aslında bu düşkünlük "demokrasi" sözcüğünün tam olarak uygulandığı vakit alınabilcek somut faydaların insan üzerinde bıraktığı müptelalık değil; düşkünlük rte' nin kendi elleriyle yarattığı kaotik ortamın bi nebze dinmesi için ve takiyyecilikle elde ettiği halkı elinde tutabilme çabasından kaynaklanan bir müptelalıktır.bu kitlenin kim olduğunu bilmek için kain olmak gerekmiyor.efendisinin cemaati ve parayla satın aldığı taif haricinde kalan kesim bu demokrasi palavrasını yutuyor. demokrasi ilkerinden bi haber olup her daim demokratik ilkeleri kendi çıkarları için yırtıp geçen birisinin demokrasi sözcüğünü araç mı yoksa amaç mı olarak kullandığını tahmin etmek pekte zor değil.
bu düşkünlük tramvay sevgisinden kaynakalnıyor olmalı.
zira "demokrasi bizim için araçtır, gerektiğinde inmesini bileceksin" gibi bir söz söyleyip demokrasiyi araç ve oyuncak gören biri için demokrasi nutuğu atmak o demokrasiyi en büyük araç ilan edip halkın gözünü boyamaktan öteye gidemez.
bizim saf halkımız ise bu palavralara inanıp maalesef olumlu tepki veirler.
milletin efendisi olduğuna inandığımız köylünün anasına olan düşkünlüğü kadardır. tehlikenin farkındayızdır. aynı oranda çocuk yapmayada düşkündür. çok demokrattır tüm çocuklarını amerikada okutur. bu da sosyal içerikli girdidir, anlamayana girmesini istediğimiz girdilerdendir.
üzüm üzüme baka baka kararırmış. velhasıl-ı kelam kasabalarınızın şerifi busht bütün dünya'ya demokrasi götürmek niyetini defalarca dile getirmiştir. busht bütün dünya'nın ebesini demokratlaştırırken bizim rte durur mu? o da bizim ebemizi demokratlaştırıyor *