olup olmadığını anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yoktur. Beyoğlu 56 olaylarını yorumlayan başbakan Tansu Çiller in " hıı yine yaparız bak" diye rum azınlığı tehdit ettiği açıklama yeterince fikir sahibi olmak için yeterlidir. Bunun için tarihçi ya da araştırmacı olmaya da gerek yoktur.
sözde ermenilerin tanrı tarafından yukarıya alınması olayı. o kadar insanı kimse öldürmedi, olsa olsa tanrı ermenileri cennetine çekmiştir, türkler kimseyi öldürmez ki...
adı üstünde sözde olan soykırımdır. bir soykırım varsa azerbaycan da ki toplu mezarlara bakılmasını şiddetle tavsiye ederim. tesadüf ya hepsi de aynı tarihte ölmüş.
taner akçam' a pek riayet etmem. dış politikada geçen makyavel' in ünlü sözünü de unutmam;
- insan, insanın kurdudur şeklindeki çıkarcı dış siyasal arenayı. yalnız şundan eminim, türkiye cumhuriyeti' nin ermenilere bir 'özür' borcu vardır.
yıllarca resmî tarihin türkiye toplumunu uyutmak için ağızlara tıktığı emziklerden birisidir "sözde ermeni soykırımı" söylemi.
üzerinde neredeyse soykırım kelimesi kadar siyasî mücadele dönen sözde öncülü ise emziğin ucundaki küçük bal parçasıdır ve tarihe futbol maçı seyreder gibi bakan amcalar tadına bayılır onun.
osmanlı'nın son dönemlerinde altı büyük vilâyette malazgirt savaşı'ndan çok daha öncelerinden beri yaşayan hatrı sayılır sayıda ermeni kendi vatanlarından ve bu toprağın en derinlerinden sökülüp atılmıştır.
çıkarıldıkları yerde kocaman bir boşluk var şimdi ve içine imbik imbik zehiri boşalıyor hafızası silinerek eblehleştirilmiş bir toplumun cehaletinin, nefretinin ve şövenizminin.
birinci dünya savaşı ingiliz ve fransızların osmanlıyı cephe gerisimnde zor durumda bırakmak için kışkırtılan ve büyük katlaimlara imza atarak görevlerini layıkiyle yerine getiren ermenilere 1915-1917 dönemleri arasında yeterince destek olamadıkları için özür dilemek babında uydurdukları emperyalist yalan. . kaynak noktası ingilizlerin osmanlıyı karalamak için hazırlatdığı dezenformasyon amaçlı mavi kitap 'dır. bu mahiyeti belli yalanın baş savunucuların da emperyalist sömürüye en çok karşı çıkması gereken günümüzün lumpen komunist tayfası olması dikkat çekici.
bu enternasyonalist- emperyalist dayanışması gözleri yaşartır. vallahi bravo.
bugün almanya'nın 1910'larda o dönem osmanlı imparatorluğu'nun müttefiki olan prusya krallığı askerlerinin bu "sözde" soykırımdaki etkisinden dolayı özür dilediği hadiseler zinciridir.
kendi de bir imparatorluk olan osmanlı'nın antiemperyalist, bi' sürü türk'ü de ölüme sürüklemiş* ittihatçıların da sütten çıkmış ak kaşık olduğuna biat edebilmek de, ya tarih konusunda derin bir cehaleti, ya da sonuçsuz olmaya mahkûm bir artniyeti işaret etmekte olsa gerek.
birinci dünya savaşı sonrasında bu sözde soykırımda başrolu olduğu iddia edilerek malta'da yargılanan 120 osmanlı aristoktatının ingiliz kraliyet savcılığı tarafından beraat ettirilmesiyle soykırım olmadığı kanıtlanan yalan. özellikle bölgede olaylarla ilgili teftiş görevinde bulunan tüm amerikalı gözlemcilerin de soykırım yoktur raporu verdiği gözden kaçırılmamalıdır. konuyla ilgili tartışmalarla ilgili sonuçlanmış tek yargı kararı da budur, yoksa atlayım gri donlu prusya askeri'nin özrüne. bu iddialarda yargılamada ele alınmadı mı sanıyor kimi ötmeye meraklı ibibik kuşları.
tarihi konularda merakı olan merdiven altı afacanları cin olmadan adam çarpmaya kalkışacaklarına ilk başta bir olayın ne zaman soykırım olarak ele alınıp ne zaman alınmayacağı hakkında uluslararası ceza mahkemesi'nin koyduğu kanun maddelerini öğrensin. ağzında dil g.tünde tüy olan her konuda ahkam kesiyor yahu.
soykırımmı değil mi bilemem ama osmanlı imparatorluğunun son döneminde yani kabaca 1908-1917 yılları arasında yüzbinlerce osmanlı ermenisi sultan abdulhamitin kurduğu hamidiye alayları tarafından sistematik bir şekilde öldürülmüştür. inkar etsekte maalesef bu tarihi bir gerçek . ama bence daha acı olan 4000 yıldır yaşadıkları topraklardan 900.000 civarında (döenmin içişleri bakanı talat paşanın rakamı) ortadox ermeninin suriye çöllerine sürülerek anavatanlarından koparılmasıdır. ermenilerin türkleri öldürme olayları ise 1918 den sonra techir de kurtulan veya saklanan ermenilerin fransızlar ve ruslar tafından türklerin üzerine salınması ve ermenilerin intikan duygularıyla hareket etmeleriyle gerçekleşmiş bu dönemde özellikle çukurova gaziantep ve erzurum civarlarında binlerce türk ve van, kars civarında binlerce kürt ve azeri ermeniler tarafından öldürülmüştür. daha sonra şans yine türklere gülmüş 1920 de türklerle anlaşan fransızlar kurdukları ermeni lejyonlarının bile silahlarını alarak güney doğuyu terketmiş, silahsız kalan ermenilerden intikam almak için pek çok türk ve kürt çetesi kurulmuş, çukurova - hatay civarlarında onbinlerce ermeni öldürülmüş kaçan ermeniler suriye, lübnan ve mısır a sığınmışlardır.
yani hiçbir türk yok canım bu adamlara götlerinden atıyor hiç bişey olmadı diyemez. der ama sallamış olur. 1920 lere kadar osmanlı topraklarında yaşayan yaklaşık 1.5 milyon ermeninin yerinde bugün yeller esiyor. ha ermenilerin iddia ettiği gibi hepsi öldürüldü mü tabi ki hayır! çoğu fransaya, amerikaya, arjantine, kanadaya kaçarak bugünki ermeni diyasporasını oluşturdular. ama ölen yokmu tabiki var. belki yüzbinlerce ermeni osmanlı tarafından öldürüldü. ama en acısı ve ermenileri delirten asıl olay anadolu dan adeta buharlaşan yok olan ermeni kültürü. gerçekten anadolu halkı daha 90 yıl öncesine kadar burada olan ermenileri adeta yok etti. abd ye fransaya daha pek çok ülkeye giden ermenilerin torunları da kültürlerini geçmişlerini kaybetti ve bu işin artık geri dönüşü yok.
aynı şekilde ermeni iddialarıda 1.5 milyon, 2.5 milyom 3 milyon ermeni öldürülldü falan tamamen atmasyon. ermenilere sorsanız 'biz çok akıllıydık, meslek sahibiydik, görgülüydük, vergimizi veriyoduk aa birden bire bi baktık 24 nisan 1915 te techir çıktı sürüldük , öldürüldük' yok böyle bişey tabi. ermeniler özellikle 1800 lerin sonundan beri yunanlar, sırplar vb osmanlı azınlıklarını örnek alarak bağımsızlık mücadelesine giriştiler. zaman zaman diplomasiye, siyasete zaman zamanda yıldız suikasti ve osmanlı bankası baskınlarında olduğu gibi şiddete başvurdular hatta bağımsızlık aşkına ittahatçılarla bile kol kola girdiler ama sonunda bağımsız olmayı beceremediler mücadeleyi kaybettiler üstelik başlattıkları isyanın bedelini canlarıyla ödediler.
suriyenin halep şehrine giderseniz ermenilerin sayıca cok oldugunu gorebilirsiniz...
Efendim arapca ogrenimim için halep şehrini dolanırkan, gerimde birisi yanındaki arkadaşına eşşeeek diye bağirdi. şaşırdım... türkmen olabileceğini düşündüm ama bir de ne göreyim ermeni mahallesindeymişim...
etrafıma dikkatle bakınca, nazar boncukları balkonlara asılan çamaşırlar, ibrahim tatlıses dinleyen bir kitle sanki küçük türkiye...
bundan cesaret alarak ordaki bir hamburgerciye girdim... onlarda ermeni... yaşlı bir amca var, konuştuk muhabbet ettik... antep ermenisiymiş, bana dedelerinin buraya kaçtıklarını söyledi... muhabbet güzelde neden kaçtınız ki? harp vardı, ondan dedi... yaşlı beyin oğlu pek bir pis bakıyor bana... hiç gittinizmi türkiyeye dedim yaşlı amca evet dedi cok gittim.. insan özlemezmi vatanını dedi... şimdi ne desen yanlış olur... orası senin vatanın değilmi diyeyim yoksa amca gel vatanına oturmu diyeyim... sözün bittiği yer...
ayrılırsın oradan, başka marketlere girersin yarım ağız bir türkçe konuşmaları bir hoşluk veriyor yüreğinize, incik boncuk takan bir dükkana ugrarsınız... her şey türkiyeden gelme... kaçak geliyormuş... tatlı bir muhabbet, hani bizim ton ton amcalarımız vardır ya! aynısı işte bu ermeni amca... oda türkiyeye çok gitmiş gelmiş... dedeleri bir gün yerleşeceklerini düşünmüş hep... olmamış... ermeni katliamı muhabbetine giremiyorsunuz orda, olmuyor cünkü özledikleri sizin vatan dediğiniz yer. oraya bizim de vatanımız diyorlar... kalıyorsunuz...
katliam konusunu bir kere konuştuk oda iki yaşlı amcayla, keşke suçlu gördüklerinizi öldürüp bizi sürmeseydiniz dedi...
sustum kaldım... ne diyeyim... haklı olunacak bir durum değil ki... birileri dedelerinin sucundan dolayı yarğılanamaz ki...
keşke hiç olmasaydı... keşke göçüp gitmeselerdi... keşke ne biz ne onlar bu kavganın bir ucuna alet olmasaydık...
olmadı işte... şimdi sıra kimlerde... rumlar gitti, ermeniler gitti, yezidiler gitti, sanırım kürtlerde...
ermenilerin mezarda ürediklerini iddia eden, olgu...
kaynaklara göre, acı sürgün olaylarından önce osmanlı imparatorluğunun nüfusu 8,5 milyondur, birinci dünya savaşı sonrası, kurtuluş savaşı sırasında, kırım-balkanlar-ortadoğu gibi yörelere dağılmış tüm türklerin misak-ı milli'ye dahil olmasından sonra yeni kurulan türkiye cumhuriyeti 11 milyonluk bir nufusa sahip olmuştur, 10. yılında ise rum-türk takası gibi olaylardan ve hızlı nüfus artışından dolayı 15 milyon gibi bir rakama ulaşmıştır...
hal böyleyken düz bir mantık yürütmek gerekirse, ermeniler-rumlar-müslümanlarla * toplamda 8.5 milyon olan bir devlet, 10 yıl gibi kısa bir sürede, hem ermeniler hem rumlar gibi yoğun bir kitlenin gitmesine üstelik arap ve kürtlerden soyut sadece türklerin gelmesiyle 15 milyon gibi bir nüfusa ulaşıyor, iki katı bir rakam elde ediyor ise, rumlar'ın ve ermenilerin ülke de o kadar da yoğun olmadıkları gözlemlenebilir...
zaten tutarsızlıkları da buradan kaynaklı, osmanlı kaynakları bu kadar emin ve net olabilir iken, o dönemde şimdikinden bile sağlıklı nüfus sayımları yapılabilmiş iken, ve ilk soykırım iddialarında 300-400 bin ermeni öldürüldüğü iddia edilir iken, yani o bile kesin olamazken, şimdi osmanlı kaynaklarını görmezden gelen ermeni diasporası, bu rakamı 2,5 milyonlara kadar çıkarmıştır.
ne zaman ermeni soykırımıyla ilgili, bir makale yazılsa rakam gittikçe ileri taşınıyor, iddiayı çarpıcılaştırabilmek için. 500 bin dendi olmadı artırdılar 1 milyon dediler olmadı, 1,5 kesmedi, 2 dediler uzun süre, şimdi de kalkıp 2,5'a göz diktiler... korkum o ki yakında 8 milyon gibi bir rakam iddia ederler, o zaman durumu anlarız, zamanında osmanlı'da türkler yaşamıyormuş herkes ermeniymiş deriz. kaderin cilvesi midir nedir, kendileri ne kadar rakamı abartsada, türk ve müslüman düşmanı olduğunu bildiğimiz yönetimler, örneğin fransız başkanı sarkozy gibi, dışında kimse tarafından pek de ciddiye alınmamışlardır. rakamın sürekli de artması, sanırım ermenilerin mezarda ürediklerini gösteriyor, bu da aklı başında insanlara pek de mantıklı gelmiyor.
