Hiç bi işe yaramadığı düşünüyorum sene başı ve sonu birkaç konferans ardından tüm sene yatış güzel ve kolay bi meslek olduğu için bolca tercih edenide var tabi.
2 yıldır meb bünyesinde bir ilkokulda görev yapıyorum. okulumda aynı süre boyunca bir adet de rehberlikçi görev yapıyor. henüz herhangi bir iş yaptığına bu gözler şahit olmadı. bir ara çayları demliyordu, sonra onu da trip atıp bıraktı. ben şahsen bu ülkenin bir ferdi olarak varsa hakkım helal etmiyorum. bakanlığın acilen bu meslek grubuna bilhassa taşra köyleri için bir görev düzenlemesi yapması gerekiyor bence. gerçekten işleri vicdanlarına kalmış durumda.
edit: tüm bunları söylerken elbette görev sorumluluk hususunda üzerine düşeni hatta fazlasını yapan rehberlikçileri tenzih ediyorum.
bilen bilir milli eğitim camiasında bir çok iş belge üzerinden yürür. idareciler öğretmenlere "şu tarihe kadar şu belgeleri hazır edin" der ve o tarihte de belgeleri teslim alır. derse girme yükümlülüğü olan öğretmenler haftada 30 saat derse girerken* bir de bu belgeleri hazırlamakla ayrıca haftada 2 gün de nöbet tutmakla falan uğraşırlar. lakin bahsi geçen öğretmen grubu ise yalnızca bu belgeleri hazır edip idareye teslim etmekle yükümlü oldukları için haftanın, ayın, iş yılının geri kalan kısımlarında yatmakla meşgul olabilirler. hadi ortaokullarda teog ayağına bir iki hareket yapıyorlar diyelim ama ilkokullarda kuma gömülmüş tatilci teyzeler gibi sene boyunca yattıklarını görüyoruz. bakanlığın buna engel olması, en azından denetleme organlarını daha fazla çalıştırması gerekiyor.
Bazısı vardır işini hakkıyla yapar. Bazısı da saçımı bugün düz mü yaptırsam? Ya da maşa mı? diye düşünürler. Birde kıyafet dertleri vardır. Bilmezler mi hayatta saç yaptırmaktan, kıyafet almaktan daha önemli şeylerin olduğunu. Zaman kaybından başka olmayan düşünceleri hiç sevmem.
Öyle demeyin. Atanıncaya kadar ne kadar çile çekmişler, burunlarından fitil fitil getirtmişler. şimdi çay, kahve içip keyif yapmasınlar mı? Yapın canlar, yiyin canlar! Hakkınız...
Hiçbir işe yaramazlar. Bir odaları vardır ve yaramazlık yapan çocuklarla sohbet edip göz korkuyurlar pedagojinin p sini bilmezler.
Üniversitede iste sadece rehber öğretmen diye bir isim vardır. Varlıkları hiçbir zaman bilinemedi...
Bazen birisiyle dertleriniz hakkında konuşmanız gerekiyor ve gidip psikoloğa verecek paranız yoksa bu adamlar sizin için birebir. En azından bizim okuldaki öyle. Bir hoca hakkında şikayetimiz olduğunda da müdürle konuşmaya yemiyorsa bu adam anonim bir şikayet şeklinde şikayetimizi iletiyor. Yani bir melek.
Yapsalar çok fazla işleri var da yapmıyorlar.
Rehberlik ve araştırma kurulunu yönetmek.
Stratejiler geliştirmek.
Gereken öğrencilere psikolojik destek sağlamak.
Klinik psikoloji terapisi gereken öğrencileri gerekli kurumlara ve RAMlara sevk etmek.
Mesleki kariyer rehberliği yapmak gibi gibi çok.
Dip: baya iyi çalışmışım rehberlik dersime haha
2010 da Siirt'te yaşanan cinsel istismar durumunu ortaya çıkarmış olan rehber öğretmendir. Hatta ortaya çıkardığı için arkasından ”ne iş yapıyo ki yaaaa” diyen gevşekler tarafından sürgün edilmiştir. Rehberlik anlayışı olmayan bir ülkede gönüllülük manasını kavrayamamış insanlar arasında bu mesleği icra etmeye çalışmanın zorluğunu anlamak güç tabiki. Velilerin ve öğrencilerin diğer öğretmenler hakkındaki şikayetlerinde en kral savunmayı rehber öğretmenler yapar ama ”çay içiyor,yatıyor.” yaftasını yine rehber öğretmen yer. Peki rehber öğretmen, psikolojik danışman olmak kolay mıdır? 2010 2011 üniversite giriş puanları hukuk ile aynı olan bir bölümden bahsediyoruz. Yani branş öğretmenlerin ulaşamadığı için bok attığı bir bölüm. Asıl mesele şurada bitiyor. Rehber öğretmen herhangi bir öğretmen sınıfta ders işliyor mu işlemiyor mu merak etmez. kendi işiyle meşguldür çünkü. Ama diğerleri odasında ne yapıyor acaba lan diye çatlatlar. Durum bundan ibaret. Tuhaftır derse girmemek için rehber öğretmene dersimi alsana yaaa diye tatlı dillerle talepte bulunanlar da kendileri olur. Öğrenci açısından baktığımız zaman da lise de bir defa görmedim diyor. Gitseydin be güzel kardeşim. Her şeyi kendim hallederim ve ben en iyisini bilirim düşünce yapısında olan bir toplum olduk. Son zamanlar da sürekli başka birini aşağılamanın açık aramanın altında da bu gibi nedenler yatıyor. Netice olarak rehber öğretmenin işi tamamen paradokstur.
okullarda sadece kapı üzerinde isim, kendilerine bile rehberlik yapamayacak kadar basiretsiz ve bilgisiz devlet memuru. bakkal amcanın çocuğu bile onlardan çok daha iyi yol gösterebiliyor insanlara.
Sanki sır gibi saklanıyor ne işe yaradıkları; biz görmüyoruz bir işe yaradıklarını çünkü.
Sınavlar, yönetmelik vb. Hakkında bilgi vermeleri gerek yada psikolojik rehberlik.
ikisi de yarım yamalak, yine iş hocalara yapışan öğrencilere kalmış bulunmakta: onlar rehberlik öğretmenlerinden de yarar sağlarlar mutlaka.