sen zenginsin alırım tükenmezsin
    Allah gelene kadar sen olursun şiirlerimde bu bir
    Boş ver kavgalara kuruntu sorunlarına boğuntuya gelme
    Ben adını demesem de anlıyorsun
    300.000
    Ü ç y ü z b i n
    Cümbür cemaat aşka abanıyoruz

    (bkz: TURGUT UYAR)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük