bu şekilde tepkisiz ve sonuçsuz gidildiği taktirde 20 sene sonra pkk soykırımı adıyla tekrar gündeme gelebilecek, ahlaksızlığın hat safhaya ulaştığı, kelimelerin dahi kifayetsiz kaldığı bir durum.
bu konuda şöyle bir yorum vardır. insanlar ayda hayat olmadığını bilir. siz bunun karşıtı tezler yayınlarsınız bir çok şekilde kanıtlamaya çalışırsınız her gün bahsedersiniz her yerde insanların gözüne sokarsınız bir saatten sonra acaba gerçekten ayda hayat var mıdır diye siz bile düşünmeye başlarsınız. ermeni soykırımı da buna benzer. **
"... insanlık tarihi trajediler tarihidir. geçmişimiz savaşlarla doludur. ama soykırım sadece 2. dünya savaşında tanımlanan bir olgudur ve sadece orada kalan bir tanımdır. aksini düşündüğümüzde ise tüm insanlık olarak sokağa çıkacak yüzümüz olmaz."
kemal çifçi'nin ekonomi ve toplumsal değerler üzerine güzel bir yazısından..
başarılı lobi faaliyetleri sonucu insanların inanmasına şaşırılmaması gereken yalan.
bu noktada bize düşen olayı olabildiğinde çok araştırmak ve iddiaları çürütmenin, insanları doğruya inandırmanın yollarını aramak.
çünkü adamlar gerçekten iyi hazırlanmış. fotoğrafları geçtim, bilmemkaç yılının gazete küpürlerini gösteriyorlar kanıt olarak. detaylar bile düşünülmüş. türk olmasam, hatta türkiye bazı nedenlerden dolayı negatif olsa gözümde ben de inanırım.
Bu iddiaların bizzat Ermeni cemaati tarafından çürütülmeleri iddiaların asılsızlığı kadar çarpıcıdır.Şöyle ki Kandilli Ermeni Kilisesi Başkanı Dikran Kevorkan 7 Ekim 2000 tarihinde katıldığı Kanal 6'daki Ceviz Kabuğu programında şu ifadeleri kullanmıştır:
''Bugün dünya üzerindeki Ermeniler'in en rahatlıkla en güçlü şekilde kendi kimliklerini muhafaza ettikleri ülke Türkiye'dir. Atatürk'ün emanet ettiği Kuvay-i Milliye ruhuna haksızlık yapılmaktadır. Bütün bunlar dışarıdakilerin oyunudur. Ermeniler akıllıysa maşa olarak kullanılmasınlar.''
Bir yaz günü Atatürk, Florya Köşkü'ne giderken bir aksaklık yüzünden otomobili Kumkapı civarında durur.Şoför arıza ile uğraşırken yakında oynayan bir grup çocuk merakla arabanın etrafını sarar. Aralarından biri Atatürk'ü tanır ve sevinçle ilerleyerek karşısında selam durur. Atatürk çocuğa ''Sen beni tanıyor musun?''diye sorar; çocuk''Elbette tanıyorum.'' der, ''Sen hepimizin babası Atatürk değil misin?'' Atatürk, ''Beni daha evvel hiç görmüş müydün?'' Çocuk,''Hayır,fakat annem senin resmini yatağımın başucuna astı. Senin gibi küçük ve fakir çocukların babası odur der. Seni resminden tanıdım.'' Atatürk, ''Peki senin adın ne?'' Çocuk, '' Adım Artin. Babam öldü...''
Atatürk öksüz bir Ermeni çocuğun kendisine bu kadar bağlı olmasına inanamayarak çocuğun söylediklerini tetkik ettirdiğinde söylenenlerin doğru olduğunu görerek çocuğu mükafatlandırır ve hayatı boyunca çocukla ilgilenir.
Tertemiz bir çocuğun içten tavırlarında somutlaşan düşünce, Ermeni soykırım iddialarına verilebilecek en sade fakat en etkili cevap değil midir? Nesilden nesile taşınan saygı ve dostluk hisleri bir Ermeni çocuğun zihninde tüm safiyetiyle böyle muhafaza edilmiştir.
aslında olay gayet net. böyle bir şey mümkün değildir, ermeni soykırımı diye birşey olmamıştır ve hayır bu cümlelerin milliyetçilikle alakası yoktur, azıcık kafası çalışan her birey biraz tarih okuyarak gerçeğe ulaşabilir.
1915 yılında Osmanlı Ermenileri'nin yaşadığı trajedinin bir "soykırım" olduğu iddiasına karşı Türkiye'nin uluslararası alandaki en büyük dostu hep Yahudiler olagelmiştir. Çünkü Naziler'in gerçekleştirdiği gerçek bir soykırımın hedefi olmuş olan Yahudiler, gerçekte neyin "soykırım" olup olmadığını gayet iyi bilirler ve bu kavramın olur olmaz kullanımına karşı çıkarlar. "1915'te yaşanan olay bir soykırım değildir" tezini ısrarla savunan ve hatta bu nedenle Fransa'da yargılanıp mahkum edilen ünlü Musevi Amerikalı tarihçi Bernard Lewis örneğinde görüldüğü gibi.
tarih hocamıza göre bu olayın kısa adı (bkz: 3 t)operasyonudur bunlar (bkz: tanıtma), önce bu olay bütün dünyaya tanıtılacak (bkz: toprak), bu olay tanıtılınca bizden toprak talep edilecek ve sonuncusu (bkz: tazminat)ülkemizden yüklü miktarda tazminat istenecek tarih hocamız diyo ben onun yalancısıyım.
