dünya lideri (!)'nin ispatlayamadığı iddialarda bulunmasıdır.
kendisinin de dediği gibi "müddei iddiasını ispatla mükelleftir"! (iddia sahibi bunu kanıtlamak zorundadır!)
ama gelin görün ki rte'nin ağzında olanın uygulaması yoktur!
iddiaları hep havada kalmıştır!
vatandaşta rte'nin "biz biliriz" dediği konularda elinde belge olmadan konuştuğu kanaati oluşmuştur!
örneklere bakınca daha iyi anlaşılır!
1) Gezi Parkı eylemlerinde bir 'ihanet şebekesi' ortaya çıktığını söyledi. 'Bu şebekesin tüm bağlantılarına yakında milletimize açıklayacağız' dedi. Açıklamanın yapıldığı 16 Haziran 2013 tarihinden bu yana aradan 8 ay geçti. Açıklanan bir şey olmadı.
2) Başbakan Erdoğan, imralı´da BDP´lilerin PKK lideri Öcalan ile yaptıkları görüşmelerin Milliyet gazetesine sızdırılması sonucu zor durumda kaldı. Öcalan´a verilen sözlerin bizzat bu metinde yer almasına öfkelenen Erdoğan, 'Sızdıranı biliyoruz, BDP sızdıranı açıklasın yoksa biz yakında açıklayacağız' demişti. Aylar geçti, açıklanan bir şey yok.
3) Başbakan Erdoğan ve içişleri Bakanı Efkan Ala 17 Aralık öncesinde piyasadan milyarlarca dolar toplandığını iddia etmişlerdi. Ayrıca Erdoğan "Boş konuşmuyoruz hepsi elimizde, devlet yakında bunu açıklayacak" demişti, açıklamadı.
4) Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna imza atan Savcı Muammer Akkaş´ı hedef tahtasına koyarak, Erdoğan fanatikleri tarafından yapılabilecek kişisel saldırısı tehlikesiyle Akkaş'ı karşı karşıya bıraktı. Savcı Akkaş´la Başbakan bizzat hesaplaşmayı gündeme getirmişti. Erdoğan, Akkaş'a 'Senin nereye çalıştığını biliyoruz. Nereye çalıştığını açıkla' diye çıkıştı. Ardından da, 'Yoksa biz açıklayacağız' dedi. Erdoğan´ın bu sözü de havada kaldı.
5) Ergenekon soruşturması döneminde göklere çıktığı, mitinglerinin ana gündem maddesi yaparak övdüğü ve 'Temiz eller' diye nitelendirdiği Zekeriya Öz´ü, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna da imza atması üzerine her türlü aşağılamayı yaptı. Yandaş medyası ile birlikte asılsız haberlerle yıpratmaya çalıştı.Erdoğan, Savcı Öz´ün bir yılda 22 kez yurt dışına çıktığını söyledi ve bir savcı olarak, ayda iki kez yurt dışına çıkacak kadar parayı nereden bulduğunu sordu.Erdoğan, bu ithamla da yetinmedi, 'Bütün deliller elde' diye çıkıştı. Hepsini açıklayacaklarını söyledi. Aradan uzun süre geçti, açıklanan bir şey olmadı.
6) Başbakan Erdoğan, hukuku ayaklar altına almaya gerekçe olarak gösterdiği ve yargı sistemini ve Emniyet camiasını hallaç pamuğu gibi atmasına gerekçe olarak 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının kendilerine karşı yargı eliyle bir darbe girişimi olduğunu öne sürdü. Bu girişimin iç ve dış bağlantılarının kimler olduğunu bildiğini öne süren Erdoğan, yine 'ihanet şebekesinde kimler olduğunu biliyoruz' dedi ve 'Hepsini açıklayacağım' dedi. Aradan haftalar geçti.
7) Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı eylemleri sırasında "Cami'de içki içtiler. Bu görüntüler de elimizde bunları açıklayacağız" demişti ama 8 ay geçti bu görüntüler de yok.
uzay konusunda sallamalarını bugünkü yazısında yılmaz özdil anlatmış.
--- alıntı ---
2004 senesinde, iktidara gelir gelmez “astronotların kurtarılması ve uzaya fırlatılmış araçların geri verilmesi hakkında kanun” çıkardılar. inanmayan, internet arşivinde bulabilir, Resmi Gazete’de yayımlandı. Hatta “başka işiniz yok mu birader” dediklerinde… Asrın liderimiz izah etmişti, “uzay faaliyetlerimizin hukuki zemine oturtulması büyük önem arzediyor” demişti.
