henüz türkiye'ye tam olarak adapte olamamıştır. tamam, hakeme .rospu demesi çok iyi bir gelişme ama bizde hakeme .rospu denmez. .bne vb. laflar denir. türkiye'de bir erkeğe .rospu diye küfredilmez, ekseriyetle kadınlara karşı kullanılır. takım arkadaşları bu kuralı öncelikli olarak ona öğretmesi lazım. bi de karşısındakine kendini tam olarak ifade edebilmesi için bu küfürlerin türkçelerini öğrense çok iyi olur. istanbul'da özellikle trafikte lafın altında kalmaz. zira insanlarımız onun konuştuğu dili bilmeyebilir.
yanlış anlayıp alınmamasını dilediğim odun baldırlı şirin futbolcu. fenerbahçe'ye transfer olması sonucunda yönetim dahil herkesin korkunç bir rehavete kapılmasına neden olan oyuncu. real madrid'den gelip, türkiye süper liginin ilk maçında, lige yeni çıkan takımla bile baş edemeyen bir fenerbahçe'nin sol beki olmuştur. doğal olarak sahada on kaplan gücünde olmayan adam.
Türkiye'ye gelmesiyle, bilmese de, birşeylere ön ayak olmuş insandır. Şöyle ki;
Şimdi bu adam herkes tarafından biliniyor mu? cevap: evet.
peki çoğu genç sol kanat oyuncusunun idolü mü? Cevap: evet.
peki sonraki yıllarda eğer bir türk kulübü bu oyunculardan birini transfer etmek istese adamın türkiye'yi soracağı ilk insan mıdır? Cevap: Evet.
Sonuçta bazı şeylerin değişimini başlatmış oyunculardandır. (Diğerleri mesela: hagi, okocha, uche vs.)
Entarime bir fıkra ile son vermek istiyorum:
Fransız erkeğine sormuşlar:
- "Kadının elini niye öpersiniz?" diye.
Fransız cevaplamış:
- "Kadına saygı duyarım. Erkek ile bir bütünü tamamlar."
Alman erkeğine sormuşlar:
- "Kadının elini niye öpersiniz?"
Alman cevaplamış:
- "Kadın kutsaldır. Hayatın devamını sağlar, doğurur."
Türk erkeğine sormuşlar:
- "Kadının elini niye öpersiniz?"
Türk erkeği cevaplamış:
- "Bir yerden başlamak lazım!"
O el roberto carlos'tur.
yıllarca real madrid'de top koşturan tecrübeli bir futbolcudur. kendisi de diğer brezilyalılar gibi futbol için doğmuştur. sert şutlarıyla tanınmasıyla birlikte, bunun sonucunda da sakatlıklara sebebiyet verebilen bir tarzı vardır.
Turkcell Super Liginin 2007 - 2008 sezonunun 14 . haftasinda takriben aralik ayinin ilk hafta sonu Denizli Ataturk Stadyumu ' unda sakatlik yada ceza gibi bir problemi olmassa canli canli izleme sansi bulacagim futbolcu .
fenerbahce shakhtar donetsk hazırlık maçındaki penformansıyla shakhtar donetsk teknik direktörü mircea lucescu dahil herkesi kendine hayran bırakmış yıldız futbolcu.
her ne kadar sönmüş olsa da fenerbahçe'ye oynadığı kanatta güç katacak futbolcudur. bu adamın sönmüş hali bile süper ligde o kanadı parseller birçok maçta. tabi genç ve hızlı futbolcular kendisini epey zorlayacak, seneler önce fatih bile dağıtmıştı o hattı.
asıl faydasının tecrübesi ve takıma yapacağı liderlik olduğu görülecektir. fenerbahçe'de yıllardır takıma ait olan, kulübe yıllarını vermiş özdeşleşmiş futbolcu çıkmadı. yönetimin aceleci tavrı, antrenörlerin sık değişmesi bunu zorunlu kıldı belki de ama şu anda tecrübeli yaşlara gelmiş fenerbahçe'de ekol olmuş bir tane futbolcu bile yok takımda. takımda yabancıların bir çoğunun brezilya'lı olması carlos'u otomatikman lider ilan edebilir ve bu futbolcunun tecrübeleri bile çok çok şey katar takıma. zico'nun pasif tavrına ateşleyici olarak da katkı sağlar carlos.
ama bu adam bizi avrupa'da uçurur düşüncesi çok zorlama bir hayaldir.
alerji açıklaması ve hakemlerle tartışmaya girmeyeceği konusunda kendisine güvendiğim efendi futbolcu. ama o "galatasaray'ı tanımıyorum zaten" kısmını kim oraya kıçından eklediyse çıkarsın komik oluyor biraz. hem içerden hem dışardan gayet iyi bilir roberto carlos galatasaray'ı. defalarca karşılaşmışlığı, sahadan üzgün ayrılmışlığı vardır.
yapmayalım etmeyelim, dünyada galatasaray'ı tanımayan yokken, brezilya milli takımında birlikte oynadığı kendi kaptanı olan taffarel varken (ki iyi dost oldukları da bilinir), bunun yanında dünya futbolunun senelerdir içinde olup real madrid formasıyla galatasaray'a karşı defalarca oynamış bir insanın böyle bir açıklama yapmasını beklemeyelim, kendimizi gülünç duruma düşürmeyelim.
roberto carlos kapasitesinde ve kalitesinde bir insanın böyle bir açıklama yapmamış olduğu aşikardır. yine tercümanı kendince çevirdi anlaşılan. önceden de şampiyonlar ligi şampiyonluğu büyük gelmiş "uefa şampiyonluğu" olarak çevirmişti, şimdi de galatasaray adı büyük geldi kafası karıştı anlaşılan.
beri taraflıların fenerbahçe hakkında atıp tutmaları ne kadar gına getirmiş ise, fenerbahçeli yöneticilerdeki bu galatasaray dangalaklığı da o derece bezdirmiştir. 100. yıl kutlamalarının sonunda herkes sahanın ortasına gelip de bir şekilde çembere girip gülüşmeceler ve işte kutlama budur gerinmeleri hüküm sürerken, murat özaydınlı şapkalı italyan amcanın kulağına eğilip bir şeyler fısıldıyor ve amcam da onun üzerine ha anladım jestine bir kirli gülümseme çakıp boynuna astığı kırmızı hırkayı çıkarıyor. hey allahım. bırak, sana ne ya galatasaray'dan. adam kırmızı görmeye tahammül edemiyor. roberto carlos "galatasaray'a alerjim var" gibi bir şey söylemedim deyince komik duruma düşmüyor musun peki şimdi? üstelik adam "ben hiçbir zaman rakip veya hakem hakkında konuşmam, kaldı ki galatasaray'ı tanımıyorum henüz" demiş. galatasaray'ı tanımayan, bilmeyen, duymamış adama galatasaray alerjisi biçiyorsun. yapılacak iş değil seninkisi.
galatasaray a alerjim var diye bir şey söylediğini inkar eden ve fenerbahçenin resmi dergisini yalanlayan futbolcudur.
açıklamanın tamamı şu şekildedir
------------
"Bu soru beni şaşırttı. Ben her zaman bu konularda ciddiyimdir, hep işimi yaparım, beni hiçbir zaman ne hakemle ne de rakiple ilgili yorum yaparken görmeyeceksiniz. Benden hiçbir zaman böyle şeyler duyamazsınız"
------------
bu da fenerbahçenin resmi dergisine verilmiş güzel bir ayar olarak tarihe geçmiştir.