Liseden bir arkadaşım var. Çocukla neredeyse 8 senedir arkadaşız gayet de yakın arkadaşız. 4-5 kişilik bir ekibimiz var, hala her hafta görüşürüz.
Şimdi arkadaşımın ismini verip rencide etmeyeyim. Mahmut diyelim bu arkadaşa -mahmutlar rencide olabilir-.
Bizim mahmutla her türlü aksiyona giriyoruz. Sık sık tavla,pişti ve batak da atıyoruz. Bunları bilmedigimiz zamanlar da veya kalabalikta pis yedili atmıslığımızda vardır. Seneler boyu ne zaman batağa falan gitsek hemen oyunu bizim mahmut seçer bizde ona uyardık. Gel zaman git zaman batak pişti biraz sıktı. Birgün içimizden biri okey oynayalım dedi. Bizim mahmut hiç itiraz etmedi.
Neyse dizdik taşları, okey bekleyenimiz var işte eli bişeye benzemeyenimiz var. Sonra bizim mahmut koydu taşı ortaya bittim dedi.
Biz çok sorgulamadık tabi ama elini çevirdi gösterdi. Bir biriylr alakasiz bi sürü renk. Biz diger uç arkadaş gülemedik bu duruma. O an senelerdir tanıdığım adamın renk körü olduğunu anladım. Sustuk hep birlikte mahmut anlamadi yüzümüzün düştüğünü. Çaktırmadık çocuğa hiç bişey. 9 el falan bitti bizim mahmut aldı yürüdü oyunda. Sonradan trafikte ışıkları falan çaktırmadan sorup kesinleştirdik renk körlüğünü.
Senelerce okey oynamadık, hala da oynamıyoruz. Tabi samimiyetimiz sayesinde laf arasında renk körü olduğunu söyledik. Inanmadı kendisi. Renk testi yaptık, geçemedi. Yani kırmızının kırmızı olduğuna inanamadı çocuk. Kırmızı dediğimiz rengi baska bir renkle birebir aynı dedi. Uzunca bi sure acaba renk körü mü yoksa renkleri bilmeyen bir gerizekalı arkadaşımız mi var diye düşündük. Sonunda renk körü olduğu kesinlesti ve Şükür namazı kıldık.
Neyse o günden beri o ekip icinde renklerin olduğu oyunlara yeltenmedik. Ozellikle okey ve yüz bir i oynamadik ekipçe. Mahmutta icten içe hala inanmıyor renk körü olduğuna.