güzeldir, iyidir, hoştur ama abartılan filmdir. "bir film izledim hayat değişti." diyecek kadar güzel olduğunu düşünmüyorum ya da şöyle söyleyeyim benim hayatımı değiştirmedi.
insanı kasan, başını ağrıtan, miğdesini bulandıran, her bir hücresine kadar işleyip etkileyen film. madde bağımlılığının her aşaması işlenmiştir filmde.
--spoiler--
en sonundaki sahnede o kadar pisliğe bulaştıklarının ardında cenin şeklini alıp yatmaları insanı ayrıca etkiler.
--spoiler--
en sevdiğim film. çok çok daha iyi yapımlar da var. çok daha sağlam senaryolar da. evet. ama bu en sevdiğim. yönetmenin başarısından ve tabiki mükemmel müziklerinden olsa gerek. bilmiyorum. gönülden bağlıyım. bu yüzden müziklerinin haber kanallarında saçma sapan haberlere fon müziği olarak kullanılması beni rahatsız ediyor. dokunulmasın istiyorum. el sürülmesin.
an itibariyle 24'te gördüğüm film. izlemedim, dilerim bir gün onu da yaparım, ama küfürler beni hayattan biraz bezdirdi doğrusu.
hiçbir şey bu filmin güzelliğini değiştiremeyecek!
kanal 24'teki tematik film kuşağında bütün cinsel içeriği yok edilerek dün saat 21.00'de yayınlanan film. bu kadar önemli bir filmi kesenlerin içi sızlamış olmalı. film +13 koduyla yayınlanmıştı zaten. cnbc-e'de yayınlansa o sahneler kırğpılır mıydı bilmiyorum ama filmi vcd'sini ya da dvd'sini alarak izleyin tavsiyem. ben öyle yapacağım.
gerçekten çok kötü bir film. yani hiçbir olayı yok ya. bu film eğer favori filminizse hakikaten ya film izlemiyorsunuz ya da teenage grubuna dahilsiniz. kişiliği oturmuş düzenli film izleyen sinemayı takip eden birinin bu filmi beğenmesi hele hele favori filmi seçmesi gibi bir olasılığı göremiyorum.
bu filme, film gözüyle bakmak gerekmiyor aslında. gerçek kesit programındaki ibret verici bölümler gibi bir şey lan bu. bu filmi hayatımda 1 kez izledim, bir daha asla izlemem. sebebi senaryosunun korkunç olması falan değil, iğrenç olmasıdır. death race gibi kaliteli filmler varken, böyle filmlerle vakit harcamak saçmalık.
geçen akşam kanal24'te gösterilen, inşallah otu boku kesmezler diye temenni ettiğim; ancak otun bokun kesildiğini görünce üzüldüğüm, "ot" için "bok" yoluna giden gençlerin dramını tüm çıplaklığı ile gözler önüne süren bir Darren Aronofsky "şaheseri".
gerçekler in çarpıcı olarak anlatıldığı film. izlerken "bu kadar da sert anlatılırmı d.aronofsky" dedim içimden, ancak sonra vazgeçtim, evet bu kadar sert anlatılmalı, bu kadar sert, acımasız ve akılda kalıcı, hasar verici olmalı ki, insanoğlu anlayabilsin; uyuşturucunun yıkıcılığını, mahvediliciğini, vahşi kapitalizmin sağlık gibi bir konuyu bile nasıl da kar amaçlı canavar bir sektör haline getirdiğini, sorumsuz medya nın kişileri nasıl bağımlılık yaparcasına afyon etkisinde bıraktığını, bir ailenin bağlarının kopmasının ne sonuçlar orataya çıkarabileceğini.
evet çarpmalı bünyeleri ki, unutulmasın, akılda kalıcı hasar bıraksın, tıpkı aronofsky gibi çarpmalı..
insanın middesini bulandıran, çok etkili bir müziği olan, uyuşturucunun ve şerefi olmayan medyanın ne kadar kötü sonuçları olabileceğini gösteren, başta ass to ass sahnesi olmak üzere başka bir çok sahnede de(mesela arkadaşının para vermek için onla yatmak istemesi gibi) insanı derinden yaralayan bir filmdir. ayrıca bu filmin ismi türkçeye bir ağıt için bin damla göz yaşı olarak çevirilmişti.