2 sezonluk dev saheser. dizideki neredeyse tum karakterlerin oyunculuklari parmak isittirmaktadir, kiside sanki o devri gercekten yasiyormus hissi uyandirir. lucias'in ani cikislari ve hareketleri bazi bazi kara murat'i andirmaktadir, allahtan kolunda saat yok.
cumhuriyet çöktü, diktatörlük kuruldu, suikastler yaşandı, iç savaşlar çıktı, kıtlık geldi, tokluk gitti*, arap kızı camdan baktı ama tek bir şey değişmedi a benim canım sözlükcüm.
o da meydanda bildiri okuyan tellal'ın ta kendisidir. neler oldu neler ama o görevini her durumda yerine getirdi. kah sizar dedi kah antonyus... ne de güzel gıdısı vardı.
bir bölümün sonunda neyin soloya çıktığı bir parçada ezan'ın bir kısmı *olan dizi.
ayrıca rivayete göre dünyanın en büyük bütçeli ikinci dizisidir. dizi için, büyük bir roma ve küçük bir mısır kurulmuştur. ayrıca six feet under'daki gibi her bölümde başka bir senarist ve başka bir yönetmen vardır. bu, belli hatlarıyla kendini farkettirmektedir. mesela kleopatranın, sazarın emriyle bulunmasını içeren bölümde pullo üzerine diğer bölümlerde olmayan espriler vardır. ayrıca bu bölüm de, iki sezon içinde, durum esprilerinin en çok yapıldığı bölümdür.
bir süre sonra diziyi sadece markus antonyus için izlerken kendini kaybedip öldürdüğünü görünce hayal kırıklığına uğratan, kleopatraya derin nefretler beslememi sağlayan ve siyasette babana bile güvenmeyeceksin dedirtendir.
müziklerinin geneli tema ve atmosfer olarak rome:total war oyunundakilere çok benzemektedir. araştırmadım ama ikisinin de müziklerini yapanın aynı kişi olduğunu, aynı kişi olmasalar bile aynı eküriden, aynı piyasadan veya aynı ekolden olduklarını düşünmekteyim.
birinci sezon biterken, brutus Cesar'a son darbeyi vururken Cesar'ın sadece brutus'e şaşkınlıkla bakıp o meşhur sözünü söylemediği HBO başyapıtlarından bir başkası.
iki sezon olduğuna hala inanmak istemediğim, orijinalinden tekrar seyretmenin şart olduğu muazzam yapım (cnbc-e'de yayınlanırken kesilip durdu).
hayatımda izlediğim en iyi diziydi. tarihi gerçeklerin ana yolundan sapmadan, hem en tepedekileri, hem en aşağıdakileri bu kadar güzel anlatması çok etkileyici.
adını sonuna kadar hakediyor: roma. tam olarak anlattığı bu işte.
bütün haltı yiyenin titus pullo'nun olduğu ve bütün pisliğini temizleyeninde lucius vorenus'un olduğu sinema tadında şahane dizi. malesef sadece iki sezon olarak çekilmiştir.
şu aralar cnbc e de cuma akşamları iki bölüm peşpeşe yayınlanmakta olan dizi.
her bölümün yazar ve yönetmeni farklı, ama kalite aynı.
tek kelime ile muhteşem.
dizinin güzelliği bir yana, roma da olup bitenlerin duyurusunu yapan ismini bilmediğim şişman tellalın gaius-julius-caesar derken eliyle yaptığı değme dansözlere taş çıkartan, kazanda pilav çevirme hareketleri beni benden alır, diziye ara verir beş dakika gülerim.
tanım: roma imparatorluğunda dönmüş entrikaları, iktidar mücadelelerini, titus pullo ve lucius vorenus karakterlerinin heyecan dolu maceralarıyla süsleyerek aktaran güzelim dizi. ayrıca lucius vorenusu, nejat işlere aşırı derecede benzetmekteyim.
2.sezon bölümlerinin e2 de yayınlanmaya başladığı kült dizi. e2 yi izleyememden ötürü sinir küpü olduğum ve internettenden geçmiş bölümlerini bulamadığım yapım. *
gelmiş geçmiş en iyi yapımlardan biri olma başarısını göstererek sona eren dizi. kelimelerim kifayetsiz kalır bu şaheseri anlatmaya. 22. bölüm sürdü sadece, en başından beri tek tek çıktığı anda indirdim ve alt yazısını bekledim saatlerce, helal olsun yapanlara parasını ve emeğini bu işi yatıranlara.
lucius vorenus'un erdemi, titus pullo'nun bağlılığı, kleopatra'nın dişiliği üzerinize olsun rome sevenler.
17. bolumu ile (2. sezon 5. bolum) 2. triumvirate'in olusumunu gormusuzdur. ben de demistim, ne alaka oluyo, nasil oluyo da lepidus, marc anthony ve octavian caesar bir araya geliyor...
got korkusu ayiptir solemesi efendim... brutus ile cassius 20 lejyon toplamis ise, sizin de topu topu 4 lejyonunuz varsa, triumvirate gereklidir! octavian caesar, senatoya resmen hareketi cekmis ve brutus ile cassius'u katil ilan ettirmistir. bize de 'octaviaaaan, caesaaaar!' diye bogurmek dusmustur.
Maecenas, ne kadar yavsak oldugunu, agrippa da ne kadar asil oldugunu yavastan yavastan gostermistir... ama atia ile agrippa'nin diyalogu da yarmistir.
vorenus cocuklari da buldu diye isi yavastan alip milletle baris yapmis, collegium'da sukunet istemektedir. fakat cocuklar babalarindan caktirmadan nefret etmekte hala, annesi yuzunden.
isin asil guzel yani ise, octavian'in annesini cadira onden yollamasidir! yani bir ittifak bu kadar ilginc olusturulur. lepidus'a gelince... e ezik abisi, daha fazla ne beklersin. *
yayınlanan son bölümü şimdiye kadar yayınladıkları on dört bölümü mumla aratmıştır. ara bölüm mantığı ile yapıldığına inanmak dizini devamını izleyebilmek için ışık teşkil etmektedir.
özetle: vorenus iyicene çizmiş, octavian kayıplarda, cicero yapacağını yaparak pis gülüşünü atmış, servilla'nın atia'ya olan nefreti katmerlenmiş, brutus kendini vicdan azabının kollarına bırakmış, marc anthony hala kendisinin saygın olmadığının ayırdına varamamış, atia kilo alaraktan domuz kıvamını almış, garibim pullo ise tam köylü çocuğu moduna geçmiştir.
ortaligin kizismaya basladigi dizi olmustur. guc mucadelesi iyiden iyiye kizismis ve cicero kendinden hic beklenmeyen bir calim ile marc anthony'e hareketi cekmistir. caesar octavian'in saflarina katilarak bizi ilk defa o sumsuk cicero'nun yanina cekmistir. ayrica brutus cassius ile, bitinya'ya kadar kacmistir ve oranin soylulari tarafindan ayar ustune ayar yemistir. onca kallesligine ragmen acima duygularini uyandirmis olmasi da ilginctir tabi. servilia'nin atia'yi zehirlemesi icin julii evine soktugu casus cocuk ta ayiptir solemesi 'tas gibi'dir. (zorunlu ek edit: yanlis anlasilmasin, castor ile olan sahnesini referans alarak degil(!), servilia ile olan sahnesi referans alinarak yapilmistir)
bu bolum itibariyle marc anthony ve brutus'un dal dasak gosterildigi bolum olarak ta akillarimizda kalmistir.
"...these being the words of marcus tullius cicero!"