*
Bilahare, 2005 senesinde, asrın liderimiz Savunma Sanayi icra Komitesi’ne başkanlık yaptı, tarihi kararlar alındı, bütün gazeteler manşetten verdi. Buna göre… 2008’de yüksek irtifa uçağı geliştirecek, 2009’da milli fırlatma sistemiyle roket geliştirecek, 2014’te milli roketle uzaya uydu gönderecek, 2015’ten itibaren Türk astronotlarını uzaya gönderecek, 2020’de uzay gemisi yapımına başlayacaktık.
*
iş o kadar ciddiydi ki, 2006 senesinde Türk Dil Kurumu başkanımız ciddi ciddi kafa yordu, Amerikalıların astronot dediğini, Rusların kozmonot dediğini, Çinlilerin taykonot dediğini belirterek, bizim de uzay adamlarımıza “gök-men” dememiz gerektiğini izah etti.
*
2010 senesinde, asrın liderimizin emriyle, tıpkı Türk Hava Kuvvetleri gibi, Türk Uzay Kuvvetleri’nin kurulacağı müjdelendi. Türkiye’nin en geç 2020 senesinde milli ve bağımsız uzay gücüne sahip olacağı duyuruldu.
*
2011 senesinde, asrın liderimizin talimatıyla “Ay’da ve diğer gök cisimlerindeki faaliyetleri düzenleyen anlaşma” imzalandı. Birleşmiş Milletler Anlaşması’na göre, Türkiye Cumhuriyeti ay’a inebilecek, isterse Satürn’e bile inebilecekti, gezegenlerde maden arayabilecekti, kaza olursa, bir başka devletin uzay aracı bizim uzay aracına zarar verirse, hasarı ödeyecekti. Hadi canım olur mu böyle saçma şey diyenler… 11 Haziran 2011 tarihli, 27961 sayılı, birinci mükerrer Resmi Gazete’ye bakabilir, karar numarası 1843.
*
2011 senesinde, asrın liderimiz “Ankara uzay başkenti olacak” dedi. “iki sene içinde faaliyete geçmesini planlıyoruz” dedi. Yani bu hesaba göre, Ankara’da üç senedir uzay üssümüz var!
*
Gene 2011 senesinde, Türk Hava Kurumu başkanımız “sloganımız var, gelin hep beraber uzayda yeni bir Türkiye kuralım, arkamızda hükümetimiz var, hayaldi gerçek oldu, en geç 2023’e kadar uzay mekiği yapacağız, uçacağız, gideceğiz, döneceğiz, 2023’ten önce test uçuşlarına başlayacağız” dedi.
*
2012 senesinde, asrın liderimiz pilot montu giydi, burundan pırpırlı yerli malı eğitim uçağı Hürkuş’un kokpitine oturdu, başparmağıyla tamam işareti yaptı, “hamdettim, şükrettim, bugünleri de gördük” dedi, fotoğraflar çekildi, canlı yayınlar yapıldı, tören bitti, uçağı ittire ittire hangara götürdüler, çünkü, uçaktı ama, sadece kaportası uçaktı, henüz uçmuyordu, hâlâ uçmuyor.
*
2013 senesinde, ulaştırma bakanımız Binali Yıldırım, uzayda elektrik üreteceğimizi açıkladı, “2023 hedefimiz uçak yapımı ve uçurtulmasıdır, 2018’de kendi imalatımız olan uyduyu yörüngesine göndereceğiz, 2035’e kadar uzaya güneş panelleri yerleştireceğiz, bunlarla elektrik üretip, enerjiyi radyo frekans dalgalarıyla yeryüzüne ulaştıracağız” dedi.
*
Geçen sene… Ahmet Kiziroğlu “milli uzay ajansı kuruyoruz, sadece semalarımızda değil, artık uzayda da herkesle rekabet edeceğiz” dedi.
*
Geçen ay… Ahmet Kiziroğlu “en geç üç aya kadar milli uzay ajansı kuruyoruz” dedi.
*
Netice kardeşim?
*
Başbakanlık Afet Koordinasyon Başkanlığı, Kilis için “bilinçlenin” başlığıyla özel broşür hazırladı, Kilis’te yaşayan vatandaşlarımıza hava savunma sistemimizi tarif etti: “Saklanın!”
--- alıntı --- http://www.sozcu.com.tr/2...fet-koordinasyon-1215050/
--- alıntı ---
kılıçdaroğlu erdoğan'ın beyz tv ekranlarında 1980 öncesinde çok yoğun çalıştığını ve her gece eve geç gittiğini anlatan bir söyleşiyi yayınladı.
Erdoğan yaptığı açıklamada '80 öncesinden söz ediyorum' diyerek kızı Esra Albayrak'ın kapıya bir not yazdığını ve 'bir gecesini de kendilerine ayırmasını' istediğini anlatmıştı. Bu hikayeyi bir başka kanalda daha anlattığında ise gözyaşlarını tutamamıştı.
CHP Grup Toplantısı'nda, Erdoğan'ın televizyon kanallarında yaptığı bu konuşmayı dinleten Kılıçdaroğlu, bu anlatılanların yalan olduğunu söyledi. CHP lideri, buna dayanak olarak Erdoğan'ın kızı Esra Albayrak'ın doğum tarihinin "14 Ekim 1983" olmasını gösterdi ve "Doğmadan üç yıl önce sıfır yaşında kapıya not yazmış." dedi.
ta refah partisi'nden istanbul büyükşehir belediyesi'ne başkan adayı olduğu günlerden beri hep yaptığı iştir. ancak sonra yıllarda iş öyle bir noktaya gelmiştir ki sabah söylediğini akşam yalanlar olmuştur.
kabataş'ta türbanlı bacısının üstüne işemişlerdi falan nerede? yok!
sonuç: bunlar bir kalemde alelacele aklıma gelenler. yemeğim soğumasın diye de uzatmıyorum. kısaca götü başı ayrı oynamak derler ya eskiler; siz onu demeyin gene de. n'olur n'olmaz, bir mit ajanı evinizi basıp kafanıza sıkıp hiçbir şey olmamış gibi arkasını dönüp gidebilir.
rte: paralel yapının elinde Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve kendisine ait şantaj kasetleri var! http://www.internethaber....in-kaseti-var-663283h.htm
madem öyle neden işlem yapılmaz!
cumhuriyet başsavcıları için bu bir ihbar değil midir?
cumhurbaşkanını, başbakanı, genelkurmay başkanına şantaj yapmak ve bunları tehdit etmek büyük bir suç değil midir?
rte bu kişilerin elinde kaset olduğunu nereden bilmektedir?
kasetlerin içeriğini biliyorsa kendi de şantaj yapmakta mıdır?
vs. bir sürü soru havada kalıyor yine!
bu nedenle bu açıklamayı da artık klasikleşen rte palavraları köşemizde değerlendirebiliriz!
rte'nin hastalığı bir çok partilisine de bulaşmış durumda!
eee imam osurursa... diye bi laf var!
neyse örneklere geçelim! bakalım rte ve tayfasının "açıklayacağım" deyip açıklamadığı başka neler var?
rte: Başbakan 'Dershaneler üzerinden beni, hükümetimi tehdit ettiler. Elimizde kasetler var, piyasaya süreriz, hükumetini yıkarız.
bülent arınç da tehdit edildiğini söyledi. http://hurarsiv.hurriyet....7271&tarih=2014-03-02
başbakanı tehdit etmek suç değil mi? neden bu kişiler açıklanmadı? neden bu kişiler hakkında hukuki işlem başlatılmadı?
rte: ofisime böcek koyanları açıklayacağım! http://haber.gazetevatan....iklayacak/597258/1/gundem
dedi. ulusal güvenliği tehdit edecek böyle bir olayın sorumlularını tespit etmiş ise neden açıklamaz? neden hukuki işlem yapmaz?
sonra ne dedi? böcek koyanlar yurt dışına kaçtı? http://www.bursahaber.com...oyanlar-kacti-h80430.html
ee yurt dışına kaçtılarsa ve sen bunları biliyorsan uluslararası hukukun gerektirdiği adımları attın mı? tabi ki hayır!
suç işleyen yurt dışına çıkarsa suçu siliniyor mu?
Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında bu sabah tutuklanan Halkbankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, evinde bulunan 4,5 milyon dolar için "bağış parası makbuzlarını göstereceğim" dedi!
sonuç her zamanki gibi ne bilgi ne belge var! http://haber.rotahaber.co...boyle-savundu_424257.html
sonra sahte tanık yarattılar!
(1 milyon 950 bin Euro'luk bağışı AKP istanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ve oğlunun getirdiğini söylüyor. Yaklaşık 17 yıl Bayrampaşa Belediye Başkanlığı yapan Bürge, halen Balkan Üniversitesi'nin Mütevelli Heyeti Başkanlığı'nı yürütüyor. http://t24.com.tr/yazi/tu...-taniklar-mi-geliyor/8111 )
bakalım bunun da fıs çıktığı ne zaman belli olacak?
