kendisi bir nevi sağlama yapmış avukattır, zira eğer hapse atılmamış olsa idi iddianın doğru olmayacağı üzerine tartışma yapılabilirdi ancak şimdi tartışması bile yapılamaz.
tutuklanma gerekçelerine bakınca tek delil "tutanak" olan olayda delil karartma şüphesi denmiş, o tutanak dosyada mübrez nasıl karartacak merak ettirmiştir.
aihm in " siyasi karakterler en sert şekilde eleştirilebilir bunun sınırı en tolere edilebilir üst hadden belirlenir" içtihatına rağmen "faşist" kelimesi hakaret kabul edilmiştir keza iktidar "faşist" kelimesini mustafa kemal ve inönü için defalarca kullanmasına rağmen kimse mahkum edilmemiştir.
adam mahkum olsa(suçun unsurları gerçekleşse bile) hakaret sınırının cezasal limiti itibari ile hükmün açıklanmasının geri bırakılacağı kararı verilecek yani mahpus olmayacaktı bu nedenle tutuklanmanın şartları gerçekleşmemiştir.
anaysasında dokunulmazlık kelimesi olumlu anlamda yer alan bir ülkede kimse gerçek hukuktan bahsedemez.
bu itibarla, hukuksal yaptırımların kişilere göre uygulandığı bir ülkede yaşamak, o ülke vatandaşlarında da şiddet duygusu yaratmaktadır.
avukat, içinde doğan şiddet duygusunu fiziksel olarak değil, sözlü olarak gösterdiği için tutuklanmıştır.
halbuki fiziksel olarak uygulasa, yine günümüz Türkiye' sinin sikimsonik adalet sistemine göre, özgürlük gerillası olur, çadır mahkemlerinde beraat ettirilirdi.
meslektaşları, tutuklama kararı alan mahkemenin panosuna recep tayyip, altına da 'faşiste faşist derler!' yazmıştır. kutluyorum bu değerli meslektaşlarımı.
