kızmayın
benim gibi yapın
beğenmediğinizi donuza ekleyin
kafa rahat
benimkilerede aynısını söylüyorum
evladım beğenmiyorsanız donuza ekleyin
eklemedikleri gibi bir kısmı takip ediyor
etmeyin evladım
mazoşistmisiniz siz
şamarlanmaktan zevk mi alıyorsunuz.
ciddi ciddi inandıkları komplo teorileriyle kafayı yediğini söylediği akıl hastalarının, ortaya döktükleri hezeyanlarla dediklerini doğruladığı yazardır.
bakın bunlardan biri "yaz babam yaz" ve de "razzle dazzle" hesaplarının benim olduğunu söylüyor. söz konusu iddiası komplo teorici akıl hastalarının tipik özelliklerini taşıyor.
komplo teorici, inanmak istediğine inanır. inanmak istediğine inanması için çarpık zihnine kanıt gibi görünen bir iki şey yeterlidir. inandığına ciddi ve yeterli kanıt var mıdır analiz edemez. keza iddiasını yalanlayan ciddi kanıtları da görmezden gelir.
yahu nasıl yazdığım belli, konuları nasıl ele aldığım belli, nasıl bir üslup kullandığım belli, türkçe'yi nasıl kullandığım ve de imla kurallarıyla aramın nasıl olduğu belli...
durum böyleyken söz konusu akıl hastası, bambaşka tarzda yazan insanların aslında var olmadığını, o hesapları kullananın ben olduğunu iddia ediyor!
elinde cahil radarı olduğunu sananların, yakaladıklarını sandıkları yazardır.
evet, "türkçe'yi" yazılmaz, "türkçeyi" yazılır. uyardıkları için teşekkür ederim.
sorun şu ki o radarı biraz da kendilerine tutsalar. misal:
"malûm" yazarken kullandıkları "û" karakteri alfabemizde yok.
"özel isimler yapım eki aldıklarında sonra gelen ekler kesme işareti ile ayrılmaz." cümlesinde anlatım bozukluğu var! ayrıca o cümlede kullanılması lazım gelen virgüller de yok...
"Türkçeyi" yazmayı bilmediği halde "türkçe'yi" iyi kullandığını iddia eden yazar.
Ad hominem yaparak cehaletini saklayabileceğini sanmakta, kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.
Başkasının hata yapması kendi hatasını meşru kılmaz. Türkçeyi şöyle iyi kullanırım, dilbilgim böyle iyi, diye şişersen elinoğlu da gelir seni patlatır. Hem de kendi nickaltında.
Tdk sitesine bakarsa o karakterlerin "hâlâ" dilimizde olduğunu belki öğrenir.
Anlatım bozukluğu ve virgül konusu deli saçması zaten, açıklamaya değmez.
Velhasılkelam, rüzgara karşı tükürmemesini aynelyakin öğrendi.
konumuz dil bilgisi... fakat hiç fark etmez, yobaz yobazdır, en alakasız konularda bile yobazların tipik özelliklerini sergilemeden duramaz.
misal, yobaza diyorum ki "alfabemizde şapkalı u" ("û") harfi var mı?". yobaz diyor ki şapkalı a var!. kurduğu cümledeki anlatım bozukluğu deli saçması imiş! doğrudur. yobazlara ne zaman "aklı başında insanlar" dedim ki? yobazdır, haliyle akli rahatsızlığı vardır, saçmalar ve de saçmalamayı marifet bilir...
oysa dikkat çektiği hususta hiç lafı uzatmadan hatamı kabul etmiş, üstüne beni uyardığı için teşekkür etmiştim.
neyse, görüyorum ki itiraf etmemesine rağmen o da uyarılarımı dikkate almaya çalışmış. mesela son mesajında "deli saçmalığı" dediği konulardan virgül konusuna özen göstermeye çalışmış ama yine olmamış.
"dilbilgim böyle iyi, diye şişersen" ifadesinde kullanılan virgül fazla!.. "virgül kullanılacak yerde virgül kullanmıyorsun" dediğim için, bu sefer her yere virgül serpiştirmeye çalışmış garibim.
ayrıca "dil bilgim" birleşik yazılmaz, "velhasılkelam" olmaz, "velhasılıkelam" olur a yobaz...
işte bunlar böyledir. abilerinin saçma sapan kitaplarını okuyunca bir şey öğrendim, biliyorum sanırlar ve bildiklerini sandıklarına yeni gelinin şeye sarıldığı gibi sarılırlar her cahil gibi.
kimsenin üzmediği yazardır. bir hatasıyla üzülecek olsaydı, hatasını söyleyene teşekkür etmezdi. yanlışlarının ortaya çıkmasından ancak yeteri kadar doğrusu olmayanlar aşırı rahatsız olur.
herkese hakkını veririz elhamdülillah!.. hatama dikkatimi çekiyorsa teşekkür ederim. fakat hatamdan hareketle, kendisini hiç olmadığı yerlerde görüyorsa, kendisi cahilken, elinde cahil radarı filan olduğu gibi hezeyanlara saplanıyorsa, rezil etmeye hiç üşenmem... aynen örnekte görüldüğü gibi.
