beşiktaş için mücadele verme hırsından adeta baskı yapan adam.
--spoiler-- Mete düren: "quaresma, portekiz'den döndüğü günden beri ısrarla 'ben porto maçında oynayabilirim, oynayacağım' diyor. kendisine bunun tıbben imkansız olduğunu anlatmaya çalışıyoruz." düren zor da olsa quaresma'yı oynamaması için ikna ettiklerini söyledi. quaresma'nın ancak yeni yeni koşular yapmaya başladığının altını çizen düren, 'son kararı schuster verecektir. ancak tıp bilimi açısından quaresma en erken cuma günü çift kale antrenmanında yer alabilir' açıklamasını yaptı.
--spoiler--
sonra neden bu adamı bu kadar çok seviyorsunuz, hede hödö.
cansın ulan.
seyir zevkini katlayan, fark yaratabilen klas futbolcu.
ülkemize gelen tüm kaliteli futbolcuların başına geldiği gibi sakatlıklarla boğuşmaktadır ve hepsinin başına geldiği gibi de uzun tedavi süreleri ile futbolu sevenleri üzmektedir. 4 kasım 2010 porto beşiktaş maçında yer almaması ise çok büyük eksikliktir.
kasımpaşa önünde değil, porto önünde ihtiyaç duyulan futbolcudur.
batuhan: quaresma'yı anlatamam ben ya. anlatamam. ben takip edemiyorum quaresma'yı. televizyonda slow motion'la görüyoruz ancak. uçuyor mübarek. o da sakatlanmış galiba, geçmiş olsun. ona değil, bize yazık yani. biz izleyemeyeceğiz, bize yazık.
muhabir: çok tekme yiyor.
batuhan: benim karşımda da olsa ben de vururum. ne yapacağım? geç quaresma'mı diyeceğim. anca vurabilirsin zaten. bir de arkadan vuruyorsun yani. önden de vuramıyorsun.
muhabir: yakalayamıyorsun değil mi? bir önde görüyorsun, bir arkada görüyorsun.
batuhan: önde göremiyorsun! hep arkada. hep geçiyor! hiç ben görmedim kaptırdığını ya! maşaallah...
--spoiler--
gaziantep belediyespor savunması karşısında çaresiz kalmış apaçidir. 2 adam çalımlayıp bir şut çekemedi garibim. hep 35 metreden savurdu onlar da dışarı çıktı. karşı karşıya kaldıgında da kazım'ın heybetinden korkup topa vuramadı. ne olacak bu çocuğun hali?
bugünkü maçta sahaya bir taraftarı koysan, bu kadar yüreğini koyarak oynardı.
takımını ileri taşımak için verdiği çabası, pas hatası yapan arkadaşlarını alkışlayarak moral vermesi, takım gol yemesin diye 60 metre depar atıp savunma yapması, sahadayken bile tribündeki taraftarla diyaloga girmesi. hele ki 2. goldeki asisti.
aynı yerde başka bir futbolcu olsa o topu alır, saklar, çizgide oyalar muhtemelen topu kaptırır bir de takıma gol yedirirdi. ama bu adam ne yaptı, şahane bir hareketle rakibini oyundan düşürdü, sağ kulvardaki arkadaşını müthiş gördü harika bir pas attı ve takımına gol kazandırdı.
nitekim gol sevincini takım arkadaşları golü atan hilbert'le değil, quaresma ile yaşamaya gittiler. maç boyunca yaptığı müthiş hareketlerden ise bahsetmeye gerek yok.
uzun lafın kısası seviyoruz ulan seni, seninde bizleri sevdiğin gibi.
yerinde olmak istemediğim, süper ligin en çok faul'e maruz kalan futbolcusudur. bugun ku maçta da yerden kalkamamıs ve agresifliği sebebiyle kırmızı kart görmeye yaklaşmıştır. umarım birine yumruk atmak zorunda kalmadan hakemler insiyatif gösterir, korur, kollar.