Nükleer enerjinin kaçınılmaz bir enerji çeşidi olduğunu bilen bir mühendis olarak, Yapana değil yaptırana bak denilebilecek durumdur. Rusya denilen ülke uzun yıllardır canavar gibi mühendisler yetiştiren bir ülkedir keza bilimadamları da. Teknik açıdan bir sorun olacağını düşünmemekle beraber işletme mantığı, maliyet, yerleştirileceği yerler son çıkan fukişama olaylarından yeterince ders çıkartılıp çıkartılmayacağı konusunda şüpheler uyanmaktadır.
Sonuçta istanbul'daki Alman çeşmesini yıkarken Tazyikli su kullanıp Altın varaklara zarar verdiren bir iktidardan bahsediyoruz.
burada Nükleer enerjiyi tamamen bırakalım çok kötü tüh kakacılara gelince, arkadaş istesen de bırakamazsın, tehlikelerine rağmen bırakamazsın, dünyanın enerji ihtiyacı gün geçtikçe artıyor fosil yakıtlar bitme noktasında güneşle, rüzgarla da olacak iş değil o iş. Dünyanın en büyük rüzgar tarlarsı 730 MW gücünde ve manhattan'ın 3-4 kat fazlası alana kurulmuş 627 tane rüzgar türbininden 2 milyar dolara yakın yatırımla yapılmış ve Türkiye'ye böyle bir yer kursan Afşin Elbistan Termik santrali 3000 MWa yakınken ve yılın her günü çalışabiliyorken Bu maksimum yılın yüzde 50sinde çalışacaktır.
Yani uzun lafın kısası Medeniyetin devamı için Nükleer enerji açıkları kapatıla kapatıla kullanılmak zorundadır. Yapacak birşey yoktur.
Normalde gerekli olan bir enerji kaynağı olmasına rağmen japonya'da olanlardan sonra 100 kat daha fazla karşı olduğum durumdur. nitekim insan en azından deprem riskinin en az olduğu yerde yapar dememi sağlayan projedir. üstelik bir de denize kıyısı olan bir şehire, bundan da önemlisi nüfus yoğunluğunun çok fazla olduğu bir şehre yapılmasının nasıl bir zekanın ürünü olduğunu sorguladığım proje.