Sözde Ermeni soykırımı yalan olmaktan öteye geçmeyen bir iddiadır. "Doğu Anadolu'da Türk soykırımı yapılmıştır" iddiası Ermenilerin iddiasından daha gerçekçi olacağı kesindir. Sözde ermeni soykırımı ile ilgli olarak http://www.ermenisorunu.gen.tr adresine giriş yapılabilir.
soykırım değildir karşılıklı katliamdır. ingiliz ve rusların gazına gelmiş tehlikeli ermenilerin sınırdışı edilmesi sırasında dağda konuşlanan eşkiyalarla ermeniler arasındaki katliamdır. annesinin babasının gözü önünde ayağından asılarak baltayla ikiye bölünmüş türk çocukları vardır kayıtlarda...haaa bizde yapmamış mıyız? savaşta herşey mübah olabilir...anlamak için hepimize bir silah versinler savaşa yollasınlar...belki biz de yapacağız ne malüm?
fransa başta olmak üzere ingiltere gibi işgal ettikleri ülkelerin insanlarını av köpekleriyle birlikte kovalayıp (sanki keklik avlıyor) katletmesine hiç bişey denmemesi fakat en ufak bir pürüz çıktığında gündem değiştirmek için türkiyenin önüne atılan ve adil olmadığı her açıdan ortada olan mesele. yani öldürülmekle soykırım farklı şeyler. insanlar ölmüş olabilir fakat bu soykırım mıdır? o zaman amerika her gün soykırım yapıyor. ırak'a girip binlerce masum insanı öldürüp, pkk yı üstümüze musallat edip her gün şehit(ler) vermemizi sağlayan ve sonrada çıkıp türkiye bizim en büyük müttefikimizdir diyen amerikadan bahsetmiyoruz da ermeni meselesinden bahsediyoruz.
sözde ermeni soykırımı iddialarına karşı çıkmak ve kamuoyunu aksi yönde ikna etmek demek ermeni duşmanı olmak değildir. bu tip tutum ve davranışlar olgun ve medeni bir insana yakışmaz. soykırım olmadığı yönünde bir düşünceniz varsa, bu düşüncenizi ermenilere hakaret ederek ispatlayamassınız, aksine karşı tarafı güçlendirirsiniz.
bu mesele halklar arasında olan bir mesele değildir. siyasi trafik içinde, politik bir meseledir. politik olarak cevap verilmesi ve politik olarak çözülmesi gerekir. ayrıca meselenin aslı tv programlarında konuşan zevzekler yada gazete köşelerinde yazan müptezellerden öğrenilmez, öğrenilemez.
gazete ve tv gibi suya yazı yazan, değişken doğrularla hareket eden kaypak mecralardan ancak provakasyon sloganları ezberlenir.
gerçekten tarih okumamız lazım.
osmanlı tarihi, dünya tarihi, siyasi tarih okumamız şart.
söz edilen dönemde üretilmiş sanat eserlerini incelememiz gerekir. türküler, romanlar, şiirler, resimler bize yol gösterecektir.
sözün özü; konuyla alakasız ermeni vatandaşlarımıza, küfür ve hakaret ederek hiçbir yere varamayız.
gazete köşelerine ve ekranlara çöreklenmiş kargaşadan beslenen medya maymunlarına prim vermeyelim.
ben ermeni de değilim, hırant dink te değilim. hatta hırant dink in ne gazeteceliğini ne de siyasi tavrını tasvib etmem.
ama hiçbir zaman ermenilere hakeret etmedim, etmeyeceğimde. buna kimsenin hakkı yok.
olmuş mudur olmamış mıdır, büyük bir bilinmezdir, lakin uruguay'ın, venezuella'nın ve bunlar gibi "beyaz adamdan" çok çekmiş ülkelerin yeterli kanıt bile oluşmadan, beyaz adamın(beyaz kafkasyalı hint-avrupa kökenli - white caucasian indo-european) kirli bir politika olarak önümüze koyduğu(yoksa ölen ermeni, türk, zenci, kızılderili vs umurlarında değildir conilerin, hansların, emin olun) bu olayı kabul etmesi anlaşılamaz bir durumdur.
beyin adı verilen organa sahip olmayan bir yada bir kaç kişinin ortaya attığı "bunlar bana tecavüz etti tadında" söylemlerdir. ispatlanamayan (bkz: evrim teorisi) ne benzemektedir.
resmi tarih ona "sözde" sıfatını uygun görmüştür. ne güzel baştan bir kati kabulleniş. bir çift kıllı el yardımı ile tepeden bastırılarak kuma sokturulan beyinlerimiz. izin versinler, bir kafamızı kaldıralım da biz karar verelim sözde mi değil mi. hem adı bu kadar mı önemli ağulu bey'in banu teyze'ye anlattıklarından sonra. acıya taktığınız ismin onu hafifletmek adına bir yararı var mıdır. yaşananların önüne koyulan sıfatlar yaraları sarmaya yardımcı mıdır. ne dersen de, ne kadar önüne kelimeler eklersen ekle toplumsal bellek onu nereye koyduysa ordadır, isminin anlamı bu bahiste manasızdır.