not: edebinizi takının lan köpekler! sövecekseniz de adam olup (ibneler nasıl olacaksa artık?) benim yaptığım gibi düzden sövün, misliyle yanıtınızı alın.
bir yobazın kaç santim şeyi olduğununu raporladığı yazardır.
heyecandan ölçüyü şaşırmış olabilir ama yanlış da olsa bir fikri olduğuna göre tanışmış olmalı söz konusu aletle.
diğer biri de modlara şikayet etmesinden dem vurmuş! valla aranızdan birisi kendisine "ahmak" dediğim için modlara şikayet ettiği ve de o sebeple çaylak olduğum günden beri, hiç kusura bakmayın, çizgiyi aşanlarınızın alayını şikayet ediyorum. tabi sizler gibi her hakareti şikayet etmiyorum ama söverseniz sövgünüze kralıyla karşılık verir ve ayrıca şikayet de ederim.
söz konusu küfürbaz it ne mal olduğumu çok iyi biliyormuş! ulan yavşak, madem biliyorsun yazsana!.. bak ben senin ne mal olduğunu bir güzel yazayım:
ciğeri beş para etmez, aşağılık bir yobazsın. cahilsin, hödüksün, küfürbazsın, çomarsın.
yobaz tayfasından kendisine ciddi ciddi şahsi kin besleyen bir kısım hasım elde ettiği ortada olan yazardır.
tabi "şahsi" dedim diye ortada bir şahsiyet varmış yanılgısına düşmek doğru olmaz. yani... (bkz: bence porsche/#32125390)... şimdi... "şahsiyet" filan!.. yok, hakikaten abartılı kaçtı!
bir diğeri ise mesleğimin "pezevenklik" olduğuna karar vermiş, habire yazıp duruyor. kendisi pek mümin ayakları yapan bir tiptir. yani kendisine karı ısmarlamış filan olamaz. o zaman iddiasına göre mesleği "pezevenk" olan biriyle nasıl tanışmış olabilir? sakın anasını, bacısını ve/veya kendisini sermaye yapan birini ben sanmış olmasın?
hayır, o değil, "pezevenk" dediği biriyle siyasi polemiklere girmeye çalışması, amip beynine dert olanların cevabını istemesine ne demeli?.. gülüm, bırak o işleri, pezevenkle bir tek elindeki sermayelerin durumu konuşulur, istersen bir duruma bakayım, diyebileceğim bir şey var mı o hususta?
lan şerefsizler, size kırk kere çirkefleşmeyin, hakaret edecekseniz de ayarı kaçırmayın dedim. dinlemezseniz aklınızı alırım dedim. durduk yerde ananızı, bacınızı dile dolanması hoşunuza gidiyorsa aynen devam edin. sonraki sefere söz konusu karakterlerle münasebetlerinizin detaylarını ele alırız burada.
kimi ciğersizin (bkz: yobazların ciğersiz olması) sanki çok mühim, yanıtlaması çok zor bir soru sormuş, böylece kenara sıkıştırmış olduğunu sandığı yazardır.
yavrum madem o kadar çok soruyorsun izah edeyim:
çok partili demokratik sistemde seçimle başa geçen bir iktidarın, anayasa mahkemesinin yokluğunu fırsat bilerek, anayasayı yok sayması, basına sansür uygulaması, milletvekillerinden mahkemeler kurması, "vatan cephesi" adı altında bir yandaş cephesi kurarak, bölücülük yapması, içlerinde ölmüş kişilerin de bulunduğu şahısların "vatan cephesi"ne katıldığı haberlerini her gün radyolarda okutması, "vatan cephesi"ne katılmayanları vatan haini gibi göstermesi, kiralık itlerine milli kahramanlarımızı taşa tutturması, muhalif partilerin mal varlıklarına el koyması, ülkede bir olumsuzluk olduğu yönünde haber yapılmasını yasaklaması, böyle haberler yapan gazetecileri kodese atması, kendilerine mahkemede haberlerinin doğruluğu yönünde kanıt sunma hakkı tanınması talepleriyle "ispat hakkı mı, ismail hakkı mı?" diye dalga geçilmesi, kendisine oy vermeyen illeri ilçe yaparak cezalandırması o iktidarın meşruiyetini ortadan kaldırır. meşruiyeti ortadan kalkan bir iktidarı devirmek ise her vatanseverin hem hakkı, hem görevidir.
--spoiler--
"It is the duty of every patriot to protect his country from its government. / "(gerekli olduğunda) ülkesini hükümetinden korumak her vatanseverin görevidir" - thomas paine / abd'nin kurucu babalarından.
--spoiler--
davutoğlu ahmet'in durumuna gelince... başında olduğu hükümetin yaptıkları malum. fakat henüz demokrat parti hükümeti kadar azıtmamışlardı ve meşruiyetleri geçerliydi. söz konusu meşru hükümetin, binali yıldırım'ın deyişiyle, "anayasaya karşı fiili durum" oluşturan bir şahıs tarafından devrilmesi elbette saray darbesidir.
"anayasaya karşı fiili durum oluşturmak" kimsenin haddine değildir. "anayasaya karşı fiili durum oluşturmak" darbeciliktir. bunu yapanların günü gelince yaptıklarının cezasını çekecekleri kesindir.