Erdoğan, 2 Aralık 2010'da, "isviçre bankalarında bir kuruşum yok, bu iftiraları atanlar müfteridir" dedi.
WikiLeaks belgeleri isviçre'de 8 ayrı hesabının olduğu iddiasını ortaya dökünce, Erdoğan, ABD Büyükelçisi Eric Edelman'ı mahkemeye vereceğini söyledi. Dava açmadı! http://sozcu.com.tr/2014/...gan-mi-sarigul-mu-476105/
(viyana konuşması, haziran 2014) rte: hani gazi mustafa kemal, demir ağlara çok düşkün. bunlar da onuncu yıl marşı yazmışlar. orada ne diyor? demir ağlarla ördük dört bir yanı. nereye ördün yav. ördüğün bir şey yok. biz ördük biz.
osmanlıdan türkiye cumhuriyeti sınırları içinde kalan 4.136 kmlik demiryolu ağı ve eskişehirde de cer atölyesi adında bir bakım onarım tesisi devralan genç cumhuriyet en önemli atılımlarından birini demiryolu alanında gerçekleştirir.
.bu amaçla ağırlıkla ağ doğu ve güneydoğuya yaygınlaştırılır, 1927'de kayseri, 1930'da sivas, 1931'de malatya, 1933'de niğde, 1934 elazığ, 1935 diyarbakır, 1939'da erzurum demiryolu ağına bağlanır.
on yıllar süren osmanlı-rus, balkan, birinci paylaşım ve kurtuluş savaşlarından çıkmış, elinde doğru dürüst bir sanayi yatırımı ve sermaye birikimi olmayan, osmanlının da borçlarını devralmış olmasına karşın her alanda en çağdaş atılımları yapmaya çalışan cumhuriyetin 1923-1940 yılları arasında toplam 3208 km demiryolu döşenmiştir. bu, atatürk döneminde yılda ortalama 250 km demektir.
1950 sonrası abdnin ülke politikasına doğrudan müdahale etmeye başladığı dönemdir ve marşal yardımı ile demiryolu politikaları rafa kaldırılıp karayolu yatırımlarına ağırlık verilir. 1950-2003 yılları arasında toplam yalnızca 945 km ray döşenir.
zat-ı şahanelerinin pek övündüğü 2004 2013 akp döneminde ise örülen demir ağ uzunluğu toplam 1086 kmdir.
bu da yılda ortalama 108 km demektir. halen sürmekte olan 2199 km demiryolu çalışması olduğu söylenmektedir. bitirilmemiş olmasına karşın bunu da hesaba katacak olursak toplam 3185 kmlik bir demiryolu demektir ki 1920lerin 30ların koşulları, olanaksızlıkları ve bugünle kıyaslanmayacak teknolojisiyle dağları delerek gerçekleştirilen 3208 kmlik ağ yanında övünülecek değil utanılacak bir durum ortaya çıkar.
***
21. yüzyılda yaşanan soma faciasını neredeyse yüz elli yıl öncesi batıda yaşanan maden kazalarıyla, 2000lerde yapılan demiryolu çalışmalarını da doksan yıl öncesinin çalışmalarıyla kıyaslayan zihniyet nedense günümüz verileriyle diğer ülkelerin demiryolu uzunluğunu karşılaştırmayı akıl etmez? çünkü bugün ülkemizde örülü olan (neredeyse yarısının o küçümsemeye çalıştığı ilk yıllarda kurulan) toplam demir ağ uzunluğu 8607 km iken italyada 16000, ingilterede 16656, fransa da ise 31735 kmdir.
***
bu akıl tutulmasındaki daha dramatik durum ise yaşanan tren kazalarıyla ilgilidir. arşivler incelendiğinde 1923-1940 yılları arasında kayda değer önemli bir tren kazası görülmezken zat-ı şahanelerinin pek övündüğü akp döneminde (2002-2010) pek çok tren kazası kayıtlara geçmiş bunlardan sekizinde de toplam 64 ölüm 260 yaralanma gerçekleşmiştir. en büyük tren faciası ise hızlı tren masallarının anlatılıp halkın uyutulduğu dönemdeki 38 ölüm 95 yaralanmayla sonuçlanan 22 temmuz 2004 tarihindeki pamukova faciasıdır. ne ilginçtir ki bu yazının kaleme alındığı günlerde zat-ı şahanelerinin o çok övündüğü, bugüne dek açılışı on bir kez ertelenen, son teknoloji ürünü hızlı tren ağının gebze-tavşancıl arası dil iskelesi tünel girişinde daha ulaşıma açılmadan deneme sürüşü sırasında bir tren kazası daha gerçekleşir.