abdullah gül, bir düğüne yetişmek için otobanı tamamen ulaşıma kapattırır. ( cuma günüydü sanırım ) o sırada yol kenarında toplanan vatandaşlardan biri, polise konuyla ilgili soru sorma gafletinde bulunur.
- kardeş, yol niye kapalı.
+ hayırdır hesap mı soruyorsun?
rejimi de, güvencesini de, bekçisini de çok güzel özetliyor aslında bu kısa diyalog.
sayın başbakana göre emniyet teşkilatımız, türkiye'deki rejimin ve demokrasimizin sarsılmaz güvencesi imiş.
adam başbakan tabi, bizden daha iyi bilir böyle şeyleri. bak bunca yıl biz demokrasinin en büyük güvencesinin bağımsız kurumlar olduğunu düşündük, mesela bağımsız yargı gibi.
ama başbakana göre bu güvence, tamamen devlete daha doğrusu hükümete bağlı olan emniyet teşkilatı imiş.
ha bir de rejimle, ordu ile ilgili bu kadar tartışmaların yaşandığı, ortamın gerildiği günlerde altından binlerce anlam çıkarılacak böyle bir beyana ne gerek var?
Dünyaca ünlü 24 dizisi geçen hafta yayınlanan sezon finaliyle ekranlara veda etti.
Dizinin senaristleri, son sezonda Amerika için bir komplo senaryosu yazmışlardı.
Kahramanımız Jack Bauer, teröristlerin elindeki nükleer silahın peşine düşüyordu.
Uzun çabalardan sonra, terör örgütünün ardında Beyaz Saray a karşı bir darbe planının yattığını ortaya çıkarıyordu.
Darbeciler, masum Müslüman göçmenlerin üzerine yıkılacak terör saldırılarıyla Amerikan yönetimini zayıf düşürüp Beyaz Saraya yerleşme hayali kuran özel güvenlikçilerdi.
Büyük şirketlerin desteğiyle alternatif bir silahlı güç haline gelen bu gruplar, dizinin finalinde Amerikan Silahlı Kuvvetleriyle karşı karşıya geldi.
Asker, polise silah çekti.
Amerika için bir kıyamet senaryosuydu bu...
Jack olmasa, Amerikan Başkanını devirecek bir senaryo...
* * *
Bu finali izledikten sonra Milliyetin dünkü manşetini okumak, bana büyük heyecan verdi.
Başbakan Erdoğan, polisi rejimin yeni güvencesi ilan etmişti.
Emniyet teşkilatımız hem demokrasinin hem hukuk sisteminin hem de rejimin sarsılmaz bir güvencesi, adeta sigortasıdır demişti.
Anlaşılan o ki, daha önceki darbelerden ders alan Başbakanımız, bir başka silahlı gücü kendisine hami olarak seçiyor.
Dipçiğe karşı polis kaskı takıyor.
Böylece ilk 60 yılını asker güvencesinde geçiren Türk demokrasisi, yeni bir silahlı gücün korumasına giriyor.
* * *
Bizim gibi bütün gençliğiniOrdu, rejimin güvencesidir atasözünün gölgesinde geçirmiş olanlar için “Polis, rejimin güvencesidir sözünü işitmek hayli şaşırtıcı...
Asker güdümlü demokrasiden, polisin güdeceği bir demokrasiye geçiyoruz.
Kışladan tahliye olurken karakol kapısında yeni bir güvence hesabı açtırıyoruz.
Bir kuşaktan diğerine, geçen yüzyıldan gelecektekine volta atan güvenceler sarkacında asker süngüsünden polis namlusuna doğru savruluyoruz.
Güvence lafı hafızamızda otomatikman darbe çağrışımı yaptığı için de, bundan sonraki rejimin sigortasının atması halinde kapımızda askeri cemse değil, ekip otoları bulacak olmanın heyecanını yaşıyoruz.
* * *
Peki biz silahla değil, hukukla korunan, normal bir demokrasiyi hiç göremeyecek miyiz? diye sordu haberi okuyan bir arkadaşım...
Onu bilmem; ama yarın Türkiye Öz 24ü çekip kendi kıyamet senaryosunu uygulamaya koyarsa, komutanları tutuklamaya giden emniyet ekiplerine kışla kapıları açılmazsa veya askeri karargâhlardan polis şefleri aleyhine belgeler sızdırılırsa ya da ne bileyim 27 Mayıs arifesinde olduğu gibi polisin yakaladığını askerler serbest bırakmaya, askerin suçlu ilan ettiğini polis baş tacı etmeye başlarsa, bunun Türkiyenin en ilgiyle izlenen dizisi olacağına ve büyük gümbürtü koparacağına yemin edebilirim.
Dizinin finali mi?
işte onu ne siz sorun, ne ben söyleyeyim.
eksik bir önermedir. rejimin güvencesi aklı hür vicdanı hür nesiller yetiştirmektir. öyle polis, asker vesayeti ile rejim korunmaz. sadece korunduğu sanılarak halka eziyet edilir. bir de bu korku psikolojisi sürdüğü sürece güvence arama alışkanlığı sürer. polisin, askerin devletin temellerini koruma refleksine evet. bu refleks bizim mantığına hayır.
anayasada gece saatlerde yapılan, askerin etkisini azaltmaya yönelik yasalardan sonra, başbakanın askeriyeye muhtırasıdır. türk halkı gerçekleri göremeyecek kadar at gözlüğüyle bakar hayata. ancak halkımız bile asker ile polisin değerini iyi biliyor. bu ülkede polis diyince herkesin aklında soru işareti olur ve sevilmezler. söz konusu asker olunca, herkes önünde saygıyla eğilir. bu ülkedeki insanlar polise malını bile emanet etmez, bi rüşvetle yok olur diye ki polis bu ülkede rejimin güvencesi değil, bazı kesimlere göre rejime karşı potansiyel bir tehlikedir.
bundan böyle daha çok cop, daha çok usulsüz dinlenme, daha çok keyfi muamele, daha az hukuk, daha az demokrasi ve daha fazla korku var demektir. çünkü ancak polis devletinde rejimin güvencesi polis olabilir; gerçek demokrasilerde rejimin güvencesi demokrasiye inanan ve bunu içselleştirmiş bulunan halktır.