dün eski bir arkadaşımın oğlu evlendi .
aslında dostum diye bildiğim biriydi
yıllar yılı arka çıktığım ,her halükarda arkasında durduğum kişiydi
bir gün bana kumpas kurduğunu gördüm
inanmak istemedim
tekrar denedim
bu sefer emin oldum
niye böyle yaptığını sordum inkar etti
selamı sabahı kesti .
dün oğlunun düğünü vardı
beni davet etmedi
oğlunun üzerindede çok emeğim vardı
o da babası gibi davrandı
o da davet etmedi
içim acidi
düğün konvoyu geçerken evimin balkonundan izledim
gözlerim yaşardı
en büyük zaafım bu
insanlara çok inanıyorum
ve çoğunlukla kazık yiyorum
bir gün düzelecek umudumu hep canlı tutuyorum .
yinede mutluluklar dilerim .
şarjım bitiyor, başım ağrıyor, uykum var ve uyuyamıyorum. iş yerindeki işçilerinin çenelerinin düşük olması. resmen kafamı sikiyorlar. hadi işinize bakın diyeceğim ama 'havalı patron kızı' denmesini de istemiyorum. mütevazılığımı yiyim.
Dayımla yengemin misafirlige gelmesi. Ve benim yeni uyanmış olduğum için çok cisimin gelmiş olması. Dışarı çıkamıyorum sözlük. Niye dersen dayım bir kaç ay önce ameliyat oldu ve ben onu aramadım. Şimdi de hapis vaziyette içerde bekliyorum. Umarım bir an önce giderler.
(bkz: çalışmak)
Mis gibi denizlik hava varken hem de..
Ha bir de anketler tabi.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu şimdi di mi? Biliyorum, dengesizim biraz, kafam dengesiz.
bilmediğim bir şehirde, taş zeminde yerde tek başıma oturuyorum. kocaman bir evdeyim, evin yarısından fazlası boş. o kadar boş, o kadar yalnız bir yerdeyim ki nefes alsam kendi nefesimin yankısını duyuyorum. bir kadeh şarap koyuyorum kendime, en kırmızısında, kirazlı. 'beğendin mi?' ya da 'hadi bir şarkı söyle de açayım' diyeceğim biri yok. aklımdan onlarca şarkı geçiyor. repertuarımın genişliğine şaşırıyorum. ev sıcak, ev soğuk, ev bomboş, ben yerdeyim. bazı günler yalnız olmak için çok uzun, bazı geceler yalnız olmak için çok ıssız.