ortada böylesine büyük bir iddia var iken, insan statik bir duruş sergilemeli, ermeniler bunu göstermedikleri müddetçe muattap alınmaları çok zor. işin acı yanı, türk halkının bir bölümünün ki bence büyük bir bölüm bu, yeni yeni de olsa, sürgün olaylarını bilmeleri, bundan dolayı acı çekmeleri ancak buna karşın hala ermenilerin dialoga yanaşmamalarıdır. ermeniler ve yandaşları konuşmak yerine doğrudan suçlama yoluna gittikleri müddetçe, türklerinde kendilerini savunma yoluna gidip iddiaları ciddiyetsizlikle karşılaması pek tabidir.
Birinci Dünya Savaşı'nda mingilizlere, m150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kısmı da Mısır'ın iskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na Hapsedildi.
Suya normalin çok üzerinde 'krizol' maddesi katılmıştı.. Mehmetçik, Suya daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyordu.
Ancak,ingiliz Askerleri, dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı.
Mehmetçikler,
Bellerine kadar gelen suya başlarını sokmak istemediler.
Ancak, Bu kez ingilizler havaya (başlarının üzerine) ateş etmeye başladı.
Askerlerimiz, ölmemek için, çömelerek başlarını suya soktular.
Ancak, başını Sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözleri yanmıştı…
Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi Ve 15 000 (15 bin) askerimiz
kör oldu Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM.' de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler
Bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin Krizol` banyosuna sokularak,
15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, nBunun faili olan ingiliz doktor, Garnizon Komutanı ve Askerlerin cezalandırılması için,
TBMM' nin teşebbüse geçmesini istediler.
Ancak, Yeni kurulan devletin bin türlü derdi vardı. Ağır sorunlarla uğraşan TBMM' de Bu hesap sorma işi
Unutuldu gitti. Ama onlar Unutmuyorlar… Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna Sunuyorlar.
En üzücü olanı da Malum birilerinin, Bu karalama kampanyalarına çanak tutması…
ERMELiLER SOYKIRIM YAPILDI DiYE DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIYOR. BiZiM TARiHiMiZDEN HABERiMiZ YOK.!!!
yıllar yılı ağlayan bir bebek gibi türkiye bize soykırım yaptı diyen ermeni saçmasıdır. sözdesi bile fazladır. yoktur. bu diyen ermeniler, türk köylerini basıp çoluk cocuk demeden tecavüz ederek insanlarımızı öldürmüştür halbuki.
benim anlamadığım ise türkiye'de yaşayan ermenilerin, bu iddiayı hem sürdürüp hem de hala türkiye'de yaşamaya devam etmeleridir. kışın güzelim istanbul'da yazın güzelim bodrum'da yan gelip yatmalarıdır.
içlerindeki mide bulantısı ve baş dönme hali akıllarına gelince de, ya ama bize soykırım yaptılar ya diye ağlamalarıdır.
Birinci Dünya Savaşı'nda ingilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerin bir kısmi da Mısır'ın iskenderiye şehri yakınlarında bulunan "Seydibeşir Usare Kampı'na" hapsedildi. Kampın tam adı, "`Seydibesir Kuveysna
Osmanli Useray i Harbiye Kampı`" idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tümen'in 48. Alayı'na bağlı Osmanlı askerleri tutuluyordu.
12Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar.
Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...
Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan, yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kampların ingiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi.
Savaş bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, ingilizler'in işine gelmiyordu.
Çünkü, olası yeni bir savaşta, bu askerlerin yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, ingilizlerin beyinlerine işlenmişti.
Çözüm toplu katliamdı...
Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyorlardı. Ancak ingiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı Mehmetçik, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez ingilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu.
Çünkü gözleri yanmıştı...
Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan ingiliz tabip,
garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması için TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler. Tabii ki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı.
Bu hesap sorma işi de unutuldu gitti.
Ama onlar unutmuyorlar...
Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar.
En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması...
"ERMENiLER SOYKIRIM YAPILDI DIYE DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIYOR BiZiM TARiHiMiZDEN HABERiMiZ YOK."