27 mart 2010 beşiktaş eskişehirspor maçında kaleciliği bırakıp kendini bir an için messi ilan etmiş kaleci. eskişehirspor oyuncusu alper'in sağından atıp solundan geçmek istemesi hem tribe sokmuş hem de alınan galibiyette büyük pay sahibi olmuştur. eskişehirspor'un olası 3. gol pozisyonunu resmen püskürtmüştür.
beşiktaş'tan önce oynadığı takımın 'takımcık' diye tanımlandığı futbolcu.arkadaşlar unutmuş olacak her transfer sezonunda o takımcık'ın kapısında yatıyorlar boşta oyuncu varsa kapmak için rüştü reçber'de olduğu gibi.
rıdvan dilmen'in %100 futbolda "rüştü reçber maç kaybettirebilir. ama şampiyonluk kazandırır" diye tanımladığı kaleci. doğru mudur? doğrudur. öyle bir kalecidir işte rüştü.
ya maçı izleyenler görmüştür, dişisi mikilen pitbull gibi kovaladı eskisehirliyi, bre rüstü vursana tribüne . allah allah. yok premier lig gibiyiz yok kalite. ne kalitesi arkadas tassak mı geciyosun bizlen ?
2 tür futbolcu vardır benim gözümde. kornere giden topa aut veren hakeme top korner diyen rüştü gibi kaleciler, birde topu poposuyla durduran milyarda alsan trilyonda alsan eşek eşektir dedirten volkan gibi futbolcular. barcelona'nın boş trensfer yapmadığının en büyük kanıtıdır. türkiyedeki faal en iyi kalecidir ayrıca.
ucuz kahramanlıkla suçlanan karakterli "insan"dır. böyle bir durum hiç sikinde olmayabilirdi, ama bir bildiği var ki necip için şartların daha güzel olmasını istemiş. atıp tutmak kolay tabi.
18 nisan 2010 fenerbahçe beşiktaş maçından once maraton tribunune cagrilmis, utanmadan tribunleri selamlamaya geldiginde de 'siktir ol git rustu, siktir ol git' tezahuratlariyla ugurlanmis; aglamakli olmustur. *
yıllar önce benden biri 6, diğeri 9 yaş büyük iki kuzenimin kendisiyle ilgili asla unutmayacağım şu diyaloğunu duyduğum türkiye' nin gelmiş geçmiş en iyi kalecilerindne biri;
kuzen 1(galatasraylı): ya rüştü' nün form tutuğu bir dönem var ya o dönemi yakaladığında dünya çapında bir kaleci zaten ama istikrarsız.
kuzen 2(fenerbahçeli): o dönemlerde schmecichel gibi zaten.
kuzen 1: evet schmeichel gibi en zor topları çıkarıyor. ama bir fark var; rüştü köşedeyken diğer köşeye gelen topu uçup çıkarıyor. scmeichel ise uçmuyor çünkü zaten o köşede oluyor. *
aziz yıldırım'ın üstünde saçmaladığı büyük insan.bazen yeni sözleşme sunulduğunda bu sözleşmeye imza atarım fakat genç oyuncu necip uysal'ın anlaşma maddelerini iyileştirin bazen de top kendinden çıkınca benden çıktı şeklinde işaret yapıp hakeme korneri karşı takımın kullanması gerektiğini söylemesi..seviyoruz seni rüştü.
galatasaray'a vefasız diyenlerin şimdilerde karaladığı futbolcudur. kendisi fenerbahçe tarihinin en büyük kalecilerinden biridir ama türk futbol tarihinin en küçük başkanına yem edilmeye çalışılmaktadır. şikeciymiş, şikeci sensin ey aziz başkan... rüştü değil...
aziz yıldırım tarafından bursaspor u şampiyon yapan kahraman kaleci diye anlatılmıştır. biz isterdik ki ivankov bursaspor u şampiyon yaptı desin ama azizdir ne dese yeridir.
an itibari ile ntvspor canlı yayınına bağlanarak iddaları kabul etmeyen rüştü.. olduysa bile görüşmem benim özelimdir, bu beni ilgilendirir.
bu itham ispat edilmelidir diyerek topu aziz başkanın kucağına atmıştır..
aziz yıldırım'ın ima ettiği bursa maçındaki batalla'dan yediği golün aynısını euro 2008'de hırvatistan maçının son dakikasında da yemiştir. rüştü acaba o zaman da hırvatlardan mı para aldı? bırakın bu işleri ya, büyük takımlardaki profesyonel topçu böyle şeylerle uğraşır mı? uğraşacak olsa galatasaray bursa maçına asılır mıydı hiç? sezon boyunca ligde görülmeyen bir futbol oynandı o maçta. aykut, onur'dan geri kalır değildi o maçta. bunlar entrikadan başka bir şey değil.
hadi rüştü şaibeli gol yemez, hadi rüştü temiz çocuktur da,
ulan bu rüştü ne bok yemeye kasımpaşalı oyuncuya telefon açıyor, ankaragücü antrenörüne mesaj çekiyor, trabzonsporlu futbolculara "aman göreyim sizi" diyor?
bugün düşman olduğun fenerbahçe kulübü 15 sene önce seni hastanede, doktor "artık futbol oynayamaz" derken transfer etti, bütün hastane masraflarını karşıladı, 1 sene top oynamadan hastanede yatmanı göze aldı ve seni rüştü yaptı. yazık.
