internette olsun, televizyonda olsun, çıkan ve büyük ihtimalle artık gına gelen reklamları kapatmak için aniden gelen kapatma isteğidir. dizinizi, filminizi izlersiniz en heyecanlı yerinde tak diye gider tırıvırı akıllı telefon reklamı çıkar. gönderilen linkteki videonun üzerine verilen reklamdan gına gelmiştir, kapat tuşunu ararsınız, bazen 10 saniye beklersiniz, bazen de yoktur bu kapatma mereti. o anki zevkinizin de içine edilir afedersiniz.
aklıma türlü türlü mecralarda envaiçeşit boktan reklam geliyor... her yerdeler! her zerremize nüfuz ediyorlar!
Tüketici kitlede belli bir "alafrangalık" öngörülüyor yada varsayılıyor. bu reklamlarda oynayan genç oğlanlarla kızların hepsi Kemalist maşallah... Bunlar Onuncu Yıl Marşı'nın, güzel Ankara sokaklarında dolanan Bekir Coşkun gibi, Cemal Reşit bestesi "aslını" mırıldanmıyorlar, Kenan Doğulu tarzı "disko versiyonunu" tercih ediyorlar. Kafaları azıcık politikaya bassa, Ernesto Che Guevara türküsünün de Nathalie Cardone çeşitlemesini sevecekler, zım çaka çaka çak çak...
Oysa, saftirik yeniyetmelere mal satmaya çalışanlar o malları Hamdullah ile Aleyna'ya pazarlamayı deneseler parayı katlayacaklar, farkında değiller!
Bana bu "adolesan" uygarlığından sıkıntı geldi. ("şimdi adolesan ne ya" diye soracak içinizden bir kaç cahil puşt için açıklayayım; sizin dilinizle "ergen" kardeşim.).
Her şey ya kadına, ya da yeniyetmeye yönelik. Basını da, televizyonu da.
Çünkü "demografik piramidin" tabanı çok şişti, genç nüfus amansız bir çoğunluğa ulaştı, bütün medya da, başta gazete ekleri ve gecekondu eğlenceleri olmak üzere "kadın dalkavukluğuna" soyundu. Edebiyat da böyle, yarım eğitimli ve yarım akıllı kızlara mal satmaya yönelik üretim yapan "aşk yazarları" ve "aşk gazetecileri" türedi...
Apışaranın tüylerini neyle ve nasıl dökeceğin beni hiç ilgilendirmiyor bacım! Zayıflamak için hangi yoğurttan kaç kaşık yiyeceğin de... Baharda uçuşan kelebeklerin sende ne gibi heyecanlar uyandırdığı benim sorunum değil...
Filmler de öyle, üretici uyanıklar ya lise öğrencilerine musallat olan birtakım "cırmıkçı" sapıklarla korkutmaya çalışıyorlar gençliği, ya da beyaz atlı prenslerin beyaz arabalı prenslere dönüştükleri Külkedisi masallarıyla kızları gıdıklamaya...
Reklamlarda, ya son bisküviyi yediği için konuştuğu çocuktan ayrılan şabalaklar, ya da cebinden çıkardığı balbademli çubukla kızları kesen hamşolar... Meyankökü şırasının şişesini kafasına dikip topa daha iyi vuran toraman oğlanlar...
Bunların hayatlarında gazoz ve gofretten başka şey yok mudur?
Eh, bir de akıllı telefonu tabii.
yabancı bir kanalın reklamında, uçaktan atlamaya korkan şişman eşcinsel de gördü bu gözler...
Gerçi siz de hatırlarsınız, bütün bu zevzekliklerden bencileyin sıkılan bir Amerikan yönetmeni, "yeter artık" anlamına gelen bir film yapmıştı: "Not Another Teen Movie, Please!"
Çünkü hepsi birbirine benzeyen beyzbol şapkalı, abullabut yürüyen ve donu düşük oğlanlarla, sarışın, besili ve boş boş bakan kızlar teslim almışlardı sinemayı...
Ben de artık yeni bir fındıklı çubuk reklamı istemiyorum mesela. Çikolatayı susama bandırarak mı satıyorsun yoksa fıstığı içine bütün bütün mü yerleştiriyorsun, bana ne be?
Fakat kaçamıyoruz, zorla karşımıza çıkıyorlar, evimize dalıyorlar, düğmeye basana kadar bile bizi yormayı başarıyorlar.
Yirmi birinci yüzyıl, elektronik devrimiyle geldi ama, iyice aptallaştırılmış, bön bir gençlik kitlesiyle de geldi; Çığırından çıkmış, gemi azıya almış vahşi kapitalizmin istediği örnek tüketici!
sanırım benim gibi çıkıntılara bu düzende yer yok, eh ben de kalıcı değilim zaten, otuz yıl kadar sonra bu dünyada var olacağımı sanmıyorum, birileri de iyice sömürür artık yeni gelecek kuşak dangalaklarını.